Erdoğan'dan tarihi konuşma

Abone ol

Başbakan Erdoğan Diyarbakır'da halka seslendi. Devletin bölgede hata yaptığını kabul eden Erdoğan, sorunları çözme sözü verdi. Konuşmasının sonunda da şiir okudu.

İnternethaber Diyarbakır'da.Gazeteci Hadi Özışık Diyarbakır'da İnternethaber için yazıyor...

Başkana Erdoğan TOKİ'nin yaptırdığı toplu konut teslim töreninde halka hitap etti. İşte Erdoğan'ın konuşmasından önemli satırbaşları:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kürt sorunu''nun bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunu olduğunu bildirerek, ''Bu ülkeyi kuranların bize miras bıraktığı temel prensipler ve cumhuriyet ilkesi, Anayasal düzen dahilinde her sorunu daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku, daha çok refahla çözeceğiz. Bu anlayışla çözüyoruz ve çözeceğiz de...'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'da Toplu Konut Anahtar Teslim töreninde yaptığı konuşmaya, ülkenin dört bir yanında eğitim, sağlık, adalet, güvenlik, ulaşım, toplu konut, tarım, hayvancılık alanında atılan adımlarla birlikte her geçen gün refah seviyesi yükselen bir Türkiye'yi yakalamak üzere olunduğunu bildirerek başladı.
   
Erdoğan, zaman zaman alkış ve sloganlarla kesilen konuşmasında, göreve geldiklerinde kişi başına milli gelirin 2 bin 72 dolar olduğunu, şu anda 4 bin 500 dolar düzeyine  yaklaşıldığını ifade etti.

''Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür'' saptamasını hatırlatan Erdoğan, ''Maalesef zamanla unutuyoruz, neler oluyor, farkında olmuyoruz. Bunu aşabilmek için bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Diyarbakırımız'da sizlerle paylaşmak istiyorum'' diye konuştu.
   
Ak Parti İktidarı'nın, herşeyden önce ayrımcılığı gerek bölgesel gerek etnik unsur olarak ortadan kaldıran bir iktidar olduğunun altını çizmek istediğini kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bunu Diyarbakır'da bundan önce yaptığımız gerek 3 Kasım seçimlerinde gerek daha sonra açıklamıştım. Şimdi yine vurguluyorum, Türkiye ne kadar Ankara ise İstanbul ise ne kadar Konya, Samsun, Erzurum ise o kadar da Diyarbakır'dır. Bunu böyle biliniz. Bu ülkenin her yerinin kokusu, rengi, sesi, musikisi, farklı bir lezzete sahiptir, bunu böyle bilmenizi istiyorum.
  
Her ülkede geçmişte hatalar yapılmıştır. Her ülke geçmişinde zor günler yaşamıştır. Türkiye gibi büyük bir devlet ve güçlü ülkede pekçik zorluğun harmanından geçerek bugünlere geldik. O nedenle geçmişte yapılan hataları yok saymak büyük devletlere asla yakışmaz. Büyük devlet, güçlü millet kendisi ile yüzleşerek, hatalarını ve günahlarını masaya yatırarak geleceğe yürüme güvenine sahip millet ve devlettir. İktidarımız bu bilinçle ülkede hizmete soyunmuştur. Ben milletimin ve devletimin öz güvenine, tarih bilincine ve coğrafya şuuruna inanan bir kadronun Başbakanı olarak huzurunuzdayım.
   
Şuna inanıyorum geçmişle yüzleşerek geleceğe yürürken geçmişin davaları ile geleceği ipotek altına almamak mümkündür. Çünkü gelecek aydınlık yarınlarla doludur. Ben bir şiir okudum diye cezaevinde yattığım günlerde milletime şu mesajı göndermiştim, 'Asla ve asla  devletime kızgın ve küskün değilim. Bu devlet, bu bayrak, bu vatan hepimizindir' demiştim. 'Bir gün gelir bu hatalar düzelir'... Evet bu mesajı cezaevinden göndermiştim sizlere. O nedenle bayrağımızın dalgalandığı her yerde herkesin birinci sınıf vatandaş olması, ülkemizde özgürlüklerin tam hakim olması, hukuk devletinin bu coğrafyada misafir değil, mülk sahibi olması ve çocuklarımızın geleceğe umutla bakması benim ve arkadaşlarımın aşkı, sevdası ve rüyasıdır.''
   
    -''İLLA 'AD KOYALIM' DİYORSANIZ...''-
    
Geçmişte siyasi hayatta hataların dönem dönem pekçik toplum kesimine yapılmış olabileceğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:


''İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Çünkü sorunlar hepimizindir. Ama illa 'Ad koyalım' diyorsanız Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur. Sorunların parça parça adresi olmaz. Bütün sorunlar Türk olsun, Kürt  olsun, Çerkez olsun, Abaza olsun, Laz olsun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak sorunudur. Çünkü güneş herkesi ısıtır, çünkü yağmur herkes için rahmettir. Çünkü herkes aynı toprağın insanıdır, insanıyız, millet olmak işte budur.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,  Türkiye'nin geldiği noktadan geriye adım atılmayacağını, demokrasinin  bütün vatandaşlar tarafından hissedilerek derinleşeceğinin herkes tarafından bilinmesini isteyerek, ''Demokratik sürecin geriye doğru işlemesine izin vermeyeceğiz' dedi.
   
Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'da toplu konut anahtar teslim töreninde yaptığı konuşmasında, ülkenin hiçbir sorununu yok saymadıklarını ve sorunları yok saymanın millete saygısızlık anlamına geleceğini söyledi. Ülkenin her sorununu gerçek kabul ettiklerini ve bunlarla yüzleşmeye hazır olduklarını belirten Başbakan, milletin her bir ferdinin herşeyin en iyisine layık olduğunu ifade etti.
   
Erdoğan, milletin sorunlarını bahane ederek, terör ve şiddet ortamı oluşturmaya çalışanların karşısına da devlet ve millet olarak topyekün sarsılmaz bir iradeyle çıktıklarını vurguladı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Devletimize, bayrağımıza ve cumhuriyetimize topyekün sahip çıkıyoruz. Terörün ve şiddetin bu ülkenin en büyük düşmanı olduğunu ve buna asla göz yumulmayacağını bir kere daha söylüyorum. Masum vatandaşlarımızı katleden, kahraman güvenlik güçlerimizi şehit eden, bu milletin geleceğine suikast düzenleyen teröristler, bu ülkenin masum evlatlarını da kendi emellerine alet ediyorlar.
   
Bu yüzden anneler, babalar sizlere sesleniyorum: Evlatlarınızı bu terör belasından kurtarmak için devletin her türlü yardıma açık olduğunu biliniz. Buradan bir kez daha sesleniyorum; bu ülkede hangi sorun varsa onun çözümü için adres biziz. Sorunların sahibi biziz.
   
Göreve geldiğimiz günden beri ülkenin itibarı, vatandaşlarımızın  ihtiyaç ve talepleri için dinlenmeden, yorulmadan koşuyor ve tüm dünyayı ve Türkiye'yi adım adım geziyoruz. Gittiğimiz her yere, her şehrimize çok özel anlamlarla gidiyoruz, çok özel mesajlar götürüyoruz. O mesajın özü, birliktir, beraberliktir, kalkınmadır, huzurdur, refahtır. Gittiğimiz her yerde halkımızın büyüme ve kalkınma sevincini yaşıyoruz. Yılların kördüğüm haline getirdiği meseleleri çözüyoruz.
   
3 yıla yaklaşan iktidarımız döneminde ülkemizin birikmiş sorunlarını çözmek için irademizi açık yüreklilikle ortaya koyduk. Açık söylüyorum, ülkemizi baştan başa mamur hale getirmek, insanımızın yüzünü güldürmek istiyoruz. Bu atmosferi zedeleyen, yaralayan tüm gerekçeleri hep birlikte ortadan kaldırmalıyız ve inanıyorumki kaldıracağız. Allah'ın izniyle bunu birlikte yapacağız.
   
Şundan hiç endişeniz olmasın, söyleyecek sözü olan herkesi dinlemeye hazırız, hakkaniyet sahibi herkese kulak vermeye hazırız. Yeter ki gelecek umutlarımıza gölge düşüren şiddeti ve kavgayı bertaraf edelim.''
   
Başbakan Erdoğan, ülkenin ortak kaderini paylaşan tüm
vatandaşların sağduyusuna, aklıselimine inandıklarını ve en zor şartlar altında bile bu güveni yitirmediklerini ifade ederek, ''Türkiye'nin geldiği noktadan geriye adım atılmayacağını, demokrasinin bütün vatandaşlarımız tarafından hissedilerek derinleşeceğini herkesin bilmesi gerekir. Demokratik sürecin geriye doğru işlemesine izin vermeyeceğiz'' dedi.
   
Ankara'da dün Türkiye'nin düşünen, yazan, çizen kesimiyle bir görüşme yaptığını ve bu toplantının büyük bir takdir topladığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle devam etti:
   
''Ama bunu hazmedemeyen siyasetçiler olduğunu da gördük. Çünkü düşünceye saygısı olmayanlar, düşünce hürriyetinden bahsedemezler. Özgürlüklere tahammül edemeyenler özgürlükten bahsedemezler. Din ve
vicdan özgürlüğünü hazmedemeyenler, din ve vicdan özgürlüğünden bahsedemezler. İşte bunu hazmedemeyenler zaten adeta güneş karşısındaki kartopu gibi erimeye mahkumdurlar. Biz bunlara aldırmadan yolumuza devam edeceğiz.
   
Bu ülkede ayrımcılığı teşvik edenler, ayrımcılıktan yarar umanlar bir gerçeği bilecekler. Biz yola çıkarken 'Bizim 3 kırmızı çizgimiz var' dedik.
   
Bir, 'etnik milliyetçilik' dedik. 'Ülkemizde birçok etnik unsur var, bunlar arasında ayrım yapamayız' dedik. Bunların hepsi birer alt kimliktir. Bizi birbirimize bağlayan bir bağ vardır. Bu bağ, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bağıdır.
   
İkincisi, 'bölgesel milliyetçilik'tir. Biz, insanlar arasında ayrım yapmamayı medeniyetimizin gereği olarak kabul ediyoruz. Yaratılmışların en şereflisi insana endeksli olarak partimizi kurduk, yola öyle çıktık. 'İnsanı yücelt ki devlet yücelsin' anlayışı ile yolumuza devam ediyoruz. Yunus'un deyişiyle 'Yaradılanı sev yaradandan ötürü' anlayışıyla insanlara bakıyoruz. Batı-doğu kuzey-güney, bunlar arasında ayrım yapamayız. Bugüne kadar yapıldı maalesef, ama şimdi biz, bunu gideriyoruz. Dolayısıyla bizim anlayışımızda, bizim  düşüncemizde bölgesel milliyetçiliğe de yer yoktur.    
   
Üçüncüsü, 'dinsel milliyetçiliğe' de yer yok. Hangi din ve mezhepten olursa olsun, biz, hepsine eşit mesafede olan bir anlayışın temsilcileriyiz ve bunu da bu şekilde sürdürmekte kararlıyız. Geldiğimiz bu noktada siyasette hukukta büyük reformlar yaptık. Bunları açıklayacağım

Söyleyeceğim rakamlara dikkat edin. Asgari ücret 184 milyon liraydı. 2.5 yıl sonra 350 milyon lira oldu. Asgari ücret dolar bazında 112 dolarken şimdi 255 dolar seviyelerine çıkmıştır. Asgari ücrette 190 kilo ekmek alırken şu anda 280 kilo ekmek almaktadır.

Buzdolabı fiyatları ortalama yüzde 29 düşmüştür. Beyaz eşya 2004 sonu itibariyle beyaz eşya satışları yüzde 98 artmıştır. Son iki yıl içinde Doğu ve Güneydoğu'da186 bin kapasiteli 4650 yeni derslik kazandırdık. 1400 kapalı okulu eğitime açtık. 1050 yeni dersliği hizmete açtık. 22 milyon Türk lirası kız çocuklarına 18 milyon lira da erkek çocuklarına eğitim parası olarak annelere eğitim parası veriyoruz..

Diyarbakırlı işadamları batıya yapacağı fabrikaları buralara kursun diye teşvik yasası çıkarıyoruz. Arsa bedava, vergi almıyoruz. SSK primini düşük alıyoruz. Daha ne istiyorsunuz. Bedavacılığa alışmayın. Bölge işadamlarının yatırım yapmalarını istiyoruz.

Valiliğimiz kaymakamlığımız vasıtasıyla vatandaşları kömürsüz bırakmadık. Dres kitapları yine bedava vereceğiz.. Tarım üreticilerine Destekleme ödemesi adı altında 2. katrilyon 319 trilyon Türk Lirası Doğu ve Güneydoğu'ya aktarıldı.

Diyarbakır'da Organize Sanayi Bölgesi kuruyoruz. Böylece işsizlere de iş sahası açmış oluyoruz. Bu yıl sonuna kadar valimizle birlikte tüm köylerimize içme suyu sorununu halletmiş olacağız. Köy yollarını da 2006 yılı sonuna kadar asfaltlayacağız..

228 YTL ile halka satışa arzedildi. Büyük kısmı da satıldı. Diyarbakır'lı vatandaşlarımız da insanca yaşayabileceğini

Erdoğan Cahit Sıtkı Tarancı'nın bir şiiriyle konuşmasına son verdi. İşte o şiir:


Memleket isterim, gök mavi

"Memleket isterim.
     Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
     Memleket isterim.
     Ne başta dert ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
     Memleket isterim.
     Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun.
     Memleket isterim.
     Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikayet ölümden olsun.""Memleket isterim.
     Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
     Memleket isterim.
     Ne başta dert ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
     Memleket isterim.
     Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun.
     Memleket isterim.
     Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikayet ölümden olsun."


Erdoğan konuşmasını "Allah kardeşliğimizi kıskanalara fırsat vermesin. Sağolun varolun" diyerek konuşmasını bitirdi.

Günün Önemli Haberleri