Erdoğan'dan Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosuna tepki
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konsolosun Türk yetkililerden önce konsolosluk binasını yabancı gazetecilere açmasını "lakayt" bir davranış olarak nitelendirdi. Erdoğan rahatsızlığını Suudi Kralı Selman'a telefonda ilettiğini söyledi.
Suudi Arabistan Cemal Kaşıkçı'nın öldüğünü dünyaya duyurdu.
Şimdi gözler Türkiye'de yürütülen soruşturma çevrildi. Moldova
ziyareti dönüşü gazetecilerin sorularına yanıtlayan Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, "Üzerimize düşeni yapıyoruz" dedi.
ORTADA BIRAKMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL
Olayla ilgili başsavcılık, emniyet ve istihbaratın çalışmalara
devam ettiğini ancak raporları henüz görmediğini belirten Erdoğan,
"Biz, olayın aydınlatılması için üzerimize düşeni yapıyoruz. Yani
dört bir koldan işi takip ediyoruz. Bu işi ortada bırakmamız mümkün
değil." dedi.
KONSOLOSTAN DUYDUĞU RAHATSIZLIĞI KRALA
İLETTİ
Olayın "Çıktı gitti" diyerek kapatılamayacağını da vurgulayan
Erdoğan'ın hedefinde Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu da
vardı. Konsolosun Türk yetkililerden önce konsolosluk binasını
yabancı gazetecilere açmasını "lakayt" bir davranış olarak
nitelendiren Erdoğan, konsolosun tavrından duydukları
rahatsızlığı Suudi Arabistan Kralı Selman'a telefonda ilettiğini,
kralın da kendisine hak verdiğini söyledi.
HALK BANKASI İDARİ KARARDIR, ÇÖZÜLEBİLİR
ABD’nin yakında Hakan Atilla’yı geri göndereceği, Halkbank’a para
cezası dosyasını da rafa kaldıracağı söyleniyor. Böyle bir sürpriz
yaparlar mı?" sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:
"Olaya sürpriz açısından mı bakalım, olması gerekenden mi
bakalım? Ta Brunson’dan önceki dönemlere uzanan taleplerimiz vardı
ABD’den. Bunların birincisi FETÖ’nün ele başının verilmesiydi.
Aramızda suçluların iadesi anlaşması doğrultusunda bize verilebilir
pekala. Kendisi, Türkiye’de müebbet hapse mahkûm edilmiş. Biz
klasörleri, hepsini gönderdik. Ama Türkiye’de onun tek savunucusu
var, o da Kılıçdaroğlu. Daha sonra ben Sayın Trump ile
görüştüğümde, “Klasörleri bırak, bana dosyaların numaralarını
gönder, yeter” dedi. Bizim İbrahim Bey’in (Kalın) orada muhatabı
var. Bolton, onun (Trump) da şu anda en yakın adamı. ‘Bolton’a
dosya numaralarını verin, yeter’ dedi. Biz tabii İbrahim Bey’le
bütün dosyaların numaralarını gönderdik. Ama henüz bir ses çıkmış
değil. Olayın takipçisiyiz. Hakan Atilla meselesi, zaten sürecinde
yürüyen bir durum. Çok da fazla bir şeyi kalmış değil. Halk Bankası
meselesi ise tamamen bir idari karardır. Bir idari kararla, OFAC
ile bu işin rahatlıkla çözülmesi mümkündür. Çözülebileceği
kanaatindeyim. Tabii bunların Brunson hadisesiyle herhangi bir
alakası yok. O, ülkemde yaşanan şeylerden mütevellit yargıya konu
olmuş bir meseleydi. Ben Sayın Trump’a baştan beri, ‘Türk yargısına
güvenin’ dedim. Son temasımızda da, ‘Eğer gerçekten bırakılması
gerekiyorsa, 12 Ekim’de bizim yargımız bunu bırakır. Ama
bırakılması gerekmiyorsa, o zaman da yargımızın vereceği karara
saygı duyacaksınız’ dedim.
CUMHUR İTTİFAKI VAR, ‘UCUZ PAZARLIK’ YOK
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmenizde ittifak konusunda
yeni bir yol haritası belirlediniz mi?' sorusuna ise Erdoğan böyle
konuştu:
"Biz Sayın Bahçeli ile her zaman bir araya gelebiliriz. Şu anda görevlendirdiğimiz arkadaşlar, işi pişirip bizim önümüze getirecekleri konuma ulaşıldığında o zaman da biz tekrar bir araya gelebiliriz. Asıl görev şimdi bizim belirlediğimiz arkadaşlara düşüyor. Arkadaşlarımız gelişmelere göre çalışmaları yapacaklar. Fakat ortada yani, şu il, bu il, vesaire filan, böyle bir şey söz konusu değil. Tabii bizim asıl üzerinde durduğumuz, durmamız gereken konu, yani Türkiye’ye yapılan bütün bu saldırılar karşısındaki duruşumuzdur. Onun için biz ‘Cumhur İttifakı’na olan sadakatimizi korumaya devam edeceğiz. Yani Sayın Bahçeli’nin de, benim de üzerinde durduğumuz konu Cumhur İttifakı’na olan sadakatimizdir. Öyle ucuz pazarlıklara filan biz girmiş değiliz. Onu da birbirimize zaten yakıştırmayız, yakıştırmıyoruz."
ORADA ÖNEMLİ OLAN DEYRİZOR GERİSİ ÇÖL
Fırat’ın doğusuyla ilgili soruya Erdoğan, şu ifadeleri
kullandı:
"Şu anda Fırat’ın doğusunda öyle ciddi manada rahatsız edici şeyler
yok. Çünkü, Fırat’ın doğusu diye zikredilen yerlere şöyle ağırlıklı
baktığımız zaman oralarda adeta çölü görürsün. Burada önemli olan
şey Fırat’ın doğusunda Deyrizor’dur. Çünkü, orası bir enerji
potansiyelidir. Onun bir şöyle havzası var. Orasıdır asıl yer...
Çünkü, buradan terör örgütü ham petrolü çıkartıp ondan sonra belli
yerlerde işlemesini yapıp buradan çok ciddi bir rakam, rant elde
ediyor. Terör örgütü zaten oralarla kontaklı halde. Başta DEAŞ
olmak üzere... Burada YPG ve PYD, bunlar ise buraya kısmen
ortaklıkları vs. oluyor. Tabii Rakka’nın durumu var. Bunlar için
önemli olan. Öbür tarafta şu anda yukarıya doğru baktığımızda
Haseke, Kamışlı, buralar var ama bir de çöl diyebileceğimiz bölge
var. Şimdi buralarda bunların nasıl bir yaklaşım sergileyeceklerini
bilemiyoruz. Aşiretlerin de bu noktada tavrı var. Münbiç’te...
Bütün bunlara karşı. Ve hepsi de burada bayağı kararlı duruş
sergiliyorlar. Şimdi Rakka noktasında da tabi yavaş yavaş rejim
burada puan kaybediyor, daha çok koalisyon güçleri puan kaybedecek.
Fakat zaman lehe işleyecek diye düşünüyorum. Çünkü şu anda Amerika
ve koalisyon güçleri de bu konularla ilgili olarak arkadaşlarımız
da onlarla irtibat kurma gayreti içerisindeler."