ERDOĞAN’DAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR (2)
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hz. Muhammed’in Hacer’ül Esved taşının yerine konması sırasında yaptığı uygulamayı örnek göstererek, “Gelin o...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hz. Muhammed’in Hacer’ül Esved
taşının yerine konması sırasında yaptığı uygulamayı örnek
göstererek, “Gelin o iç barış taşını altındaki o millet örtüsü ile
hep birlikte kaldıralım ve yerine yerleştirelim” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İşadamları
Derneği’nin (MÜSİAD) Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen
olağan genel kurul toplantısına katıldı. Toplantıda konuşan
Başbakan Erdoğan, MÜSİAD’ın sivil toplum örgütü olarak Türkiye’nin
ekonomisine yeni bir solak kazandırdığını söyledi.
Türkiye’de ülkesi, milleti ve devletinden önce kendi cebini ve
kasasını düşünen nice kişilere şahit olduklarını söyleyen Erdoğan,
“Devletin imkanları ile bu ülkede ayakta kalanları çok iyi biliriz.
Hele hele bu makama geldikten sonra çok daha iyi tanıdık. Kimler
nasıl ayakta kalmış, kimler nasıl bu ülkede nelere sahip olmuş. Bir
de kendi imkanları ile ayakta olanlar var ki işte onlar ayakta
alkışlanacak olanlardır. Bu ülkede öyleleri oldu ki milletin
emeğinden istifade ettiler. Tekelleşmek suretiyle milletin
harcamalarından istifade ettiler. Yetmedi milletin vergilerinden
istifade ettiler. İş milletin topyekun çıkarlarına geldiğinde,
milletin yanında değil karşısında yer aldılar. Geçmişe dönüp şöyle
bir bakın, her zaman demokrasinin değil statükonun yanında
durduklarını görürsünüz” dedi.
Konuşmasında çözüm sürecine de değinen Erdoğan, “Şu anda Türkiye
için önemli ve tarihi bir süreçten geçiyoruz. MÜSİAD gibi birçok
sivil toplum kuruluşunun bu sürece gönülden destek verdiklerini,
ellerini, gövdelerini bu sürece koyduklarını görüyor ve bundan
memnuniyet duyuyorum. Ankara’da Kutlu Doğum Haftası töreninde,
Sevgili Peygamberimizin Hacer’ül Esved’i yerine yerleştirirken bir
uygulamasından bahsettim. Hırkasını yere serip Hacer’ül Esved’i
onun üzerine koymuş ve oradaki farklı kabile liderleri hırkanın
ucundan tutarak hep birlikte kaldırmışlar, Peygamberimiz de yerine
yerleştirmiş. Ben de diyorum ki bu ülkede iç barışı sağlamak için
gelin o iç barış taşını altındaki o millet örtüsü ile hep birlikte
kaldıralım ve yerine yerleştirelim. Burada şu parti bu parti
diyemeyiz, milletçe hep beraber bunu yapmamız lazım. Fakat dikkat
edin bu süreçte hiç sesi çıkmayanlar var. Bu ülkede son derece
detay konularda, yasaklama ve zulümler konusunda teşvik edici
açıklamalar yapanların son süreçte dut yemiş bülbüle döndüklerini
görüyorsunuz. İmam hatip okullarının kapatılması konusunda
sergiledikleri çabanın yüzde 1’ini bu süreç için
sergilemiyorlar.
“TÜRKİYE ADETA YENİ BİR EVRENE GEÇİYOR”
Kılık kıyafet yasaklarını desteklemek için yaptıklarının yüzde
1’ini bu süreçte yapmıyorlar” diye konuştu. “Şu an itibariyle artık
yeni bir dönem başlamış, yeni bir dönemin kapıları ardına kadar
aralanmıştır” ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Şu anda sona eren sadece 30 yıllık terör değil, çok daha uzun
yıllara yayılmış bir sorunlar manzumesidir. Çıtayı çok yüksek
tutarak belki bazılarının hayal diyebileceği şekilde bir ifade
kullanmış olmayayım. Ama bunlar bu fakirin gerçeğe dönmesini
beklediği hayalleridir. İnşallah sadece terör sona ermeyecek,
Türkiye için karanlık bir devrin kapıları kapanacak. Türkiye’nin
adeta makus talihi değişiyor. Şu anda Türkiye adeta yeni bir
evreye, yeni bir kulvara geçiyor. Bu süreci kimse farklı yerlere
çekmesin. Bugün gerçekleşen cumhuriyetimizin güçlenmesidir. Bugün
gerçekleşen bu topraklar uğruna canlarını feda eden şehitlerimizin
hayallerinin artık gerçeğe dönüşmesidir.”
MİLLİ İÇKİ TARTIŞMASI
Başbakan Erdoğan, milli içki tartışmalarına da değinerek, “Gazi
Mustafa Kemal’in başkanı olduğu meclisin çıkardığı ilk 5 yasadan
biri alkolle mücadele yasası. O zaman Meclis Başkanı Gazi Mustafa
Kemal. Bu işin önemini vurguladık. İlk çıkan yasalardan biri bu.
Çıktıktan 4 sene sonra maalesef önünü açıyorlar. Bununla da
kalınmıyor öyle bir süreç geliyor ki, o süreçte de birayı ‘milli
içki’ diye tanıtıyorlar bu ülkede” dedi.
Türkiye’de doğum kontrollü nüfus planlaması yapılan dönemleri
hatırlatan Erdoğan, “Doğum kontrolü nüfus planlaması ile ilgili
neler yaptılar hatırlayın. Okullarda bize bunları anlattılar. Bu
ülkede maalesef ilaçlarla kısırlaştırma süreci başlattılar. Buna
karşı siz bayrak açtığınız zaman hemen ‘cumhuriyet düşmanı’
dediler. Ben milletimin çoğalmasını istiyorum, onlar azalmasını
istiyor aramızdaki fark bu. Bahaneleri hazır, ’eğitimsiz bir
nesilden ne olur.’ Bu ülkede en zengin olanların kaç çocuğu var
bakın 1-2 tanedir. İşte parasal imkanları var niye okutmuyorlar,
okutsunlar. Ya da paraları var okutuyorlar niye daha fazla çocuk
yapmıyorlar? Şu an nüfus artışımız çok kötü. 2040’da Türkiye artık
yaşlı milletler arasına girmiş olacak. Bu en büyük tehlikedir. Bu
milletin nüfusunun artması lazım” şeklinde konuştu.
“Bana dedem milli içki olarak ayranı önerirdi” diyen Başbakan
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Birileri de votka içecekmiş, bira içecekmiş varsın o da birasını
votkasını içsin ama biz anayasanın 58. maddesi gereği neyse, devlet
olarak bunu yapmaz zorundayız. Anayasanın 58. maddesi devletin
uyuşturucu ile mücadelede, kumarla mücadelede, kötü alışkanlıklarla
mücadelede tedbirler alacağını söylüyor. Onun gereğini yapmak
başbakanın görevidir. Kimse rahatsız olmasın. Üniversitenin kampüsü
içerisinde alkollü içki satılıyor. Böyle şey olur mu? Oraya
aydınlanmaya gelen genç kafayı bularak evine gidiyor. Buna karşı
tedbir almaktan başka ne olacak? Ondan sonra eline bilgisayar
alacak yerde döner bıçağıyla oradaki arkadaşına saldırıyor. Kafa
kıyak çünkü. Bunu söylediğimizde bazı çevreler rahatsız oluyor. Biz
hak neyse yapmak, milletimizin yanında yer almak zorundayız.”
“ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLMAYANLAR SORUNUN TARAFI OLUR”
Daha birkaç yıl öncesine kadar anne ve babaların, televizyonlarda
haber seyredemez hale geldiğini söyleyen Erdoğan, “Bugün
Türkiye’nin her yerinde anneler, ellerini semaya açıp kardeşlik
için dualar ediyorlar. Denizli’de bir şehit annesi diyor ki ‘bu
süreç keşke 6 ay önce başlasaydı da benim vedadım şehit olmasaydı’
Bu süreci biz 2002 yılında başlattık ama bu noktaya gelinceye kadar
neler çektik neler. Keşke Vedat şehit olmasaydı. Keşke Vedat gibi
nice genç toprağa düşmeseydi. Ama biz on yıl boyunca mücadele
verdik ancak bugün hedefe çok ama çok yaklaştık. Şu anda son derece
temkinliyiz. Süreci devam ettiriyoruz. Sabotajlara karşı ihtiyatı
elden bırakmış değiliz ama düne gere çok daha umutluyuz,
kararlıyız, iyimseriz. Terör bittiğinde ne olacak diye soruyorlar.
Terör bittiğinde güzel olacak. Ölümlerin olmadığı sabahlardan daha
hayırlı ne olabilir ki” dedi.
Yaşanan sürecin başlangıç olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bu
başlangıcı kalıcı huzura dönüştürmek zorundayız. Bu süreçte
herkesin etkin şekilde rol almasını özellikle rica ediyorum. Bu
başlangıca herkesin omuz vermesini özellikle rica ediyorum.
Türkiye’nin önüne alçına bu kapının kapanmasına ne olur müsaade
etmeyin. Bu iklimi bozulmasına izin vermeyin. 76 milyonun
tamamından omuz vermelerini samimiyetle rica ediyorum. Gün artık
tribünlerden seyretme günü değildir. Gün sinsi sinsi izleyip sonuca
göre tavır belireme günü de değildir. Gün sürecin karşısında durup,
biten bir terör karşısında kendi terörünü üretme günü hiç değildir.
Çözümün parçası olmayanlar sorunun tarafı olurlar. Herkesi ama
herkesi eliyle, diliyle, dualarıyla bu sürece destek olmaya
çağırıyorum” diye konuştu.
NASREDDİN HOCA’LI ELEŞTİRİ
Erdoğan, çözüm sürecine muhalefet partilerinin de dahil olması için
kapılarını ardında kadar açtıklarını belirterek şunları
söyledi:
“Türkiye’nin kardeşliğin tarihi yeninde yazılırken kimse dışarıda
kalmasın istedik. Maalesef CHP ve MHP bu işin dışında kalmayı hatta
karşısında durmayı tercih etiler. CHP Genel Başkanı sürekli ‘hiçbir
şey bilmiyoruz. Bilmediğimiz anlamadığımız bir sürecin içinde
olmayız’ diyor. Türkiye’de herkesin gördüğünü, anladığı
hissettiğini maalesef CHP Genel Başkanı duymuyor, görmüyor,
anlamıyor. Nasrettin Hoca, vaaz verdiği köylülerden şikayetçiymiş.
Söyledikleri köylünün bir kulağından girip diğerinde çıkıyormuş.
Bir gün çıkmış, ‘bugün ne anlatacağımız biliyor musunuz’ demiş.
Cemaat ‘hayır bilmiyoruz’ deyince hoca, ‘bilmiyorsanız anlatsam da
anlamazsınız’ diyerek inmiş. Ertesi Cuma yine sormuş, ‘ne
anlatacağımı biliyor musunuz’ demiş. Cemaat ‘biliyoruz’ deyince
hoca ‘o zaman anlatmama gerek yok’ diyerek inmiş. Sonraki hafta
hoca aynı soruyu sorunca cemaatin bir kısmı ‘biliyoruz’, diğer
kısmı ‘bilmiyoruz’ demiş. Hoca ‘o zaman bilenler bilmeyenlere
anlatsın’ diyerek kürsüden inmiş. Şimdi MHP genel başkanı bu süreci
biliyor. Bu sürecin işine gelmediğini de biliyor. Bu süreç
tamamlandığında kendisine istismar zemini kalmayacağını da biliyor.
Bir zahmet MHP Genel Başkanı CHP Genel Başkanı’na olup biteni
anlatsın. Zaten ikisi de aynı yolun yolcusu. Tek yumurtanın
ikizleri. Bilen bilmeyene anlatsın. Yine de anlayamazlarsa şu an
akil insanlar heyetinden rica ederiz bütün Türkiye’yi dolaşıyorlar.
Anlattıklarını bir kez de CHP Genel Başkanını anlatırlar”
“ÜÇÜNÜN ORTAK NOKTASI SİLİVRİ”
Konuşmasında tutuklu milletvekillerinin durumunu da değerlendiren
Erdoğan, “CHP, MHP ve yanlarında İşçi Partisi. Üçünün ortak noktası
Silivri. Kardeşlerim şu anda Silivri’de bulunan ve milletin
oylarıyla milletvekili oldu diye ifade edilen kişiler bu ülkede
eğer biz hukuk devletiysek hukuk devletine göre bunların
milletvekilleri olma şansı yok. Arkadan dolanmak suretiyle bunları
milletvekili yapıp parlamentoya taşıma gayreti içinde bulunuyorlar.
Bu kişiler milletvekili seçilip de içeri girmediler. Bunlar
seçimlerin yapıldığı dönemde zaden içerdeydiler. İçeriden bunları
yargı yoluyla çıkaramayanlar bu defa bu yöntemle içeriden
çıkarmanın umudu içine girdiler. Şu anda yargı sürecindeyiz. Eğer
yargı bu kararı veriyorsa bizim söyleyecek sözümü yok. Bunun
bedelini kimse AK Parti iktidarına kesemez. Bildikleri halde zaman
zaman mağduru oynuyorlar. Kimse mağduru oynamasın. Bu ülke hukuk
devletidir. Hukukun üstünlüğünü kimse ile tartışmayız” ifadelerini
kullandı.
“MHP’Yİ İŞÇİ PARTİSİ’NİN YEDEĞİ HALİNE ÇEVİRDİ”
MHP’nin merhum Genel Başkan Alparslan Türkeş’in hatıralarını
incittiğini savunan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Akil insanlar heyeti bir şehre geliyor. 50 kişilik gruplar ortamı
terörize ederek konuşmacıları susturmaya çalışıyor. MHP’liler de bu
çirkin gösteriye dahil oluyorlar. Özellikle İşçi Partisi Lideri’nin
Beka vadisinde terör örgütü liderleri ile fotoğrafları herkes
tarafından çok iyi biliniyor. Bu parti şu anda sağ eli ile MHP, sol
eli ile CHP’yi parmağında oynatıyor. Bahçeli, MHP’nin manevi yönün
kazıyıp atmış, milliyetçi yönünü ırkçılığa çevirmiş, daha ileri
giderek MHP’yi İşçi Partisi’nin yedeği haline çevirmiştir. İki üç
noktada ortaya çıkan gerçekleri kimse görmende gelemez. Birlikte 80
öncesini bugüne taşımak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Üniversitelerimizde çıkan olaylar durup dururken olmadı.
Bakıyorsunuz kimler var bu uç noktalar. MHP’yi merhum Alparslan
Türkeş’in partisini İşçi Partisi’nin yedeğine sokan bu Bahçeli ve
arkadaşlarını iyi tanıyın diyorum. Bahçeli ve arkadaşlarının merhum
Türkeş’in başta olmak üzer tüm MHP’lilerin hatıralarını incittiğine
en küçük bir şüphem yoktur.”
(İHA)