Erdoğandan nükleer çıkış
Abone olBaşbakan Erdoğan ABD'de konuştu. Önce Obama'yı kutladı ama İran ile ilgili sözleri derin Amerika ve İsrail'i kızdıracak gibi.
Başbakan Erdoğan'dan İran konusunda müttefiki Amerika
gibi konuşmadı.. Üstü kapalı İsrail'e dokunduran Erdoğan, İran'ı
eleştirenlerin ellerindeki nükleer silahlar dikkat
çekti.
|
İşte konuşmadan satır başları:
İRAN'A NÜKLEER SİLAH YAPMA DİYENLER
"Biz bölgemizde nükleer silaha karşıyız. İran'a sürekli telkinlerde bulunuyoruz. Onlar da bize çalışmalarının silahlanma konusunda olmadığını söylüyorlar. İran'a "Nükleer silah yapma' diyenlerin de nükleer silahının olmaması lazım. Bizim ise böyle bir derdimiz yok. Daha başlangıç aşamasındayız.
OBAMA'YI KUTLUYORUM
ABD’de 4 Kasım’da yapılan seçimde dünyanın dikkatini buraya yöneltti. Uzun ve yorucu bir kampanya sonrasında ABD’de bir kırılma noktası oluştu. Bu önemli başarıdan dolayı seçilmiş Başkan Obama’yı kutluyorum.
Yeni başlangıçlar cesur kararlar almak için fırsat var. Ama bu
örneklerin uygulamada kendisini göstermesi dünya tarafından
izlenecektir. Sayın Obama’nın bunu başaracağına inanıyorum.
IRAK ELEŞTİRİSİ
Irak ile ikili görüşmelerimiz gerek eğitim gerek askeri konuda
sürüyor. Bunun yanında ekonomik ilişkilerde Irak'ın çok büyük bir
ihtiyacını biz karşılıyoruz. ABD'nin de oradaki güçlerinin
ihtiyacını Türkiye karşılıyor. Bundan sonraki sürece ilşkin ise,
ABD'nin Irak'tan çekilmesi durumunda tarih ya da ay teleffuzu Sayın
Obama'nın taktirinde olan bir şey. Ama "Erken mi oldu?" diye
soruyorum. Bütün altyapı oluşturulduktan sonra atılabilirdi bu
adım. Bu bir beklenti oluşturabilir ve beklenti sonucunu vermezse
farklı bir durum yaratabilir. Irak'ta durum iç açıcı değil.
OBAMA'YLA İLİŞKİLER DAHA DA İLERİ GİDECEK
Sayın Bush’la yaşanan ilişkiler Sayın Obama ile daha ileriye gideceğine inanıyorum.
Türkiye ile ABD arasında ilişki, demokrasi ve serbest piyasa
esaslarına dayanmaktadır.
TÜRKİYE 6. BÜYÜK EKONOMİ
Küresel ekonomi ile bütünleşmiş, son üç yılda ortalama yüzde 7 büyümüş ve 5 kıta ile ihracat ilişkisine varmış ekonomimizi hala yeterli bulmuyoruz.
Türkiye bugün ekonomisi Avrupa’da 6’ıncı dünyada ise 17 büyük
ekonomi olmuş ve AB ile üyelik müzakereleri sürdüren bir
ülkedir.
Ayrıca genç ve dinamik nüfusu ve gelişmiş ordusuyla önemli bir
müttefiktir.
Türkiye, ABD ve Çin’in ardından müteahhitlik işleri açısından
üçüncü ülkedir.
BARIŞ VE İSTİKRAR İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Ortak hedeflerimiz var. Barış ve istikrarın yerleşmesine ve
barışın yayıgınlaşmasına çalışan bir ülkedir Türkiye.
1929 buhranından bu yana karşılaştığımız en çetin kriz bugün
dünyanın birinci gündem maddesi.
BİZ KRİZE İYİ HAZIRLANDIK
Tüm dünyayı etkisi altına alan bu mali krizden etkilenmemek mümkün
değil. Bizi de olumsuz etkileyecek. Ancak biz 2000 ve 2001
yıllarında yaşanan krizler bize ciddi ders oldu. Ve bu sürece iyi
hazırlandık.
Özellikle bankacılık alanında yaşanan olayı ekonomik değil finansal
kriz olarak değerlendiriyorum.
BANKA TEDBİRLERİ
Banka alanında çok ciddi adımlar attık ve bankalarımızın bu
sürece hazırlıklı girdik.
Bankalar portföyünü kaybetmemeli. Güçlenerek çıkmalı.
Parayı rahatlıklı verebilirsiniz ama asıl olan finansı
yönetmektir.
Biz de sürekli özel sektörle iletişim halindeyiz.
"DOST KAZAN DÜŞMAN KAZANMA" İLKESİYLE HAREKET EDİYORUZ
G-20 çalışmalarından sağlıklı bir sonuç alınabilecek mi bana
göre bu sorulması gereken bir soru.
Önceden Dışişleri Bakanları nezdinde toplanan zirve artık ülke
liderlerinin toplanmasıyla yapılabilir mi? Bence bu önemli bir adım
olur.
Geniş ve aktif bir dış politikamız var.
Irak’ta tüm taraflarla temas halindeyiz ve işbirliği içindeyiz.
Gerek ben gerekse arkadaşlarım ve karşı taraf, karşılıklı olarak
gidip geliyoruz.
Lübnan-İsrail, İsrail Filistin, Gürcistan, Afganistan, Pakistan
bölgelerinde sorunların çözümü için elimizden geleni yapıyoruz.
Türkiye 2 yıllığına BM Güvenlik Konseyi’nin üyeliğini 192 üyenin
151’inin oyunu alarak kazandı.
Komşularımızla “Dost kazan düşman kazanma” ilkesiyle hareket
ediyoruz. Bundan 6 yıl önce Yunanistan ile sorunlu bir ilişkimiz
vardı. Bulgaristan, Romanya, Suriye ile sağlıklı diplomatik
ilişkilerimiz yoktu. Şu an hepsiyle siyasi, ekonomik ve askeri
ilişkilerimiz iyi düzeyde ve istikrara bağlı. Bu aynı zamanda dünya
barışına katkı sağlamak için önemli bir adımdır.
ERMENİSTAN'LA YENİ SAYFA AÇIYORUZ
Yine Ermenistan ile yeni bir sayfa açıyoruz. Bu adımı
geliştirmek için istekli olduğumuzu bir kez söylemek istiyorum. Bu
adımlarımız iyi anlaşılmalı ve desteklenmeli.
Bu adımların sonucuna ulaşması için ABD’nin önemli olduğunu bir kez
daha belirtmek istiyorum.
Biz Gürcistan sorunun ardından 5’li bir oluşum için girişim
başlattık.
Acaba Azerbaycan ile Ermenistan nasıl barışı yakalayacak.
Biliyorsunuz Minsk sürecinde ABD ve Rusya barış için
görevlendirildi. Ama yıllardır bu başarılamadı. Türkiye’nin
Ermenistan arasında sorunlar çözüldükçe barış daha kolay gelecek.
Rusya ile Gürcistan arasındaki sorun nasıl çözülecek.
Bu teklifi taraflara götürdük ve hepsi evet dedi. BM nezdinde
yapılan görüşmelerde teyit edildi. Daha önce Koçaryan’a mektup
yazdım. Sorunları çözebilmek için samimiyetle çözülmesi için
adımlar attık.
AB'NİN TUTUMUNU ANLAMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUZ
Diğer çözümlenmesi gereken sorun Kıbrıs’tır. 40 yıldır çözüm
bekliyor. Türkiye adil ve kalıcı çözümü içtenlikle destekliyor.
Türkler 2004 yılında çözüm için tercihini gösterdi.
ADALET BU MU?
Referandum yapılacağı sırasında AB ve ABD yetkilileri merak
etmeyin ne verilecekse iki tarafa da verilecek demişlerdi. Ancak 24
Nisan 2004’te Kuzey evet dedi. Güney hayır dedi. Bir hafta sonra
güney AB’ye üye kabul edildi.
Adalet bu mu. O zaman Annan bir rapor hazırladı ve bugüne kadar hiç
sonucu ortaya çıkmadı.
Yeni dönemde biz bunu takip edeceğiz. İşin ilginç tarafı, AB’deki
her sorunda bizim karşımıza Güney Rum kesimi çıkarılıyor. Bize
onları tanımazsanız müzakereler bitmez deniliyor. Kusura bakmayın
biz de her şeye evet diyemeyiz. Biz Maastricht ve Kopenhag
Kriterleri açısından dersimizi iyi yaptık. Ama bunlara göre bizi
kabul etmeyeceksiniz. Biz de bunları Ankara kriterleri yapar
yolumuza devam ederiz.
Uluslararası toplumun bu konuda doğru adımları atmasını
bekliyoruz.
TÜRKİYE, 11 EYLÜL'Ü EN İYİ ANLAYAN ÜLKELERDEN BİRİDİR
En önemli sorunlardan biri de uluslararası terördür. 11 Eylül’ü
en iyi anlayan ülkelerden biri Türkiye’dir. 5 Kasım 2007’de
yaptığım ziyarette Türkiye’nin karşı karşıya olduğu terör
problemine karşı tavrını net bir şekilde gösterdi ve ilan etti.
Bundan sonra anlık istihbarat paylaşımı başladı. Bu yaklaşımın yeni
yönetim döneminde de devam etmesini umuyorum.
ABD ile Türkiye arasındaki işbirliği Afganistan ve Pakistan’da da
devam ediyor.
Burada altını çizmek istediğim bir konu var. Terör konusunda şuraya
veya buraya bu kadar para akıttık demek yeterli değil.
BİZ AFGANİSTAN'A YATIRIM YAPIYORUZ
Irak’a yönelik mesela 500 milyar ya da 1 trilyon dolar akıtıldı.
Benim aldığım bilgiye göre 500 milyar akıtıldı. Ama Afganistan’a bu
kadar ödenek harcanmadı. Ama iki ülkenin de durumu iyi değil.
Aradan 6 yıl geçmiş. Savunma Bakanlığı önünden geçtik. Hala harabe.
Bunların psikolojik ve moral değerler açısından önemi var. Yıkıma
uğradık veya yıkıma uğradık ama ayağa kalkıyoruz diyen halk
arasında fark var.
Biz Afganistan’a para vermiyoruz ama yatırım yapıyoruz. Su, yol,
okul ve sağlık anlamında yatırımlar yapıyoruz.
Önemli olan parayı vermek değil. Önemli olan paranın nereye
gittiği. Para vererek değil eser vererek yardım yapıyoruz. Sudan ve
Lübnan’da da böyle yapıyoruz."
SEÇİM BARAJI ÇOK YÜKSEK
"Bizim seçim barajımız yüksek. Bunun aşılması için 100 kontenjanlı Türkiye milletvekilliği uygulamasının hayata geçirilmesini istiyorum. Umarım olur. 4'te 1 milletvekiline baraj uygulanmamasını ve kişinin yüzde 1'le bile Meclis'e girebilmesi taraftarıyım... Katılımcı demokrasinin bir sonucu budur"