Erdoğan’dan muhtaç vatandaşlara müjde
Abone olDevlet yardımı alan vatandaşlara müjde veren Başbakan Erdoğan, "Yeni uygulamayla artık tam anlamıyla sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. ...
Devlet yardımı alan vatandaşlara müjde veren Başbakan Erdoğan,
"Yeni uygulamayla artık tam anlamıyla sağ elin verdiğini sol el
görmeyecek. Düzenli ödeme yapılan vatandaşlarımıza artık bir kart
verilecek" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup
toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. TSK İç
Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinde düzenleme yapılacağını anlatan
Erdoğan, sözleşmelilerin kadroya geçirilmesini de içeren diğer
düzenlemelerin de biran önce TBMM Genel Kurul’a gelmesi gerektiğine
vurgu yaptı. Salondaki milletvekillerine seslenen Başbakan Erdoğan,
"Bunlar çıkmadan tatile çıkmak yok. Önce bunları halledeceğiz sonra
tatil" dedi.
RAMAZAN VURGUSU
Yaklaşan Ramazan ayı için "AK Parti olarak Ramazan ayını dayanışma,
paylaşma anlayışıyla yaşayacağız" diyen Başbakan Erdoğan, bu ayda
garibanların daha fazla gözetileceğini, ekmeğin ihtiyaç
sahipleriyle paylaşılacağını kaydetti. Erdoğan konuşmasını şöyle
sürdürdü:
"Zekat, sadaka, paylaşma, dayanışma gibi kavramlar sadece dini
kavramlar değil, bizi biz yapan, bizim tek bir millet olmamızı,
asırlar boyu ayakta kalmamızı sağlayan kavramlardır. Birileri bunu
anlamıyor olabilir, birileri bunu farklı yerlere çekiyor olabilir.
Bizi gerek teşkilat, gerek hükümet olarak yardımlaşma ve
dayanışmaya vermiş olduğumuz önemi, sosyal yardımlar konusundaki
hassasiyetimizi farklı yerlere çekmek isteyenler olabilir. Hatta ve
hatta kendi yaşadığı mahallesinden dışarı çıkmadığı için
Türkiye’nin tamamını da kendi yaşadığı lüks mahalle gibi zannettiği
için cahillik içinde ihtiyaç sahiplerini makarnacı, kömürcü diye
aşağılamaya cüret edenler de olabilir. Bu zavallılara kulak
asmayacak, bu dertlerine deva bulunmaz çaresizleri sadece Allah’a
havala edeceğiz. Benim aziz milletimi, benim ihtiyaç sahibi
kardeşimi, ’makarnacı’, ’kömürcü’, pirinç için, un için oyunu satan
adam diye lanse edenler, kibir hastalığı içinde vicdanını kaybetmiş
zavallılardır. Bu çok eski bir hastalıktır. Bu devası olmayan,
ilacı bulunmayan, şifası olmayan bir hastalıktır. Hiç endişeniz
olmasın, bu tekettür, bu kirlilik, bu vicdansızlık, millet
karşısında her zaman kaybetmiştir. Ve bundan sonra da kaybetmeye
mahkumdur. Biz bunlara aldırmayacağız. 10 buçuk yıl boyunca çok
büyük bir başarıyla, hem de dünyaya örnek olacak şekilde
yürüttüğümüz sosyal yardımlaşma projelerini daha bir aşkla
sürdüreceğiz.
YENİ UYGULAMA
Bakın şuanda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, PTT ile
işbirliği içinde yeni ve güzel bir uygulamayı başlattı. Yeni
uygulamayla artık tam anlamıyla sağ elin verdiğini sol el
görmeyecek. Şarklı nakil transferi, eşi vefat eden kadınlara nakli
yardım, yaşlı ve engelli yardımı, evde bakım aylığı, muhtaç asker
ailelerine yardım gibi programlardan düzenli ödeme yapılan
vatandaşlarımıza artık bir kart veriyoruz. Bu ödemelerden istifade
eden yaklaşık 2 milyon vatandaşımız kuyruğa girmeden, beklemeden,
gururları incinmeden, incitilmeden bu kartlarla paralarını
çekebilecek, bu kartlarla alışveriş yapabilecekler. Ayrıca bu kart
sahiplerine ne kadar yardım alacağı da sms yoluyla önceden
bildirilecek."
"BİZ ’TEK DİN’, ’TEK DİL’ DEMEDİK"
Konuşmasının bir bölümünde Akil İnsanlar Heyeti ile yaptıkları
toplantıya değinen Erdoğan, çözüm süreci adına büyük bir vazife
üstlenen Akil İnsanlar Heyeti’ne teşekkür etti. Ortaya çıkan
raporları çok büyük bir hassasiyetle değerlendireceklerini ifade
eden Erdoğan, çözüm sürecinin bir süreç olduğunu, AK Parti’nin
kurulmasıyla başladığını ve bugüne ulaştığını belirtti. Erdoğan,
çözüm süreci için "Bundan sonra da yoluna devam edecek bir uzun
yürüyüştür aslında" dedi.
Kendilerinin asırlardır ihmal edilen sorunları çözmeye, aynı
zamanda zihniyet değişimini sağlamaya çalıştıklarını anlatan
Erdoğan, süreç noktasında herkesin sabırlı olması gerektiğini,
itidalli davranması gerektiğini ifade etti. "Biz ortak bir noktada
buluşmak, ortak değerler ve ortak akıl üzerinden geleceği inşa
etmek zorundayız" diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti sonuna kadar, tek bir ferdi kalıncaya
kadar ülkesini, milletini, sınırlarını, bayrağını, onurunu ve
şerefini kahramanca korur ve koruyacaktır. Tarihin hiçbir döneminde
vatanımız için, bayrağımız için, canımızı ortaya koymaktan
kaçınmadık, bundan sonra da kaçınmayız. Burada bir şey
söyleyeceğim, tekrar söyleyeceğim. Biz yola çıkarken bir şey
söyledik, bugün de biz aynı noktadayız. Ama bize söylemediğimizi
söylüyormuşuz gibi atfedenler bunlar bize saygısızlık yapıyorlar.
Afyonkarahisar’dan ’tek millet’ dedik, ’tek bayrak’ dedik, ’tek
vatan’ dedik, ’tek devlet’ dedik. Tek din demedik. Tek dil demedik.
Bunlar bize iftara attılar. Niye, çünkü bizim devlet yönetim
anlayışımızda ’tek dinci’ bir anlayış yoktur.
Farklı dinlere mensup insanları idare etmek bizim devlet yönetim
anlayışımızın en başarılı yönümüzdür. Ama bu tür iftiralarla bizi
halkın nezdinde farklı yerlere çekmek gibi ne yazık ki gayretin
içinde olanlar var. Bugün tabi bir şeyi özellikle söyleyeceğim.
Yine yola çıkarken biz bir şey daha söyledik. Bakın bunların
hepsine aslında geldik geliyoruz. Nedir o söylediğimiz, ’etnik
milliyetçilik’, ’bölgesel milliyetçilik’, ’dinsel milliyetçilik’
yapmayacağız dedik. ’Etnik milliyetçilik yapmayacağız’ derken neyi
kastettik. Bu ülkede bildiğimiz kadarıyla 36 etnik unsur var. Bizim
için Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Boşnak aklınıza ne
gelirse hepsi bizim canımız ciğerimizdir, kardeşimizdir. Biz
hepsine eşit mesafedeyiz, birini bir kenara koy, birini bir kenara
koy... Bizim kitabımızda asla böyle bir şey yok. Eğer biz böyle bir
anlayışın temsilcisi olmuş olsaydık bu ülkede 78 vilayetten
milletvekili çıkarabilir miydik? Hatta bundan öncekinde 80
vilayetten çıkarttık. İnşallah yine aslına döneceğiz. Çünkü biz tüm
halkımıza, 76 milyona hitap eden bir partiyiz. Bakın biz yüzde 50
oyla geldik ama yüzde 100’e hizmet verdik. Onun için de efendi
olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Bizim farkımız bu."
"KALEKOL YAPMAK İÇİN ÖRGÜTLERDEN İZİN ALACAK HALİMİZ YOK"
Başbakan Erdoğan, BDP’nin baraj yapımlarını eleştirmesine de tepki
gösterdi. BDP’nin bu barajların başka niyetlerle yapıldığı
yönündeki açıklamaları olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Biz bir gram
suyumuzun boşa gitmesini istemiyoruz. Ve bu barajları yapmak
suretiyle geleceğin en büyük tehdidi olan susuzluğu aşmak
zorundayız" dedi. İleride belki suyu bir 7 defa tekrar kullanmayı
sağlayacak teknolojinin sağlanabileceğini anlatan Erdoğan, o
noktaya doğru gidildiğini söyledi.
Terörün olduğu olduğu, silahın olduğu bir yerde çözümün
olamayacağını belirten Erdoğan, "Silahlar sussun, terör, şiddet son
bulsun, fikirler, öneriler konuşulsun diyor ve en başından beri
bunu savunuyoruz. Biz sonuna kadar da bu anlayışı muhafaza
edeceğiz. Biz sonuna kadar da çözüm mücadelesinin peşinde olacağız"
diye konuştu. Doğu Anadolu Bölgesi’nde gerçekleşen uyuşturucu ve
eroin operasyonlarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, Lice’deki
olayların da bu operasyonlarla bağlantılı olduğunu söyledi. Erdoğan
konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sadece esrar veya hint keneviri; bu tür olaylarda 100 trilyonu
aşkın hint keneviri imha edilmiştir. Niye rahatsız oluyorlar; çünkü
terörün en önemli parasal kaynağı buydu. Tabi bizim bundan taviz
vermemiz mümkün değil. Bununla bitmiyor. Bunun içinde bunun
yönetimini yapanlar ne yazık ki şuanda siyasetin içinde olanlarla
da bağlantılı. Bunların hepsini ifşa edeceğiz, açıklayacağız. Hem
’siyaset yapıyorum’, hem ’demokrasi mücadelesi yapıyorum’
diyeceksin, hem demokrasi mücadelesi yapıyorum diyeceksin, öbür
tarafta da kalkacaksın, esrar, eroin, silah, insan kaçırmaya
varıncaya kadar bunları da yapacaksın. Şimdi bunlara müsaade etmek
devlet yönetimi olarak bizi de onları da görmemek suretiyle suçlu
durumuna düşürmez mi. Biz buna müsaade edemeyiz.
İşte en son Lice olayı sıradan bir olay değildir. Lice olayının da
dolaylı olarak dayandığı yer esrar olayıdır, hint keneviri
olayıdır. Kalekol, karakol bunların hepsi hikaye. Biz çok karakolu
kaldırıyoruz, ama şunu unutmayın ki daha güvenlikli karakolları da
yapmak durumundayız. Niçin, ülkemizin güvenliği için. Bunun için de
bazı siyasi partilerden veya örgütlerden izin alacak halimiz yok.
Tabi ki bunlar yapılacak. Ülke güvenliği için bunlara ihtiyacımız
var. Sınır için de bunu yaparız, içerideki güvenlik için de bunu
yaparız. Yapmak durumundayız. Çünkü ülkemizde vatandaşımızın huzuru
için, mutluluğu için bunu yapmak durumundayız. Bu karakollar bunu
sağlamak için var, başka bir şey için değil. Gönül arzu eder ki
bunlara ihtiyaç olmasın. İnşallah o günleri de görürüz."
(İHA)