Erdoğan'dan muhalefete sert eleştiriler
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Ticaret Odası Ödül Töreni'nde muhalefet partilerine yüklendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Sarayı'ndaki
İstanbul Ticaret Odası ödül töreninde yaptığı konuşmada, bazı
siyası partilerin, eski model popülist siyaset yöntemleriyle öne
çıkmaya çalıştığını üzüntüyle gördüğünü söyledi.
Türkiye'nin popülizmden çok çektiğini ifade eden Erdoğan, "Öyle ki 'Bir veren ben 5 veririm', 'İki anahtar veririm', 'İki konut dairesi veririm.' Bunların hepsini gördük. Milletimize kaşıkla verip kepçeyle geri alan siyaset anlayışının Türkiye'ye faturası çok ağır oldu" dedi.
GÜÇLÜ MUHALEFET GÖRMEDİK!
Erdoğan, siyasi hayatında, karşısında daima güçlü bir muhalefet
görmek istediğini konuşmalarında ifade ettiğini belirterek,
"Zira, demokrasi güçlü bir muhalefetle güçlenir, güç bulur
ama maalesef Türkiye'de güçlü bir muhalefeti göremedik"
diye konuştu.
MUHALEFET KOALİSYON HESABINDA
Erdoğan, gündeminde yeni anayasa ve beraberinde başkanlık sistemi
bulunduğunu bildirdi.
Türkiye'nin rotasını 1990'lı yıllara çevirmek isteyen bir
muhalefet anlayışı olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları
kaydetti:
"Bakınız ben '2023' diyorum bunun için 'başkanlık
sistemi' diyorum. Muhalefet partileri, Türkiye'yi yeniden koalisyon
dönemlerine döndürmenin hesabını yapıyor. Benim gündemimde, yeni
anayasa ve onunla birlikte de başkanlık sistemi var. Türkiye'nin
rotasını 1990'lara çevirmek isteyen bir muhalefetle karşı
karşıyayız. 'Eski Türkiye daha iyiydi' diyebilecek kadar kontrolü
kaybetmiş durumdalar. Yeni Türkiye'nin karşısına alternatif olarak
eski Türkiye'yi koyan bir anlayışla, 7 Haziran'da Türkiye seçime
gidiyor."
"28 ŞUBAT'TA TİCARET ERBABI RENKLERE AYRILDI"
"28 Şubat'ta sermayenin, işadamlarının, ticaret erbabının renklere
ayrıldığı, bir kısmının sırf düşüncesinden, inancından dolayı
ötekileştirildiği o günleri bizzat sizler yaşadınız. 2001 krizinde
faizlerin gecelik 7 bin 500'ü bulduğu, siftahsız günlerin,
haftaların yaşandığı, ekonominin çökme noktasına geldiği o
meşakkatli dönemin sıkıntılarını en fazla sizler hissettiniz. Aynı
şekilde, 2002'den itibaren sağladığımız istikrar, huzur ve güven
ortamının bereketinden istifade edenler de sizlersiniz. Eski
Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki ayrımı en iyi yapabilecek
olanların İstanbul Ticaret Odamızın mensupları olduğuna inanıyorum.
Açıkçası, bugün takdirle ifade edilen büyük Türkiye tablosunun en
önemli temsilcileri sizlersiniz."
GEZİ OLAYLARI...
"Elbette bugünlere kolay gelmedik. Hatırlayın, elde ettiğimiz her
başarıya kulp takanlar, dudak bükenler oldu. Birileri sürekli
karamsarlık, umutsuzluk ve belirsizlik pompalamaya çalıştı. Elde
ettiğimiz başarıların geçici olduğunu söyleyenler oldu. Sürekli
riskleri öne çıkaranlar oldu. Kriz tellallığı yapanlar, hatta
ekonomik kriz duasına çıkanlar oldu. 2008 Küresel Krizi'nde ben
sizlere inananarak, milletime güvenerek 'İnşallah bu kriz
bizi teğet geçecek' dediğimde, söylenenleri, yazılanları
hatırlıyorsunuz değil mi? Küresel ekonomik krizin tüm yoğunluğuyla
hissedildiği bir dönemde Türkiye ekonomisi rekor seviyelerde büyüme
kaydederken dahi, bu gerçeğe sırtını dönenler olduğunu gördük. O
dönemde anamuhalefetin genel başkanı 'Yunanistan ekonomisi bizden
daha iyi' tespitinde bulunuyor. Bu çok anlamlıdır. Bunların
ferasetinin ne kadar gerilerde olduğu açıkça ortada. Ülkede güya
iktidara talip bu anlayışın Türkiye ekonomisi ile ilgili öngörüsü
işte bu kadardır. Daha sonra bize örnek verdikleri komşumuz
Yunanistan'ın ne hallere düştüğünü hep birlikte gördük.
Bu zihniyet maalesef yurtdışına da Türkiye ile ilgili yanıltıcı
bilgiler aktarmaktan geri durmadı. Türkiye'yi takip edenleri yanlış
yönlendirmek için, ülkeye yatırım ve sermaye gelmesini engellemek
için her türlü çaba gösterildi. Gezi olaylarında ekonomiyi durdurma
çağrısı yaparak bunu yaptılar. Şimdi bugün de Gezi'nin 2. yılını
kutluyorlardı. Ve toplanmışlar, işte 3 bin kişi falan, sağda solda
filan toplamda bu kadar, bunu kutluyorlar. Dert başka, sıkıntı
başka. Türkiye nerede, bunlar nerede?"
MUHALEFETE ELEŞTİRİ...
"Siz bu ülkenin gerçeklerini biliyorsunuz. Fakat bu ülkenin ve
milletin gerçeklerinden bunlar o kadar uzaklar ki... Anamuhafaletin
genel başkanı zaten yapılan işleri vaat diye meydanlarda anlatıyor.
Yılda 1 miyon istihdam vadediyor. Halbuki sadece geçtiğimiz yılın
yeni istihdam sayısı 1 milyon 350 bin... Yani mevcut hükümet 1
miyon 350 bin istihdam yapmış. O ise 1 milyon istihdamdan
bahsediyor. 800 bin kişiye mesleki eğitim diyor. Halihazırda
mesleki eğitim verilenlerin sayısı 1 milyonu aşmış durumda... Yani
bunlar olanları da takip etmiyor. Kadın ve genç istihdamını teşvik
etmeyi vadediyor. Bu konudaki teşvikleri en iyi sizler
biliyorsunuz. Anamuhalefetin çalışma hayatıyla ilgili 160 vaadi
var, burası da çok önemli 110'nu zaten şuanda yapılmış durumda.
Yüzyılın projesi diye güya bir proje açıkladılar, çıka çıka bizim
Kanal İstanbul Projesi'ndeki iki şehirden biri çıktı. Bir de her
gittiği yerde 'Bana 4 yıl verin işsizliği
bitireyim' diyor. Açıkladığı projede ise orayı okudum,
orası da çok enteresan işsizliği '2035 yılında yüzde 5'e
indireceğim' bunu vaat ediyor. Nasıl bir iş bu? Allah aşkına bir
projesiyle diğer vaadini yalanlayan siyasetçi olur mu? Milletimiz
bu kadar ciddiyetsiz, bu kadar ülkesinden ve milletinden bihaber
siyasetçileri hak etmiyor."
"HARÇLARI KALDIRALI NEREDEYSE 2 YIL OLDU"
"Bakınız, çok enteresan, Eskişehir'de konuşuyor.
'Üniversite öğrencileri ya sizden nasıl harç alırlar?'
diyor. Ya, şok oldum. Neredeyse 2 yıl oldu biz harcı kaldıralı. Ben
Başbakandım, biz harcı kaldırdık. Üniversite harcı diye bir şey
yok. İnsan buna üzülüyor. Yani bunların kılavuzu da sıkıntılı.
Bundan dolayı durumlar çok kötü. Biz istikrar ve güven ortamı
diyoruz. Onlar Türkiye'yi kaosa sürükleme ittifakı yapıyor.
Anamuhalefet bunun içinde. Milliyetçi olduğu iddiasındaki parti
bunun içinde. Bölücü örgütün güdümündeki zaten bu ittifakın tam
merkezinde. Ve değerli dostlar, değerli kardeşlerim, bakın şurayı
çok iyi bilmemiz lazım. Türkiye istikrar ve güven ortamını asla
kaybetmemeli. O kadar enterasan ki, 6-7-8 Ekim olaylarında halkı
sokağa dökenler, düşünebiliyor musunuz bu ülkede kandan
beslenenler... İşte Van'da bizzat gördüm. Önce bilboardlarda kan
akan musluklar. Biz tabii eleştirileri yükseltince de bir hafta
sonra bu kan akan muslukların reklamlarının kaldırıldığını gördük.
Ama bunlar su dahi akıtmıyorlardı ki, bunlar ancak kan
akıtabilirler. DSİ'ye talimat verdim ben. Van'a su götür diye.
Halbuki suyu götürmek belediyenin işiydi, yapmadı. Biz DSİ ile
birlikte Van'ın su sorunun çözdük."
"KARA BULUTLAR ÇAĞIRMA SEANSLARI..."
"Ermeni lobisiyle, New York Times ile Economist ile bir
olmuşlar, Türkiye'nin üzerine kara bulutlar çağırma seansları
düzenliyorlar. Pensilvanya'daki paralel yapının elebaşının beddua
seansları işe yaramayınca, şimdi kaos senaryolarına başladılar. Biz
bunlara aşinayız. 2007 yılında benzer oyunları devreye soktular.
2012'de yine. Gezi olayları ha keza. Tüm bu saldırılar karşısında,
ülkenin ve milletin yanında yer alması gereken insanlarımızı,
özellikle küçük çıkarlar karşısında dikkatli olmaya davet ediyorum.
Yazılan senaryoda kendilerine biçilen figüran rolünü bunlar başrol
sanıyorlar. Ben siyasi hayatımda karşımda daima güçlü muhalefet
istedim."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, işadamlarına seslenerek, "Benim gündemimde
yeni anayasa ve onunla birlikte başkanlık sistemi var. Onlar ise
"Eski Türkiye daha iyi' diyecek kadar kontrolü kaybetmiş
durumdalar. Ben milletimin bu seçimlerde irfanıyla, izanıyla,
vicdanıyla hareket edeceğine inanıyorum. İş dünyamızın da bu konuda
inisiyatif almaları gerekiyor. Çünkü eski Türkiye'nin kaosundan en
fazla etkilenecek olan ticaret, sanayi camiasıdır. Türkiye'nin
güven ve istikrar ortamına sahip çıkma konusunda hepimiz sorumluluk
üstlenmek zorundayız" diye konuştu.