Erdoğan'dan müftülere özel çağrı
Abone olBaşbakan, İslam dinine değindi. Erdoğan, Müslümanlığın bütünleştirici özelleğinden söz etti. Toplumdaki aksaklıkların düzelmesi için müftülerden dini yardım istedi...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Eğer siz hakikaten AB'nin bir
Hıristiyan kulübü olmadığını iddia ediyorsanız, buna inanıyorsanız,
o zaman Türkiye'yi aranıza katmak durumundasınız. Türkiye'yi
aranıza kattığınız takdirde tamam, burası gerçekten bir Hıristiyan
kulübü değil, tam aksine medeniyetlerin bir arada buluştuğu bir
adrestir, diyeceksiniz. Aksi takdirde bunu söylemeye hakkınız
yoktur, bunu söyleyemezsiniz. Söyleseniz de kimse buna inanmaz''
dedi. Erdoğan Taksim International Abant Palas'ta Diyanet İşleri
Başkanlığı'nca düzenlenen İl Müftüleri Semineri'ne katıldı.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, seminerden çıkacak sonucun
herkes için yol gösterici olmasını istedi. Müftülerin görevinin
hakka ve hakikate çağırmak olduğunu ve bundan daha ağır bir yükün
dünyada bulunmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Sadece
kendi cemaatlerini değil, bütün insanlığı içine düştüğü derin
buhrandan kurtarmak için sizlerin himmetine muhtacız. Dini
hurafelerden arındırılmış, açıklayıcı modelini ilahi hakikat ve
değerleri topluma öğütlemek olan kutsi görevinizin yaşadığımız
çağda giderek daha büyük önem taşıyacağı kanaatindeyim. Bütün
gerçek din ve inançlar, insanlığı hayra, güzelliğe, iyiliğe,
çağırmış, davet etmiştirNe zaman insan bu ilahi çağrıya uymuş,
gönlünü bu h. issiyata çevirmişse, kötülüklerden arınmış doğruluğa,
aydınlığa ve iyiliğe yönelmiştir. Hazreti Mevlana'nın Mesnevi'de
söylediği gibi bu dünyada susamış kişilerin su aradıkları gibi su
da dünyada susamışları arar. İşte dinin hakikati, susamışların suya
kavuştuğu yerde ortaya çıkmaktadır. Bu hakikati kaybetmemek için
hem susamışlığımızı hem de suya kanmışlığımızı bir arada tutmak
lazım. Çünkü bugün dünyanın inanmış gönüllerin vereceği aydınlığa,
vaaz edeceği ahlaka, sahip çıkacağı hakikate her zamankinden çok
daha fazla ihtiyacı var.'' Dünyanın herkesin içini acıtan insanlık
manzaralarına sahne olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle
sürdürdü: ''Varlığını iyiliğe, güzelliğe, doğruluğa ve adalete
yöneltmiş insanlar olarak zamanımızı kuşatan bu karanlık tabloya
her birimizin inanıyorum ki gönülden itirazları olacaktır.
Biliyoruz ki bir yerlerde insanlık onurunu rencide eden mahşeri
vicdanı kanatan bir yara varsa, o büyük günahın kaynağı hakikat
körlüğüdür, karanlıktır, cehalettir. Niyeti ne olursa olsun ve sonu
nereye varırsa varsın insanlığın vicdanında mahkum olan her hareket
bizim gönüllerimizde de kötüdür, karanlıktır, adaletsizdir.
Mesnevi'den altında çok sırlar gizli bir vecizeyi hatırlatmak
isterim. Mevlana der ki, 'Dünya bir dağdır, yaptıklarımız da ses.
Ses yankılanır, yine bize döner'. Buradan çıkarmamız gereken bir
ders var. Madem biz hayra inanıyoruz, madem biz iyiliğin,
güzelliğin, doğruluğun öğütlediği değerlere inanıyoruz, madem
insanlık giderek bu değerlerden uzaklaşıyor, ahlaki çöküntü giderek
yaygınlaşıyor, o zaman insanlığın duçar olduğu manevi bunalımı
hakikatin nuruyla iyileştiremiyoruz, bize emanet edilen şifa
iksirini muhtaç insanlara ve ruhlara ulaştıramıyoruz, madem biz
dinin aydınlatıcı hakikatine vakıfız, bu aydınlığı yaymak
karanlıkları bu aydınlıkla dağıtma mecburiyeti altındayız.''
Başbakan Erdoğan, hakikati kim biliyorsa yalandan da onun sorumlu
olduğunu ifade ederek, ''Bizim ait olduğumuz medeniyet, hangi ırka,
dine ve dile mensup olursa olsun bütün insanların haklarını
mukaddes bilmemiş miyiz?'' diye konuştu. İslam dininin sadece
yeryüzüne değil, bütün evrene vahyedildiğini belirten Erdoğan,
şunları söyledi: ''O halde nasıl medeniyetimize sahip çıkıyorsak,
mukaddes değerlerimize nasıl gönülden bağlanıyorsak, insanlığın hak
ve adalet temelinde şekillenen bir dünya idealine de aynı
samimiyetle, aynı sadakatle bağlanacağız ve sahip çıkacağız. Çünkü
şer sadece zalimlerin, hayır da bütün insanlığın ortak duygusudur.
Bu duyguyu derinleştirmek ve mutlaka zamanın ruhuna uygun olarak
yeni köprüler kurmak zorundayız. Eğer hakikate inananlar, köprü
kurmaktan vazgeçerse, yüreklerindeki aşk ateşi sönerse söz yere
düşer ve korkarım ki hepimiz kin ve nefreti kışkırtanların
ördükleri duvarların altında kalırız.'' İSLAM DÜNYASININ BATI
DÜNYASIYLA BULUŞMA NOKTASINA, EN YAKIN ÜLKE TÜRKİYE Türk milletinin
asırlar boyunca İslam sancağını şan ve şerefle taşıdığını, gittiği
her yere adalet ve medeniyet taşıma gayretinde olduğunu anlatan
Erdoğan, bugün İslam dünyasının batı dünyasıyla buluşma noktasına,
hem coğrafi hem de kültürel olarak en yakın ülkenin Türkiye
olduğunu söyledi. ''Batı dünyası nezdinde İslami değerleri
öncelikle biz temsil ediyoruz'' diyen Erdoğan, bu temsil
zorunluluğunu sadece Türkiye sınırları içerisinde değil,
yurtdışında yaşayan 4 milyona yakın gurbetçi için de taşımak
zorunda olduklarını kaydetti. Erdoğan, ''Özellikle gurbetçilerimiz
neredeyse yarım asırdır kendi kültür ve inançlarıyla batı kültür ve
inanç yapılarına sahip toplumlarla kaynaşma, barış ve huzur içinde
bir arada yaşama sınavı veriyor'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan,
sadece yurtdışındaki Türklerin değil, bütün batı dünyasının İslam'ı
Türkiye'ye bakarak anlaması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam
etti: ''Bu bizim aynı zamanda tarihi misyonumuzdur. Belli sınırlara
kapanan hizmet, dünyaya açılamaz. Kendini aşan dünyaya açılır.
Bugün hepimiz sözlerimizi yeniden teraziye koymak, insanlığa
unuttuğu temel değerleri hatırlatmak zorundayız. Bütünüyle maddi
bir uygarlığın bütün insanlara rağmen, insan ruhunu kanatlandırmaya
yetmediği, depresyonun ve iç huzursuzluğun bile bile toplumu esir
aldığı bir dünyada yaşıyoruz. Büyük bilge İbn-i Arabi'nin
ifadesiyle, maddi hayata tapınmak, aynen deniz suyu içenlere
benzer. Gittikçe susuzlukları artar. Bugün insanlık, deniz suyu
içiyor. Gittikçe susuzluğu had safhaya çıkıyor. Bugün insanlığın
ortak değerlerinin korunmasında, yüksek ideallerin savunulmasında,
barış ve hoşgörü kültürünün yükseltilmesinde değerlerimize,
kültürümüze her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Çok büyük
bedeller ödeyerek gördük ki, bilginin bıraktığı her boşluğu, kara
bir cehalet dolduruyor. Bilgi ve hakikat adına dünyadaki bütün
kültürel boşlukları doldurmayı boynumuzun borcu biliyoruz. Eğer
hakikati gönlümüzde taşıdığımıza inanıyorsak, kuşkusuz mukaddes
değerleri yaşayan, anlatan, başkalarına ileten insanlar, sonsuz
hayırlı iş yapıyorlar, ama bugün eskisi gibi durgun bir dünyada
yaşamıyoruz.'' Başbakan Erdoğan, modern zamanların getirdiği yeni
sorumluluklar bulunduğunu ifade ederek, barışı ve kardeşliği en üst
düzeyde savunma ve adaleti yaygınlaştırmada en büyük görevin
müftülere düştüğünü söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
müftülere, ''Bugünün çeşitlenen sorunları karşısında yeterli
cevaplarınız, hazırlığınız, donanımınız... Buna şiddetle
ihtiyacımız var. Yoksa özgüveninizi kaybeder, hakikat sözcüsü
olamazsınız'' diye seslendi. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Dünya bir andan ibaretse kemale ulaşmak ideali için bütün
insanlar gibi görevimiz, o anı hayırla doldurmaktır. Her insan
kendi anını iyilikle, güzellikle doldurabilirse, bütün zamanlar
aydınlanır.'' BİZ MEDENİYETLER UZLAŞSIN İSTİYORUZ Başbakan Erdoğan,
AB sürecinde, bazılarının, medeniyetlerin çatışmasını
arzuladıklarını ifade ederek, ''Ama biz medeniyetler uzlaşsın
istiyoruz. Medeniyetlerin uyuşmasını savunuyoruz. Biz onları icraya
davet ediyoruz. Ve bunu sürekli savunarak bu mücadeleyi verdik. Ve
AB Anayasası'na AB'nin dini, kökü Hıristiyanlığa dayalı ifadeleri
girecekti. Onlara kalsa din unsurunu ciddi manada savunuyorlardı.
Şimdi belki de şu andaki sıkıntıların altında o yatıyor'' dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti: ''Yine Türkiye ile ilgili açıklamalara
baktığımızda, aslında bu yatıyor. Ama biz tüm bunlara rağmen
diyoruz ki, eğer siz hakikaten AB'nin bir Hıristiyan kulübü
olmadığını iddia ediyorsanız, buna inanıyorsanız, o zaman
Türkiye'yi aranıza katmak durumundasınız. Türkiye'yi aranıza
kattığınız takdirde tamam. Burası gerçekten bir Hıristiyan kulübü
değil, tam aksine medeniyetlerin bir arada buluştuğu bir adrestir,
diyeceksiniz. Aksi takdirde bunu söyleme hakkınız yoktur, bunu
söyleyemezsiniz. Söyleseniz de kimse buna inanmaz.'' Toplantıya,
Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu
ve 81 il müftüsü katıldı. Toplantı, Başbakan Erdoğan'ın
konuşmasının ardından basına kapalı olarak devam etti. Erdoğan,
00.30'da karayoluyla Ankara'ya hareket etti.