Erdoğan'dan MHP'ye örtülü taş
Abone olBaşbakan Erdoğan ABD gezisinde MHP'ye isim vermeden yüklendi. Erdoğan'ın eleştirilerinden CHP ve Genel Başkanı Deniz Baykal da nasibini aldı.
Başbakan Erdoğan, ABD yolunda MHP'ye ve CHP'ye yüklendi.
Söğüt'teki olaya dikkat çeken Erdoğan, "Bizim gençlerimiz sokağa
dökülmeyecek demek suretiyle bu işi çözemezsiniz. Örgütünüze sahip
olacaksınız" dedi.
Suikasti önemsemediğini belirten Başbakan Erdoğan, "Söğüt ve
Kütahya'da bir şeyler oldu. Bu ikisi, bizim özellikle son
zamanlardaki çıkışımızla ya da Güneydoğu ile ilgili yaptığımız
açıklamalarla ilişkili olabilir, bu hale getirilebilir" dedi.
Başbakan Erdoğan, başta son olarak Kütahya kendisine yönelik
suikast girişimi olmak üzere yaşanan olaylarla ilgili olarak hem
MHP'ye hem de CHP'ye yüklendi. Özellikle, Söğüt'te yaşanan
olaylarla ilgili olarak, isim vermeden MHP lideri Devlet Bahçeli ve
partisine yüklenen Erdoğan, "Bizim gençlerimiz sokağa dökülmeyecek
demek suretiyle bu işi çözemezsiniz. Bu noktada, bu iş fiili
müdahale ister" dedi. CHP lideri Deniz Baykal'ın terörle mücadele
ile ilgili eleştirilerine ise Başbakan, "Şu an güvenlik
güçlerimizin uygulamalarının dışında bir önerisi varsa, bunu bir
gün lütfen açıklayıversin" diye cevap verdi. Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan New York yolunda Türk iç siyasetine ilişkin önemli
açıklamalarda bulundu. BM bünyesinde 14-18 Eylül tarihleri arasında
yapılacak Dünya Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere New York'a
hareket eden Başbakan Erdoğan, uçakta gazetecilerle karşı karşıya
kaldığı suikast girişimiyle ilgili bilgi verdi. Oklarını CHP,
MHP'ye yöneltti. Terörle etkin mücadele için planlanan yasal
değişikliklerle ilgili hükümet eğilimlerini açıkladı.
Terörle mücadele kanunu netleşmedi
Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılması düşünülen değişiklikler ve bu
konuda gazetere yansıyan bilgiler hakkında Başbakan Erdoğan'a
yöneltilen sorular ve alınan yanıtlar ise şöyledi:
Gazetelere yansıyan bilgiler özgürlükler konusunda eskiye
dönüş endişesi yaratıyor, bunlardaki gerçeklik payı
nedir?
"Arkadaşlarım bir taslak üzerinde çalışma yapıyorlar. Gazetelerde
yazıldığı şekliyle bir bilgim yok. Adalet Bakanı'nına sordum,
ilgisi alakası yok diyor. Biz de Bakanlar Kurulu'nda kendi aramızda
konuştuk. Olmayan şeyler de varmış gibi yansımış. Bu sızmalar,
bilirkişi çalışmalarından da olabilir. Adalet Bakanlığı'ndaki
çalışma biliyorsunuz Başbakanlığa gelir, Başbakanlık Kanun
Kararlar'da da gözden geçirilir. Onları, biz ayrıca ekibimle
değerlendirdikten sonra Bakanlar Kurulu'na indireceğiz ve orada
bakan arkadaşlarımızla nihai olarak gözden geçirip bitireceğiz.
Ekim ayı içinde hazırlayıp getirmek niyetindeyiz."
Öcalan'ın posteri taşımak, İmralı'ya özgürlük demek suç
olacak mı? Bunlar cezalandırılmalı mıdır?
"Ancak metni görüp arkadaşlarımla müzakerelere yaptıktan sonra size
bir açıklamada bulunabilirim. Kesinleşmeden bir açıklama yapmam.
Ama dünyanın değişik ülkelerinde bunların değişik uygulamaları var.
Mesela İngiltere'deki son gelişmeler. Amerika'daki mesela teröre
dönük uygulamalar, Batı ülkelerinde mesela anında terör gazete
toplatıyor. Şimdi onlar hangi tür bir yasaya dayalı olarak bunları
yapıyorlar, arkadaşlarımıza bunların üzerinde de çalışın dedik.
Biz, bu işin ortalamasını bulalım diyoruz. Ama, ceza
caydırıcılığını bir defa ortaya koymalı..."
Kopenhag'dan geri dönüş yok
Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklikler yapılırken, "güvenlik
güçlerine daha geniş yetkiler verilecek mi?" sorusuna, Başbakan'ın
yanıtı son derece açık oldu:
"Geçmişte, terörle mücadelede olağanüstü hal gibi imkanlar vardı.
Simdi çok daha farklı oluşturulmuş imkanlarla mücadele ediyoruz.
Bunu böyle devam ettirmek durumundayız. Kophenhag siyasi
kriterlerinin çizdiği bir çerçeve var ve biz bu çerçeveyi terörle
mücadelede en ideal şekilde nasıl kullanabiliriz, nasıl
değerlendirebiliriz, ona bakacağız. Eğer bazı aksamalar oluyorsa,
bu aksamaları da tabii yine yasalarla giderme yolunda olacağız.
Güvenlik güçlerimiz, vatandaşın özgürlüklerine müdahalede zora
giriyorsa, dara giriyorsa onun da elini güçlendirmek durumundayız.
Her şeyi teoride çözmeniz mümkün değil. Uygulamada çok daha açık
görüyorsunuz.
'Cam çerçeve kırarak miting olur mu?'
Son dönemde, teori bazında baktığınız zaman birçok kesime çok
olumlu gelen bazı yasalar, özellikle terör örgütleri için çok
farklı bir zemin oluşturdu, alanlarını genişletti. Çok ciddi bir
zaaf oluştu. İnsanların özgürlük alanlarına terör örgütü iyice
müdahaleye başladı. Bir miting yapıyorsun, vatandaşın, esnafın
camını, çerçevesini kırıyorsun. Ama bunlara karşı bir yaptırım gücü
yok. Bir taraftan yakalayıp teslim ediyorsun, öbür taraftan girip
çıkıyor. Niye? Yasal düzenleme olmadığı için... Bunu bilen terör
gruplarına mensup olanlar da, nasıl olsa diyor 'Vururum kırarım,
hepsini yakarım, ondan sonra bir kapıdan girer öbür kapıdan
çıkarım.' Bunlara yönelik bazı tedbirlerin alınması, bunun bir
bedelinin olması şart. Bakın bizim Güneydoğu ile ilgili yaptığımız
görüşmelerde Kopenhag siyasi kriterlerinde verilmiş olan haklardan
geri alacağımız herhangi bir şey yok. Ama bunlar eylem bazında,
vurup kırmayı kendisi için özgürlük hakkı olarak görüyor, bu
olabilir mi? Vurup kırma özgürlük olabilir mi?"
HAVADA SICAK GÜNDEM
Başbakan Erdoğan, ABD yolunda Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu,
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Radikal
Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Sabah Gazetesi
Yazıişleri Müdürü Balçiçek Pamir, Hürriyet Gazetesi yazarı Nur
Batur, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin ve
Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fuat Bol'un, Türkiye'nin
sıcak gündemine ilişkin sorularını cevaplandırdı.
'Saldırıyı önemsemiyorum'
Kütahya'daki saldırı girişimiyle ilgili olarak Başbakan Erdoğan
şunları söyledi: "Olayı bireysel olarak görüyorum ve çok
önemsemiyorum. Önce anlamadık. Hatta, Hüseyin Besli'nin (AK Parti
İstanbul Milletvekili ve Başbakan Erdoğan'ın danışmanı) uyarısıyla
halka rahatsızlık veriyorlar diye bizim korumaları azarladım.
Özellikle benim koruma müdürünü, iyice azarladım. Ama birisi
yakalandı. Sonra ikincisi geldi, meğerse iki kişilermiş, öyle
diyorlar. El öpmek istedi, 'el öptürmem' diyorum, o ille de elimi
öpecek. Baktım elinde filan herhangi bir şey yok. Ondan sonra,
kaptı elimi, ben arabadayım, o aşağıda... Ben de el öpecektim filan
diyor, meğer o da aynı şekilde bağırıyormuş. Ama ötekinin
dolduruşuna gelerek mi bağırdı, yoksa gerçekten ikili mi
oluşturmuşlardı onu bilemiyorum. İş ciddi miydi onu da bilemem, ama
teşebbüs ortada. Emniyet'in yakalama anındaki tutumu da takdire
şayan..."
'Güneydoğu ile ilgili olabilir'
"Son 4 günü protestolarla geçirdiniz, tepkiler aldınız, bu yeni ve
başka bir sürecin başlangıcı mı?" sorusuna ise, Erdoğan'ın cevabı
şöyle oluyordu: "Ankara'daki olay tamamen farklı. Sadece Söğüt ve
Kütahya'da bir şeyler oldu. Bu ikisi, bizim özellikle son
zamanlardaki çıkışımızla ya da Güneydoğu ile ilgili yaptığımız
açıklamalarla ilişkili olabilir. Onun dışındakilerin bununla
bağlantılı olduğunu kabul etmem mümkün değil. Hacı Bayram olayında,
emniyet müdürü beni uyardığı halde gittim. Oradaki emniyet gücünün
tavrını güçlü kılmak lazım. Emniyet iyi çalıştı, hepsini anında
topladı, hiç fırsat vermeden götürdü..."
Baykal'a İmralı taşı
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin "CHP lideri Baykal İmralı'dan
bilgi alabildiklerini, ama hükümetten gerekli bilgiyi
alamadıklarını söylüyor, ne diyorsunuz" sorusu üzerine tüm oklarını
Baykal'a yöneltiyordu: "Sayın Baykal'ın demek ki İmralı ile
irtibatları çok sağlam. Buna secaat arzederken, sirkatin söylemek
derler bizde. Ben Sayın Baykal'dan şu ana kadar terörün çözümüne
yönelik bir teklif duymadım. Terörle mücadelede farklı bir çözümü
varsa, şu an güvenlik güçlerimizin uygulamalarının dışında bir
önerisi varsa, bunu bir gün lütfen açıklayıversin. Çözüme yönelik
hiçbir önerisi olmayan bir anlayışla yaklaşıyorlar. Yani
muhalefetin hepsinde hava bu... Maalesef şehitlerimiz üzerinden,
terör üzerinden siyasi rant sağlamaktır bu."
Söğüt'teki olaylar bir siyasi partiyle
bağlantılı
Bakın çok enteresan: Söğüt'te stadın tamamında Türk bayrağından
başka bayrak yok, birkaç tane de bizim ve başka bir siyasi
partinin... 20 bin kişi var, bilemediğiniz 500 kişilik bir grup
slogan atıyor. Ama baktım koşuşmalar başladı. Biz isterdik ki, o
grubun ilintili olduğu zevat da onlara müdahale ederek bunları
sustursun. Farklı yerlerde bizim gençlerimiz sokağa dökülmeyecek
demek suretiyle bu işi çözemezsiniz. Bu iş fiili müdahale ister.
Örgütünüze bu noktada sahip olacaksınız. İlginç olan şu: Bir
taraftan Güneydoğu ile ilgili mesajlara dönük farklı pankartlar
açılıyor, bir taraftan Kıbrıs'la ilgili çirkin pankartlar açılıyor.
Yani biz, KKTC ile ilgili bizim hassasiyetimiz yok, onların
hassasiyeti var. Pankartlara bakıyorum aynı kalıptan çıkmış, bütün
polis kayıtlarında da var. Pankartların altında parti adı yazmıyor,
ama herkes hangi parti olduğunu biliyor...
ABD'de PKK ve Kerkük uyarısı
Başbakan Tayyip Erdoğan, "Kerkük'ü münhasıran bir kesimin
sahiplenmeye çalışmasının, Türkmenler de dahil olmak üzere bu
bölgedeki diğer gruplar tarafından hoş karşılanmayacağı aşikardır"
dedi. Erdoğan terör örgütü PKK'nın Kuzey Irak'taki faaliyetlerinin
de Türkiye için hala ciddi bir tehdit olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, Dış İlişkiler Konseyi tarafından düzenlenen "21.
Yüzyılda Türk Dış Politikası'' konulu toplantıda konuştu. Erdoğan,
konuşmasının başında, Katrina Kasırgası'nın ABD'de yol açtığı can
kaybı ve büyük yıkım sebebiyle duyduğu derin üzüntüyü dile
getirdi.
Kerkük'te tarafsız kalmayız
Irak'a ilişkin Türkiye'nin tutumu hakkında konuklara
bilgi veren Erdoğan, Kerkük'ün statüsü konusunda "Irak'ın geleceği
açısından hassasiyet taşıdığı'' kanaatinde olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Kerkük'ü münhasıran bir kesimin sahiplenmeye
çalışmasının, Türkmenler de dahil olmak üzere bu bölgedeki diğer
gruplar tarafından hoş karşılanmayacağı aşikardır. Ortaya
çıkabilecek huzursuzluk sadece bu bölgeyle sınırlı kalmayıp, tüm
Irak'ı ateşe atacak bir karmaşayı tetikleme riski taşımaktadır''
dedi.
Rum kesimi şımartıldı
Başbakan , Kerkük'ün geleceğinin ''Türkiye'nin ilgisiz kalamayacağı
kadar önemli bir konu'' olduğunu ifade ederek, ayrıca terör örgütü
PKK-Kongra Gel'in Kuzey Irak'ta devam eden varlığının Türkiye'nin
güvenliği bakımından ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Kıbrıs
konusuna da değinen Erdoğan, Rum yönetiminin, çözüme katkıda
bulunmak yerine, halkını referandumda 'hayır' kararı vermesi için
yönlendirdiğini belirterek "Yıllardır çözümsüzlüğün sebebi olan Rum
Yönetimi AB üyeliğiyle ödüllendirildiği için artık daha da uzlaşmaz
hale gelmiştir'' şeklinde konuştu
Haber: Ali Bayramoğlu
Kaynak: