Erdoğan'dan Kürt vatandaşlara çağrı
Abone olBaşbakan Erdoğan cezaevlerinde açlık grevine girenlere seslendi ve Kürt vatandaşlarına yaptığı çağrıyı yineledi.
Kızılcamam'da AK Parti 19. İstişare ve Değerlendirme
Toplantısı'nın açılışında konuşan Erdoğan, Öcalan'ın avukatlarıyla
görüştürülmeyeceğini böyle söyledi:
"Terörist başıyla açık net söylüyorum ailesi ve yakınları görüşmek istediği sürece görüşmeye devam edebilirler, herhangi bir engel yoktur ama avukatlar noktasında onu bir kenara koyun."
''Ben Kürt kardeşlerime sesleniyorum'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Biz sizi yaradandan ötürü seviyoruz. Ama lütfen siz insanlıktan nasibini almamış olan bu bölücü terör örgütü ile aranıza gelin bir duvar örün, bunlar sizin istismarınızı yapıyorlar. Buna fırsat vermeyin'' ifadelerini kullandı.
TERÖRİST BAŞINI EVİNE GÖNDERMEYİZ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, açlık grevi yapanlara
"Siz bunu bize şantaja dönüştürmeyin. Çünkü biz, sizin
söylemenizle bu tür eylemi yapmanızla terörist başını oradan
çıkartıp evine göndermeyiz. Yok böyle bir şey" diye
seslendi.
KIZILCAHAMAM KAMPINDAN FOTOĞRAFLAR
Erdoğan'ın konuşması 2 saat 20 dakika sürdü. Toplantıya AK Parti kurucu üyeleri, kabine üyeleri, milletvekilleri ve aileleriyle AK Parti yetkili organlarının üyeleri katıldı
Demokrasiyi ve özgürlükleri herkes için tüm vatandaşlar için
istediklerini yineleyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bütün bu adımları atarken terör örgütü dağa çıkardıklarını, ölüme
gönderdikleri yetmiyormuş gibi şimdi de cezaevlerinde olanları
ölüme zorluyorlar. Açlık greviyle ilgili Adalet Bakanlığımız bütün
takibi yapıyor. Ben, burada bir şeyi açıkca söylemek zorundayım.
Bir taraftan sizler açlık grevini göndereceksiniz, zorlayacaksınız
öbür taraftan kuzu kebap maşallah onu da götürceksiniz. Ondan sonra
diyeceksiniz 'bu 2 ay önceydi', şu anda da aynısınız,
restoranlarda, şuralarda, buralarda aynı şekilde yola devam
ediyorsunuz. Açlık grevinde olanlarla ilgili de biz hep raporlar
alıyoruz, bunları istismara yönelmek tehlikeli
olandır."
NE KOYUN NE KUZU DEĞİLİZ
Cezaevlerinde devam eden açlık grevleri Başbakan Erdoğan'ın gündemindeydi. Hedefinde ölüm orucu hakkında yalan yazmakla suçladığı köşe yazarları vardı:
"Gerçekleri benim milletimin bilmesi gerekmez mi? Şu anda ölüm orucu tutan yok ama bugün hala bazı köşe yazarları bakıyorsunuz, '2 tane ölüm orucu tutan var' diyor. Yok. Niye yalan söylüyorsun, köşelerinde bu yalanı yazıyorsun? Zaten sıkıntı medyadaki bu çift yüzlü davrananlarda. Bunlar dağla müşterek hareket ediyorlar. 'Başbakan da çok gerilimden yana, çok sert', evet biz yumuşak başlıyız ama ne koyun ne kuzu değiliz. Biz, hakkı söyleme noktasında gereği neyse onu da yaparız. Yeri geldiğinde bora oluruz, yeri geldiğinde eser fırtına oluruz. Niye? Çünkü, hakkı kimsenin gölgelemeye yetkisi yok. Burada böyle bir yetki kullanımı var.''
BİZE ŞANTAJA DÖNÜŞTÜRMEYİN
Başbakan Erdoğan, cezaevlerinde açlık grevinin 900 küsur kişiyle
başladığını, şu an bu sayının 600'lere kadar düştüğünü anlatarak,
eylemin kontrol altında olduğunu, bütün cezaevlerinde sağlık
mensuplarının gerekli müdahaleyi yaptığını, yapmaya da hazır
beklediğini söyledi.
Açlık grevini körükleyenlere ve yapanlara çağrıda bulunan AK Parti
Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Gerçekten samimi olarak böyle bir şeyin içerisinde bulunanlar
varsa, siz açlık grevini bize şantaja dönüştürmeyin. Çünkü biz,
sizin söylemenizle, bu tür eylemi yapmanızla terörist başını oradan
çıkartıp evine göndermeyiz. Yok böyle birşey. Bu ülkede onbinlerce
insanın ölümüne vesile olan bir terörist başına idam verilmiştir
ama bu ülke, malesef birilerinin bazı malum yerlerin baskılarıyla
idamı kaldırmıştır. İdamı kaldırılmak suretiyle şu anda İmralı da
yatmaktadır.
BİRÇOK İNSANIMIZ "İDAM YENİDEN GELSİN" DİYOR
İlginç olan şey şu; bakın şu anda birçok insanımız kamuoyu
araştırmalarında 'idam yeniden gelsin' diyor. Bunu biliyor musunuz?
Birçok insan şu anda bunu istiyor. Niye? Çünkü öldürülenin
yakınlarıdır canı yanan, diğerinin canı yanmıyor. Diğeri gidip
kebap partilerinde gününü gün ediyor. Devletin bu tür öldürülen
insanları, onların yakınlarını, aslında tasarruf hakkını biz
kullanamayız ama yıllardır bu konuda devlet af yetkisi kullanmıştı.
Devletin böyle bir hakkı olamaz ki devlet kendine ait konularda
böyle bir haksızlık varsa burada af yetkisini kullanabilir ama
kalkıp da bir insan öldürülecek, onun ailesine ait olan yetkiyi
devlet kullanacak böyle bir yanlış olabilir mi? Malesef bunları
ülkede yıllarca yaşadık, temenni ederim ki bunlarda zaman
içerisinde taşlar yerine oturuyor, bunlar da yerine
oturacaktır.''
"ÖLÜME SEYİRCİ KALMADIK KALMAYIZ"
Erdoğan, Türkiye'nin her meselesinin çözümünün daha güçlü
demokrasiden, daha fazla özgürlükten ve daha güçlü ekonomiden
geçtiğine inancını dile getirerek, ''Teröre tevessül edenlerin,
ölümler üzerinde hesap yapanların çözüm diye bir derdi yoktur''
dedi.
Terörist başının yasal hakları neyse o çerçevede işlemler
yapılabileceğini söyleyen Erdoğan, ''Terörist başıyla açık net
söylüyorum ailesi ve yakınları görüşmek istediği sürece görüşmeye
devam edebilirler, herhangi bir engel yoktur ama avukatlar
noktasında onu bir kenara koyun'' diye konuştu.
''Biz, terörist başının yakınlarını sürekli olarak gönderebiliriz,
hiçbir mani yok'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Bunu da istismar
ediyor, bizden kaynaklanan bir şey yok. Kendisi istemiyor veya
yakınları gitmiyor. Ne zaman isterlerse biz göndeririz. Bizim
açımızdan hiçbir mani yok'' ifadesini kullandı.
Cezaevindeki her mahkum gibi açlık grevine gidenlerin de canının
devlete ait olduğunu söyleyen Erdoğan, ''Biz, bu konudaki
hassasiyetimizi koruyoruz, korumaya da devam edeceğiz. Biz, hiç
kimsenin durup dururken ölümüne seyirci kalmadık, kalmayız. TBMM
İnsan Hakları Komisyonumuz gerekli adımları attı ama teröre
tevessül edenler, ölümler üzerinden hesap yapanların çözüm diye bir
derdi yoktur. Biz, herhangi bir tuzağa da bu konuda düşemeyiz''
değerlendirmelerinde bulundu.
KÜRT VATANDAŞLARA NASIL SESLENDİ? ANA DİL VE RESMİ DİL TARTIŞMALARINDA NELER SÖYLEDİ? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
GELİN TERÖR ÖRGÜTÜ İLE ARANIZA DUVAR ÖRÜN
Terör olayları üzerinde durmak istediğini belirten Erdoğan,
şöyle devam etti:
''Terör olaylarının Türkiye'nin vesayet sisteminin uzun yıllar
hakimiyetini sürdürmesinde sivil siyasetin zayıf kalmasında önemli
bir rolü var. Bugün de ülkemizde ekonomik ve sosyal kalkınmayla
birlikte demokratik gelişmenin daha da ileriye taşınmasının
önündeki en büyük engel terördür. Buradan ben Kürt kardeşlerime
özellikle şunu tekrar hatırlatmak istiyorum, bakın bugün
gazetelerin birçoğunda bir haber var. Şu anda milletvekilimiz,
yavrumuz o bombalama olayında ebediyete intikal etmişti. Şimdi o
dershanenin bombalanmış halini gösteriyor. Bütün onlara rağmen,
daha sonra o bombalamanın emrini veren terörist öldürülmüştü. Fakat
ailesine bu devlet yine sahip çıktı, çocuklarından bir tanesi de
hukuk fakültesini bitirirken ona da bursunu verdi. Bu devlet şefkat
elini hiç bir zaman bu Kürt'tür, bu Laz'dır, bu Türk'tür,
Boşnak'tır, Roman'dır... Asla. Biz böyle bir ayrıma gitmedik,
bundan sonra da gitmeyiz.''
''Ben Kürt kardeşlerime sesleniyorum'' diyen Başbakan Erdoğan,
''Biz sizi yaradandan ötürü seviyoruz. Ama lütfen siz insanlıktan
nasibini almamış olan bu bölücü terör örgütü ile aranıza gelin bir
duvar örün, bunlar sizin istismarınızı yapıyorlar. Buna fırsat
vermeyin'' ifadelerini kullandı.
AH BENİM DOĞULU KARDEŞİM
Erdoğan, şunları söyledi:
''Bakınız şurada 30 yıldır devam eden bu terör olaylarının bu
ülkeye faturası 300-350 katrilyon gibi bir rakama ulaşmıştır.
Bunlar olmamış olsaydı, bu rakamlar ülkeye hizmette kullanılmış
olsaydı, yatırımda kullanılmış olsaydı, ah benim güneydoğulu,
doğulu kardeşim o bölgeye yatırımcı gelir girer miydi? Girerdi.
Orada işsizlik diye bir sorun kalır mıydı? Büyük ölçüde kalmazdı,
her taraf abad olurdu. Bakın biz bu kadar mevcut imkanlar
içerisinde güneydoğuyu ve doğuyu ayağa kaldırdık. Her zaman
söylüyorum, Hakkari'de havaalanı yapacağız bunlar engelliyor. Ama
buna rağmen biz yola devam ediyoruz. Şırnak'ta havaalanı yapıyoruz,
bunlar engelliyor. Yakıyorlar, yıkıyorlar ama biz yola devam
ediyoruz. Hakkari gibi yerde üniversiteye molotof kokteyli
atıyorlar ve üniversiteyi yakıyorlar, ana okulunu yakıyorlar.
Bunların insana değer vermek gibi, insanlıktan nasibini almak gibi
bir şeyleri var mı? Yok. Sevgili Kürt kardeşim, gel bunlarla arana
perdeyi koy. İşte bakın geçenlerde okula gitme noktasında yasak
koydular. Çocukların okula gitmesini engellediler. Bunlar 6, 7, 8,
9, 10 yaşında çocuğun okula gitmesini engelleyecek kadar
merhametsiz. Bunların nesillerimizin, geleceği açısından bir
dertleri sıkıntıları yok, bunlar sadece vuracaklar, kıracaklar,
yakacaklar ve saltanatlarını da buradan sürdürecekler. Esrar eroin
tarlalarını yakıyoruz diye isyan ettiler. Niye? Bunlar esrar
tüccarı. Bunlar bu işi yapıyor, oralar yakılınca 'eyvah gitti'
dediler. Niye? Çünkü, oradan teröre kaynak aktarıyorlardı.''
Aynı şeyi yurt dışında da yaptıklarını ifade eden Erdoğan, Almanya
Başbakanı Angela Merkel'e bunları söylediğini anımsattı.
ZERDÜŞT'ÜN HAC DİYE BİR ŞEYİ OLUR MU?
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Sayın Merkel'e de bunu söyledim. Bakın dedim Berlin'in göbeğinde
çadır kuruyorlar. Teröristbaşının resmini asıyorlar ve burada
vatandaştan para topluyorlar. Bu paralar terör örgütüne gidiyor.
Zekat topluyorlar, Hac organizasyonları yapıyorlar. Zerdüşt'ün Hac
diye bir şeyi olur mu? Bunların İslam'la yakından uzaktan alakası
olabilir mi? Ama benim saf, temiz Kürt kardeşim bu oyuna geliyor. O
da zannediyor ki, bunlar ciddi bir Hac organizasyonu yapıyor. Niye?
E orada da bazı mele müsvetteleri var. Çıkıp alternatif Cuma namazı
kıldırma gibi adımlar atanlar var, alternatif cumhuriyetçiler gibi.
Aynı şeyi yapıyorlar, bunu bizim Kürt kardeşlerimize hep beraber
anlatmamız lazım. Tüm teşkilatımız hep birlikte bunu anlatacağız.
Yılmayacağız. Çünkü bizim bu kardeşlerimizin üzerinden
saltanatlarını sürdürmeye biz fırsat vermeyeceğiz.''
BAYRAK MÜREKKEP KIRMIZI DEĞİL KAN KIRMIZISI
''Anadolu coğrafyası, bizim bin yıllık vatanımız, bura üzerinde hiç
kimseye operasyon fırsatı inşallah bırakmayacağız'' diyen Erdoğan,
şunları kaydetti:
''Bu bedeli acı bir şekilde ödemiş bir ecdadın torunları olarak
sizlere sesleniyorum, her mücadelenin bir bedeli vardır. Ama bu
bedelin en acı tarafı karşılığı kan olan, can olan, hayat olan
kısmıdır. Biz milletçe bu bedeli, Malazgirt'te Sultan Alparslan'ın
beyaz kefeni ile en önde olduğu mücadelede ödedik. Bu bedeli biz
Gazi Süleyman Paşa, Gelibolu üzerinden Anadolu'dan Trakya'ya
geçerken ödedik. Bu bedeli biz İstanbul'un fethinde ödedik. Biz
asıl bu bedeli geride yarım milyon kardeşimizin cenazesini
bırakarak Balkanlar'ı terk ederken ödedik. Bu bedeli biz asıl
Çanakkale'de, Sarıkamış'ta, Süveyş'te yüzbinlerce şehit verdiğimiz
dönemde ödedik. Biz bu bedeli adeta küllerimiz üzerinden ayağa
kalkarak, yeniden doğarak verdiğimiz Kurtuluş Savaşı'nda ödedik. Bu
bedeli biz yıllarca diplomatlarımızı, Ermeni teröristlerin
namlularının ucunda şehit vererek ödedik. Bu bedeli biz son 30
yıldır da bölücü terör örgütüyle mücadele sürecinde ödemeye devam
ediyoruz. Böylesine büyük bedeller karşılığında vatan yaptığımız bu
ülke, bu topraklar üzerinde kurduğumuz son devlet Türkiye
Cumhuriyeti bizim namusumuzdur, onurumuzdur, haysiyetimizdir. Kimse
bizim bu değerlerimize el uzatamaz, göz koyamaz. Bin yıllık
mücadelemizin simgesi olan ay yıldızlı bayrağımızın rengi, mürekkep
kırmızısı değil, kan kırmızısıdır.''
Arif Nihat Asya'nın ''Bayrak'' şiirinden alıntı yapan Başbakan
Erdoğan, ''Biz bu ay yıldızlı bayrağın destanını okuyarak bugünlere
geldik. Bundan sonra da onun destanını yazarak, yolumuza devam
edeceğiz'' dedi.
Aynı şiirin ''Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...Gölgende
bana da, bana da yer ver. Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter'' dizelerini de okuyan Erdoğan,
''Evet, ay yıldızlı bayrağımızın ışığını ne terör örgütünün kahpe
kurşunları, bombaları söndürebilir ne de onun uzantılarının
boykotları, eylemleri, zehir saçan dilleri gölgeleyebilir. Biz ay
yıldızlı bayrağımızı dünyanın dört bir yanında yürüttüğümüz,
ekonomik sosyal, kültürel faaliyetlerimizle, yüz milyonların,
milyarların gönlüne dikmenin mücadelesini veriyoruz. Bu millete,
onun bütün değerleriyle birlikte sembolü olan bayrağına düşmanlık
edenler, bin yıl boyuncu her zaman hakettikleri cevabı aldılar,
bundan sonra da almaya devam edecekler'' diye konuştu.
DİYARBAKIR'DA SÖYLERİZ SİNOP'TA DA
''Biz ülkemizi 81 vilayetiyle, 75 milyon vatandaşıyla seviyoruz''
diyen Erdoğan, bunun için ülkenin her karış toprağına hizmetleri
götürmenin gayretini verdiklerini söyledi.
Afyonkarahisar'dan yola çıkarken, ''Tek millet'' dediklerini
anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu milletin içinde bütün etnik unsurlar var. Biz ne dedik, 'tek
bayrak.' İkinci bir bayrak asla, böyle bir şeyi düşünemeyiz. Buna
müsaade edemeyiz. Üçüncü, 'tek vatan' dedik. 780 bin
kilometrekarelik vatan topraklarının asla, bir operasyona kurban
edilmesine müsaade etmeyiz, edemeyiz. Ve 'Tek devlet' dedik, bu
yola böyle koyulduk. Bunu Ankara'da bugün nasıl böyle söylüyorsak,
bunu Diyarbakır'da da böyle söyleriz, Van'da da Sinop'ta da,
Edirne'de de, İzmir'de de aynı şekilde böyle söyleriz. Ama kalkıp
ta ben 'tek din' diye bir ifade kullanmadım, hiç bir yerde, 'tek
dil' diye bir ifade de kullanmadım. Ama herhalde bunları
karıştırıyorlar, bunların hepsi zenginliktir. Din, farklı inançlar,
tam aksine bizim partimizin programını açtığınız zaman laiklik
tanımının içinde bunu en güzel şekliyle görürsünüz zaten. Tam
aksine bütün inanç grupları, devletin güvencesi altındadır. Devlet
hepsine eşit mesafededir. Bu da bizim aynı zamanda değerler
silsilesi içerisindeki anlayışımızdan da geliyor. Bu son
dönemlerin, bir tanımı bir yaklaşımı değildir. Aynı şekilde dil.
Dilde de bizim bir sıkıntımız yok. Ancak bir şeyi karıştırmayalım.
Biz bu ülkede resmi dilin Türkçe olduğunu savunuyoruz. Resmi
dilimiz Türkçe'dir. Ama herkes anadilini konuşabilir. Anadiliyle
alakalı ülkemizde ilk defa kursların açılmasına zemini biz
hazırladık. Bununla kalmadık üniversitelere bu işi getirdik.
Bununla kalmadık, şimdi de biliyorsunuz seçmeli ders olarak
Kürtçe'yi de yine okullara koyduk. Kaç kişi müracaat etti, tablo
ortada. Neymiş, 'cebren.' Bakın biz ortaya bir zemin
hazırlıyoruz ve bu zeminde müracaat edenlerin sayısı ortada, işte
20 bin kişi o civarda. Onlara da biz aynı şekilde bu dersin
verilmesi imkanını hazırladık. Bizden önce hangi iktidar bu tür
alternatifleri sundu.''
''Bunları kalkıp da bölücü terör örgütü istedi diye
yapmadıklarını'' dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Bizim
programımıza, Afyonkarahisar'dan yola çıkarken attığımız adımlara
baktığınızda bunu görürsünüz. Orada bunlar var. Biz kimseyi
kökeninden, dininden, inancından, kültüründen veya herhangi bir
farklılığından dolayı ötekileştirmiyoruz, ayrıştırmıyoruz. Bu
ülkenin her vatandaşı birinci sınıf demokrasiye layıktır anlayışı
ile hareket ediyoruz'' diye konuştu.