Erdoğan'dan kritik ziyaret herkesin gözü orada olacak
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 23-24 Temmuz'da Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar’a yapacağı ziyaret, krizin çözümünde önemli bir eşik olarak değerlendirildi
Uzmanlar, Erdoğan'ın ziyarette bölgenin güvenliği ve Araplar
arasındaki birliktelik gibi konuları vurgulayacağını belirterek,
krize yönelik bir uzlaşma zemininin yakalanabileceği yorumunda
bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 Haziran'da Suudi Arabistan, Bahreyn,
Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır'ın Katar ile diplomatik
ilişkilerini kesmeleri ve bu ülkeye ambargo başlatmalarının
ardından ilk kez Körfez'e ziyaret düzenleyecek.
Erdoğan, 23 Temmuz’da önce krizin taraflarından Suudi Arabistan’ı
ziyaret edecek, ardından krizde Türkiye gibi arabuluculuk rolü
üstlenen Kuveyt’e geçecek. Erdoğan, daha sonra 24 Temmuz’da Katar’a
gidecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kritik ziyareti öncesi AA muhabirine
değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, ziyaretin Katar krizinde
önemli bir eşik olmasını bekliyor.
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi
Ahmet Uysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ilgili
ülkeleri ziyaret ederek yapay bir krizin kimseye faydası
olmayacağını anlatmaya çalıştığını ve bu çerçevede ziyaretin çok
önemli ve yerinde olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin Körfez'deki krizde yürüttüğü arabuluculuk rolünün
önemli olduğunu söyleyen Uysal, "Sorunları bizim çözmeye
uğraşmamız ABD lideri Donald Trump ya da bir başkasının çözmesini
beklemekten çok daha iyi." diye konuştu.
Krizin başından itibaren Katar’ın ambargoya yenik düşmemesi
noktasında Türkiye’nin gerek siyasi açıdan gerekse oradaki askeri
üssü dolayısıyla ciddi destek verdiğini hatırlatan Uysal, şöyle
devam etti:
"Türkiye, bölgede ülkelerin birbiriyle uğraşması yerine
birlik olması gerektiğini vurguluyor. Bu konuda ne kadar haklı
olduğu da ortaya çıktı. Şimdi maalesef Sisi, Birleşik Arap
Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan gibi bölgede demokrasi
istemeyen güçler, özgürlük ve açılımı savunan Katar’a ciddi baskı
yapmak istiyor. Ayrıca Katar'ın özellikle doğalgazdan kaynaklanan
ekonomik gücü nedeniyle rakip olarak görülüyor. Ancak Katar hem
askeri hem de ambargodan boğulacak duruma gelme riskini atlattı.
Artık askeri müdahale çok zorlaştı. Aynı zamanda şu haliyle
ambargonun Katar’ı çok fazla zorlamayacağı ortaya
çıktı."
Ziyaretten somut sonuçların çıkmasının özellikle Suudi
Arabistan'daki yeni veliaht prense bağlı olduğunu söyleyen Uysal,
kritik bir dönemde göreve gelen veliahtın yerini sağlamlaştırmak
amacıyla güçlü bir lider imajı vermeye çalışacağının altını çizdi.
Bu noktada Türkiye'nin "Seninle bir sıkıntımız yok şeklinde bir
mesaj vermesinin sorunun normalleşmesine yardımcı olacağına yönelik
inancını dile getiren Uysal, "Türkiye ve Suudi Arabistan,
Katar konusunda birbirlerine karşı olmalarına rağmen, saygı
ortamında ve bir anlamda jest sayılabilecek bir söylem kullandı.
Buradan iki ülkenin de birbirini önemsediği mesajı çıkar. Bu
anlamda bence bir iş birliği olabilir. Bir uzlaşma zemini
var." ifadelerini kullandı.
"KRİZİN DONDURULMASI, ÇÖÜMÜ İÇİN DE EŞİK
OLACAK"
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Ataman da Katar krizinin patlak
vermesinden sonra Türkiye'nin net bir şekilde bu ülkenin yanında
yer aldığını açıkladığını ancak karşı tarafı da ötekileştirmemeye
çalıştığını hatırlattı.
Süreç içinde ABD ve Batı'nın ikircikli tavrının Suudi Arabistan,
Birleşik Arap Emirlikleri ve destekçilerinin Katar'a karşı talepte
bulundukları siyasi değişiklik projesinin başarılı olamayacağını
ortaya koyduğunu anlatan Ataman, bu noktada da bölgede Türkiye ile
ilgili olumsuzlukların ortaya çıkmaya başladığına dikkat çekti.
Ataman, gerek bu olumsuzlukları ve gerekse Katar'ın tecride maruz
kalmasını engellemek amacıyla bu ziyaretin yapılacağını vurguladı.
Ziyaretin iki önemli amacı olduğunu dile getiren Ataman, şunları
söyledi:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm tarafların bu krizden telafisi
zor hasarlara maruz kalacağını vurgulamak için gidiyor. İkinci
olarak da Suudi Arabistan ve BAE yönetimindeki giderek artan
Türkiye karşıtı havanın dağılması amacıyla Türkiye'nin pozisyonunu
biraz daha net şekilde açıklamaya çalışacaktır. Zira, bu durumun
ekonomik boyut üzerindeki etkisi çok önemli çünkü Türkiye'nin bu
ülkelerle ciddi ekonomik ilişkileri var. Bunun devam etmesini tüm
taraflar istiyor. Dolayısıyla ilişkilerin siyasi krizden
etkilenmemesi için ne tür tedbirler alınabileceği konusunda
görüşmeler yapılacaktır. Krizin ne kadar süreceği diğer bölgesel
gelişmelerin seyrine göre değişecektir ama bu ziyaretle beraber en
azından krizin tırmanmasının önüne geçileceğini düşünüyorum. Krizin
dondurulması, çözümü ve yönetimi için önemli bir eşik
olacaktır."
"ERDOĞAN BÖLGEDEKİ BİRLİKTELİĞİ
VURGULAYACAKTIR"
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası
İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şahin ise bölgede
yaşanan krizde Türkiye'nin durduğu yerin başından itibaren belli
olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaret sırasında muhakkak krize ilişkin
bir mesaj vereceğinin altını çizen Şahin, "Daha çok Körfez'in
güvenliği ve Araplar arasındaki birlikteliği vurgulayacaktır diye
düşünüyorum. Hem Suudi Arabistan hem de Katar’a gidecek olması bunu
gösteriyor." şeklinde konuştu.
Körfez ülkelerinin Katar’a karşı hareket ederken çok yüksek
perdeden işe girdiğini belirten Şahin, Körfez ülkelerinin Katar'dan
hiçbir egemen devletin yapamayacağı isteklerde bulunduğunu ve
Katar'ın da zaten bunu yapamayacağını dile getirdiğini anlattı.
Şahin, yaptırımlarla bir yere gidilemeyeceğinin anlaşıldığını ve bu
nedenle krizin uzun bir zamana yayılarak çözüleceğine yönelik
tahminini dile getirdi ve "Krizin fazla derinleşmeyeceğini
düşünüyorum." dedi.
İLK DURAK SUUDİ ARABİSTAN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır'ın
başını çektiği koalisyonun 5 Haziran'da Katar ile tüm diplomatik
ilişkilerini kestiklerini ve Katar'a ekonomik ambargo kararını
açıklamasının ardından çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla
telefon görüşmeleri yaparak sorunun çözülmesi için aktif şekilde
sürece dahil oldu.
Erdoğan, krizin hemen ertesinde gelişmelere ilişkin Katar Emiri
Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,
Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmed es-Sabah, Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron, Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo, Bahreyn
Kralı Hamad bin İsa El Halife, Ürdün Kralı 2. Abdullah, Lübnan
Başbakanı Saad Hariri, Malezya Başbakanı Necip Tun Abdürrezzak ve
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile telefonda
görüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in 9
Haziran, Bahreyn Dışişleri Bakanı Şeyh Halid bin Ahmed bin Muhammed
Al Halife'nin 10 Haziran ve ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın 9
Temmuz'da Türkiye'ye yaptığı ziyaretlerde krizin çözümüne yönelik
görüşmelerde bulundu.
İlk olarak 23 Temmuz’da krizin taraflarından Suudi Arabistan’ı
ziyaret edecek olan Erdoğan, Cidde’de Kral Selman bin Abdülaziz Al
Suud ile görüşecek, Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Başbakan
Yardımcısı ve Savunma Bakanı Muhammed bin Selman bin Abdülaziz Al
Suud’u da kabul edecek.
Erdoğan, ardından, krizde Türkiye gibi arabuluculuk rolü üstlenen
Kuveyt’e geçerek, Emir Şeyh Sabah El Ahmed El Cabir El Sabah’la bir
araya gelecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak da 24 Temmuz’da
Katar’ı ziyaret ederek Emir Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’yle
görüşecek.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre,
görüşmelerde, ikili ilişkilerin tüm yönleriyle ele alınması,
ayrıca, bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında görüş
alışverişinde bulunulması öngörülüyor.
Bu çerçevede, Körfez ülkeleri arasında Katar bağlamında yaşanmakta
olan ihtilafa ilişkin son gelişmelerin ve sorunun çözümüne yönelik
atılabilecek adımların ele alınması planlanıyor.