Erdoğan'dan kritik açıklama 'HDP kapatılacak mı'
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan Çin ziyareti öncesinde Ankara'da Esenboğa Havalimanı'nda HDP'nin kapatılacağına ilişkin iddialara yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP'nin
kapatılacağına ilişkin söylentilere oldukça net bir dille 'Parti
kapatılması olayını doğru bulmuyorum. Fakat bu partinin
yöneticilerinin bedelini ödemesi gerekir diyorum." diye karşılık
verdi.
ŞEHİTLER İÇİN 'KANLARININ HESABI SORULACAK' MESAJI
Erdoğan, Devlet Başkanı Xi Jinping'in davetlisi olarak Çin Halk
Cumhuriyeti'ne gidecek. Erdoğan Çin'e gitmeden önce, Ankara
Esenboğa Havalimanı'nda gündeme ilişkin kritik açıklamalar
yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde sıklıkla yaşanan
terör saldırılarına ilişkin "Türkiye Cumhuriyeti devleti, terör
örgütüyle, sözde siyasetçi, sözde aydın, sözde STK temsilcisi
herkesten de şehitlerin kanlarının hesabını sorma gücüne sahiptir"
dedi.
HDP KAPATILACAK MI?
Erdoğan, HDP'nin kapatılacağına ilişkin iddialar hakkında
"Daha önce yapmış olduğum açıklamalar var. Ben parti
kapatılması olayını doğru bulmuyorum. Fakat bu partinin
yöneticilerinin bedelini ödemesi gerekir diyorum. Dokunulmazlık
zırhından bunları sıyırarak bedelini ödemeli. Parlamento gerekeni
yapmalı ve bunların dokunulmazlıklarını kaldırmalı bedelini
ödetmeli" dedi.
ÇÖZÜM SÜRECİ BİTTİ Mİ?
PKK saldırılarının artışa geçmesiyle 'çözüm sürecinin
bittiği'ne ilişkin genel algı hakkında açıklama yapan Erdoğan,
"Tabii çözüm sürecinin başlangıcı ve geldiği
noktaya bakalaım. Bu hükümetimizin samimi niyetiydi. Mesafe aldıkça
milli birlik projesi olarak olayı genişlettik. Akil adamlar heyeti
oluşturarak Anadolu'nun nabzını yokladık. Bunu destekleyen ve
rahatsız olanlar oldu. 30 Mart'ta çözüm süreci istismar edildi.
Başbakan olarak partimin başındaydım ve karşılığını bulmadı ve
genel seçimlerde çözüm süreci hasar gördü. Bu ülkede
milli birliğimize ve kardeşliğimize kast edenler bu süreci devam
ettirmemiz zannediyorum mümkün değil." diyerek çözüm
sürecinin bu şartlar altında devam edemeyeceğini vurguladı.
HDP'YE PKK ELEŞTİRİSİ
Erdoğan, ayrıca HDP'yi "HDP'nin PKK'ya karşı ortaya koyduğu bir
tavrı duydunuz mu, aksine onları sahiplenmeye devam ediyor. Bu
konuda bütün dezenfoırmasyonlara karşı hükümet başkanlarını ve
devlet başkanlarını bilgilendirdik. Görüştüğümüz ülkeler, "Bizler
Türkiye'nin yanındayız" diyorlar." diye eleştirdi.
GÜVENLİ BÖLGE
Erdoğan, ABD ile Kuzey Suriye'de oluşturulması planlanan "güvenli bölge" planı hakkında, "Tabii burada şu anda ilk adım güvenli, bölgenin altyapısını oluşturmak. Her şeyden önce DAEŞ'le Kuzey Suriye'de mücadele önem arz ediyor ve ulusal güvenliğimizi tehdit eden malum unsurlar var. Bu tehditlerden arındırmak için orada güvenli bölge oluşturulması çalışlmaları yapılıyor. Bu bizim ülkemizdeki mülteciler için de iyi olacaktır. Oranın güvenli bölge haline getirilmesi sonrası bu adım atılacaktır." diye konuştu.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır
başları:
Teröristlerin alçakça saldırılarında şehit verdiğimiz asker polis
korucu olarak görev yapan tüm güvenlik görevlilerimize Allah’tan
rahmet diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, teröristlerden de
onları destekleyen sözde siyasetçi, sözde aydın, sözde sivil toplum
kuruluşu temsilcisi herkesten de şehitlerimizin kanlarının hesabını
sorma gücüne sahiptir.
Bu bir süreçtir, ve bu süreç aynı kararlılıkla devam edecektir.
Elinde molotofu yüzünde maskesi olan herkes önce
güvenlik güçlerimizden, sonra adli kurumlarımızdan gereken cevabı
alacaktır.
"BU MİLLETİN HOŞ GÖRÜSÜNÜ, SABRINI İSTİSMAR
EDENLER..."
Milletimizin sabrını zorlayan bu hainlere hakkettikleri şekilde
karşılık verileceğinden milletimizin endişesi olmasın. Devletimizde
ilgili tüm sorumluların üzerlerine düşen sorumlulukları süratle
yerine getireceklerine inanıyorum. Türkiye, ülkesine ve milletine
karşı ihanet içerisine giren her türlü Paralel Devlet
yapılanmasıyla mücadele etme dirayetine sahiptir. Bu milletin hoş
görüsünü, sabrını istismar edenler hak ettikleri cevabı en kısa
zamanda alacaklardır. Almaya da başladılar.
"İSTİSMAR"
Her şeyden önce bazı istismarlar yapılmaktadır. Bu istismarlar
Türkiye’nin, şu anda güneyde verdiği mücadele, Kandil’de ve içerde
vermiş mücadele sıradan bir mücadele değildir. Eş zamanlı olarak
gerek DEAŞ ile gerek diğer terör örgütleriyle verilmekte olan
mücadele bu ülkenin basit bir itibar mücadelesi de değildir. Sadece
ve sadece milletimizin can güvenliğine kast edenlere karşı devletin
üzerinde olan görevi yerine getirme mücadelesidir. Topraklarımızda
huzura kast edenler, milletimizin güvenliğine kast edenler devletin
üzerinde olan sorumluluğa da şunu bilsinler ki kast etmişlerdir, bu
sorumluluğun gerekliliği yerine getirilecektir.
İÇ GÜVENLİK YASASI
İç güvenlik yasasıyla, yasanın içeriğinde ne varsa, bunlar sadece
bir yasa olarak bilinmelidir ki yasal bir düzenlemenin kitaplar
arasında kalması için yapılmamıştır. Eğer uygulamada sıkıntı varsa,
o zaman uygulayıcıların kendilerini test etmeleri gerekir. Buradan
asla taviz verilemez. Şehirlerimizde, ilçe merkezlerinde, kırsalda
nerede olursa olsun, bu ülkenin her santimetrekaresinde devlet
vardır, ve varlığını ortaya koyacaktır. Süreç şu anda başlamıştır
ve bu süreç herhangi bir rehavete fırsat vermeden de devam
edecektir.
"DOSTLAR GEREKLİ AÇIKLAMAYI YAPIYOR"
Şu anda bazı dezenformasyonlar yapılmak suretiyle, Türkiye’nin
terör örgütleri arasında ayrıma gittiği tartışmaları, Türkiye’nin
gücünü hazmedemeyenlerin ifadeleridir. Bazı dostlarımız işin
farkındadır, ama bazıları hala farkında değildir. Bugünler aynı
zamanda dostlarımızı tanımanın da tefrik edildiği günlerdir. Bizler
tüm devlet başkanlarıyla, hükümet başkanlarıyla, telefon
diplomasisiyle, bakanlarımızın kurduğu irtibatlarla kendilerine her
şeyi çok açık net anlatıyoruz. Sağ olsun dostlar gerekli açıklamayı
yapıyorlar.
"ŞURADA 23-24-25 BUGÜNLERDE YAPILANLAR..."
Tabi en önemli olay Güney’de attığımız adımlardır. Bunun yanında
Kandil’de ve içerde attığımız adımlardır, atacağımız adımlardır.
Şurada 23-24-25 bugünlerde yapılanlar bu iş bitmiştir anlamına
gelmez. Bundan sonraki süreçte de bunlar devam edecektir.
Kesinlikle kararlı bir şekilde bu mücadelede yer alan, görev alan
güvenlik güçlerimize, idari ve adli personelimize başarılar
diliyorum.
Özellikle güvenlik güçlerimizin milletime de duyurmak durumundayım, vatandaşların da ellerindeki bilgileri ulaştırmasının önemine de inanıyorum. Belgelerle birlikte yargıyı desteklemeleri ve hukuk içerisinde de yargıyı süratle bunlar hakkında kararı vermeleri, inanıyorum ki beklenti içinde olan mağdurların gönlünü bir an olsun ferahlatacaktır.
ERDOĞAN'LA BİRLİKTE ÇİN'E GİDECEK HEYETTEKİ
İSİMLER
Biraz sonra Çin Halk Cumhuriyeti ve Endonezya ziyareti için yola
çıkacağız. Dışişleri bakanımız, Sağlık Bakanımız, Ulaştırma
Bakanımız, Ekonomi Bakanımız ve Enerji Tabii Kaynaklar Bakanımız,
iş adamlarımız eşlik edecekler. Uzun bir aralıktan sonra Çin’e
yaptığım ikinci bir ziyaret olacak.
Erdoğan gündeme ilişkin açıklamalarının ardıdnan
gazetecilerin sorularını yanıtladı:
ABD ile sağlanan mutabakat içerisinde, güvenli bölge
konusunda anlaşma söz konusu mu? Söz konusuysa nasıl
gerçekleştirilecek?
Tabi burada şu anda ilk adım bu güvenli bölgenin altyapısını
oluşturmak. Konuyla ilgili olarak benim geçtiğimiz Çarşamba sayın
Obama ile yapmış olduğumuz görüşmede bunları etraflıca ele
aldığımız gibi daha önce dışişleri bakanlığımızın ABD ile yapmış
olduğu görüşmelerle herşeyden önce malum terör örgütüyle DEAŞ ile
özellikle kuzey Suriye’deki mücadelenin verilmesi büyük önem arz
ediyor. Aynı zamanda yine ulusal güvenliğimize tehdit oluşturan,
malum unsurlar var. ve buradaki bizler için ikmal bölgesi diye
tanımadığımız bu bölgelerin tehditten arındırılması takdir
edersiniz ki bizdeki 1 milyon 700 bin vatandaşın içerisinde artık
ülkelerine dönme beklentisinde içinde olmaları bakımından onlar
için de bir zemin oluşturacaktır. Bunların çalışmalarını da
heyetlerimiz yapmaktadırlar.
Türkiye ile Çin arasındaki stratejik ilişkiyi nasıl değerlendirirsiniz? Hem Türkiye’de hem Çin’de terör ve şiddet olaylarında artış görüldü. Bu ziyaretinizde Türkiye ve Çin’in güvenlik ve terör işbirliği anlamında nasıl beklenti içerisindesiniz?
"TERÖR SADECE TÜRKİYE'Yİ İLGİLENDİRMİYOR"
Terör uluslararası içeriği olan bir konudur. Terör sadece
Türkiye’yi ilgilendirmiyor. Komşu ülkeleri de uluslararası camiayı
da. Şimdi bir DEAŞ dediğimiz zaman, gelen yabancı savaşçıların
dünyanın en ücra köşelerinden gelenleri görüyoruz. Avustralya’dan
Çin’den, komşulardan gelenler var. Örneğin Türkiye 16 bin yabancı
savaşçıya rezerv koymuştur, içeriye sokmuyor. Ayrıca Türkiye’den
deport edilenler var. Bu Türkiye’nin hassasiyetini gösteriyor.
Fakat burada tüm komşuların, en azından iletişimi istihbaratı çok
iyi sağlamaları gerekiyor ki, tedbirleri daha iyi alabilsin. Bu
ziyarette de zaten önemli konularımızdan bir tanesi de bu
olacaktır.
Bizim Çin ile başlattığımız fakat istediğimiz hızda devam etmeyen projelerimiz var. örneğin sayın devlet başkanıyla, başbakanlığı döneminde yaptığımız görüşmede çok çok önemli adımları hedeflemiştik. Onları hayata geçiremedik. Öyle zannediyorum ki şimdi görüşeceğiz. Çin Türkiye işbirliği noktasında ciddi adımlar atacağımıza inanıyorum.
NATO TOPLANTISI
Bugünkü NATO toplantısında NATO’nun üzerine düşeni yapacağını
ifade ettiniz. Türkiye’nin beklentileri nedir? Askeri bir beklenti
söz konusu olacak mı? Çin ve Türkiye arasında füze sistemiyle
ilgili sözleşme imzalanamadı? Nihai karar alınması söz konusu
mu?
NATO üyesi olan bir ülke olarak, herhangi bir NATO üyesi ülke
saldırıya uğraması halinde, malum NATO üyesi olan ülkeyle ilgili
kendisine her türlü desteği verir. Burada da nihayetinde dördüncü
madde uygulamadadır. Şu anda saldırıya uğramış olan Türkiye burada
kendisini koruma haklarını şu anda kullanmaktadır, bunu sonuna
kadar da kullanacaktır. Burada uluslararası hukuktan kaynaklanan ne
hakkımız varsa kullanmaya devam edeceğiz. NATO’nun da bu konuda
hazırlıklı olması talebimiz var. ABD’nin açıklamalarını duydunuz,
DEAŞ nasıl bir terör örgütüyse, terör örgütüyle savaştığını iddia
eden PKK da terör örgütüdür diye açıklama yaptı.
"HÜKÜMET BAŞKANLARINI BİLGİLENDİRDİK"
Efendim DEAŞ terör örgütü, onunla savaşıyorsa öbürü terör örgütü
değil… Öyle bir şey yok. Türkiye’de şu anda terör örgütün uzantısı
durumunda olan siyasi partinin, terör örgütüne tavrını duydunuz mu?
Tam aksine onları sahiplenmenin gayreti içerisinde olmuştur. Bu
konuda bizim uluslararası noktadaki konuşmamda ifade ettiğimde,
dezenformasyonlara karşı hükümet başkanlarını bilgilendirdik,
bilgilendiriyoruz.
BALİSTİK FÜZE
İkinci sorunuz, balistik füzelerle ilgili konuydu. Tabi işin
başında en uygun teklifi veren ülke Çin Halk Cumhuriyeti olmuştur.
Daha sonra bazı gelişmeler oldu, bazı aksamalar söz konusu. Bu
ziyarette bu konuları tekrar ele alacağız. Bu uygun teklifi
zenginleştirecek bir teklif, tabi ki bizler tarafından da makul
karşılanacaktır.
TSK’nın PKK kamplarına operasyonu devam etti. Ama
bir yandan da başka sürece ilişkin soru işareti var. çözüm süreci.
Çözüm süreci bitti mi? Devam edecekse hangi şartlarda devam
edecek?
Çözüm sürecinin başlangıcına bakalım, geldiğimiz noktaya bakalım.
Demokratik açılım olarak başladık bu hükümetimizin samimi
niyetiydi. Mesafe aldıkça milli birlik kardeşlik projesi olarak
zenginleştirdik. Akil insanlar çalışmalarını başlattık. Anadolu'nun
dört bir yanında temsileri göndererek Anadolu’nun nabzını aldık. O
arada çözüm sürecini anlatıyorduk. Ve son seçimlere yerel 30 mart
seçimlerine bütün bunlara giderken bir şeyi gördük. Çözüm sürecinin
istismarını gördük. Çözüm süreci Mart’ta başbakan olarak partimin
başındaydım. Maalesef karşılığını bulmadı.
Ve daha sonra yapılan genel seçimlere geldiğimizde bu işin ciddi manada hasar gördüğünü gördük. Bu hasarla birlikte ortada bir gerçek var. Bu ülkede milli birliğimize kast edenlerle bir çözüm sürecini devam ettirmek, öyle zannediyorum ki mümkün değil. Olması gereken nedir? Milli birliktir, kardeşliktir. Bu kardeşlik zaten, çözüm süreci denilen başlığın çok çok önünde olan içeriği zengin bir başlıktır. Bununla bu ülkede 78 milyon vatan evladı, bugüne kadar verilmiş haklar neyse bu hakları aynen kullanacaktır. Geri adım söz konusu değildir.
Ret politikalarını, asimilasyon politikalarını ayaklar altına alan iktidar, iktidarımızdır. Altyapı üst yapı yatırımlarını yapan iktidarımızdır. Hak ve özgürlükler noktasında hiçbir iktidarın veremediklerini veren bizim iktidarımız olmuştur.
"BUNUN ADI DEMOKRASİ OLMAZ"
Ama bunun lafını yapıp, uygulamaya gelince acımasızca tehditlerle
sandıklar silahların gölgesinde işlev görmeye kalkarsa bunun adı
demokrasi olmaz. Biz demokrasinin gerçekten aklın, aklı selimin
egemen olduığu bir ortamda sağlıklı şekilde yürüyeceğine
inanıyoruz. Aklı selimin yeterli olmadığı ortamda demokrasi
olabilir mi? Olamaz. Orada çılgınlıklar oluyor, bunun bedeli de
maalesef çok çok ağır oluyor.
BAHÇELİ'NİN YARGITAY HAREKETE GEÇMELİ
ÇIKIŞI
Devlet Bahçeli’nin açıklaması olmuştu. Yargıtay harekete
geçmelidir, dedi. Dün de AK Parti’den bir açıklama var “suç
duyurusunda bulunacaklarına yönelik” HDP’nin kapatılmasına yönelik
adımlar atılacak? Siz nasıl bakıyorsunuz?
Bu konuda benim daha önce yapmış olduğum açıklamalar var. ben çok
açık net, cumhurbaşkanı makamında da bu düşüncemi koruyorum. Ben
parti kapatılması olayını doğru bulmuyorum. Fakat bu partinin
yöneticilerinin bu işin bedelini ödemeleri gerekir diyorum. fert
fert, birey birey. Anayasanın 14’ncü maddesi çok şeyler sağlıyor.
Dokunulmazlık zırhından bunları sıyırmak suretiyle, terör örgütünü
kendi arkasında gösterenler, “biz sırtımızı şuraya buraya
dayıyoruz” diyenler bu ifadelerin bedelini ödemelidirler.
Yönetenler, aktörler çok çok önemli. Biz gerçek kişileri bu konuda muhatap almalıyız. Tüzel kişiyle uğraşmanın anlamı yok. Parlamento gerekli değerlendirmeyi yapmalı, dokunulmazlık zırhından sıyırmalı. Terör örgütüyle iş mi tutuyorsun, ha bunun bedelini ödeyeceksin ve bunu ödetmeli.