Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yaylım ateşi
Abone olBaşbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.
İNTERNETHABER.COM- Libya olaylarına sessiz
kalmakla eleştiren Kılıçdaroğlu'na Başbakan Erdoğan, " Son
dönemde ismi geçen ülkelerin haritada yerini göster deseniz, inanın
belki de yerini gösteremez" diye cevap verdi.
KADDAFİ'YE ÇAĞRI
Başbakan Erdoğan'ın gündeminde Libya olayları ve 2001 krizini 10.
yıldönümü vardı. Libya yönetimine 'halkın taleplerine kulak ver'
çağrısı yaptı. Hedefinde ise Libya lideri Kaddafi'den aldığı ödül
için "ödülün hakkını veriyor" diyen CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu vardı. Kılıçdaroğlu'nun Libya
ile ilgili açıklamalarını sorumsuzluk, fırsatçılık ve
seviyesizlikle suçladı. Erdoğan, CHP'nin aile sigortası projesini
"umut simsarlığı" olarak gördü ve "Bir
genel müdürlüğü idare edemeyen, nasıl olacak ta Türkiye'yi
yönetecek?" diye sordu.
ENSEYE TOKAT
Bahçeli de Erdoğan'ın eleştirilerinden nasibini aldı. MHP liderinin
geçtiğimiz hafta sonu "Eğer birisi bir iş başarmışsa halk
onu alnından öper, onu takdir eder. Ama bir işi de başaramamışsa,
onun da ensesine tokat atar” sözlerini hatırlatan Erdoğan,
"Gerçekten de bu millet kendisine hizmet edeni alnından
öpmüş, emaneti yere düşürenleri de asla affetmemiş. Seçim
sandığında MHP liderinin deyimiyle ensesine tokadı
vurmuştur" diyerek 2001 krizine gönderme yaptı.
Başbakan Erdoğan AK Parti grup toplantında yaptığı konuşmasına
Libya'daki olaylarla başladı. Hükümeti Libya olaylarına sessiz
kalmak suçlayan Kılıçdaroğlu'nu fırsatçılık ve sorumsuzlukla itham
etti. Erdoğan Hüsnü Mübarek konusunda CHP liderinin kendisini acele
davranmakla eleştirdiğini hatırlatarak sözlerini şöyle devam
ettirdi:
HARİTADA YERİNİ GÖSTEREMEZ
Bugün yine Libya’yla ilgili acele açıklama yapmamızı bekleyerek
kendisiyle çelişiyor, diğer yandan dış politikayla ilgili en küçük
bir vizyona sahip olmadığını ortaya koyuyor. CHP genel başkanı,
daha ileriye giderek, kendisine sorulan çanak bir soru karşısında,
"ödülün hakkını veriyor" diyecek kadar sorumsuzca bir açıklama
yapıyor. Son dönemde ismi geçen ülkelerin haritada yerini göster
deseniz, inanın belki de yerini gösteremez. O ülkelerdeki toplumsal
yapı nedir, ne kadar Türk vatandaşı çalışıyor diye sorsanız
bunların çoğunu bilmez. Ne Türkiye’nin oralardaki yatırımlarından,
insanlarından haberi var, ne de bu ülkelerin iç yapıları hakkında
bir kanaate sahip. Ama sırf Ak Parti’yi eleştirmek uğruna, kendi
ülkesinin vizyonunu görmezden gelerek, Libya’daki vatandaşların
güvenliğini çiğneyecek kadar ileri gidebiliyor. Bugün Libya’da
asgari 25 bin vatandaşımız var, 200’ü aşkın iş adamımız var. "
ÖNCELİK VATANDAŞLARIMIZIN GÜVENLİĞİ
Erdoğan Libya'da atılması gereken adımları attıklarının altını
çizerek vatandaşların güvenliği için Kaddafi ile iki kez
görüştüğünü söyledi. Vatandaşların tahliyesinin öncelikleri
olduğunu belirten Erdoğan, uçakların havaalanında görevli
olmadığı için inemediğine dikat çekti. Erdoğan TSK’nın İskenderun
gemisi, İBB’nin İDO’dan iki tane deniz otobüsünün Libya'ya öğleden
sonra varacağını anlattı.
LİBYA'DA ALDIĞI ÖDÜLDE YAPTIĞI KONUŞMAYI OKUDU
Libya'da aldığı ödülü de diline dolayan Kılıçdaroğlu'na ateş
püsküren Erdoğan, bu ödülün kendisine nasıl verildiğini anlattı.
Filistin meselesine olan duyarlılığı nedeniyle ödül aldığını
anlatan Erdoğan, orada yaptığı konuşmayı yeniden okudu:
“Savaşlar, çatışmalar, afetler, zulümler gizli kalmadığı gibi,
insan hakları, evrensel değerler, demokratik haklar da artık gizli
kalmıyor. Yerele sıkışmıyor. Bize düşen, tarihimizden,
medeniyetimizden, inançlarımızdan aldığımız ilhamla, evrensel insan
haklarını herkesten önce bizim kendimizin hayata geçirmesidir. Bu
noktada kendimizi özeleştiriye tabi tutmayı hayati derecede önemli
görüyorum. İslam coğrafyasının, yoksullukla, insan hakları
ihlalleriyle anılıyor olması, aynı şekilde inançlarımıza yönelik
açık bir haksızlıktır. Bu sorunları gidermek, hepimize düşen ahlaki
ve siyasi bir görevdir. Bu gerçekleri görüp, üzerine kararlılıkla
gitmek zorundayız. Libya'da ödül aldığım törende bu duygularımı
samimiyetle dile getirdim. Libya'da durum hassas iken siyasi rant
peşinde koşmak fırsatçılıktır, sorumsuzluktur,
seviyesizliktir.”
Konuşmasında Libya yönetimine de seslenen Erdoğan, 'halkın
taleplerine kulak ver' çağrısı yaptı. Erdoğan güven ve istikrarın
nasıl sağlanabileceğini şu sözlerle izah etti:
LİBYA YÖNETİMİNE 'HALKINI DİNLE' ÇAĞRISI
"Demokratik taleplere karşı insaf dışı müdahale şiddet sarmalını
büyütür diyorum. Kardeş ülkede halkların kendi içinde kan dökmesi
bizim ızdırabımızdır. Halkların demokratik ve özgürlük taleplerini
gözardı etme yanlışına düşülmemesi gerekir. Dünyanın
neresinde olursa olsun, özgürlüklerin ortadan kaldırılmasına
karşıyız. Ertelenemez değişim talepleri gerçekleşsin istiyoruz.
Hele halkına şiddet uygulayan, talepleri bastırmak isteyen
hiçbir yönetim istikrarını koruyamaz. Biz bölgemizde hem istikrar
güven istiyoruz. Hem de özgürlüklerin karşılanması gerektiğini
savunuyoruz. Bundan sonra da hakkı hukuku evrensel değerleri
savunmaya devam edeceğiz."
BAHÇELİ'Yİ NEDEN TEBRİK ETTİ? BAHÇELİ
ENSESİNE TOKADI NASIL VE NE ZAMAN YEDİ? SONRAKİ
SAYFADA..
BENİ BİR DEFA DENEYİN
Erdoğan daha sonra sözü Bahçeli'nin koalisyon ortağı olduğu 2001
krizine getirdi. Bahçeli'nin 'beni bir defa deneyin' sözüne tepki
gösteren Erdoğan, 1999'da o iktidarın halka büyük bedeller
ödettiğini hatırlattı. MHP liderinin geçtiğimiz günlerde Mersin'de
yaptığı açıklamalara yer veren Erdoğan'ın sözleri grupta
milletvekillerinin büyük alkışını aldı:
2002 SEÇİMLERİNDE TOKADI YEDİ
Öncelikle sayın Bahçeli’yi aziz milletimizin bu hakemliğine
bıraktığı için tebrik ediyorum. Gerçekten de bu millet kendisine
hizmet edeni alnından öpmüş, emaneti yere düşürenleri de asla
affetmemiş. Seçim sandığında MHP liderinin deyimiyle ensesine
tokadı vurmuştur. Ancak MHP lideri bir defa denenmek istiyoruz
derken, 2001 yılında iktidar ortağıyken, ülkeye ödettiği bedeli,
ardından da 2002 seçimlerde ensesine yediği tokadı belli ki
hatırlamıyor, hatırlamak istemiyor.
YIKIMLA KARŞI KARŞIYA BIRAKTINIZ
Bizim Ak Parti olarak 8 yıl boyunca altını kalın çizgilerle çizdiğimiz bir gerçek var. Biz o bırakılan pisliği, şu anda temizledik temizliyoruz. Ama dönemin iktidar ortakları şimdi bundan rahatsız oluyoruz. Siz bu ülkede böyle bir pislik bıraktınız. Bizi bozguna uğrattınız. Finans sektöründe bizi yıkımla karşı karşıya bıraktınız. 21 banka fona devredildi. Bunun bedelini benim halkım ödedi. Gecelik faizlerdeki patlamalar, akıl almaz seviyelere çıktı. Demokratikleşme diye bir şey kalmadı bu ülkede. İçerde, dışarıda istikrar adına bir şey kalmadı. Güçlü bir ekonominin, en önemli şartı olan güven ve istikrar kayboldu. Gitti bu ülkeden. Dış politikadan pasif kalarak büyüyemezsiniz. İç politikadaki anlayışınızı, tamamıyla dışardan birileri şekillendiriyorsa ben güçlü bir hükümetim diyemezsiniz.
“BAŞARILARA TESADÜF DİYENLER BAŞBAKAN HAKLIYMIŞ
DEDİ”
Biz güveni sağladık. İstikrarı sağladık. Türkiye’nin iç ve dış
politikalarıyla büyüyeceğine karar verdik. Tüm bu alanları 8 yıl
boyunca at başı götürdük. Ekonomide elde edilen başarıları bir
tesadüf olarak görenler çıktı. Bu tutmaz dediler. Ama ardı ardına
bunlar gelmeye başlayınca bu sefer Başbakan haklıymış demeye
başladılar. Ekonomide her an kriz çıkacağını iddia edenler, hatta
tarih verecek kadar ileri götürenler çıktı. Teğet geçeceğini
söyleyince dalga geçenler oldu. Sonunda ne oldu? Bütün dünya ve
kredi kuruluşları Türkiye’nin başarısını konuşmaya
başladı.
“MİLLET BUNLARA TOKAT ATMAYACAK DA KİMLERE ATACAK”
Bir anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla, 675 bin lira olan
dolar kuru, birkaç gün içinde 1 milyon 470 bin liraya ulaştı. 2001
krizi öncesinde yüzde 39 seviyesinde olan enflasyon yüzde 68.5’e
yükseldi. Bu anlattıklarım uzun değil, son 10 yılı anlatıyorum.
Devlet iç borçlanma senedinin faiz oranı yüzde 36.2’den yüzde 100’e
çıktı. Gecelik faiz oranı yüzde 7500’e kadar fırladı. Bunlardan
kimlerin neler kazandığını herhalde benim milletim biliyor. O
kaymak takımı, muhalefetin şu anda paslaştığı tipler. Ülkenin milli
bankası, adeta birilerine o malum çevrelere peşkeş çekildi. Kim
vardı iktidarda? Ak Parti o zaman yoktu bile. Kim vardı MHP vardı.
Kim vardı DSP vardı. Kim vardı ANAP vardı. Bu millet bunlara tokat
atmayacak da kimlere atacak. Benim milletim de gereğini yaptı. 21
banka fona devredildi.
TERBİYEMİZ MÜSAADE ETMEZ
Ey Sayın Bahçeli sen yaptın biz ödedik. En son ödemeyi de ne
zaman yaptık? 2010’da yaptık. Yahu bunları gör be. Ondan sonra
sıkılmadan burnunuzdan lime lime getireceğiz diyorlar. Sizin
burnunuzdan kim lime lime getirecek diye merak ediyordum Allah’tan
millet getirdi.
Benim milletim en güzel dersi verdi. Külhanbeyi edebiyatıyla
konuşuyorlar. O edebiyatın içinde büyüdük aslında ama yok
konuşmayız. Çünkü bizim aldığımız terbiye buna müsaade etmez."
KILIÇDAROĞLU'NUN SSK DÖNEMİ İÇİN NE DEDİ?
CHP LİDERİNE NEDEN 'ÖYLEYSE HODRİ MEYDAN' DEDİ? SONRAKİ
SAYFADA
KURU SIKI ATARSA ÜLKE AYAĞA KALKAR MI?
Başbakan Erdoğan'ın hedefinde Kılıçdaroğlu da vardı. SSK Genel
Müdürlüğü ve CHP'nin aile sigortası projesi hakkında ağır
eleştiriler yöneltti:
"Aile sigortası olayında konuşurken, “biz geldiğimizde her aileye
600 lira vereceğiz” diye kuru sıkı atarsa bu ülke ayağa kalkar mı?
Öyle bir hale gelirsin ki, alın teri sahibinin ücretini dahi
ödeyemezsin. Sen SSK’da genel müdürlük yaptın. Senden önceki genel
müdür artı değer teslim ederken, senin müdürlüğün döneminde hep
zararla kapattın. Bir genel müdürlüğü idare edemeyen, nasıl
olacakta Türkiye’yi yönetecek. Sonra çıkıyor. Oraya bunu, şuraya
şunu dağıtıyor. Dürüst ol dürüst. Biz ne aldatan olacağız, ne
aldanan olacağız. Aldatmak suretiyle gelen oyu biz şanımıza
şerefimize yakıştıramayız."
SİYASİ ACEMİ
Kendisi için 2012'de siyaseti bırakacağını söyleyen Kılıçdaroğlu'nu
siyasi acemilikle eleştiren Erdoğan, ne söylediğini bir kez daha
anlattı:
"Ben şunu söyledim. Bizim tüzüğümüzün içinde 3 kez arka arkaya
milletvekili olan dördüncü kez ara vermek durumundadır. Onun için
2011 milletvekilliği adaylığımda son adaylığımdır dedim. Son
adaylığımdan sonra da ben, partimde hizmete, nerede ne görev
vereceklerse ben aynı şekilde deva ederim."
CD HAREKATIYLA GENEL BAŞKAN
Eleştiri dozunu iyici yükselten Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun genel
başkan olduğu süreci gündeme getirerek ana muhalefet liderini
kızdıracak açıklamalarda bulundu:
"Ben şunu söyledim. Bizim tüzüğümüzün içinde 3 kez arka arkaya
milletvekili olan dördüncü kez ara vermek durumundadır. Onun için
2011 milletvekilliği adaylığımda son adaylığımdır dedim. Son
adaylığımdan sonra da ben, partimde hizmete, nerede ne görev
vereceklerse ben aynı şekilde deva ederim. "
ZATEN DESTEĞİ VERİYORUZ
Aile sigortası tartışmalarına değinen Erdoğan, hükümet olarak neler
yaptıklarını kısaca anlattı:
"Genel sağlık sigortasıyla bir adım attık. Özürlülerle ilgili evde
bakımıyla ilgili bir adım attık. Biz işi olması gereken şekilde
yaparız. Yani adalet anlayışını da ortadan kaldırmayacağız. Biz
bunlarla da kalmadık. Bütün üniversite öğrencilerine bugüne kadar
yapılmayanı yaptık. 240 lira burs veriyoruz, yanına da 150 lira
beslenme yardımı veriyoruz. Bütün bunlar adeta, bir sigorta kapsamı
içerisinde olabilecek şeyler. Mesele destek değil mi? Biz bu
desteği zaten halkımıza veriyoruz. Bunlar bir proje olarak
açıklıyoruz. Hesabımızı kitabımızı yaptık"
KAYNAK KEYNES DEMEDİ
Kılıçdaroğlu'nun 'kaynak benim' sözü Erdoğan'ın gündemindeydi.
Başbakan ünlü ekonomistleri hatırlatarak CHP liderine yüklendi:
"Önce kaynak Kemal dedi biliyorsunuz. Böyle basit yaklaşımlar
olabilir mi? Ekonomide tahsil hayatımızda bunu görmedik. Ekonominin
babaları, kaynak Smith demedi, kaynak Keynes demedi. Adamlar
bilgilerini verdi."
ÖYLEYSE HODRİ MEYDAN
CHP'nin kendilerini taklit ettiğini öne süren Erdoğan, aile
sigortası projesi için umut simsarlığı ifadesini kullandı. Erdoğan,
yoksullara maaş vaadihnde bulunan Kılıçdaroğlu'na çağrıda
bulundu:
"Bir yandan önemli bir proje açıkladıklarını beyan ediyorlar, diğer
yandan yanlış hesap sergiliyorlar. Bu proje umut simsarlığıdır.
Halkın duygularını aleni şekilde istismardır. Ben CHP başkanı’na
açık çağrıda bulundum. İBB adayıyken, yoksullara maaş
bağlayacağınızı iddia ettiniz. Buyurun, 3 büyükşehir belediyesi
sizde, bu projeyi belediyelerinizde yapın.
Benim adım Kemal, ben söz verirsen tutarım diyorsun. O zaman bu sözünü de tut diyorum. Ben yürekli adamım diyorsun, tamam kabul ediyoruz. Siz yürekli adamsınız, öyleyse hodri meydan. Verdiğiniz sözleri tutun. Benim milletim işte ne çektiyse bu popülist söylemlerden çekti.
O zaman bir SSK’lı olarak o hastanelerin kuyruklarında çok çile çektim. Muayenesine gitmek için önce doktor beye gideceksin, o sana kartını verecek. Alırdık oraya giderdik, sonra da malum gerisini sizler de yaşadınız zaten."