Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na mektup tepkisi: Gazi hayatta olsaydı inanın bunları sopayla kovardı
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan, yabancı büyükelçilere Kanal İstanbul'la ilgili uyarı ve şikayet mektubu yazan Kılıçdaroğlu'na tepki göstererek, "Ülkenin en büyük yatırımını engellemek için kendi iş insanlarımızı tehdit ediyor. İnanın gazi hayatta olsaydı bunları o partiden sopayla kovalardı." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dil ve Tarih Yüksek Kurumunca Tarihi CSO
Konser Salonu’nda düzenlenen “Atatürk’ü Anma Töreni”nde
konuştu.
"Atatürk'ü anmak elbette önemlidir ama asıl olan Atatürk'ü verdiği mücadelenin izini sürerek gerisindeki sebepleri doğru şekilde tespit ederek anlamaktır." diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ülkemizde dillerinden Atatürk'ün ismini düşürmeyen ama onu anlama konusunda en küçük gayret de göstermeyen bir kesim hep olagelmiştir. Bugün sizlerle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün askerlik hayatı boyunca görevde bulunduğu yerler ile ülkemizin son dönemde faaliyetlerini yoğunlaştırdığı yerlerin şöyle bir karşılaştırmasını yapmak istiyorum. Mustafa Kemal akademideki eğitimi sonrasında yüzbaşı rütbesiyle 1905'te Suriye Şam'daki 5. Ordu'da göreve başladı. 1907'de Makedonya'daki 3. Ordu'ya tayin olduktan sonra hemen ardından 1908'de Libya Trablus'taki ilk görevine gitti. Hatta 1909'daki İttihat Terakki Kongresi'ne Trablus delegesi olarak katıldı. Büyük savaş öncesi Avrupa'da tespitlerde bulunmak üzere, bazıları derler ki 'hiç yurt dışına çıkmadı.' Ben, yurt dışına çıktığını söylüyorum. 1910 yılında Fransa, İsviçre, Belçika ve Hollanda'yı kapsayan bir gezi yaptı. İtalyanların Libya'ya saldırması üzerine 1911 yılında binbaşı rütbesi ile tekrar Trablus'a giderek 1912 Ekim'ine kadar süren, gözünden ve kolundan yaralandığı tarihi bir mücadeleyi yürüttü."
"Şanlı Milli Mücadele süreci başladı"
Atatürk'ün Birinci Dünya Savaşı'nın arifesinde yarbay rütbesi
ile bulunduğu Sofya'dan Tekirdağ'da yeni oluşturulan 19. Tümen
Komutanlığı'na atandığını belirten Erdoğan, ardından başında
bulunduğu 57. Alay ile destan yazdığı Çanakkale'ye geçtiğini
kaydetti. Çanakkale'de çeşitli görevler üstlenen ve göğsündeki
saate isabet eden şarapnel ile yaralandıktan sonra 1915 sonunda
İstanbul'a dönen Atatürk'ün, görevlendirildiği 16. Kolordu
Komutanlığı'nda birliği ile Halep üzerinden Diyarbakır'a geçerek
1916'da Muş ve Bitlis'i Rus işgalinden kurtardığını
anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2. Ordu Komutanlığı'ndaki görevinden Alman general ile olan anlaşmazlığı sebebiyle istifa ederek 1917 sonunda İstanbul'a döndü. Veliaht Vahdettin'in Almanya seyahatine eşlik ederken kendisini yakından tanıma imkanı buldu. Böbreklerinden rahatsızlandığı için 1918 Mayıs'ında bir müddet Viyana'da tedavi gördü. Sultan Vahdettin'in tahta çıkmasının ardından 1918'in Ağustos'unda 7. Ordu Komutanlığı'na atanarak Nablus'a geçti. Suriye'nin kaybedileceğinin anlaşılması üzerine Halep'e çekildi. Mondros Anlaşması'nın ardından Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı görevine getirildi. İngiliz işgalinin ardından bu ordu dağıtılınca İstanbul'a geri döndü. İstanbul'da saray, hükümet ve çeşitli ülke temsilcileri ile yaptığı istişareler sonucunda Anadolu'ya geçerek Milli Mücadele'yi başlatmaktan başka çare kalmadığını gördü. Bu amaçla 9. Ordu Kıtaları Müfettişi unvanıyla Samsun'a doğru yola çıktı. Samsun'a ayak bastığı 19 Mayıs sabahından itibaren de şanlı Milli Mücadele süreci başladı."
"Nutuk'ta 3 hedef belirtiliyor"
Cumhuriyet'in ilanı ile taçlanan Milli Mücadele'nin her safhasının da bu çizginin devamı ve tamamlayıcısı olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Her fırsatta önünde poz verdikleri ama içinde ne olduğunu bilmedikleri Nutuk'ta, Cumhuriyet'in kuruluşu ile birlikte ortaya konan 3 hedef belirtiliyor. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve medeni memleketleri seviyesine çıkartacağız. Milletimizi en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkartacağız. Gazi'nin milletimize işaret ettiği istikamet işte budur. Laf değil, icraat. Milli iradenin üstünlüğü temeli üzerine bina edilen yeni devletimizin, yaşadığımız tüm arayışlara ve badirelere rağmen 2 bin yıllık devlet silsilemizin devamı olduğu da asla unutulmamıştır. Milletimiz, her tökezlemenin ardından devletine daha güçlü şekilde sahip çıkarak, Cumhuriyet'imizin ilelebet yaşayacağı gerçeğini dost düşman herkese göstermiştir."
Konuşmasında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün askerlik hayatı boyunca görev yaptığı yerler ve verdiği mücadeleyle, cumhuriyetle ulaşmak istediği hedeflerin tanıdık geldiğini belirten Erdoğan, "Dikkat edilirse Mustafa Kemal Libya'da, Mustafa Kemal Suriye'de, Mustafa Kemal Çanakkale'de, Mustafa Kemal Kafkasya sınırlarımızda, Mustafa Kemal Anadolu'nun her karış toprağında. Hani bize diyorlar ya 'Azerbaycan'da ne işin var, Suriye'de ne işin var, Libya'da ne işin var', hani siz Kemalisttiniz, hani siz Atatürk'ün yolundan gidiyordunuz? Dürüst değiller, değiller. İşte biz, bu millet nerede ne yapılması gerektiğini gayet iyi biliyor ve yapılması gereken, atılması gereken adımı da vakti saati geldiğinde atıyor." diye konuştu.
Mustafa Kemal Atatürk'ün milletin istiklal ve istikbal mücadelesinin gerektirdiği her yerde bilfiil savaştığını ve mücadele ettiğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bununla kalmamış, gelişmelerin arkasından değil önünden gitmek için Avrupa'yı ve dünyayı yakından takip etmiştir. Şimdi biz Amerika'da, New York'ta Birleşmiş Milletler binasının tam karşısında, çaprazında Türkevi inşa ettik. 'Niçin inşa ettiniz?' diyenler çıkabilir. Ettik ve orada adeta birilerine de mesajımızı en güzel şekilde verdik. Gazi Mustafa Kemal'in bu serencamı, bugünkü Türkiye'nin de yol haritasıdır. Türkiye bugün de Suriye'dedir, Türkiye bugün de Libya'dadır, Türkiye bugün de Kafkaslar'dadır, Türkiye bugün de Avrupa'da ve dünyada öncü bir diplomatik mücadele yürütmektedir. Eğer bu ülkede Gazi'nin bölgemizi ve dünyayı kucaklayan siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri mirasına sahip çıkan birisi varsa o da biziz."
"Çarpık bir Atatürk istismarcısı kesimle karşı karşıyayız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Peki Atatürk isminin arkasına sığınanlar, Allah aşkına soruyorum, ne yapıyorlar?" ifadesini kullanarak, "Maalesef kendi ülkeleri ve milletleri aleyhine hangi faaliyet varsa onun değirmenine su taşıyan, garip olmanın ötesinde çarpık bir Atatürk istismarcısı kesimle karşı karşıyayız. Düşünün, bizi gidip Avrupa'ya şikayet edenlerden bir şey olur mu? Batı'nın büyükelçilerine bizi şikayet edenlerden bir şey olur mu? Mektup yazıp, onlara teslim edenlerden bir şey olur mu?" dedi.
"Yabancılara mektup yazıp Türkiye'ye karşı ittifak çağrısı yapıyor"
Sadece son günlerde yaşananların bile bu çarpıklığın hangi boyutlara vardığını göstermeye yeterli olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye bunca güvenlik krizi yaşadı, terör örgütleri saldırdı, sınırları kuşatılmaya çalışıldı, ekonomik tuzaklara maruz kaldı. Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu partinin başındaki zatın bunların hiçbiri için yabancı büyükelçilere Türkiye'nin çıkarını korumak adına mektup yazdığını, hatta ima yollu bir cümle kurduğunu görmedik, duymadık. Ama ülkenin en büyük yatırımını engellemek için tamamı yanlış, tamamı yalan ifadelerle kendi iş insanlarımızı tehdit ediyor, yetmiyor yabancılara mektup yazıp Türkiye'ye karşı ittifak çağrısı yapıyor. Şayet inanın Gazi hayatta olsaydı emin olun bunları o partiden sopayla kovalardı. Gerçi bu partinin mevcut yapısı içinde Atatürk, o partinin kapısından içeri sokulur muydu tabii onu da bilmiyoruz. İktidarın hayalini kurmak da bile böylesine küstahlaşan, nobranlaşan, kibirden yanlarına varılmayan, her kesimi tehdit eden, gavurun kılıcını çalmaktan başka iş bilmeyen bu faşist zihniyet, milletimizden hak ettiği dersi mutlaka alacaktır. Biz ise Atatürk'ün ülkeyi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefi doğrultusunda hangi yatırım yapılması gerekiyorsa yapmayı, hangi adım atılması gerekiyorsa atmayı, kiminle mücadele edilmesi gerekiyorsa mücadele etmeyi sürdüreceğiz."
Programın yapıldığı yerin birkaç yıl önce çökme riskiyle karşı karşıya bulunduğunu söyleyen Erdoğan, buranın kültür-sanat vadisi olarak farklı bir hale gelmesini istediklerini, bu doğrultuda yeniden inşa, imar yaptıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlarla yetinecek miyiz? Hayır, bunlar sürekli olarak, ağırlıklı İstanbul ve Ankara'da bunlar devam edecek. Allah'ın yardımı ve aziz milletimizin desteğiyle ülkemizi 2023 hedeflerine mutlaka ulaştıracak, 2053 vizyonlarını bizden sonraki nesillere emanet edeceğiz." dedi.