Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na karşı bir hamle daha!
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yakınları, 5 Aralık Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması'ndaki konuşmasında, haklarında iddialarda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan 1 milyon 500 bin lira manevi tazminat talebiyle dava açtı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, oğlu Ahmet Burak Erdoğan, eniştesi Ziya İlgen, kardeşi Mustafa Erdoğan ve dünürü Osman Ketenci'nin avukatları Ahmet Özel, Ferah Yıldız, Hatice Özay, Sara Kanalka, Ömer Faruk Karagüzel, Murat İlvan, Abdulsamet Aydın, Ela Ezgi Yelmen tarafından hazırlanan dava dilekçesi, İstanbul Anadolu nöbetçi asliye hukuk mahkemesine sunuldu.
Dava dilekçesinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 5 Aralık'ta Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen "5 Aralık Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması"nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, çocuklarını, kardeşini ve dünürlerini hedef alan küçük düşürücü, aşağılayıcı, gerçek dışı ithamlar isnat ederek ağır hakaretlerde bulunduğu belirtildi.
Kılıçdaroğlu'nun söz konusu toplantıdaki sözlerine yer verilen dilekçede, davalı Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında, daha önce defaatle tekrar ettiği gerçek dışı beyanlarını yinelediği aktarıldı.
Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun sistematik şekilde haftalardır Erdoğan ve ailesine alenen saldırıda bulunduğu anlatılarak, "Tamamıyla müvekkillerimi yıpratma amaçlı siyasi çıkar güden bu iftira içerikli iddialar davalının hayal mahsulü olmakla birlikte davalı, gerek grup toplantısında gerekse 5 Aralık Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması konuşmasını milyonların huzurunda söylediğinden, bu durumun getirdiği hukuki ve cezai yükümlülüklere katlanmak mecburiyetindedir." denildi.
KENDİ İFTİRASINI FARK ETTİ: Davalının güya elde ettiği belgelerle Erdoğan ve ailesini vergi kaçırmakla suçladığı ifade edilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Müvekkilim tarafından gerçek dışı olduğu basınla paylaşılan bahse konu belgelerin malum odaklar tarafından alındığı gayet aşikar olup, davalı Kemal Kılıçdaroğlu suimaksatlı hareket etme konusundaki ısrarıyla kötü niyetini ortaya koymaktadır. Gerçek dışı hakaretlerle suç isnadında bulunan davalının Erdoğan'a 'Sen milli değilsin' demesi ne müvekkilimin şahsı ne de makamı sebebiyle kabul edilebilir değildir. Davalının uzun süredir kurguya dayanan iftiraya varır hakaretleri müvekkillerin bir kısmı nezdinde büyük bir manevi yıpranma ve ticari hayatlarında olumsuzluklar oluşturmaktadır.
Davalı önceki konuşmalarında güya iddialarını destekler belgeler koyduğunu savunsa da; iş bu uydurma belgeler müvekkillerin ne yurt dışına tek kuruş para transfer ettiğini ispatlar ne de vergi kaçırdığını. Daha öncesinde kurgudan ibaret iddialarını kanıtladığını öne süren davalı, bunu başaramadığını fark etmiş olacak ki hala müvekkillerime hesap sormaya çalışmakta, 'Senin enişten Ziya İlgen'in Man Adası'nda şirketi var mı?' demektedir. Halbuki Davalı 21 Kasım'daki grup toplantısında, kurgudan ibaret belgelerle vergi kaçırmak maksadı ile yurt dışına milyarlarca dolar para para transfer ettiğini ve kanıtladığını iddia etmekteydi. Bir hafta sonra kendi iftirasını fark edip, kamuoyunda manipülasyon oluşturamadığını görünce bu tarz mesnetsiz soruları yinelemektedir. Şüphesiz davalının burada güttüğü amaç bir algı operasyonu yaratıp müvekkillerimin onur, şeref ve saygınlığını zedelemektir."
MÜVEKİLLER DAVALININ İFTİRASINI YASAL YOLLARLA İSPATLAYACAKLAR: Dilekçede, Erdoğan'ın, davalının "vergi kaçırma" iddialarına "yakınlarınca yapılan bahse konu ticari işlemlerin bir şirket alım satımı sebebiyle olduğu" yönünde izahta bulunduğu belirtilerek, Kılıçdaroğlu'nun buna karşın hatasında diretip "çamur at izi kalsın" mantığıyla hareket etmesinin gayriahlaki bir tutum olduğu gibi alenen haksız fiil oluşturduğu vurgulandı.
Söz konusu belgelerin açık ve net olduğu aktarılan dilekçede, "Bu, yerel Türkiye bankaları tarafından gerçekleştirilen işlemlerde alıcısı ve satıcısı belli olan ticari bir işlemdir. Cumhuriyet gazetesi aracılığıyla sunulan ve yayımlanan belgeler, ortaya atılan iddiayı ispat edemez nitelikte ve iddianın ispatı açısından sahtedir ve sahte olduğunu her defasında yinelemekten ödün vermeyeceğiz. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma dosyasına sundukları belgelerde, gerekli inceleme yapılarak sonucunda vergi kaçırmak için yurt dışına para transfer ettiği şeklinde bir suç isnadının ve iftiranın tespiti en kısa zamanda yapılacak ve müvekkiller gerçek belgelerle davalının iftirasını kamuoyuna yasal yollarla ispatlayacaklar." denildi.
AŞAĞILAYICI GERÇEK VE İFTİRANİTELİĞİ TAŞIYAN İFADELER: Davalı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, vatandaşların demokratik irade ve teveccühü ile seçilerek Cumhurbaşkanı olan Erdoğan hakkında da "Cumhurbaşkanlığını işgal eden zat." dediği hatırlatılan dilekçede, "Bu ifadeler sadece müvekkilimi hedef almamakta Cumhurbaşkanlığı makamına da dil uzatmaya çalışmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki davalı demokratik yollarla elde edemediği başarıyı bilinçaltında bu şekilde mesnetsiz ve yakışıksız ifadeler kullanarak bastırmaktadır." ifadelerine yer verildi.
Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun 5 Aralık Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması'nda sarf ettiği her sözün, televizyon, gazete ve diğer yayın araçları aracılığıyla halkın büyük bir kısmına ulaştığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Böylece müvekkillerimi hedef alan ağır, tahammül edilmesi imkansız hakaret ve ithamları içerir yalan iddialara dayalı konuşması çok geniş kitlelere ulaşmıştır. Davalı müvekkillerime karşı hukuki ve demokratik yollardan elde edemediği siyasi zaferleri bu tip yollarla, hakaret ve iftiralarla, müvekkillerimi zan altında bırakarak, ona karşı ithamlarda bulunarak elde edebileceğini sanmaktadır.
Düşüncelerini ifade etme ve eleştiri hak ve görev sınırlarının ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı, gerçek dışı ve iftira niteliği taşıyan ifadelerle tamamen müvekkilimi karalamaya yönelik bu asılsız ve mesnetsiz ithamların kabulü ve hoş görülmesi hukuken mümkün değildir. Müvekkilimi yıpratmaya yönelik mezkur asılsız, haksız ve gerçek dışı itham ve iddialar tamamen kasıtlı ve suimaksatlıdır."
Kılıçdaroğlu'nun milletvekili olmasının kendisine hakaret ve iftirada bulunma hakkı vermeyeceğinin, Anayasa, yasalar ve Yargıtay içtihatlarıyla anlatıldığı dilekçede, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 500 bin lira, diğer 4 müvekkilin de 250'şer bin lira manevi tazminat talebi bulunduğu bildirildi.