Erdoğandan İsraile yaylım ateşi
Abone olErdoğan 'İsrail kendini dünya devleti olarak görüyürsa komşularıyla ilişkilerini gözden geçirmeli' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bir dünya devleti olarak
İsrail kendini görüyorsa, komşularıyla olan münasebetlerini bir
gözden geçirmesi gerekir diye düşünüyorum" dedi.
Başbakan Erdoğan Euronews'e verdiği röportajda, "Kürt
meselesi konusunda tarihi bir adım atarak, meselenin demokratik
düzlemde çözülmesi noktasında bir plan, proje hazırladınız. Aradan
1 yıla yakın süre geçti. Bu süreci nasıl
değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, bunun son dönemin
en önemli gündem maddesi olduğunu vurguladı.
Buna sadece "Kürt sorunu" denilmesinin bu çalışmayı çok
zayıflatacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, çalışmanın Milli
Birlik ve Kardeşlik Projesi ve demokratik açılım süreci olduğunu
dile getirdi.
TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİ
Başbakan Erdoğan, "İsrail-Türkiye ilişkilerinin geleceğini
nasıl görüyorsunuz ve gelinen noktada Türkiye'nin bölgede, İsrail
ile Arap ülkeleri ve İsrail-Suriye arasında ara buluculuk rolü
oynayabileceğini düşünebiliyor musunuz?" sorusuna
karşılık, "Türkiye gibi bir dostunu kaybetmesi, sanıyorum
İsrail için gelecekte onların düşünmesi gereken bir konu
olacaktır" dedi.
"Büyükelçimize karşı takınılan tavrın uluslararası diplomaside yeri
yoktur. Biz, İsrail-Suriye ilişkilerinde elimizden geleni yaptık"
diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bakıyorsunuz şimdi Sayın Binyamin Netanyahu kalkıyor diyor
ki, 'Ben Erdoğan'a güvenmiyorum. Sarkozy'ye güveniyorum'. Böyle bir
isim açıklamaya mecbur musunuz? İşte bu da bir diplomasi açığı...
Çünkü bunu siz söylediğiniz zaman, o zaman, yani sen bana
güvenmediğine göre ben sana nasıl güveneceğim? Şu anda İsrail ile
aramızda çok ciddi anlaşmalar var. Güvensizlik üzerine bu
anlaşmaların yürütülmesi mümkün olur mu? Bir dünya devleti olarak
İsrail kendini görüyorsa, komşularıyla olan münasebetlerini bir
gözden geçirmesi gerekir diye düşünüyorum."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail Dışişleri Bakanı sizi iki
ülke arasında tansiyonu yükseltmekle, esasında antisemitizm ile
suçladı. Siz geriye dönüp baktığınızda kendi tutumunuzu nasıl
değerlendiriyorsunuz? Acaba 'konuyu daha diplomatik ele alabilir
miyim' diye düşündünüz mü?" sorusu üzerine, "Ben gerçeği söylüyorum
ve gerçeği söylemeye de devam edeceğim" yanıtını verdi.
Erdoğan, "Türkiye, yüzyıllara dayanan bir geçmişi olan bir devlet.
Böyle bir devletle konuşurken, oturup kalkarken dikkat edeceksin.
Kalkıp da savunmasız insanlar acımasızca öldürülürse, bunlar fosfor
bombalarıyla vurulursa, alt yapı, üst yapı, her yer yıkılırsa,
adeta bir açık hava hapishanesine insanlar mahkum edilirse, biz
bunu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile insan hakları ile
bağdaştıramayız ve buna seyirci kalamayız" diye konuştu.
TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ
"Ermenistan Anayasa Mahkemesi, Türkiye-Ermenistan arasındaki
ilişkilerin normalleşmesini ön gören protokollere dair farklı bir
yorum getirdi ve bu yorum Ankara'yı rahatsız etti. Bu kararın
ardından Türkiye'nin protokollere ilişkin yol haritası nasıl
olacak?" sorusunu Başbakan Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Bir kere daha işin başında sağlıksız bir giriş söz konusu. O zaman
biz neyi görüşüyoruz, neyi yapacağız? Öyleyse, bunu Ermenistan'ın
yeniden ele alması lazım. Yeniden görüşmesi lazım. Biz Türkiye
olarak orada sözleşmedeki vaadimiz ne ise onu şu anda yerine
getirdik. Halen getiriyoruz da. Burada karşılıklı olarak bir
takvim, bir yol haritası var. Bu yol haritası devam edecektir. Biz
buna her zaman hazırız, samimiyiz. Yolumuza aynı şekilde devam
ediyoruz."
"AB BİR HRİSTİYAN KULÜBÜ OLMAMALIDIR"
Erdoğan, AB sürecine ve tam üyelik müzakerelerini nasıl gördüğüne
ilişkin bir soru üzerine, şunları kaydetti:
"AB üyelerinin bir kısmı ne yazık ki dürüst davranmıyor.
Sıkıntı burada. Bunun niçin söylüyorum? Avrupa Birliği müktesebatı
içerisinde olmayan uygulamalarla Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya
çalışıyorlar. Bu, çok yanlış bir şey. Şunu bilmemiz lazım, bizler
liderler olarak gelip geçiciyiz, ama halklar kalıcıdır. Bir liderin
farklı bir ülke için olumsuz yaklaşımı o ülke halkının o lider
sebebiyle o ülkeye bakışını değiştirir."
"Sarkozy'den mi bahsediyorsunuz?" sorusu üzerine de
Erdoğan, "Sayın Sarkozy, akla gelmez veyahut aklın kabul etmeyeceği
şeyler ileri sürüyor. Biz ne yaparlarsa yapsınlar, hangi engeli
koyarlarsa koysunlar, çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Sabırla
sürdüreceğiz. Ama tabii bunun da bir sonu var. Ta ki AB, bütün
üyeler 'Biz Türkiye'yi almıyoruz' diyene kadar... Bunu demeleri
lazım" karşılığını verdi.
"Bazı Avrupa ülkelerinin liderlerinin bu olumsuz tavırlarında dini
ve kültürel farklılıkların rol oynadığını düşünüyor musunuz?"
sorusuna karşılık Erdoğan, "AB bir Hristiyan kulübü olmamalıdır.
AB, mesela bir islamofobya kampanyasının içerisinde yer
almamalıdır. Yer alan bir ülke varsa uyarılmadır, ikaz edilmelidir.
Mesela Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak açık yüreklilikle
antisemitizmi lanetlemiş ve onu bir insanlık suçu olarak görmüş bir
liderim. Ama islamofobya konusunda da hassasım" yanıtını verdi.
"BÖYLE BİR TABLODA KİM DÜRÜST?"
Kıbrıs'taki görüşmelere ve Türkiye'nin bu konudaki AB'den
beklentilerine ilişkin soru üzerine Başbakan Erdoğan, "AB, Kıbrıs
konusuyla alakalı da şu ana kadar samimi davranmamıştır. Yüzde 65
Kuzey Kıbrıs'ta 'Evet' oyu çıktı Annan Planı'na. Güney'de ne oldu?
Yüzde 75 'Hayır' çıktı. Böyle bir tabloda kim dürüst? Kuzey Kıbrıs"
dedi.
"Kıbrıs'ın bu noktaya gelmesinde, şu andaki hale gelmesinde AB'nin
çok büyük hatası var ve bu tarihi bir yanlıştır. Tarihi bir
hatadır. Neyle? Güney Kıbrıs'ı AB'ye almakla..." diyen Başbakan
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Burada bu konuyla ilgili olarak Sayın Gerhard Schröder'in çok ağır
ithamları var. 'Burada Türkiye'ye, Kuzey Kıbrıs'a ahlaki olmayan
yöntemlerle yaklaşılmıştır' diyor. Angela Merkel ise 'almakta hata
yaptık' diyor. Bunları kendileri söylüyorlar, ama şimdi de kalkıp
Güney Kıbrıs'a sahip çıkıyorlar. Bir defa Güney Kıbrıs'ı 'Kıbrıs'
diye ifade etmek, o da ayrıca bir siyasi yanlıştır."
Başbakan Erdoğan, "Yakın zamanda tekrar birleşik bir Kıbrıs
göreceğimizi düşünüyor musunuz?" sorusuna karşılık, "Biz bu yıl
içerisinde bu işi çözmenin gayreti içerisindeyiz. Bunu BM zemininde
çözelim istiyoruz. Hatta gerekirse bu işi beşli de yapabiliriz.
Bütün mesele olaya adil yaklaşalım. Garantör ülkeler sıfatıyla eğer
bu işi yapacaksak, bu garantiler nelerdir, bunları bilmemiz ve
görmemiz lazım" dedi.