Erdoğan'dan flaş Öcalan açıklaması!
Abone olBaşbakan Erdoğan, müsteşarı hem İmralı'ya hem de Oslo'ya kendisinin gönderdiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, hafta sonu yapılacak büyük
kongre öncesi konuştu. Muhalefetin Oslo görüşmeleriyle ilgili
eleştirilerine, tüm sorumluluğu üzerine alarak sert bir dille
karşılık veren Erdoğan, MİT'i hem İmralı'ya hem de Oslo'ya
kendisinin gönderdiğini söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Pazar günü yapılacak AK Parti
4. Olağan Büyük Kongresi’nden önce NTV ve Star TV'nin ortak
yayınına katıldı.
Başbakan Erdoğan, Erhan Ertürk’ün moderatörlüğünde canlı
yayınlanan programda, NTV Yayın Koordinatörü Nermin Yurteri, Star
Haber Koordinatörü Nazlı Öztarhan ve Sabah gazetesi Başyazarı
Mehmet Barlas’ın sorularını yanıtladı.
'İMRALI'YA DA OSLO'YA DA
GÖNDERDİM'
Kamuoyunda Oslo görüşmeleri olarak bilinen müzakerelerle ilgili soruları cevaplayan Erdoğan, tüm sorumluluğun kendisine ait olduğunu söyledi. Her iki MİT müsteşarı döneminde de İmralı'ya ilgili kişileri kendisinin gönderdiğini açıklayan Erdoğan, MİT'in bu tür görüşmeler yapabileceğini söyledi. Erdoğan şöyle konuştu:
"Emre Bey döneminde de yine İmralı'ya gönderdim aynı şekilde Oslo’ya gönderdim. Daha sonra Hakan Bey döneminde de aynı adımları attık. Şu anda da bu yine elimizde bir enstrümandır. Gerekli gördüğümüz anda yaparız. İmralı için de yaparız, Oslo için de yaparız. Daha farklı bir zemin varsa değerlendirmelerimizi yapar, bu alanlara gireriz. Bu konuda da bizim en önemli enstrümanımız Milli İstihbarat Teşkilatımızdır.
İstihbarat teşkilatları kimlerle bu işin çözümü için
görüşmelerde bulunacaksa bunu yapar. Zaman zaman örgütün değişik
ayakları, zaman zaman da bu tecrübeyi yaşamış olan ülkelerin
istihbarat teşkilatları olabilir. Şu anda MİT’imiz böyle bir
adım atılması gerekirse bu adımı atabilir.
Biz son seçimlerin öncesine Milli Birlik ve Kardeşlik
projesiyle ilgili adımlarımızı attık. Habur süreci de o sürecin
içindeydi. Halkımız Habur’u aslında muhalefetin değerlendirdiği
gibi değerlendirmedi. Bunun için bize yüzde 50 oy verdi.
Oslo ile ilgili süreçte burada yapılan görüşmeler olmuştur ama
bunların daha sonra belli medya gruplarına servis edildiğini
gördük. Burada biz istihbarat teşkilatımız özel görüşmeler
yapıyorsa bu görüşmeleri belge diye servis etmek en önemli
yanlıştır. Belge olması için bunun altına tarafların imza koyması
lazım. İmza yok, işin aslı belli değil. Sadece orada konuşulanları
isteyen istediği şekilde yazıya dökebilir, buna ilaveler yapabilir,
eksik olarak bunu ortaya koyabilir. Burada bir çok başlık var ki
bunlar eksiktir. Görüşülmemiş şeyler görüşülmüş diye verilmiş ve
bunlar uygulamaya girecek diye altında bir taahhüt de yok."
Bunların hepsinden benim haberim var. Ama benim
onadığım veya ilgili birimlerimizin onadığı bir şey söz konusu
değil. Böyle bir onama yoksa, bu bir belge niteliği
kazanmaz. Bunu birileri almış hemen değerlendirme sürecine
girmiştir. Yargı medyadan alarak bunu değerlendirme sürecine
girmiştir. Burada medya da samimi davranmamıştır. Böyle bir sürecin
içine medyanın bu şekilde girmesi bu ülkenin geleceği için,
çıkarları için iyi olmamıştır. Medya bunu ne MİT’le ne de
hükümetimizle bir değerlendirme yoluna gitmiştir. Desteklerini
almamız gereken medya noktasından iyi bir imtihan olmamıştır. Biz
burada bu samimiyetsizliği, bu servisin yapılmasını doğru
bulmadığımız için bu adımı bu şekilde attık. Yoksa MİT, Oslo ile
adayla ilgili görüşmelerini çok açık net samimi bir şekilde ortaya
koymuştur..
'MÜSTEŞARA DEĞİL, BANA HESAP SORUN'
Görüşmelerle ilgili muhalefetin eleştirilerine de cevap veren
Erdoğan, tüm sorumluluğu üzerine alarak şöyle konuştu:
"Burada MİT Müsteşarımla ilgili atılan adımın arkasında ben varım, onu gönderen benim. Gönderen bensem, beni hesaba çekin. Niçin kalkıp Müsteşarımı alıyorsunuz? Burada dürüst davranılmasını istiyorum. Yargının buradaki seçtiği yöntemi ben doğru bulmadım ve bununla ilgili olarak o anda atılan adımların öncelikleri itibariyle yanlış olduğunu gördüğüm için o çıkışımı yaptım. Bugün de yaparım, yarın da yaparım."
OSLO GÖRÜŞMELERİNİ KİM
SIZDIRDI?
İŞTE ERDOĞAN'IN CEVABI...
[PAGE]
"Burada MİT Müsteşarımla ilgili atılan adımın arkasında ben varım, onu gönderen benim. Gönderen bensem, beni hesaba çekin. Niçin kalkıp Müsteşarımı alıyorsunuz? Burada dürüst davranılmasını istiyorum. Yargının buradaki seçtiği yöntemi ben doğru bulmadım ve bununla ilgili olarak o anda atılan adımların öncelikleri itibariyle yanlış olduğunu gördüğüm için o çıkışımı yaptım. Bugün de yaparım, yarın da yaparım."
OSLO GÖRÜŞMELERİNİ KİM
SIZDIRDI?
İŞTE ERDOĞAN'IN CEVABI...
[PAGE]
'EVSAHİBİ ÜLKE SIZDIRMIŞSA ORADA TOPLANTI
YAPMAYIZ'
İktidarları döneminde çok cesur adımlar attıklarını ve askeri operasyonların bu dönemde azaldığını söyledi. Oslo görüşmelerini kimin sızdırdığı konusunda ki soruları cevaplayan Erdoğan, bu konuda gerekli adımları atacaklarının sinyalini verdi. Erdoğan şöyle konuştu:
"Bizim bu ev sahipliğini yapanlar tarafından sızdırıldığını biz hissettiğimiz, bunu tespit ettiğimiz andan itibaren oralarda bir daha bu tür toplantıları yapmak mümkün değil. Ya da Norveç’i bundan sonra çok farklı bir değerlendirmeye tabi tutarız.
Bizim iktidarımız en cesur adımları atmıştır. 30 yılda hangi
iktidarlar döneminde ne kadar operasyon yapılmış, ne kadar şehit
verilmiş bunların rakamlarını verdim. Bizim dönemimiz en az
operasyon yapılan dönemdir. Şu anda bu şehit sayısında
önemli olan terör örgütünün çok daha farklı silahlanmaları
yapabilme imkanını yakalamıştır. Silahlı güç olma
noktasında hiçbir dönemde bu silahlanma gücünü bulamamıştır. Düne
kadar terör örgütünün hedefi bireydi, şimdi alan hakimiyeti
olmuştur. Terör örgütü bunda başarılı olamamıştır. Güvenlik
güçlerimiz gerekli dersleri vermiş, vermeye devam ediyor."
‘SİLAHLARIN SUSMASI ÇÖZÜM DEĞİL’
Terör örgütünün silahları bırakması halinde, operasyonları minimize edeceklerini söyleyen Erdoğan, çözüm için İmralı'ya Oslo'ya gidildiğini ve en kararlı biçimde gerekli adıkların atıldığını anlattı. Görüşmelerde ihanet noktasında hiçbir bilginin örgütle paylaşılmadığını ancak karşı tarafın bu tür bilgileri verdiklerini kaydeden Erdoğan, çözüm için hiçbir dönem masadan kaçmadıklarını söyledi.
Konuşmasında BDP'yi terör ile iç içe olmakla suçlayan Erdoğan, bu nedenle Selahattin Demirtaş ile görüşmeyeceğini açıkladı. Milletvekilleri teröristlerle kucaklaşan bir partiyle görüşmeyeceğini tekrarlayan Erdoğan, bölgede sadece AK Parti ve BDP'nin bulunduğunu söyleyerek hem CHP hem de MHP'nin bölgeye girmesi ve örgütle halk arasına bariyer çekilmesi gerektiğini kaydetti.
'HABUR'U PROVOKE ETTİLER'
Programda yerel seçimler öncesinde gerekli adımlar atıldığını ve Habur konusunda bir karar alındığını anlatan Erdoğan, buna rağmen girişlerin provoke edildiğini söyledi.
Terörü özellikle Batı ülkelerinin çözülmesini istemediğini de iddia eden Erdoğan şöyle konuştu:
"Sorunu bizim çözmemizi engellemek isteyenler olabilir. Batı,
bizim çözmemizi istemiyor. Almanya, Fransa istemiyor. Bize yardımcı
olmuyor. Terörist başları cirit atıyor. Finansal destek veriyorlar.
Suçluların iadesi nerede? 'Terör örgütü' diyeceksiniz, ellerini
kollarını sallayarak dolaşacak."
BALYOZ DAVASIYLA İLGİLİ NE
SÖYLEDİ?
İŞTE AYRINTILAR...
[PAGE]
BALYOZ DAVASIYLA İLGİLİ NE
SÖYLEDİ?
İŞTE AYRINTILAR...
[PAGE]
'YARGITAY'IN HAKKANİYETE UYGUN KARAR VERMESİNİ
UMUYORUZ'
‘Balyoz’ davasıyla ilgili olarak birincil mahkemenin geniş çaplı araştırma yaptığını kendisinin de bu süreci takip ettiğini söyleyen Erdoğan, sanıkların süreci tahrik ettiğini iddia etti. Balyoz davasının karara bağlanmasının süre açısından başarılı bulduğunu da söyleyen Erdoğan, Yargıtay'ın vereceği kararı bilmediklerini ifade ederek, kurumun hakkaniyete uygun bir karar vereceğini kaydetti. Erdoğan, bu tür davalarda muvazzaf askerlerin tutuksuz yargılanmasını istediğini söyledi.
'MAHKUMLAR EŞLERİ İLE GÖRÜŞEBİLECEK'
Balyoz kararındaki "babalıktan, kocalıktan men" kararıyla ilgili tartışmaları da değerlendiren Erdoğan, mahkumların özel odalarda eşleriyle görüşebileceklerini söyledi. Erdoğan şunları söyledi:
"Herkes normal olarak görüşmeleri, ziyaretleri yapacaktır. Bu yeni dönemde içerideki mahkumlarla ilgili olarak belki tutukluyu da katacağız, eşler birbirleriyle cezaevi dışında hazırlanmış odalarda 24 saat görüşebilecekler. Türkiye’de böyle bir uygulama yok, biz başlatacağız. Aile görüşmesi olarak adım atacağız. Ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılanlar için de geçerli olacak. Duruşma salonu önünde ağlamalar doğaldır, oradaki duyguların dışa vurmasıdır."
'O CD'Yİ DİNLEYİNCE ŞOKLARA GİRDİM'
YAŞ toplantılarının kayıtlarını dinlediğini ve duyduklarıyla şoka girdiğini söyleyen Erdoğan, TSK ile olan ilişkileriyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Genelkurmay Başkanlarının hepsiyle iyi çalıştığını söyleyen Erdoğan, darbeyi düşünmediğini de söyleyerek, bu ülkenin defterinden darbe silinmiştir diye konuştu. Erdoğan, 27 Nisan muhtırasıyla ilgili de şöyle konuştu:
"Meclis Darbe Komisyonu’na çağrılmadım. İhtiyaç duyulursa
belki çağırırlar. 27 Nisan’ı bir muhtıra olarak değerlendirmeyi
düşünmüyorum. Muhtıraysa hiçbir yaptırımı yok. Sadece bir açıklama
yapmışlardır. Hükümet ertesi gün değerlendirmeyi yapmıştır. Asıl
muhtırayı hükümet yapmıştır.
TSK-hükümet arası ilişkiler normalleşmiştir. Orduya saygı,
bizim tabanımızda kimseyle mukayese edilmeyecek kadar fazladır.
Ordumuzu yönetenlerin zaman zaman yanlışları olmuştur. Normalleşme
süreci görüyorum. Bu ordumuzun gücünü daha da artıracaktır.
Genelkurmay Başkanı operasyonlarda karargahı yönetiyorsa bu moral
değerlerinin yükseldiğini gösteriyor. Operasyonu yöneten bir
Genelkurmay Başkanı var. Emniyet de aynı şekilde. Bakanlarımız o
bölgelere gidiyorsa, moral değerlerini yükseltmek içindir. Yazılı
ve görsel medyanın desteğine çok ihtiyacımız var."
AK PARTİ'NİN YENİ KADROSU
NASIL ŞEKİLLENECEK?
CEVABI DİĞER SAYFADA
[PAGE]
YENİ KADRO
Başbakan, hafta sonu yapılacak AK Parti kongresiyle ilgili
soruları da cevaplandırdı. Erdoğan yeni oluşacak kadroyla ilgili
şöyle konuştu:
"Kongrede belirlenecek ekibimizde ehliyet ve liyakat olacak. Gönül vermiş kişi, sadakat içinde gelmiş olacaktır. Bir hocam ‘Siyasette tekkeye derviş aramayacaksın, bu işi yapacak ehli kişi arayacaksın’ derdi. Hem dinamik bir kadro, hem de yüzde 30’dan aşağıya kalmamak konusunda bayan arkadaşlar olacak. Yenilenmiş, güçlü, temsil kabiliyeti olan bir kadro olacak. Ben değil, biz merkezli bir kadro oluşturmaya çalışıyoruz. MKYK ve MYK’da değişikliğe gideceğiz.
"Kongrede belirlenecek ekibimizde ehliyet ve liyakat olacak. Gönül vermiş kişi, sadakat içinde gelmiş olacaktır. Bir hocam ‘Siyasette tekkeye derviş aramayacaksın, bu işi yapacak ehli kişi arayacaksın’ derdi. Hem dinamik bir kadro, hem de yüzde 30’dan aşağıya kalmamak konusunda bayan arkadaşlar olacak. Yenilenmiş, güçlü, temsil kabiliyeti olan bir kadro olacak. Ben değil, biz merkezli bir kadro oluşturmaya çalışıyoruz. MKYK ve MYK’da değişikliğe gideceğiz.
Cumhurbaşkanlığı ile genel seçimleri birleştirme konusu
gündemimizde yok."