Erdoğan'dan flaş MHP ile seçim ittifakı açıklaması
Abone ol2019 seçimlerinde AK Parti-MHP ittifakı tamam gibi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim ittifakı tartışmalarıyla ilgili konuştu, 'MHP ile her türlü adımı atmaya hazırız' dedi.
Cumhuraşkanı Erdoğan MHP ile seçm ittifakına yeşil ışık
yaktı. 2019 seçimlerinde AK Parti ile birlikte hareket edeceklerni
söyleyen MHP lideri Bahçeli'den sonra gözler AK Parti'ni en en
tepesindeki isme çevrildi. MHP ile her türlü adımı atmaya hazır
olduklarını belirten Erdoğan, ittifak konusunda partinin yetkili
kurullarında değerlendirilebileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Soçi kentinde Rusya
Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştükten sonra birçok
anlaşmanın imzalandığı Kuveyt, Katar ziyaretlerini gerçekleştirdiği
3 günlük gezisinin ardından, beraberindeki gazetecilerin sorularını
yanıtladı. Erdoğan, şunları söyledi:
RUSYA İLE İLİŞKİLER: Rusya’da ikili ilişkilerde
bütün kısıtlamaların kaldırılması süreci hızla ilerliyor. Hedefimiz
Rusya ile 100 milyar dolarlık ticaret hacmini yakalamak. Bu konuda
her iki tarafta bu irade mevcut; “Bunu hedefleyelim ve bu hedeften
de taviz vermeyelim” anlayışı var. Akkuyu Nükleer Santralı beton
atma törenini, istiyoruz ki bu ay sonuna kadar yapalım. Türk
Akımı’nda Rusya’nın deniz altında boru döşeme çalışmalarında 448
kilometrelik bölüm tamamlanmış vaziyette. Türkiye tarafındaki
hazırlıklar devam ediyor. Buradan Avrupa’ya Türk Akımı hattının
geçmesi önem arz ederken, ikinci bir hattın yapımı ile ilgili
Enerji Bakanı’mıza gereken talimatı verdik. İkinci hat ağırlıklı
olarak Türkiye’ye hizmet verecek.
YUKARI KARABAĞ: “Rusya olarak bu işe önem vermeniz
faydalı olacaktır” dedik. Kendisi olumlu bakıyor ama gördüğüm
kadarıyla çok umutlu değil. Tarafların tutumu nedeniyle ümitsiz
gördüm. Kendisine, “5 reyon meselesinde olumlu neticeler alınmıştı,
buradan çıkacaklardı” dedim. Buraların işgal altında olduğunu BM
Güvenlik Konseyi kabul etti. Buna rağmen Ermenistan oraları terk
etmiyor. Buralar boşaltılırsa gerçek sahipleri gelip topraklarına
yerleşebilirler.
S-400’LER VE VİZE: Anlaşma imzalandı, detaylar
üzerinde Savunma Sanayii Müsteşarı’mızla muhatapları görüşmeleri
sürdürüyor. Avanslar, kredi meselesi var. Ödemelerdeki faiz
noktasında bu görüşmemizde mutabakat sağladık. Hatta bakanlar
olarak da mutabık kalındı; teyit ettik. Alttaki bürokratların
yaklaşımı ile ikimizin ortaya koyduğu yaklaşımın farklı olduğu
ortaya çıktı. Arkadaşların yoğun çalışmaları olursa, 22’sinde de
bir araya geldiğimizde önemli mesafe kat etmiş oluruz. Vize
meselesinde ciddi anlamda bir yumuşama söz konusu.
22 KASIM’DA SOÇİ: Türkiye, Rusya ve İran olarak
Astana sürecini devam ettirmek istiyoruz. 22 Kasım’da Soçi’de
liderler düzeyinde bir araya geleceğiz. Başta İdlib, Afrin olmak
üzere son gelişmeleri ele alma imkânımız olacak. İdlib’deki gözlem
noktaları konusunda Türkiye olarak bizler, Rusya hatta İran’ın da
burayla ilgili talebi var ise biz orada esnek davranıyoruz. Ancak
İran’ın böyle bir şeyi arzu etmesi konusunda Afrin’e sıcak
bakmıyoruz. Çünkü oradan çekilme konusunda Hamburg’daki G-20
Zirvesi’nde Rusya’nın bize verdiği sözler var. Rusya’nın oradan
çekilmesi, oradan bize yönelik muhtemel tehdit ve tacizlerden
duyduğumuz rahatsızlıklarla alakalı Türkiye’ye gerekli anlayışın
gösterileceği hususlarında bize söz verilmişti. Afrin’de demografik
yapının korunması bizim hassasiyetlerimiz arasındadır.
ASTANA VE CENEVRE: Astana ve Cenevre süreçlerinin
eşgüdümle devamı konusunda mutabık kaldık. Bizim PYD konusundaki
tavrımız çok açık ve net, bundan taviz veremeyiz. Suriye ulusal
diyalog kongresi ile ilgili çalışmalar hep birlikte yürüyecek ama
biz kendilerine şunu söyledik: “Suriye’deki muhalif grupları yok
farz ederek orada bir yere varmak mümkün değil.” PYD-YPG- PKK
üçlüsüne de dikkati çektik. Meseleyi ele alırken “Oralarda bu tür
terör örgütlerinin de hukuku vardır” diye bir anlayış söz konusu
olamaz. Bu anlayışla mesafe alınamaz.
PUTİN’E YPG/PYD MESAJI: Türkiye olarak biz, terör
örgütlerinin olduğu masada kesinlikle olmayız. Bu, Cenevre için de
geçerli, Astana için de. Buralara bir terör örgütünün katılmasını
kabul edemeyiz. Bir masada terör örgütü olacaksa, hiç kimse bizim
de oraya oturmamızı beklemesin. İki kere iki dört. Siyasetin namusu
vardır, biz siyasetin namusundan taviz veremeyiz. Bu hususu Sayın
Putin’e de söyledim. O tür bir adım atılamayacağını ifade ettim.
Liderler düzeyinde yapacağımız toplantıda, nereye varılabileceğini
çok daha açık ve net biçimde göreceğiz.
‘SİYASİ ÇIKIŞ YOLU’: Trump ile Vietnam’da
yaptıkları açıklamada; doğrusu böyle bir çağrıyı açık, net
görmüyorum. “Siyasi çıkış yolu” ifade olarak doğru da peki 7
senedir bu işin siyasi çıkış yolu yok muydu, böyle bir imkân yok
muydu? Var idiyse niye bu yola başvurulmadı da yüz binlerce insan
öldürüldü? Yüz binlerce insanın öldürülmesi olayındaki aktörler
kimlerdi? Bunların bir düşünülmesi lazım. Yüz binlerce insan
öldürülecek, buna neden olanlar bu işi yok kabul edecekler ve
“Siyasi çıkış yolu” deniliyorsa o zaman hadi tüm silahlar, toplar,
tanklar hepsi araziden çekilsin. AGİT vesaire kimleri sokacaksak
devreye sokalım; siyasi çıkış yolunu arayalım. Türkiye olarak biz
de siyasi çözüm için üzerimize ne düşecekse yapalım. BM üzerine ne
düşecekse yapsın; atalım adımları. Kaldı ki iş sadece siyasi
çözümle bitmeyecek. Karşımızda artık yerle bir olmuş bir Suriye
var. Kuru kuruya bir şeyler söylenmesi yetmiyor. Yerle bir olmuş
Suriye’yi de bir taraftan ayağa kaldırmak gerekecek. Bu meseleden
en büyük zararı gören de biziz. Mülteciler konusunda tüm dünyayı
duyarlı olmaya çağırıyoruz. En güçlü olarak ABD’yi, Rusya’yı,
Çin’i, hatta daimi üyeleri, duyarlı olmaya davet ediyoruz.
ILIMLI İSLAM AÇIKLAMASI
“ILIMLI İslam tartışmasıyla alakalı olarak ben öteden beri aynı
şeyi söylüyorum: İslam, İslam’dır. Biz ılımlı Hıristiyanlık,
ılımsız Hıristiyanlık gibi ifadeler kullanmıyoruz. İslam için de bu
tarz ifadeler kullanılması; dinimizin şiddetle özdeşleştirilmeye
kalkışılması yanlıştır. Ilımlı İslam, ılımsız İslam tarzındaki
ifadeleri doğru bulmuyoruz. Sayın Hariri’yle ilgili süreci takip
ediyoruz. Birkaç gün beklemekte fayda var.”
KATAR KRİZİ
“KATAR krizinin çözümü için Kuveyt Emiri’nin girişimlerini bugüne
kadar nasıl desteklediysek, bundan sonra da desteklemeye devam
edeceğimizi belirttik. Katar’da ticaret, sanayi, tarım gibi
muhtelif alanlardaki işbirliğimizin yanı sıra askeri üssümüzü
ziyaret ettik. Orada barış, güven ve istikrar için bulunan
askerlerimiz, bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla oradaki
görevlerini yapmaya devam edecekler. Tarık bin Ziyad Kışlası’nın
modernize edilmesi, genişletilmesi, büyütülmesi için çalışmalar
sürüyor. Parlamentoda aldığımız karar gereği neyse bunu yapmaya
devam edeceğiz. Katar’a yönelik yaptırımların artık kaldırılması
gerekiyor.”
‘ABD’NİN ‘SADECE İZLİYORUM’ DEMESİ NE KADAR
İNANDIRICI?’
ABD’NİN TUTUMU: ABD’nin DEAŞ’a karşı attığı
adımlarda PYD-YPG gibi terör gruplarını kullandığı biliniyor.
Bunlara çok ciddi ödemeler yapılmıştır. Rakka’da, Münbiç’te bu tür
gruplar kullanılmıştır. Münbiç, oranın asıl sakinleri olan
Arapların şehirden kovulmasına, oranın PYD-YPG’ye peşkeş
çekilmesine sahne olmuştur. Aynı şey Rakka için de geçerlidir.
Yararlandıkları o terör gruplarının Rakka’yla hiçbir alakası
yoktur. Rakka’nın gerçek sakinlerine şehrin teslim edilmesi için
bir çalışma yapılması gerekiyor. Ben, Putin ve Ruhani, liderler
olarak bir araya geleceğiz. Bizden bir gün önce dışişleri
bakanlarımız, genelkurmay başkanlarımız bir araya gelmek suretiyle
hazırlık yapacaklar.
DEAŞ’LILARIN TAHLİYESİ: Amerikalı koalisyon
sözcüsünün (Albay Ryan), olaylara ne kadar vakıf olduğunu
bilemiyorum. Rutin asker mantığı ile yapılmış bir açıklama gibi
görünüyor. İşin siyaseti başka bir şeydir. Önemli olan onları
oralarda görevlendiren siyasetçinin ne dediğidir. Orada kaç DEAŞ’lı
olduğunu, kaçının çıktığını bildiğini de zannetmiyorum. Rakka,
DEAŞ’ın Suriye’deki ana merkeziydi; o da düşmüştür. Amerikalılara
“Rakka operasyonunu, Münbiç de dahil olmak üzere gelin beraber
yapalım” dedik ama ikna edemedik. ABD, orada bir terör örgütünü bir
başka terör örgütüyle yok etmenin hesabı içine girdi. “Biz oralarda
yokuz; havadan müdahale ediyoruz, sadece lojistik destek
sağlıyoruz” diyorlar ama gerçek tam öyle değil. Amerikalı
komandolardan tutunuz, değişik güvenlik güçlerine varıncaya kadar
YPG ile o bölge içinde o mücadelenin içinde bizzat yer alanlar var.
YPG elemanlarına para verdiklerine dair duyumlar var.
KARA PLANLAMASI YAPIYOR: Irak üzerinden Suriye’ye
3 bin 500 TIR, zırhlı taşıyıcı, silahlar, tank, top sevk ettiler.
ABD’nin orada 5 hava üssü var, 8 de diğer üsleri var. Şimdi bir de
Rakka’da üs kuruluyor. TIR’larla sevk edilen silah, mühimmat, araç
gereç hepsi oralara serpiştiriliyor. Hal böyle iken, ABD’nin, “Ben
bu işin içinde yokum, ben bu işi sadece izliyorum, havadan takip
ediyorum” demesi ne kadar inandırıcı? Gerçek ortada. Yaşananlar,
ABD’nin oralarda kara planlamasında da yer aldığını çok açık net
ortaya koymaktadır.
‘SÖZDE ATATÜRKÇÜ KILIÇDAROĞLU’
- (Atatürkçülük tartışması) Partimizin genel merkez gençlik kolları
kaynaklı bir şey değil. Gençlerimizin kendilerinin serbest hareket
etmesi suretiyle attıkları adım. Benim konuşmam zaten onlarla
bağlantılı bir konu değil. Bu ülkede tabular oluşturulmaması
gerektiğini vurguladım.
- Atatürk’ü sevmek başka bir şeydir, Atatürkçülük yapmak başka bir
şeydir. Bizim anlatmak istediğimiz budur. Mesela neymiş, efendim
ben Atatürk ifadesini kullanmıyormuşum! Yok öyle bir şey.
Kullandığım yerler vardır, kullanmadığım yerler vardır. Bu
matematik bir olay değil ki. Atatürk’ün imzasına bakarsınız, bazı
yerlerde ‘K. Atatürk’, bazı yerlerde ‘Gazi Mustafa Kemal’ diye
imzası vardır. Ben şimdi “Gazi Mustafa Kemal” de diyorum, “Atatürk”
de diyorum ama adamın derdi bağcı ile olduğu için ne deseniz kusur
buluyor. Sıkıntı burada.
- Marksistlerin, affedersin PKK’lıların, HDP’lilerin, şunların
bunların eline düştü. Onlarla birlikte yürüyen kim? Sözde Atatürkçü
Kılıçdaroğlu. Beraber bunlarla yürüyor. Oradan eleştiriler yapıyor.
Önce işine bak. Bu ülkeye ne kazandırıyorsun ona bak. Buralara
kadar bu işi düşürmedik, düşürmeyeceğiz. Kaldı ki Gazi Mustafa
Kemal Atatürk’ün, biliyorsunuz, kendisini putlaştırmaya çalışanlara
yönelik aleyhte çok veciz ifadeleri var. Al biraz da onları
oku.
‘ MHP İLE HER TÜRLÜ ADIMI ATMAYA HAZIRIZ’
BAHÇELİ’NİN SÖZLERİ: Bahçeli’nin Cumhurbaşkanlığım
dönemi içinde yerli ve milli olarak vatanseverlik konusundaki tüm
yaklaşımlarını aynen paylaşıyorum. Bundan sonraki süreçte de
vatanseverlik, ülkemizin değerleri noktasında, milli yerli olacak
her konuda; hele hele terör örgütleriyle dayanışma içinde olan bir
anamuhalefet partisi karşısında biz yerli ve milli olarak
vatanımızın çıkarları, tüm milletimizin çıkarları noktasında MHP
ile biz her türlü adımı atmaya varız. Bu konuda tereddüdümüz dahi
yoktur.
İTTİFAK VE BARAJ: Bu konuda bir çalışma yok. Bana
göre bu, erken sayılabilecek bir tartışma. Ancak ülke olarak baraj
meselesinde tecrübemiz, deneyimimiz fazlasıyla var. Olaya ekonomik
ve mali istikrar olarak bakmamız lazım. 50 artı 1 ile siyasi
istikrar geliyor. Bütün bunları göz önüne aldığımızda belki bir
seçim öncesi ittifak düşünülebilir, onun üzerinde durulabilir. Bu
da yetkili kurullarımızın çalışması, gerekli değerlendirmeleri
yapması gereken bir iştir. Nasıl bir adım atılabileceği bilahare
düşünülebilir. Bunlar da bu ülkenin evlatlarının birbirleriyle
neler yapabildiğini göstermesi açısından çok önemlidir.