Erdoğan’dan Firavun benzetmesi
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır’da yaşanan olaylarla ilgili orada sadece insanların ölmediğini, aynı zamanda insanlığın öldüğünü ifade ...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır’da yaşanan olaylarla ilgili
orada sadece insanların ölmediğini, aynı zamanda insanlığın
öldüğünü ifade ederek, “Mısır’ın darbeci yöneticileri, bu dünyanın
kudretli gibi görünen Firavunlarına dahi kalmadığını bilmeleri
gerekir. Onlar bunu çok iyi bilirler. Er yada geç bir ‘Musa’ çıkar
ve zulmün hesabını sorar” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan ziyareti öncesinde
Esenboğa Havalimanı’nda düzenlediği basın toplantısında Mısır’da
halka yönelik gerçekleşen katliamları değerlendi.
"Mısır halkına karşı, askeri darbeyi yapanların çok açık bir
katliam yaptıklarını dünya televizyonlarından izledik” diyen
Başbakan Erdoğan, inandıkları doğruları söylemedikleri sürece
ayakta kalamayacaklarını vurgulayarak şöyle dedi:
"İnandığımız şeyleri söylemeye devam edeceğiz. Haksızlık karşısında
susan dilsiz şeytandır. Şehadete inanmış olan bu insanlar, er veya
geç Mısır’da bu demokratik haklarının neticesini de
kazanacaklardır. Batı bunu anlamak durumundadır. Eğer Batı
demokrasi testinden geçmek istiyorsa bunu anlamak durumundadır. Ama
demokrasi testini kaybetme noktasında veya demokrasinin
sorgulanması gibi bir sürece karar vermişse o ayrı bir konudur.
Nitekim bu konuda Batılı ülkeler eğer samimi davranmazlarsa, samimi
adımlar atmazlarsa ben inanıyorum ki artık demokrasi dünyada
sorgulanmaya başlanacaktır.”
Başbakan Erdoğan, darbenin yapıldığı 3 Temmuz’dan bugüne Türkiye
olarak bu darbeyi eleştirdiklerini vurgulayarak, “Darbeye karşı
yapılan barışçı gösterileri hep destekledik. Bizi ’Mısır’ın iç
işlerine niçin karışıyorsunuz’ diye itham ettiler. Bize ’Arapların
iç işlerine niye karışıyorsunuz’ diyorlar. Suriye olunca neden
Türkiye’den destek istediniz, Suriye, Arap değil mi? Mısır da bizim
komşumuz. Medeniyet ve kültürel olarak bağlarımız var. Mısır’da
sadece demokrasi değil insanlık hedef alınmıştır. Mısır’da
demokrasiye ölümcül bir darbe vurulmuş ardından insanlık can
çekişmeye başlamıştır. Bir ülkenin ordusunu, askerlerini, polisini,
ağır silahlarını kendi halkına çevirmesi, meydanlarda adaleti
beklemekten başka hiçbir şey yapmayan kendi halkını toplu halde
katletmesi içişleridir diyerek asla görmezden gelinemez. Mısır’da
sorun öyle bir noktaya gelmiştir ki bu katliamı işleyenler kadar
artık bu katliama sessiz ve tepkisiz kalanlar da bu cinayetlerden
sorumludur” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, dünyanın gözü önünde binlerce masum insan
ölürken, masum kadınlar, çocuklar katledilirken, bunu görmezden
gelmenin duymadım, görmedim, bilmiyordum demenin doğrudan doğruya
bu cinayetlere ortaklık etmek olduğunu ifade ederek, “Susan, sessiz
kalan, herkesin, ellerine yüzlerine o masum çocukların kanı
bulaşmıştır” ifadesini kullandı.
Batı’nın Mısır’da darbe karşıtlarına yönelik katliama karşı sessiz
kaldığına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, “Bundan sonra hangi yüzle
demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerin bahsedeceksiniz” şeklinde
konuştu.
"MISIR’DA KATLİAMA SESSİZ KALANLAR DA BU CİNAYETLERDEN
SORUMLUDUR"
Mısır’da yaşanan olayları değerlendiren Erdoğan, Mısır’da katliamı
işleyenler kadar bu artık bu katliama sessiz ve tepkisiz
kalanlarında bu cinayetlerden sorumlu olduğunu söyledi. Dünyanın
gözü önünde binlerce masum öldürülmesine, masum kadınların, masum
çocukların alçakça katledilmesini görmezden gelmenin, görmedim,
duymadım ve bilmiyorum demenin doğrudan doğruya bu cinayetlere
ortaklık etmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, "BM Güvenlik
Konseyi’nin süratle toplanması gerekmektedir. Efendim filanca buna
evet der veya hayır der. Buna herkesin bir defa atılması gereken
adımlar noktasında evet demesi gerekir. Ha demiyor, eğer demezlerse
tarihi bir sorumluluk süreci başlar ve tarihe bunun hesabını ’evet’
demeyenler hiç bir zaman veremeyeceklerdir" diye konuştu.
BM Güvenlik Konseyi’nin kuruluş amacına uygun olarak Mısır’daki
olayları göz ardı etmenin mümkün olamayacağını dile getiren
Erdoğan, bu darbeyi görmeden gelenlerin, bu darbeyi
eleştiremeyenlerin, darbeye darbe deme onurunu dahi
gösteremeyenlerin masum çocukların katledilmesinde pay
sahibidirler. Kalbi olmanın, vicdani olmanın, onurlu olmanın bir
insan için bu darbe karşısında, bu katliam karşısında dik durmayı
ve sesini yükseltmeyi gerektirdiğini ifade eden Erdoğan, "Susan,
sessiz kalan ve tepkisiz kalan herkesin, her yönetimin ve her
uluslararası kuruluşun tıpkı darbeyi yapanlar gibi ellerine,
yüzlerine o masum çocukların kanı bulaşmıştır. Binlerce insanın
katledilmesini önleyecek gücü, iradesi, imkanı varken bunu
kullanmayanlar katillerin hamisi olarak bu cinayetlerin
failleridir, suç ortaklarıdır. Susmak onaylamaktır. Hatta susmak
fiili teşvik etmek o fiile ortak olmaktır. Buradan batılı ülkelere
açık açık sesleniyorum; Filistin’de Gazze’de sustunuz, Suriye’de
sustunuz ve hala susuyorsunuz. Yüz bini aşkın insan öldürüldü. Hala
susuyorsunuz ve Türkiye’de bugün 400 bini aşkın sığınmacı var hala
susuyorsunuz. Mısır’da sustunuz, susuyorsunuz. Peki bu aşamadan
sonra hangi yüzle demokrasiden, evrensel değerlerden, insan hak ve
özgürlüklerinden bahsedeceksiniz. Bu aşamadan sonra demokrasi
dediğiniz de, insan dediğiniz de, hukuk adalet dediğiniz de kimi
inandıracaksınız. Gözünüzün önünde insanlar toplu halde
katledilirken bunu durdurmak elinizde olduğu halde tam tersine bu
teşvik ederken artık ne yüzle insani değerlerden bahsedeceksiniz"
dedi.
ULUSLARARASI MEDYAYA ATEŞ PÜSKÜRDÜ
Uluslararası medyaya da seslenen Başbakan Erdoğan, Türkiye’de
polisin hukuk dairesinde kullandığı biber gazını saatlerce canlı
yayına taşıyan, günlerce Türkiye’den kışkırtıcı yayın yapan
uluslararası medyanın acaba Mısır’ı görmesi, bir satır olsun yayın
yapması için daha kaç masum sivilin ölmesi gerekiyor diye sordu.
Fok balıklarıyla ilgili günlerce yayın yapan uluslararası medyanın
Mısır’da, Suriye’de ve Filistin’de ölen çocukları görmesi için
acaba daha ne kadar kan akması gerekiyor diye soran Başbakan
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Mısır’da sadece insanlar ölmüyor. Mısır’da aynı zamanda insanlık
ölüyor, vicdan kuruyor, insani değerler, demokratik değerler tarihi
nitelikte ağır darbeler alıyor. Bir kere Mısır’daki darbe
yönetimine şunu hatırlatmak istiyorum; ’Tarihte hiç bir zalim zulüm
ile abat olmamıştır.’ Mısır’ın darbeci yöneticileri bu dünyanın
kudretli gibi görünen Firavunlarına dahi kalmadığını bilmeleri
gerekir. Onlar bunu çok iyi bilirler. Er yada geç bir ’Musa’ çıkar
ve zulmün hesabını sorar. Mısır’da Nobel Barış ödüllü Cumhurbaşkanı
Yardımcısının son derece geç ama haklı istifası herhalde darbe
yönetimi için bir örnek teşkil etmelidir. Bu katliamı
gerçekleştirenler şeffaf ve adil şekilde yargılanmalıdır. 30
Haziran’dan bu yana başta Cumhurbaşkanı Mursi olmak üzere
tutuklanan siyasiler serbest bırakılmalıdır. Başta BM ve Arap Ligi
olmak üzere uluslararası kuruluşlar ve ülkeler daha fazla kan
akmadan daha fazla can kaybı olmadan bugüne kadar
cesaretlendirdikleri darbecileri en azından bundan sonra derhal
kınamalı, katliamların durması için derhal harekete geçmelidir.
Mısır’ın 25 Ocak devrimiyle başlayan demokratikleşme umutları bu
askeri darbe ile söndürülmemiş tam tersine daha da güç kazanmıştır.
Mısır halkının ve milyonların haftalardır süren direnişi takdire
şayandır. Ramazan ayında o sıcağın altında oruç tutarak, namaz
kılarak, ibadet ederek şiddete asla izin vermeyerek devam eden
kutlu direniş tüm dünyaya, dünya tarihine örnek teşkil edecek bir
güzellik ve umut sergilemiştir. Kefenleriyle meydanı dolduran,
oylarına sahip çıkan, üzerlerine yağan kurşunları gülümseyerek
karşılayan Mısır halkı dünyaya adeta ders vermiştir. Buradan Mısır
halkını yürekten selamlıyorum. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi
Mısır halkının üzerine olsun diyorum. Mısır halkı bilsin ki
Türkiye’nin selamları, duaları onlarla beraberdir. Mısır halkı
bilsin ki ülke yönetimleri olmasa bile, uluslararası kuruluşlar
olmasa bile, uluslararası medya olmasa bile, dünya halklarının,
bölge halklarının kalpleri onlarla birlikte atmaktadır. Türkiye
tarihinin verdiği sorumluluk, ecdadından devraldığı miras gereği,
mazlumların dili, mazlumların sesi, mazlumların gönül yoldaşı
olmaya devam edecektir. Bize her zaman hakkı söylemek yaraşır.
Millet olarak tarih boyunca hep hakkı söyledik, hep hak mücadelesi
içinde bulunduk. Bugünde Mısır için cesaretle hakkı söylüyor, hakkı
tavsiye ediyoruz."
(İHA)