Erdoğan’dan Ergenekon açıklaması
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ergenekon davasında mahkemenin verdiği kararın nihai karar olmadığını belirterek, “Temenni ederiz ki adalet y...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ergenekon davasında mahkemenin
verdiği kararın nihai karar olmadığını belirterek, “Temenni ederiz
ki adalet yerini hakkıyla bulsun” dedi. Erdoğan, muhalefet
partilerinin tutumunu da eleştirerek, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı
açıklamalarla yargıya müdahale gibi bir anlayışın içine girdiğini
söyledi.
Başbakan Erdoğan bayram namazını Süleymaniye Camii’nde kıldı.
Namazın ardından içerdeki vatandaşlarla bayramlaşan Erdoğan,
ardından Süleymaniye Camii avlusunda bulunan Kanuni Sultan Süleyman
Türbesi’ni ziyaret etti. Burada beraberindekilerle birlikte
kahvaltı eden Erdoğan, daha sonra cami arka kısmında bulunan Mimar
Sinan Türbesi’ni ziyaret ederek, dua okudu.
Erdoğan Süleymaniye’den ayrılırken gazetecilere açıklamalarda
bulunan Erdoğan, “Ramazan Bayramı’nın tüm milletimiz için, tüm
İslam dünyası için, tüm insanlık için barışa vesile olmasını
Allah’tan temenni ediyorum. Malum bayramlar bizim değerler
silsilemiz içerisinde kardeşliğin doruğa eriştiği, birliğin,
beraberliğin, dayanışmanın, kırgınlıkların, dargınlıkların sona
erdiği adeta bütünleşme günlerimizdir. Temennim odur ki Ramazan
Bayramı da bu vesileyle olumlu istikamette kırılmanın, dönüşümün
olmasına vesile olur” diye konuştu.
Demokratikleşme paketiyle ilgili bir soruya yanıt veren Erdoğan,
“Demokratikleşme paketi yeni atılmış bir adım değil. Bizim son
büyük kongremizde bununla ilgili paketi açıklamıştık. Fakat şimdi
güncellemek suretiyle, nerelerde ne gibi aksamalar var, nereleri
nasıl güncelleyeceğiz, bu maddeler üzerindeki çalışmaları
arkadaşlarımız bitiriyorlar. İnşallah yeni döneme yönelik
demokratikleşme paketimizi açıklayacağız” dedi.
Erdoğan, bir soru üzerine de Meclis’in erken açılma durumunun söz
konusu olduğunu söyledi.
“BİRİNCİL MAHKEMENİN VERDİĞİ KARAR NİHAİ KARAR DEĞİLDİR”
Ergenekon davasında mahkemenin verdiği kararı değerlendiren
Başbakan Erdoğan, “Türkiye’de yasama, yürütme ve yargı kuvvetler
ayrılığını oluşturmaktadır. Biz kanaatlerimizi sarf ederken bu
kanaatlerimiz anayasanın amir hükümlerine ters düşmeden olmak
durumundadır. Ben o zaman kanaatimi çok açık net ifade ettim ve o
kanaatimde herhangi bir sapma söz konusu değildir. Ama birincil
mahkeme bir karar verdi. Birincil mahkemenin vermiş olduğu karar
nihai karar değildir. Bunun Yargıtay’da tekrar masaya yatırılması
söz konusudur. Yargıtay’ın vereceği karar da aslında nihai
değildir. Yargı noktasındaki sürecin nihayete ermesine kadar bir
yargı sürecidir. Temenni ederiz ki adalet yerini hakkıyla bulsun ve
kimse bundan zarar gören olmasın ve bu beklentimiz bu şekilde devam
etmektedir” diye konuştu.
“ANA MUHALEFET LİDERİNİN AÇIKLAMALARI BANA GÖRE SUÇ TEŞKİL
ETMEKTEDİR”
Erdoğan, muhalefet partilerinin tutumunu da eleştirerek, şunları
söyledi:
“Gerek ana muhalefetin, gerek diğer muhalefetin yapmış oldukları
açıklamalar bu süreçle ilgili çok çirkindir ve yargı organı
istediğim kararı verdiği zaman iyi, istemediğim bir kararı verirse
kötü diye bir mantık olmaz. Bu süreç içerisinde özellikle anayasa
gereği bu maddeye çok açık net muhalefet söz konusudur. Ana
muhalefet partisinin genel başkanının yapmış olduğu açıklamalar
bana göre suç teşkil etmektedir. Bu tür bir açıklamayı meşruiyet,
gayrimeşruluk gibi, ‘ben bu mahkemelerin hakimlerini tanımıyorum’
gibi ifadeler yargı içerisinde değerlendirilebilecek kanaatler
değildir ve bu tamamen yargıyı tesir altına almak yargıya müdahale
gibi bir anlayışın içine girmektedir. Bu gerçekten Türkiye’de
siyaset yapmanın edebinin de ne noktaya geldiğini göstermesi
bakımından çok önemli. Bu şekilde bir siyaset yapılamaz. Siyasetçi
konumunu gayet iyi bilecek ve bu tür hakaretlerle bu ülkede
kimsenin oyu yükselmez. Şu anda yapılan kamuoyu araştırmalarında da
ana muhalefetin oyunun nerede olduğu bellidir, diğerlerinin
oylarının nerede olduğu bellidir. Bizim bu konuda hassasiyetimiz
farklıdır. Biz böyle bir dalaşmanın içerisinde AK Parti olarak yer
almayacağız. Siyasetçi olarak da bu tür açıklamalar karşısında da
kanaatlerimizi edebi adabı içerisinde söylemek bizim de
görevimizdir.”
“BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMALARI ÇOK ÇİRKİN”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamaların da çok
çirkin olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, “‘Mademki bu insan böyle
bir örgütün başıydı, buna Başbakan niye imza koydu’ gibi
yaklaşımlar çocukça yaklaşımlar. Ana muhalefet genel başkanı bu
ülkede hala genel müdürlükten sıyrılamadılar. Genel müdürü gibi
çalışıyor, siyasetçi gibi değil. Önce genel müdürlükte çıkıp
siyasetçi olması lazım. Siyasetçi olduğu zaman da neyi nasıl
değerlendireceğini çok daha iyi değerlendirir ve bu konuda atamalar
nasıl yapılır öğrenmesi lazım. Bu atamalar içerisinde suçu sabit
olmamış bir insan için siz kalkıp da şöyledir, böyledir
diyemezsiniz. Önümüzde suçlu olan birisi varsa böyle bir adım
atmazsınız. Bunlar emekli olduktan sonra ortaya çıkan olaylardır.
Bunların yargının önüne nasıl geldiği konusu ayrıca
değerlendirilecek konulardır. Buralardan kendine göre bir şeyler
çıkarma gayreti içinde. En önemli savcı, hakim millettir. Milletten
daha büyük hakim söz konusu değildir. Yargıda da son söz
milletindir. Son sözü millet söyler” şeklinde konuştu.
“OBAMA İLE SURİYE VE MISIR KONULARINI GÖRÜŞTÜK”
Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Obama ile dün yaptıkları telefon
görüşmesinin sorulması üzerine ise görüşmede ağırlıklı olarak
Suriye ve Mısır konularını görüştüklerini söyledi. Erdoğan,
“Suriye’de müşterek ne gibi adımlar atabiliriz bunları konuştuk.
Aşırı uçların özellikle bir yer kapma yarışı içinde oldukları
hepimizin malumudur. Bunlardan biz de rahatsızız, aynı şekilde
batılı ülkelerde bu konuda ciddi manada rahatsızlık duyuyor.
Nitekim aşırı uçların, aynı şekilde PYD, El Kaide’nin kendi
aralarındaki kapışmalar bizim sınır illerimizde onlarca
vatandaşımızın şehit olmasına neden olmuştur. Biz bunu adeta bir
koalisyon anlayışlı içerisinde ülkelerle değerlendirerek Suriye’de
ne gibi bit tavır oluşturmamız lazım. Uluslararası hukuk noktasında
önce bir zemin oluşturma, bundan sonra da üzerimize düşeni yerine
getirmek durumundayız” dedi.
Mısır’da şu anda bir darbe hükümetinin söz konusu olduğunu kaydeden
Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu darbe hükümeti görüldüğü gibi önce yüzde 52 oyla seçilmiş bir
cumhurbaşkanını görevden almıştır. Görevden alan Sayın Mursi’nin
Milli Savunma Bakanlığı’na getirdiği Sisi’dir. Şu anda
cumhurbaşkanı olan kimdir? Mursi’nin Anayasa Mahkemesi’nin başına
getirdiği zattır. Bazıları ikide bir ‘Mursi kucaklamadı’ diyor.
Daha neyi kucaklayacak. Mursi’nin mevcut kabinesinin üçte biri
kendi atadığı kişilerdir, diğer üçte ikisi ise Mübarek yönetiminden
kalmış olan insanladır. Mursi, onlarla Mısır’ı yönetmenin gayreti
içinde oldu. Mursi’ye karşı bir ekonomik ambargo uygulandı. Türkiye
ve Katar dışında Mursi’ye destek veren hiçbir ülke yoktu. Darbe
hükümeti ve hemen ardından 16 milyar dolar gibi bir destek geldi.
Batılı ülkeler hala ‘darbe’ diyememiştir, ‘müdahale’ diyorlar.”
“DEVLET ARASI HUKUKTA, SİYASİ LİTERATÜRDE MISIR’DA YAPILAN
DARBEDİR”
Erdoğan, daimi üyelerin hepsiyle görüştüğünü belirterek, “Hepsiyle
bunları konuştuğumuzda ‘biz de sizin düşüncenizi paylaşıyoruz,
yapılanı tasvip etmiyoruz’ diyorlar ama ‘darbe’ diyemiyorlar. Darbe
dedikleri anda uluslar arası hukuk noktasında yeni bir süreç
başlayacaktır. Biz bu noktada darbecilerin yanında olmayacağız.
Yüzde 65 oyla kabul edilmiş bir anayasa var. Bunu bile askıya
aldılar. Bunu nasıl kabul edeceksiniz? Bu millete saygısızlıktır.
Tahri’rde toplananı millet kabul ediyorsunuz, Adeviye’de,
Mansuriye’de, İskenderiye’de toplananı millet kabul etmiyorsun.
Ramazan boyu devam eden bir süreç var ve hala da kararlılıkla bunu
devam ettiriyorlar. Ben devam ettireceklerine inanıyorum, bir
sorunun cevabını arıyorlar. ‘Benim oyum ne oldu, ben oy verdim,
benim bu irademe saygı istiyorum’ diyorlar. Benim öğrendiğim
demokrasi budur. Devlet arası hukukta, siyasi literatürde bunlara
karşı yapılan darbedir. Bunun başka bir izahı olamaz. Bu batının
samimiyet testinde kaybedişi anlamına gelmektedir. Mısırlı
kardeşlerimizin şu ana kadar yanında olduk, bundan sonra da
yanlarında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Erdoğan, bayram süresince nerede olacağını sıran gazetecilere,
“Bayram programında demokratikleşme paketi üzerinde çalışmalarımı
sürdüreceğim. İstanbul dışında olacağım. İstanbul’da olursam beni
rahat bırakmazsınız. Rize’ye 24-25-26 Ağustos tarihlerinde
gideceğim” dedi.
Gezi Parkı benzeri eylemlerin sonbaharda yeniden yaşanacağı
yönündeki iddiaları da değerlendiren Başbakan Erdoğan, “Ben bu
yollara tevessül etmenin ülkemiz için bir sıkıntı nedeni
olabileceğini söyleyebilirim. Ama bu tür yollara tevessül edenler
bu ülke tüm güvenlik güçleriyle ghereken cevap neyse, haddini
bilmeyenlere haddini bildirir. Bunların hiçbirisinin özgürlük
arayışı olmadığı ortadadır. Neyiniz eksik. 10 yıl içerisinde A’dan
Z’ye temek hak ve özgürlükler noktasında cumhuriyet tarihin boyunca
verilmemiş hakları AK Parti iktidarı vermiştir ve görülmemiş
reformları yapmıştır. Bütün bunlar açık net ortada. Bütün bunların
karşısında herhangi bir yanlış yapılması halinde de gereken neyse
onu yaparız” dedi.
Başbakan Erdoğan’a bayram namazı sırasında İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz
Babuşçu ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, bayram namazı
sonrasında ise Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve İstanbul
Valisi Hüseyin Avni Mutlu da eşlik etti.
(İHA)