Erdoğan'dan dünyaya yeni mesaj
Abone olPartisinin grup konuşmasını yapan Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin dış politikası ile ilgili Türkiye'nin Dünya meselelerinde karnından konuşan ülke olmayacağını söyledi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Türkiye'nin tarafı olduğu bütün uluslararası meselelerde tarzının,
duruşunun ve mesajının açık ve net olduğunu belirterek,''Türkiye,
dünyaya karşı karnından konuşan bir ülke değildir, olmayacaktır''
dedi. Filistin ile İsrail arasında çok uzun zamandır devam etmekte
olan problemlerin çözümünde yeni bir merhaleye gelindiğini ve
iyimser beklentilerin arttığı bir dönemin yaşandığını ifade eden
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, bölgede yıllar önce kendi kabuğuna
çekilerek bıraktığı büyük boşluğu, yeniden doldurma noktasına
geldiğini söyledi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında
yaptığı konuşmada, daha önce 36 ilde yapılan teşvik uygulamasının
kapsamının genişletilerek, 49'a çıkarıldığını bildirdi. Teşvik
kapsamına, Artvin, Çorum, Elazığ, Kahramanmaraş, Karaman,
Kastamonu, Kilis, Kütahya, Nevşehir, Niğde, Rize, Trabzon ve
Tunceli illerinin de alındığını ifade eden Erdoğan, elde edilen
başarıların, rekor göstergelerin kendilerini asla rehavete,
şımarıklığa, gevşemeye sevk etmeyeceğini, tam tersine kararlılığın,
disiplinin artarak devam edeceğini söyledi. İşadamlarından
memleketlerine yatırım yapma çağrısında bulunan Erdoğan,
milletvekillerinden de bölgelerindeki işadamlarını memleketlerine
yatırım yapma konusunda çalışmalarını istedi. Türkiye için Türkiye
ekonomisi için daha yapacakları çok işlerinin olduğunu kaydeden
Başbakan Erdoğan, ''inşallah yaşatacağımız çok daha fazla sevinçler
var. Bunları da yaşayarak hep birlikte göreceğiz'' dedi. DIŞ
İLİŞKİLER Göreve geldikleri ilk günden beri dünya ile bütünleşmek,
bölgedeki ve dünyadaki sorunlara aktif bir barış diplomasi ile
çareler aramak, Türkiye'nin büyüklüğüne yaraşır bir vizyon
geliştirmek konusundaki kararlılığı ifade ettiklerini kaydeden
Erdoğan, şöyle konuştu: ''Tarafı olduğumuz bütün uluslararası
meselelerde tarzımız, duruşumuz, mesajımız açık ve nettir. Türkiye
dünyaya karşı karnından konuşan bir ülke değildir, olmayacaktır.
Bizim inancımıza göre ne kadar karmaşık olursa olsun, bütün
uluslararası meselelerde hakkaniyetli çözüme açılacak bir kapı
bulunabilir. Biz daima o kapının arayışı içinde olacağız ve iki
yıldır olduğu gibi bu iyi niyetli yaklaşımımızın meyvelerini de
alacağız. Günümüz dünyasında artık uluslararası meselelerden
tarafların anlı şanlı zaferlerle çıkması mümkün değildir. Ancak
bütün tarafları tatmin edecek uzlaşma noktaları yakalamak
mümkündür. Bizim arayışımız, bütün tarafların kazanacağı hal
çarelerine ulaşmaktır. Çevremizde meydana gelen her gelişmeye bu
gözle, bu perspektifle bakıyoruz. Yanı başımızdaki yangınlara
duyarsız kalmak, bana dokunmayan yılan bin yaşasın deme lüksümüz
yoktur. Coğrafyamız itibariyle yoktur, tarihimiz ve medeniyetimiz
itibariyle yoktur, milli menfaatlerimiz itibariyle yoktur. Bütün bu
koordinatlar, Türkiye'yi bu coğrafyanın kalbindeki merkez ülke
haline getirmektedir. Şunu herkes bilsin ki, kendi gölgesinden
kaçan bir ülke olmayacağız. Kendi bin yıllık tarihimize, engin
coğrafyamıza, milli misyonumuza yüz çevirmeyeceğiz. Aksi halde
bugün komşumuzu yakan yangınlar yarın bizim kapımıza dayanacak,
bugün başkasına dokunan yılan yarın benim başıma çöreklenecektir.''
''FELAHA ULAŞILACAK TEK YOL BARIŞ...'' Dünyanın her bölgesinde
insanlığı felaha (kurtuluş) ulaştıracak olan tek fikrin barış
olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, bu fikri en gür sesle her
zeminde dillendirdiklerini, büyük bir kararlılıkla bunu yapmaya
devam edeceklerini söyledi. Kimseyle çatışma niyetinde
olmadıklarını, hiçbir coğrafya üzerinde de gizli bir emelin, sinsi
bir planın, projenin olmadığını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle
devam etti: ''Biz kendi güvenliğimizi, esenliğimizi, geleceğimizi,
uzağımızdaki ve yakınımızdaki milletlerden ayrı görmüyoruz. Barışı
sadece kendimiz için değil, bütün dünya için istiyor, dünyanın
geleceğini de buna bağlı görüyoruz. Bu çerçevede, nerede bir yangın
varsa su taşımaya, nerede bir yara kanıyorsa merhem olmaya hazırız.
Bu uğurda her türlü imkanı seferber etmekten de çekinmeyiz. Barış
bizim hem bölgemizde hem de dünyada vazgeçilmez önceliğimiz olarak
kalacaktır. Tarihin milletimize mirası olan bu misyonu asırlar
boyunca taşıdığımız gibi bugün de hakkıyla taşıyacağımızdan şüphe
duymuyorum.'' GÜL'ÜN ORTADOĞU TEMASLARI Dışişleri Bakanı Abdullah
Gül'ün, Filistin ve İsrail yetkilileriyle temaslarda bulunmak üzere
kalabalık bir heyetle birlikte bölgeye ziyaret gerçekleştirdiğini
anımsatan Erdoğan, bu ziyaretle birlikte Türkiye'nin, Ortadoğu
barış süreciyle ilgili olarak neler yapabileceğini daha net olarak
görme imkanına kavuşacağını bildirdi. Filistin ile İsrail arasında
çok uzun zamandır devam etmekte olan problemlerin çözümünde yeni
bir merhaleye gelindiğini ve iyimser beklentilerin arttığı bir
dönemin yaşandığını anlatan Başbakan Erdoğan, ''Umudumuz odur ki,
taraflar bugün karşılıklı iyi niyet adımları atmaya ve bölgede
yıllardır yaşanmakta olan acı tabloları ortadan kaldırmaya dün
olduğundan daha yakındırlar'' dedi. FİLİSTİN VE IRAK SEÇİMLERİ
Türkiye'nin bu çatışmanın her iki tarafıyla iyi ilişkiler içinde
olan bir ülke olması dolayısıyla, tarafları barış temelinde
şekillenecek yeni bir buluşma noktasına yaklaştırmakta önemli
katkılar sağlayabileceğini bildiren Başbakan Erdoğan, şunları
kaydetti: ''Hükümet olarak bu barış sürecine doğrudan katkı
sağlamayı bir görev biliyoruz. 9 Ocak tarihinde yapılacak Filistin
başkanlık seçimleri öncesinde bölgede barış zeminini güçlendirecek
çabayı göstermek konusunda uzak ya da yakın bütün ülkeler de bu
paralelde aktif çaba göstermelidirler. Seçimlerin en iyi şartlarda
gerçekleşmesi için Türkiye hem maddi, hem manevi katkılarını
esirgemeyecektir. İnanıyorum ki bu önemli seçim, şeffaf, demokratik
ve başarılı biçimde gerçekleştirilecek ve bölgede barışın tesisi
için yeni kazanımlar sağlanacaktır. Aynı şekilde Irak'ta da
seçimlerin vakit geçirilmeden yapılmasını ve Irak halkının yaşadığı
sıkıntıların bir an evvel sona ermesini temenni ediyoruz. Irak'ta
barış ve huzur ortamının tesisi için üstümüze düşeni yapmaya
hazırız. Biz, bölgede barış sürecinin kapsamlı bir süreç olmasını
istiyoruz. Bundan önce olduğu gibi her uluslararası zeminde, her
bölgesel toplantıda olduğu gibi, Dışişleri Bakanımızın yaptığı
Filistin ve İsrail ziyaretlerinde ve ardından gideceği Ürdün'de de
bu milli beklentilerimiz açıkça dile getirilmektedir. ASYA'DAKİ
DEPREM Şundan emin olunuz ki Türkiye'nin bölge için ne kadar büyük
bir ağırlığa ve öneme sahip olduğu her geçen gün biraz daha iyi
anlaşılmaktadır. Türkiye, bu bölgede yıllar önce kendi kabuğuna
çekilerek bıraktığı büyük boşluğu yeniden doldurma noktasına
gelmiştir. Bu yaklaşımımızın bölgeye kalıcı barışın geri gelmesi
için taşıdığı değer ve ağırlık kısa zamanda ayan beyan ortaya
çıkacaktır.'' Başbakan Erdoğan, konuşmasının son bölümünde, Güney
Asya'da meydana gelen depreme değindi. Türkiye'nin de deprem
acısını yaşayan bir ülke olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan,
Türkiye'nin ilk etapta 1 milyon 250 bin dolar nakdi yardımda
bulunduğunu, başlatılan kampanyaya AK Parti Grubu'nun da 50 milyar
lira ile katkı sağladığını belirterek, milletvekillerinin de bu
kampanyaya bireysel katkılarının olabileceğini söyledi.