Erdoğan'dan Doğan medyasına olay çıkış
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde, Doğan medyasına Ahmet Kaya üzeridnen eleştiri yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'nın Gölbaşı
ilçesinde yaptığı konuşmada, Doğan medyasının kendisine 'diktatör'
yaftası yapıştırdığını ifade ederek, 'ahmet Kaya'nın yuhalandığı ve
çatal bıçak fırlatılmasına maruz kaldığı geceyi' hatırlattı.
"KOVALADINIZ O RAHMETLİYİ BE"
Erdoğan, Doğan medyası için "Orada bulunanlardan bazı
köşe yazarları ‘vay şerefsiz vay’ diye başlık atmışlardı. Sonra
utanmadan sıkılmadan dediler ki biz orada değildik. Resimleriniz
var resimleriniz. Ne orada değildiniz be. Hepiniz o fotoğrafa
girdiniz be. Kovaladınız o rahmetliyi be. Hepiniz oradaydınız."
diyerek Ahmet Kaya üzeridnen eleştiride bulundu.
"ELİNDE SAZ OLANLARA İNANMAYIN..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'nın Gölbaşı İlçesi'nde
yaptığı konuşmada, HDP EŞ Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı,
ismini vermeden eleştirdi; daha önce de Demirtaş'ın saz çalmasıyla
ilgili ironik eleştiriler yapan Erdoğan, bu kez ''Şimdi de elinde
saz olanlara inanmayın'' diye mesaj verdi:
"Şimdi de elinde saz olanlara inanmayın. Gerçek
aşıklardan değil bunlar. Gerçek aşıklar şu anda toprağın altında.
Onlar diyor ki “uzun ince bir yoldayız gidiyoruz gündüz gece”
Unutmayın Aşık Veysel’i de bu Ankara’ya sokmamıştı bu zihniyet.
Bunlar bu kadar pespaye ettiler. Ben Ziya Gökalp’in şiirini
okuduğum için hapse girdiğim o kara günleri hep yaşadık. İçine
kapanan Türkiye adeta bölgesiyle dünyasıyla tamamen irtibatı
koparılmış bir Türkiye."
İşte Erdoğan'ın o açıklamaları:
Ankara hiç bizi yalnız bırakmadı. Ankara bize güç verdi. Aman ha sandıklara mutlaka yüzde yüz katılın. Pazar günü tarihin en yüksek katılımıyla Ankara sandıklara sahip çıkıyor mu? Sizlerle iki müjdeyi paylaşmak istiyorum. Gölbaşı'na 200 yataklı hastane inşaası için çalışmalar son aşamaya geldi. Hemen arkasından da ihale ve inşa aşamasına geçilecek. İkinci müjdemiz, Mogan Gölü'nün temizlenmesiyle ilgili, onun da projesi hazır, çok yakında somut adımlar atılmaya başlanıyor. Tabi hasretle beklediğiniz, bizim de beklediğimiz Gölbaşı’nı ikiye bölen Konya yolu meselesiyse, yapılacak otoyolla zaten kendiliğinden çözülecek.
"BUGÜN SİZLE DERTLEŞMEK İSTİYORUM"
Bugün sizlerle dertleşmek istiyorum. 78 milyon vatandaşıma içimi
dökmek istiyorum. Ben milletin ilk defa seçtiği bir
cumhurbaşkanıyım. Sizler anayasadaki başkomutandan bahsediyorsunuz
değil mi? Karıştırmayalım. Sözüm, Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla,
Zaza'sıyla, Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla, Gürcü'süyle, Roman'ıyla 78
milyonuyla biz yaradılanı severiz yaradandan ötürü.
"İKİ ÖNEMLİ TEHLİKE VAR"
Bu ülkede iki tane önemli tehlike var. Bunlardan bir tanesi makbul
Türkler, bir diğeri de makbul Kürtler. Biz her ikisine de hayır
diyoruz. Bizim anlayışımızda ne siyasi Kürtçülük vardır, ne siyasi
Türkçülük vardır.
"NE AYDINI YA BUNLAR KARANLIK..."
Terör örgütünün güdümündeki parti bizim bayrağımıza alternatif
bayrak çıkartmış. Sözüm ona bazı aydınlar çıkmış. Ne aydını ya
bunlar karanlık karanlık. Bizim bayrağımıza alternatif bayrak
çıkartanlardan yana mı olacaksınız, yoksa bayrağımızdan yana mı
olacaksınız? Ben
"KİMMİŞ DİKTATÖR..."
Neymiş diktatör. Kimmiş diktatör. 90 parti var 20’si seçime
giriyor. Bu nasıl diktatör ki her gün gazetelerinden
televizyonlarından küfredecekler. Ben diktatör olsam sen
küfredersin he, hakaret edersin he. Diktatörün olduğu ülkede bunu
yapamazsın. Adamın anında işini bitirirler. Biz bu yola böyle
çıktık.
DOĞAN MEDYASI
Bunu Doğan Medyası sosyal medyasında yapmadı mı? Şimdi allayıp
pullayıp pudralayıp çıkarıyorlar. Niye? Diyorlar ki yine bu yola
bunlarla devam etmemeliyiz. Ben niye meydanlardayım? Tek sebebi var
bunlar yıllarca bu ülkede hükümetler kurdular, hükümetler
indirdiler. Artık bu ülkede millet hükümet kuracak, millet hükümet
indirecek.
Hatırlayın şimdi de eski Türkiye koalisyonu kurdular değil mi? Atalarımızın güzel bir sözü var. Kırk çürük yumurtadan bir sağlam yumurta etmez. Bunu böyle bilin. Ülke yönetilemez bir haldeydi. Siyaset kurumu felç olmuştu. Ekonomi çökmüştü. Kepenkler kapanmıştı. Sosyal barış tehdit altındaydı. Çiftçi işçi memur ev kadını herkes huzursuzdu. 2002’nin Kasım’ında biz bu yönetimi kimlerden aldık? DSP, MHP, ANAP’tan aldık. Ben şimdi buradan bu partilere gönül veren kardeşlerime sesleniyorum.
"BE KARDEŞİM MİLLİ İRADE SENİ TANIYOR..."
Bu MHP beş yıllığına iktidara gelmemiş miydi, DSP 5 yıllığına
gelmemiş miydi? Niye bunlar 3,5 yılda bırakıp kaçtılar. Niye erken
seçim dediler? Fakat iyi ki de demişler. Yoksa bu millet bunların 5
yıllık zulmüne nasıl tahammül edecekti ya. Düşünün MHP’yi
parlamentoya bile sokmadı millet. Şimdi çıkmış meydanlarda
dolaşıyor. Diyor ki tek başına iktidar. Be kardeşim milli irade
seni tanıyor, biliyor. Siz değil misiniz 25 tane bankayı batıran?
50 milyar dolar faturayı millete kesen siz değil misiniz? SHP’si
ANAP’ı DSP’si MHP’si bu ülkede işçiden memurdan 15 katrilyon
kestiler. Bunun adı neydi zorunlu tasarruf. Başbakan oldum masamın
üstüne geldi bu. Dedim ya devlet memuruna işçisine borçlu olur mu?
Arkadaşlar hemen bunu ödeyeceğiz dedik ve biz ödedik.