Erdoğan'dan Din Şurası'nda flaş Osmanlıca açıklaması
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 5. Din Şurası'nın açılışında 'Bu ülkede Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecek' diyerek tartışmalara son noktayı koydu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da Din
Şurası'nın açılışında, çok konuşulan ve tartışılan 'zorunlu
Osmanlıca dersi' konusunda son noktayı koydu, Osmanlıca dersini
eleştirenlere çok sert cevap verdi.
Erdoğan, şurada özellikle son günlerin önemli tartışma konusu
'zorunlu Osmanlıca dersi' konusunda çok net bir açıklama
yaparak; "Osmanlıca'nın bu ülkenin evlatlarının
öğrenmesinden ürkenler var. Bunlar istese de istemese de bu
ülkede Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecektir." dedi.
Şura; Türkiye’nin iç dinamiklerinin yanı sıra Ortadoğu’da mezhep
çatışmaları çerçevesinde meydana gelişmeler çerçevesinde de ayrı
bir önem kazandı. Erdoğan’ın, açılış töreninde “dini bilgi ve
eğitim ile mezhep” konularının ele alınacağı şura çerçevesinde
önemli mesajlar verdi.
İşte Erdoğan'ın Din Şurası'ndaki konuşması:
"KENDİ NESLİNİN MEZAR TAŞLARINI OKUYAMAMASINDAN DAHA BÜYÜK AYIP
OLABİLİR Mİ?"
Osmanlıca'nın bu ülkenin evlatlarının öğrenmesinden ürkenler
var. Diyor ki, mezar taşlarını mı okutacağız diyor. Kendi neslinin
mezar taşlarını okuyamamasından daha büyük bir ayıp olabilir
mi?
Bizim şah damarımız kesildi. Bir neslin bundan uzaklaştırılması
sıradan bir şey değildir.
"BUNLAR İSTESE DE İSTEMESEDE BU ÜLKEDE OSMANLICA
ÖĞRENİLECEK!"
Süleymaniye'deki eserleri okuyamayan bir millet neye yarar? Çok zengin birinin iflası nasıl zor bir şeyse, bu kadar zengin bir ilmin iflası daha kötü bir şeydir.
Bunlar istese de istemese de bu ülkede Osmanlıca öğrenilecek ve
öğretilecektir.
"TÜM KESİMLERİ CESARETLENDİRMEK BENİM
GÖREVİM"
Batı'da Hıristiyanlıktan boşalan yere yurttaşlık koydular,
Türkiye'de de aynı şey yapılmaya çalışılıyor.
40 yıldır siyasetle iştigal eden biri olarak beni ilgilendiren
vazifem pratik alandır. Dine ait meselelerin tüm meselelerin
özgürce konuşulabilmeli. Tüm kesimleri de cesaretlendirmek benim
görevim.
Tanzimattan beri meseleler özgürce ele alınamadı. Din konusu
objektif, mahalle baskısından uzak bir şekilde
konuşulamamıştır.
"FİLMLERDE, ROMANLARDA, KARİKATÜRLERDE DİNDARLIK CEHALET VE
YOKSULLUKLA EŞ TUTULDU"
200 yıldır dindarlar horlanmaya, tahkir edilmeye mazur
kalmışlardır. Filmlerde, romanlarda, karikatürlerde dindarlıkla
cehalet eş tutulmuştur. Din ve dindarlık yoksulluğun nedeni olarak
görülmüştür. Din hep terakkiye mani olarak anlatılmıştır.
İslamafobia, faşizme eşit olan bu sorun Türkiye ve İslam
coğrafyasında bizzat içeride, siyasiler, yazarlar bunu
körüklemiştir.
Dine sistemli bir taarruz gerçeklemiştirler ki İslam'ı savunacak
alimler kendilerini savunmaktan bir türlü ofansif pozisyona
geçememişlerdir.
"VAHYİ BİR KENARA BIRAKIP SADECE AKIL VE BİLİME YÖNELTİLMEK
İSTENMESİ MANİDAR"
Bazı zihniyet mensupları akıl ve bilimden başka bir şey tanımamış
vahye saldırmışlardır.
Oku diye emredilen bir dinin mensubuyken sanki bunun karşısındaymış
gibi gösterilmiş.
Yüce kitabımızda hep akledilmekten bahseder. Böyle bir dinin
mensubuyken vahyi bi kenera atıp sadece akıl ve bilime yöneltilmek
istenmesi manidardır.
Kur'an yasaklanmış, Camiler ahır olarak kullanılmış, ezan
yasaklanmış, sakal bırakanlar, başörtüsü takanlar hakir
görülmüş.
Yazı, karikatür, film ve romanlarda din ve dindarlar hor görülmüş.
Dindarlara cevap hakkı bile verilmemiş.
"DİNDAR NESİL YETİŞTİRDİĞİMİZ İÇİN SALDIRIYA MARUZ
KALDIK"
Dini savunan siyasetçiler dinci yaftası yapıştırılmış.
Sözüm ona alimler desteklenmiş sırtları sıvazlamışlardır. Dini
özünden kopartmaya çalışanlar, ekranlar yoluyla imkanlarına
imkanlar katmışlardır.
Bunun yanında hasbi bir şekilde yazanlar, mücadele edenler en ağır
eziyetlere maruz kalmıştır.
Ben de bu yüzden saldırılara uğradım ve uğramaya da devam ediyor.
Biz bu millete cesaret aşılıyoruz. Biz 200 yıldır sorulamayan
soruları sorduğumuz için içerden ve dışardan saldırıya uğruyoruz.
Eğitim sisteminde Kur'an ve Siyer derslerini koyduk diye saldırıya
uğradık. Dindar nesil dediğimiz için saldırıya maruz kaldık.
"BİZİ HEDEF YAPIYORLAR"
Amerika kıtasını Müslümanlar keşfetti dedik diye saldırdılar. Önce
Türkiye'de sonrasında tüm mazlum milletlerin hakkını savunduğumuz
için bizden rahatsız oluyor ve bizi hedef yapıyorlar.
Darbeyle iş başına gelmiş bir şahıs İnterpol'e talimat veriyor.
İslam Alimler Birliği Başkanı Yusuf El Kardavi hakkında kırmızı
bülten çıkartıyor.
"İSLAM DÜNYASINDA BİR BİRLİK YOK"
İlim siyasetin emrinde olmaz. Siyaset ilmin emrinde olur. Bunlar
dünyanın iyiye gitmediğini gösterir.
Diyanet İşleri Başkanlığımız burada alınan kararları İslam
dünyasıyla paylaşması lazım. İslam dünyasında bir birlik yok.
Türkiye bunun öncülüğünü yapabilir.
Dünya ekonomi sistemine sağlam eleştiriler getirdik diye bizden
rahatsız oluyorlar. Petrolü, elması sömürdüğünüz için bizden
rahatsız oldular.
İslam ülkelerine hitaben 27 tanesi bizden deyince bozuldular. İslam
ülkelerinde gerekli zekat verilmediği için bu kadar fakirlik var
dedik. Yine bizden rahatsız oldular.
"DÜNYANIN KÖTÜYE GİTTİĞİNİN ALAMETİ"
Talimatla Müslüman Alimler Birliği Başkanı kırmızı bültenle aranmak
üzere adım atılıyor. Bu gelişmeler dünyanın kötüye gittiğinin
alametidir.
"ONLAR BİZİM SUSMAMIZI İSTİYORLAR"
Nasıl doğru sorular sorduğumuz için bize karşı çıkıyorlar. 200
yıldır konuşulmayan soruları soruyoruz. Onlar bizim susmamızı
istiyorlar biz ısrarla Filistin diyoruz. Mısır'da demokrasi, Suriye
diyoruz.
BM'ye diyoruz ki, dünya beşten büyüktür. İşlerine gelir mi? Gelmez.
Saltanatı bırakmak istemezler.
"1.5 MİLYAR MÜSLÜMAN DÜNYAYI TEMSİL EDEN BİR ÜLKE
YOK"
1.5 milyar Müslüman dünyayı temsil eden bir ülke yok. Böyle bir şey
olabilir mi? Bunlar 1. Dünya Savaşı'nın şartlarıydı. Gerek
içerideki taşeronlarıyla, uluslararası medyayla üzerimize
gelecekler.
Besleyip büyüttükleri sahte din adamlarıyla üzerimize
gelecekler.
İhanet şebekeleriyle üzerimize gelecekler. Sadece Lawrenceler'le
değil. Hasan Sabbah'larla, Müseylemetül Kezzab'larla üzerimize
gelecekler. Ama biz yılmayacağız.
"DİN SANKİ DEVLETE TEHDİT GİBİ BİR ALGI
YARATTILAR"
Dinin sahibine de mahcup olmayacağız. Bu mücadele 200 yıldır
esirgenen hakların mücadelesidir. Din sanki devlete tehdit gibi bir
algı yarattılar. Biz bunun son bulması için uğraşıyoruz.
Kendi elleriyle kendi dinlerini inşa etttiler. Yurttaşlık
anlayışıyla yapay bir din oluşturmak istiyorlar. Din ve devlet
işlerini ayırarak dine yapılan her saldırıyı meşru gösterdiler. Bu
yapay dine inanmak işlerine geliyor.
"KABE ONLARIN OLSUN BİZE ÇANKAYA YETER"
"Kabe onların olsun bize Çankaya yeter" diyen sipariş şairleri
vardı.
Alevi - Sünni, Müslüman, Hırıstiyan olması gerekmez. Bizim
mücadelemiz tüm insanlık içindir. Biz can için mücadele
edeceğiz.
200 yıldır yaşanan baskılara rağmen Türkiye'nin alimleri,
münevverleri ayaktadır.
"BU DİNİN BİR SAHİBİ VAR""
Türkiye'deki alimler Batı'yı ve Doğu'yu da biliyor. Tüm insanlığa
ışık tutan yine de sizler olacaksınız. Ümmetin ve tüm mazlumların
yüzü size çevrilmiş durumda.
Çöken bir medeniyeti ayağa kaldıracak olanlar da sizlerseniz. Ben
bir Müslüman oalrak şunu çok iyi biliyorum: Bu dinin bir sahibi
var. Onu koruyacak. Bize düşen de bu emanetin hakkını vermek.
Dinin hakkını verebilrsek mezhepler arası kavga sonra erecek.
"AKAN KANI DURDURACAĞIZ"
Doğru soruları sorabilirsek akacak kanı durduracağız. Bize dikilen
kıyafeti atıp kendimiz olabilirsek o zaman işler çözülür.
İçinden geçtiğimiz bu süreçte böyle bir şuranın umut olacağına
inanıyorum. Şimdiden gayretleriniz için teşekkür ediyorum
ŞURA 3 GÜN SÜRECEK!
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Din Şurası’nın beşincisi bugün Ankara bilkent Otel’de düzenleniyor. Şura, 3 gün sürecek. Şuranın başlığı; "Günümüzde Yeni Dini Anlayışlar; Dini Bilgi, Eğitim ve Din Hizmetleri" olarak belirlendi.
Şuraya çok sayıda bilim adamı katılarak, sunumda bulunacak. Şurada ele alınacak konular özetle şöyle belirlendi:
”İslam Dünyasında Değişimin Dinamikleri", "Hayata Uyumun Aracı ya da Çatışmanın Kaynağı Olarak Mezhep", "Günümüzde Dini Anlayışlar: Kaynakları, Ayrışma Noktaları/Nedenleri ve Yeni Kimlikler", "Dini Anlayışların ve Yaşam Biçiminin Oluşumunda Etken Olan Metodolojik Unsurlar", "Dini Hayatta Evrilme, İnanç ve Amelde Eksen Kayması", "Modern Toplumda Dinin Bireysel Ve Toplumsal Temsili"
BİRİNCİ DİN ŞURASI 1993'TE YAPILMIŞTI
Birinci Din Şurası 1993 yılında, ikinci şura 1998, üçüncü şura 2004, dördüncü şura ise 2009 tarihinde düzenlenmişti. 5. Din Şurasının açılış törenine Cumhurbaşkanı seviyesinde katılım da dikkat çekici bulundu.