Erdoğan'dan Denktaş'a sert mesaj
Abone olErdoğan, "hiçbir milletin, ülkesini, milletini ucuza kaptırmanın alçaklığını yaşamayacağını" belirtti.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "hiçbir
milletin, ülkesini, milletini ucuza kaptırmanın alçaklığını
yaşamayacağını" belirterek, "Bu böyle biline' dedi. Erdoğan, parti
genel merkezinde düzenlenen il başkanları toplantısında konuştu.
Konuşmasında Erdoğan, Kıbrıs'ta dün yapılan referandum ve Kıbrıs
konusu üzerinde durdu. Kıbrıs'ta yaşayan iki halkın, dün sandık
başına giderek Annan Planı hakkındaki hür iradelerini ortaya
koyduklarını ifade eden Erdoğan, bugün itibariyle Ada'da Kıbrıslı
Türkler'in iradelerini plana ''evet'' yönünde, Rumlar'ın ise
''hayır'' yönünde koyduklarının anlaşıldığını söyledi. Referandum
sonuçlarını, demokratik bir olgunluk içerisinde karşıladıklarını
hatta çok daha önceden çıkacak sonucu bu olgunluk içerisinde
karşılayacaklarını söylediklerini kaydeden Erdoğan, her iki halkın
sandığa yansıyan iradesine de saygı duyduklarını dile getirdi.
Erdoğan, bu sonuçların Kıbrıs için olumlu neticeler doğurduğuna
inandığını belirterek, şöyle konuştu: ''Burada bir gerçeğin de
altını çizmek istiyorum. Yaklaşık 1-1.5 aydır bu konu çok
konuşuldu, bizler bu konuda çok çalışmalar yaptık. Bu yola iyi
niyetle çıktık. Samimiydik, bu samimiyetimizin neticesini de yine
ben inanıyorum ki olumlu bir şekilde aldık. Referandum sonuçlarına
saygı göstermekle birlikte, beklentinin dışında, bundan farklı bir
sonucun ortaya çıkması yönünde bir netice beklediğimizi de açıkça
ifade etmek istiyorum. Bunu gizlemenin bir anlamı yok. Ada'da
yaşayan her iki halk da Ada'da kalıcı ve adil bir barışa zemin
hazırlasın, Annan Planı'na da 'evet' desin, bunu isterdik. Ama bu
olmadı. Bu noktada Kıbrıs Türk halkının iyi niyetli ve barıştan
yana tavrının, bütün dünya tarafından hakkaniyet çerçevesinde
değerlendirileceğinden hiç kuşku duymuyorum. Son Annan Planı ile
ilgili müzakerelerin başından sonuna kadar Türk tarafının Kıbrıs'ta
çözüm isteyen, yapıcı ve aktif taraf olduğu su götürmez bir
gerçektir. Bu tavrımızın, meselenin yıllara dayalı, alışılmış
dengelerini değiştirdiği ve yıllar yılı -buranın altını çiziyorum-
çözümden kaçan taraf olmakla suçlanan Türk tarafının imajını
tamamen değiştirdiği dünya kamuoyunun ortak fikridir. Şimdi
yapılması gereken, gerek Türkiye'nin, gerek KKTC'nin barış yolunda
attığı bu büyük adıma, uluslararası camianın, aynı sıcak yaklaşımla
karşılık vermesidir. Rum tarafının, Annan Planı'na 'hayır'
demesinin, Türk tarafının baştan beri ortaya koyduğu yapıcı gayreti
görülmez hale getirmesi mümkün değildir. Artık Kıbrıs'ta taşlar
yerinden oynamıştır. Ve bugünden sonra Kıbrıs hakkında söz
söyleyecek herkesin, bu yeni tabloyu hesaba katarak konuşması
gerekecektir. Lehimize şekillenen bu yeni tabloyu diplomasimiz
açısından son derece önemli ve ileri bir adım olarak görüyoruz.''
Erdoğan, AB ile müzakerelerin doğrudan şartı olmayan bu önemli
konuda Türk tarafı olarak atılan pozitif adımların Türkiye hanesine
yeni artı puanlar yazdırmasını beklediklerini vurgulayarak, AB'nin
sahip olduğu öz değerler açısından Türkiye'nin son dönemde ortaya
koyduğu yaklaşımın, daha önceki dönemlerle farkını netleştirmenin
bir şart ve yükümlülük haline geldiğini söyledi. Bu beklentilerin
AB zemininde hak ettiği karşılığı bulacağına inançlarının tam
olduğunu dile getiren Erdoğan, Kıbrıs müzakerelerinde emeği geçen
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Dışişleri
bürokratları, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş ve KKTC Dışişleri yetkililerine
teşekkür etti. New York sürecinin başlamasında KKTC Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş'ın da katkısı olduğuna işaret eden Erdoğan,
konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Fakat bir gerçeği söylemeden de
edemeyeceğim. Lütfen bu yanlış anlaşılmasın, hiçbir zaman kişisel
bazı sıkıntıların kaynağı Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olmamıştır.
Bunu böyle gösterme gayreti içinde olanlar olmuştur. Biz hiçbir
zaman karalama kampanyası içine girmedik. Türkiye Cumhuriyeti
hükümeti ve temsil ettiği Türkiye, çok büyük bir devlettir de onun
için. Böyle bir şeye de zaten giremezdik. Böyle bir şeye de gerek
yoktu. Fakat zaman zaman görüyorum ki, bazı böyle haddi tecavüz
eden ifadeler kullanılıyor. Bunlar çok çirkin, bunlar yakışıksız.
Zaman, Türkiye Cumhuriyeti'nin 58. ve 59. hükümetlerinin bu
konularda ne kadar isabetli, ne kadar olumlu adımlar attığını
gösterecektir. Tarihe artık bir kayıt olarak da düşülmüştür. Öyle
zannediyorum ki çok partili dönemi kapsayan son 50 yılda özellikle
Türkiye'nin diplomaside yaşadığı en başarılı olay olarak bunu
gösterecektir. Peki bu süreç bitti mi? Netice alındı mı? Hayır. Bu
süreç devam ediyor. Biz şu ana kadar nasıl Kıbrıslı kardeşlerimizin
yanında olduysak, bundan sonra da yanında olacağız. Yalnız
bırakmadık, bırakmayacağız.'' Erdoğan, Kıbrıs sorununun çözümü
konusunda gösterdikleri yaklaşımı benimsemeyen, böyle demokratik
bir süreçte centilmenlik dışı davranışlar sergileyen çevrelerin
referandum sonucundan gerekli dersi almış olmalarını ümit ettiğini
kaydetti. Toplumsal iradeye ipotek koymanın, ''ya sev, ya terket''
mantığı ile ülkesinde yaşayan insanları değerlendirmenin, hiçbir
zaman insani bir yaklaşım olmadığını vurgulayan Erdoğan, ''Hiç
kimseyi vatanından, sevmek veya terk etmek ikilemiyle karşı karşıya
bırakamazsınız'' dedi. Demokrasiye tahammül edemeyen ve halk
iradesini içine sindiremeyenlerin, maksatlarını, hamasi söylemlerin
arkasına gizleme kurnazlığını bırakmaları gerektiğini ifade eden
Erdoğan, Kıbrıs Türk halkının sandığa yansıttığı iradenin,
özellikle yıllar yılı, çözümsüzlüğü çözüm bilen zihniyetler
tarafından iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. ''Hiçbir
millet, ülkesini de milletini de ucuza kaptırmanın alçaklığını
yaşamaz. Bu böyle biline'' diyen Erdoğan, kimsenin bu noktada
kendisini milletin üstünde kabul etmemesi gerektiğini belirtti.
Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bir taraftan, 'egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir' diyeceğiz, ondan sonra da 'hayır bu böyle
değil, şöyledir' diyeceksiniz, olmaz. Biz o iradeyi dikkate
alıyoruz, milletin iradesini demokrasinin tartışılması mümkün
olmayan temel değeri olarak görüyoruz. İşte bu anlayışımızdır ki
Türkiye'yi ve KKTC'yi, uluslararası camia nezdinde, pozitif taraf
haline getirmiştir. Ben referandum ile birlikte açılan yeni
sayfanın olumlu sonuçlar getireceğine inanıyorum. Bir şeyin altını
da çizmem gerekiyor. Ada'da yeni ortaya çıkan bu durum sebebiyle
inanıyorum ki Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, bir fırsatı kaçırmıştır.
Ben yine inanıyorum ki, artık Ada'da yeni bir durum ortaya
çıkmıştır. Uluslararası camia, artık bunu gerektiği şekliyle
değerlendirecek ve bugüne kadar uluslararası bütün aktivitelerde,
bütün insani, insan hakları açısından, hukukun üstünlüğü açısından
tecrit ve dışlama politikasının uygulandığı KKTC'ye karşı bu
politikalar son bulacaktır. Türkiye'nin başbakanı olarak her
durumda ve her şart altında Kıbrıslı kardeşlerimizin yanında
olacağımızı ve davalarını, davamız bileceğimizi bir kere daha ifade
ediyorum. Buradan, seslenerek bir şeyi daha rica ediyorum:
Birliğinizi, beraberliğinizi bozmayınız. O birlik, size güç
katacaktır. Bu bir referandumdu, oldu ve bitti. Demokratik
hakkınızı ve iradenizi en güzel şekliyle ortaya koydunuz ama bundan
sonra birbirimizi KKTC'de bugüne kadar nasıl olduysa, aynı sevgi
içerisinde, aynı saygı içerisinde karşılayacak, sevecek ve hep
birlikte KKTC için diyeceğiz. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz
anlayışıyla, yaklaşımımızı sürdüreceğiz.''