Erdoğan'dan DEHAP'a sert çıkış
Abone olAK Parti Grubu'na bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, DEHAP lideri Tuncay Bakırhan'ın "PKK yada hükümete eşit mesafedeyiz" sözlerine sert tepki gösterdi.
Başbakan Erdoğan, legalite ile illegaliteyi birbirine
karıştırmanın, demokratik bir çıkış yolu olmadığını belirterek
''hiç kimse, hükümeti bir illegal örgütle aynı kantara çıkaramaz''
dedi. AK Parti Meclis grup toplantısında bir konuşma yapan Başbakan
Erdoğan, DEHAP Başkanı Tuncay Bakırhan'ın "PKK yada hükümete eşit
mesafedeyiz" sözlerinden duyduğu rahatsızlığı "hiç kimse devleti
bir illigeal örgütle aynı kantara çıkaramaz" sözleriyle dile
getirdi. Konuşmasında ABD'deki temaslarına değinen Erdoğan,
Türkiye'nin G-8 Zirvesi'ne 'demokratik' ortak sıfatıyla katıldığını
hatırlatarak "barışın hakim kalınması için üzerine düşeni yapmak
konusunda ne kadar kararlı olduğunu orada da ifade ettik. Ülke
olarak barışı tüm gücümüzle savunmaya devam edeceğiz" dedi.
"Temennimiz, Afganistan demokrasiyle buluşabilsin" Afganistan ve
Irak'ta yaşananlara da dikkat çeken Erdoğan "dışarıdan dayatmayla
kültürel değerleri yok etmek organ nakli gibidir" dedi. "Yahudi
lobilerine dost acı söyler dedik" İsrail politikasını da eleştiren
Erdoğan "geçmişte kendilerine yapılanları şimdi Filistinlilere
yapıyorlar, İsrailin yaptıkları dünya anti semitizmi
güçlendirmektedir. Biz İsrail halkına karşı değiliz ancak İsrail
yönetiminin politikalarını onaylamıyoruz" dedi. Konuşmasında bütün
dünyaya barış çağrısı da yapan başbakan "Terörü, terörle
mücadelenin bir parçası olarak görmek dramdır. Dünyada barışın
gerçek taraftarının sayısı taraftar olmayanlardan az. Barış
konusunda bütün dünyayı samimiyete çağırıyorum" dedi. AK Parti
Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, içerde ve dışarda
kendilerine gösterilen güveninin, maskesiz siyaset üretmelerinden
kaynaklandığını söyledi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup
toplantısında yaptığı konuşmada, kısa zaman diliminde uzun mesafe
katettiklerini belirterek, kavga ve gerilimle değil, milletin ortak
diliyle siyaset yaptıklarını anlattı. İçerde ve dışarda kendilerine
gösterilen güveninin, maskesiz bir siyaset üretmelerinden
kaynaklandığını ifade eden Erdoğan, ''bu siyaset, rakiplerimizin de
kabul ettiği bir siyaset olmuştur. AK Parti ile siyaset yeni bir
mecraya girmiştir'' diye konuştu. G-8 zirvesi hakkında bilgi veren
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bu toplantıya ''hedef ülke'' değil,
''delokratik ortak'' olarak katıldığına dikkati çekti. Bu zirvede
yapılanların bazı çevrelerce gölgelenmek istendiğini kaydeden
Erdoğan, bu çevrelerin bazı şekli konuları öne çıkardıklarını
söyledi. Erdoğan, ''uluslararası platformlarda Türkiye'nin görüşünü
ortaya koyamayanlar, şimdi 59. Hükümetin başarılarını gölgelemenin
gayreti içindeler'' dedi. Erdoğan, ''Türkiye'nin yıllardır özlemini
çektiği barış ve huzur ortamının temel dinamiği bize göre, bir
siyasi istikrardır. Halkımızın önceliği de budur'' dedi. Erdoğan,
partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, parti ve
hükümet olarak şimdiye kadar aldıkları mesafenin onur verici
olduğunu ifade ederek, ''geldiğimiz yerden şöyle bir geriye
baktığımızda, aldığımız mesafeyi değerlendirdiğimizde hayli uzun
bir zaman gibi görünüyor ama daha dün AK Parti meşalesini
tutuşturduk, halkın emanetini omuzladık'' diye konuştu. Yolun
başında, bu yolun çetin ve uzun bir yol olduğunu, bu yolda
yürümenin fedakarlık isteğini de sürekli olarak ifade ettiklerini
anlatan Erdoğan, şunları söyledi: ''Zorlukları aşabilmek için
şüphesiz ki enerji gerekiyor, güç gerekiyor ve yürek gerekiyor. Biz
bunları bilerek, bu çileli yola çıkmış bulunuyoruz. Halkımızın
yüreğinden aldığımız ışık ve enerji ile kısa denilecek zaman
diliminde hamd olsun uzun mesafeler katetmiş bulunuyoruz.
Türkiye'nin yıllardır özlemini çektiği barış ve huzur ortamının
temel dinamiği bize göre, bir siyasi istikrardır. Halkımızın
önceliği de budur. Bizim siyaset felsefimiz, sonuna kadar
halkımızın güveni esasına dayanmaktadır. Bizim halka duyduğumuz bu
güvenin karşılığı olarak, halkımızın bize olan güveni, istikrarı
doğurmaktadır. ''GERİLİM VE KAVGA ALANLARINDA DEĞİL...'' Biz
çatışma, gerilim ve kavga alanlarında değil, milletin müşterek
değerleri üzerinde, halkımızın ortak diliyle kolektif aklıyla ortak
hissiyatıyla siyaset yapmayı temel hareket noktası olarak kabul
etmiş bir partiyiz. Sonuna kadar, bu değerlere ve ilkelere bağlı
kalacağız. Bu zeminde siyaset ürettiğimiz için izlediğimiz
politikalara halkımızın desteği de katlanarak devam ediyor. Bizim
siyasetimiz kapalı kapılar ardında şekillenen, edilgen değil, açık
ve aktif bir siyaset tarzıdır. Halkımızla aynı lisanı kullanıyor,
aynı yöne bakıyoruz. Toplumsal sorunları da uluslararası sorunları
da Türkiye gibi büyük bir ülkenin adeta özgül ağırlığına yaraşır
bir ağırbaşlılıkla ve sorumlulukla yaklaşıyoruz.'' ''MASKESİZ
SİYASET'' Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin çıkarlarını, medeniyet
birikimini sosyal ve ekonomik potansiyelini bütün zeminlerde
hakkıyla temsil etmeye çalıştıklarını belirterek, ''içerde ve
dışarıda bize gösterilen güven, maskesiz bir siyaset ürettiğimiz
içindir. Bu siyaset; iftiharla söyleyebilirim ki artık
rakiplerimizin de kabul ettiği bir siyaset biçimi olmuştur'' diye
konuştu. AK Parti ile birlikte siyasetin, eski mecrasını
bıraktığını, yeni bir mecraya girdiğini kaydeden Erdoğan,
Türkiye'nin, artık eski alışılmış, tartışma zeminlerinde
konuşmadığını söyledi. Erdoğan, ''Türkiye'de herkes her şeyi ya
siyah ya da beyaz olarak gösteren eski gözlükleri rafa kaldırmış
bulunuyor'' dedi. ''ZEMİN SAĞLAMLAŞIYOR'' Erdoğan, fasit daireler,
kısır döngüler ve önyargıların artık Türkiye'de sorgulandığını
ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Toplumsal talepler
devam ediyor ama benim söylemeye çalıştığım şey; üzerinde
durduğumuz zeminin her geçen gün daha çok sağlamlaştığıdır. İki yıl
öncesinin şartlarına göre toplumun her alanında görülebilen büyük
bir uzlaşma sağlanmıştır. Bu uzlaşmayı AK Parti siyasetine yön
veren milletimiz sağlamıştır. Biz, kavga etmeden sorunları
çözebiliyoruz. Kin gütmeden sevgiyle herkesi kucaklayabiliyoruz.
Biz, ülkemizin itibarını yükseltmeye, halkımızın huzur ve barış
içinde, demokrasi ve hukuk devletinin bütün imkanlarına sahip
çıkmasına ahdettik. Bunda kararlıyız. (Enkaz devraldık)
edebiyatıyla ülkemize zaman kaybettirmeden, elimizi taşın altına
koyduk. Halkın yürüyüşünü durduran, devletle ve toplumu birlikte
gerileten yol üstündeki taşları birlikte ayıklamak için var
gücümüzle işe koyulduk. Tereddütler, kaygılar, artık geride kaldı.
Umutlar filizlendi ve çorak araziler yeşermeye başladı. Siyaseti
ülke zemininde yaparsanız, iyi niyetinizi gösterirseniz bütün
kesimleriyle halk, elinizden tutuyor, destek oluyor.'' G-8
Konuşmasında ABD'de yapılan G-8 zirvesi hakkında da bilgi veren
Erdoğan, zirveyle ilgili olarak çok şeylerin yazılıp söylendiğini
ifade etti. Orada bulunduğu süre içinde zirveye katılan ülke
temsilcileriyle çok yararlı temaslarda bulunduğunu anlatan Erdoğan,
şöyle konuştu: ''Biz bu toplantıya (demokratik ortak) sıfatıyla
katıldık, (hedef ülke) sıfatıyla değil. Bu inceliği, altını çizerek
söylemek durumundayım. Tabii, bir şeyler aramanın gayreti içinde
olanlar, şekli bazı şeyleri gündemde tutmak suretiyle bu zirveye
gölge düşürmenin gayreti içinde girdiler. Bunlar zaten on yıllardır
bu ülkede varlar. Kim bu ülkede taş üstüne taş koymaya gayret
ederse o tipler hep bunu, şekli bazı şeylerle küçültmenin gayreti
içine girerler. Bu ülkede, uluslararası platformda Türkiye'nin
görüşü nedir, bunu söyleme fırsatını, cesaretini ortaya
koyamayanlar, bu imkanı yakalamayanlar, şimdi 59. Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti'nin bu başarılarını gölgelemenin gayreti içine
giriyorlar. Onlar hangi gayreti gösterirlerse göstersinler bu
kervan, inançla, kararlılıkla, Türkiye'mizi, Türk insanını o
arzuladığı hedef noktaya çıkarmanın gayretiyle bu yolculuğa devam
etmekteyiz.'' Erdoğan, dünyada barışın gerçek taraftarının,
taraftar olmayanlardan çok daha az olduğunu belirterek, bugün
teröre karşı çıkanların, terörü terörle mücadelenin bir parçası
olarak kabul edebildiklerini söyledi. İsrail-Filistin konusunda da
Erdoğan, İsrail yönetiminin yaptıklarıyla dünyada antisemitizmi
yükselttiğini ifade etti. Erdoğan, partisinin TBMM Grup
toplantısında yaptığı konuşmada G-8 Zirvesi'ne değindi. Türkiye'nin
son dönemde uyguladığı aktif barış politikasıyla uluslararası
camianın dikkat ettiği etkin ve saygın ülkelerinden biri haline
geldiğini anlatan Erdoğan, ülkenin tarihten gelen büyük birikimi ve
yaşadığı demokrasi tecrübesiyle gerek bölgesinde gerekse dünyada
barış ve istikrarın sağlanması konusundaki çabalarını artırmaya
devam ettiğini kaydetti. ''Bundan sonraki süreç, Türkiye'nin
uluslararası diplomaside ağırlığını arttırma suretiyle
söylediklerinin deklarasyonlara girmesi sürecidir, sonuç
bildirgelerinde yer alma sürecidir. Türkiye, bunu yakalaşmıştır,
bundan sonra bu süreç artarak devam edecektir'' diyen Erdoğan,
birileri bunu kabul etse de etmese de dünyanın bunu kabul ettiğini,
sonuç bildirgelerinde de bunu görmenin mümkün olduğuna işaret etti.
Bu rolün, tarihin bu millete yüklediği bir borç olduğunu vurgulayan
Erdoğan, konuşmasın şöyle sürdürdü: ''BARIŞI SAVUNMAYA DEVAM
EDECEĞİZ'' ''Dünyanın gelişmiş devletlerinin yakalarını savaş
kültüründen kurtaramadığı bir zamanda ülke olarak biz, sahip
olduğumuz medeni değerlerden güç alarak barışı tüm gücümüzle
savunmaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. İnsani değerlerin hızla
örselenmekte olduğu bu dumanlı havalarda, bizler medeniyet ışığını
parlatmak için her kesimde mücadelemizi onurla devam ettiriyoruz.
Hiçkimse insanlık onurunu ayakta tutmak için verilen bu mücadelede,
Türkiye'nin ön almasını, öncülük etmesini, misyon üstlenmesini
yadırgamamalı, şaşırtıcı bulmamalı, ülkemizde de buna çanak
tutanlar artık kendilerine bir ders biçmelidirler. Çünkü Türkiye,
bu barış bayraktarlığı ile tarihte eşi olmayan bir işe
soyunmamakta, aksine kendi medeniyet çizgisiyle yeniden buluşmanın
gayretini göstermektedir. Bugün, hükümet olarak bulunduğumuz her
dünya zemininde bize yakışanı yapmanın, Türkiye'ye yaraşanı ortaya
koymanın, milletimizle bağdaşanı bulmanın mücadelesini veriyoruz.
Ülke olarak barışla yaşamayı ve demokratik değerlerle zenginleşmeyi
kayıtsız şartsız benimsemiş durumdayız. Barış ve demokrasiden
payını alamamış coğrafyalarca örnek alınacak bir barış ve demokrasi
ülkesi olmak konusunda sonuna kadar kararlı, istekli ve
gayretliyiz.'' AFGANİSTAN, IRAK, FİLİSTİN-İSRAİL... Erdoğan, G-8
Zirvesi boyunca gerek ikili görüşmelerde gerekse toplantılarda
görüşlerini, Türkiye'nin basit coğrafyada değil, dünya için
söyleyeceği çok şeyler olduğundan hareketle dile getirdiğini
söyledi. ''Eğer bugün bir Afganistan ve Irak olayı varsa bunun
dayanağının 11 Eylül olduğunu'' ifade ettiğini anlatan Erdoğan, bu
sorunların tespitinin önemli olduğunu vurguladı. Afganistan'ın
seçimlere giderken tüm kesimleri kucaklamasının çok önemli olduğunu
belirten Erdoğan, yeni yönetimin başarılı olması, ülkenin bir an
önce demokrasiyle buluşmasını diledi. Aynı şeyi Irak için
söylediğini, gün geçtikçe bombalamanın, kanın durmadığını,
ölümlerin bitmediğini belirten Erdoğan, yeni bir yönetimin iş
başında olduğunu ve ülkeyi seçimlere hazırlayacağını kaydetti.
''Acaba orada sağlıklı bir seçim olabilecek mi?'' diye soran
Erdoğan, Türkiye'nin nasıl bir lojistik destek sağlayabileceği
konusunda görüşlerini vurguladığını dile getirdi. Erdoğan,
''Dışarıdan dayatmalarla ülkenin iç dinamiklerini, kültürel, inanç
değerlerini yok farzederek, dışarıdan herhangi bir ülkede
uygulananı oraya adapte etmenin, vücudun kabul edemeyeceği bir
organ naklinden farkı olamayacağının'' altını çizdiğini kaydederek,
Filistin-İsrail konusundaki tespitleri de dile getirme fırsatı
bulduğunu söyledi. ''DÜN SİZ MAZLUMDUNUZ BUGÜN FİLİSTİN HALKI'' BM
Güvenlik Konseyi'nin olanları gördüğünü, sadece ABD'nin çekimser
kaldığını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Kendileriyle görüşmemde çok açık şunu söyledim; Dost acı söyler
ama gerçeği söyler. Biz gerçeği söylüyoruz. İspanya'dan kovulan 500
bin Yahudi'nin Osmanlı tarafından kabul edilişini, buradaki
anlayışı aynı şekilde değerlendirmesi gerektiğini ifade ettim.
(Pişman mısınız?) dediler. Dedim ki biz Müslüman olarak tarih
boyunca hep mazlumların yanında olduk. Bugün olsa yine aynı şeyi
yaparız, yarın yine aynı şeyi yaparız. Bununla şunu anlatmak
istedik; Siz o gün mazlumdunuz ama bugün Filistin halkı mazlumdur.
O gün size yapılanları... Filistin'i silahlanma yarışı suçlusu
olarak gösteremezsiniz. Onların silah diye kullandığı taş, sizinse
helikopterlerden yağdırılan bombalar... Aradaki fark neyse,
silahlanmadaki yeriniz odur. Dedim ki siz tarihin en büyük silah
üreticisisiniz. Filistin ile kendinizi mukayese edemezsiniz. Sonuç
olarak şunu söyledim; birçok konuda hemfikiriz ama 1-2 konuda
farklı düşünüyoruz. İnşallah daha uzun değerlendirme imkanımız
olduğunda bunlarda da hemfikir olduğumuzu görürüz. Bizim İsrail
halkı ile bir sorunumuz yok. Ama şu anda İsrail yönetiminin
yaptıkları, maalesef dünyada antisemitizmi yükseltiyor. Biz
antisemitizmi bugüne kadar insanlık suçu olarak nitelendirdik,
bugün de aynı şekilde nitelendiriyoruz. Ama burada bu yönetim çanak
tutamaz.'' ''DÜNYAYA VE İNSANLIĞA ÇAĞRI...'' Dünyada barışın gerçek
taraftar sayısının, taraftar olmayanlardan çok az olduğuna işaret
eden Erdoğan, yüklerinin çok fazla olduğunu, bu nedenle çok gayret
gösterip çalışmaları gereğine dikkati çekti. Erdoğan, konuşmasında
şunları kaydetti: ''Önce samimi alacağız, barışa, insan haklarına,
insanlık onuruna samimiyetle sahip çıkacağız ve bu değerleri en az
kendi menfaatlerimiz kadar büyük bir kararlılıkla savunacağız. Ne
yazık ki bugün teröre karşı çıkanlar, terörü terörle mücadelenin
bir parçası olarak kabul edebiliyorlar. Adı ve gücü ne olursa olsun
her ülke temel insani değerlere bağlılık konusunda samimiyetini
gözden geçirmeli, bu konuda kendi muhasebesini yapmalıdır.
Hiçkimse, insanlık onurunu canı gibi korumaktan muaf değildir, muaf
tutulamaz. Eğer dünyanın sizin sözlerinize inanmasını istiyorsanız,
önce siz onların yaşama haklarına, varolma haklarına, insanlık
onurlarına sonuna kadar inanacak, sahip çıkacaksınız. Biz bütün
dünyayı, bütün insanlığı samimiyete çağırıyoruz; gelin insanlık
onurunu, evrensel değerleri ve barışı en üste koyalım.
Göreceksiniz, böyle bir esenlik çatısı altında her çatışmayı
kesmenin, her anlaşmazlığı vuzuha kavuşturmanın, her sıkıntıyı
gidermenin bir yolu rahatlıkla bulunacaktır.''