Erdoğan'dan çok derin itiraf
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan yıllar önce gazetecilere bakın kendi hakkında ne demiş?
Radikal gazetesi yazarı Oral Çalışlar, Hrant Dink davasında
kararı değerlendirdiği yazısında Başbakan Erdoğan'la ilgili çok
çarpıcı bir anektod anlattı...
İşte Oral Çalışlar'ın çok konuşulacak o yazısı...
"Sanırım 2007 yılının mart ayıydı.
Başbakan Tayyip Erdoğan’la birlikte Suudi Arabistan’a gidiyorduk.
Hrant Dink’in acısı çok tazeydi. Başbakan’a şöyle bir soru
yönelttim:
“Bugüne kadar ortaya çıkan bulgular ışığında söyleyebilirim
ki meslektaşım ve arkadaşım Hrant Dink’i devlet içindeki güçler
öldürdü. Bu konuda Başbakan olarak sizin değerlendirmenizi merak
ediyorum…”
Başbakan biraz durakladı. Sonra şöyle bir cevap verdi:
“Beni de öldürmek istiyorlar...”
Tayyip Bey’in bu sözü üzerine o zamanlar Sabah’ın genel yayın
müdürü olan Ergun Babahan, “Kim onlar efendim?”
diye sordu.
Cevap, “Siz kim olduklarını bilirsiniz”
şeklindeydi…
Başbakan da biliyordu, biz de biliyorduk kim olduklarını. Hrant
Dink, AK Parti’yi, darbecilerle mücadele noktasında hep destekledi.
Bu süreci, köklü bir demokrasi hesaplaşmasının parçası olarak
değerlendiriyordu. 2007 siyaset krizini çok önceden görmüş,
oluşacak olan büyük altüst oluş ve çatışmalara dikkat çekerek
safını belirlemişti. Şu an, onun da bu ‘çatışmalı
dönem’in kurbanlarından birisi olduğunu söyleyebiliyoruz.
Onun öldürülmesi, ‘darbeci-ırkçı-militarist’
zihniyetin hazırlanmış, tasarlanmış eylemlerinin en somut ve vahşi
örneklerinden biriydi.
Şurası açık: Başbakan da, emniyet de, mahkeme de; bu suikastın,
iki-üç tetikçinin ‘milliyetçi heyecan’a kapılarak işlediği bir
cinayetten ibaret olmadığının bilincinde. Ne siyasi yapı ne de
savcı ve mahkemeler, Hrant Dink cinayetinden sonra gereken iradeyi
ortaya koyabildiler. İdare, gereken soruşturmayı yapmamak için
sürekli topu taca atan ve araştırmayı tetikçilerin dışına
taşırmamaya çabalayan bir duruş sergiledi… Ergenekon, Balyoz, Kafes
davalarında ve hükümete yönelik darbe girişimleri noktasında polis,
savcılar, hâkimler büyük bir ataklık ve atılganlık gösterdiler,
göstermeye devam ediyorlar. Aynı ‘bulmaca’nın bir diğer parçası
olan Hrant Dink suikastına gelindiğinde ise bir atalet, bir
tutukluk, bir sükûnet duruma egemen oluyor. Bu cinayet, ortak bir
kastın, ortak bir ihmalin, ortak bir hedef göstermenin, ortak bir
bilincin ürünü. Bir anlamda, ‘toplu işlenmiş bir cinayet’ olarak da
tanımlanabilir. Birçok kesimin ve birçok kişinin çeşitli oranlarda
ve çeşitli biçimlerde sorumluluğu var. Bu da cinayetin
aydınlanmasının önünde ciddi bir engel oluşturmayı sürdürüyor.