Erdoğan'dan CHP'ye hodri meydan

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendiriyor.

Hafta sonu Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşanan kavganın artçı sarsıntıları sürüyor. CHP'li yöneticileri zorbalıkla suçlayan Erdoğan, ana muhalefetin "sizinle hesaplaşacağız" sözüne "Muhasebe hesabı değil herhalde bu. Hangi dilden anlıyorsanız o dilden" diyerek karşılık verdi.

Olayın "CHP Genel Başkanı'nın gözü dönmüş vekillerinin eseridir" diyen Erdoğan, "sokak direnişi" çağrısını sorumsuzluk olarak niteledi. Erdoğan ayrıca eğitim teklifinin 2 hafta genel kurula gelmeyeceğini açıkladı.

Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan'ın hedefinde Kılıçdaroğlu ve yeni eğitim modeline şidtetle direnen Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi vardı.

OKULLARI KIŞLA MANTIĞIYLA DİZAYN EDİYORLAR

Kavgada yaralanan AK Partili vekillere geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, CHP'nin nasıl bir eğitim sistemi istediğini anlattı:

Şener ve Şık için ne dedi?
Başbakan Erdoğan, Oda TV davasında yargılanan gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tahliye edilmelerini nasıl değerlendirdi? TIKLAYIN

"CHP'nin şiddete dayalı tahrikkar ve zorbalık üzerine kurulu muhalefetine değinmeden önce eğitime ilişkin birkaç hususu paylaşmak istiyorum. Dikta rejimleri tarih boyunca eğitimi, okulları kendileri için bir kaynak olarak gördüler. Diktatörler için farklılık her zaman tehlikeli olmuştur. Okulları bir formatlama merkezi olarak görmüştür. 1940'lı yıllarda okulların kışla mantığıyla nasıl dizayn edildiğini, nasıl tek tip çocuk yetiştirme faaliyetinin yürütüldüğünü bu millet iliklerine kadar yaşadı. CHP bu ülkede Kur'an kurslarını kapattı. CHP bu ülkede camileri kapattı. Hayır desinler, belgeleri var. CHP milletin dinini öğrenmek için okuduğu en temel eserleri, Elif Ba cüzlerini yasakladı, toplattırdı. Bırakınız camileri evlerde dahi çocukların din eğitimi almalarının önüne geçildi. Evlerden toplanan kitaplar yakıldı. CHP kendi ideolojisi dışındaki her bilgiye engel koydu. Ezanı Türkçe okutma yarışına giren bu CHP zihniyeti değil mi? Ezanı farklı yapıya kaydırmak isteyen CHP zihniyeti değil mi?

KANAAT ÖNDERLERİNİ İPE ÇEKTİĞİNİZ İÇİN GURUR DUYUYOR MUSUN

Hedefindeki Kılıçdaroğlu'nun zikzak çizdiğini savunan Erdoğan, ana muhalefete sert sözlerle yüklendi:

"CHP Genel Başkanı ciddi gel-gitler yaşıyor. Buna bizde şöyle denir, Elma şekeri politikası. Partisi içindeki statükoculara da değişimcilere de elma şekeri dağıtmaya çalışıyor. Kendi partisinin genel kurulundaki dosyayı almayıp, tekme tokat ağzına burnuna vurarak dışarı atıyorlar. Dersim katliamıyla da gurur duyuyor musun? Yasakladığınız kitaplardan dolayı gurur duyuyor musun? Bu ülkenin kanaat önderlerini ipe çektiğiniz için gurur duyuyor musun? Sayın Kılıçdaroğlu başörtüsü yasağından dolayı gurur duyuyor musun? Şu anda partisinde bulunan malum vekil diyor ki, ben ikna odalarında sadece o başörtülü kızlara yanlışlık yapmasınlar, başını açarken psikolojik baskı olmasın diye merdiven altında açsınlar dedim diyor. Biraz ince at da güvercinler yesin. Sizler elele kolkola AK Parti'nin kapatılması için cumhuriyet yürüyüşlerini yapmadınız mı? Bu yavruların ortaöğretimde de çektikleri çileler var. Tüm bunlara rağmen farklı bir süreci yaşıyoruz. Avukatlığını yaptığınız çetelerden, vesayet sisteminden de gurur duyuyor musunuz? O çeteleri biz temizledik, hâlâ temizliyoruz. CHP'nin geçmişi diye bir şey yoktur. CHP bugüne gelemeyen geçmişte yaşayan bir partidir. Çünkü CHP 1940'tan bugüne gelemedi, hâlâ oradadır. Sen bir yandan değişim diyeceksin, öte yandan çıkıp 28 Şubat darbesinin en ağır uygulamasına kesintisiz eğitime kol kanat gereceksin. Yüz nakliyle işte bu kadar olur. CHP'ye doku nakli gerekiyor."

 12 Haziran seçimlerinden sonra tutuklu vekiller için izlediği politikayı eleştiren Erdoğan, daha sonra CHP'nin bugün yaşadığı şaşkınlığın nedenini açıkladı

10 YILDA BİR MÜDAHALEYE ALIŞMIŞLAR

 "Yemin etmeyiz dediler. Tıpış tıpış geldiler mi, geldiler. Yeminlerini ettiler mi, ettiler. Bunun ezikliği içindeler. Tükürdüklerini yalamanın verdiği eziklikle TBMM'yi terörize etme gayretindeler. Meclisi çalıştırmayarak, kilitleyerek, yavaşlatarak milli iradeye engel olacaklarını zannediklerini, Genel Kurulu, komisyonları basarak, işgal ederek milli iradeyi durduracaklarını sanıyorlar. Meclis Komisyonunda cephe açarak, parti içindeki meseleyi örteceklerini zannediyorlar. Bakın açık açık söylüyorum: Bunlar alışmışlar. Bunlar her 10 yılda bir müdahaleye ve her 10 yılda müdahalenin can suyu verdiği CHP'ye alışmışlar. Alışkanlıkları bu. Bugün bunun şaşkınlığını yaşıyorlar. Bugün karşılarında, bir yerlerden telefon gelip, emirle, talimatla adım atan Hükümet yok. CHP'liler işte bunun şaşkınlığını yaşıyor. Bugün karşılarında çetelerin, cuntanın, bürokratik oligarşinin tehditlerine boyun eğecek Hükümet yok. İsteseler de istemeseler de alışacaklar. Milli iradeye alışacaklar, demokrasiye  alışacaklar, parlamenter demokrasiye alışacaklar. 

HANGİ DİLDEN ANLIYORSANIZ, O DİLDEN

Hale bakın ne diyor; 'tanklarıyla, toplarıyla gelsinler' diyor. Kim diyor bunu, Sayın Kılıçdaroğlu diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, bu ülkede tankla, topla ancak siz gelirsiniz, siz. Çünkü siz bugüne kadar hep tankla, topla geldiniz, o olmadığı zaman gelemediniz zaten. Siz millet iradesiyle gelemediniz. AK Parti ise millet iradesiyle gelmiştir, bugün de millet iradesiyle işbaşındadır. AK Parti iktidarına kadar CHP Mecliste olsun veya olmasın, eğer herhangi bir düzenlemeye karşı çıktılarsa onu engellediler. AK Parti iktidarına kadar azınlık çoğunluğa hükmetmiştir. Bugün ne azınlığın çoğunluğa, ne de çoğunluğun azınlığa hükmetmesi yoktur. Bugün sadece milli irade vardır. CHP bir yasayı istemediği zaman Mecliste engelledi. İşte şimdi bakıyorum, dün diyor biri, 'sizinle Genel Kurulda hesaplaşacağız' diyor. Lafa bak. Kullandığı kelimeye bak. Bu muhasebe hesabı değil herhalde. Biri tanktan toptan bahsediyor, öbürü hesaplaşmaktan bahsediyor. Hangi dilden anlıyorsanız o dilden.

ARTIK YAĞMA YOK

'Bunlar (ordu göreve, genç subaylar rahatsız) dediler. Darbe mühendislerini milletvekili yaptılar. AK Parti'yi kapatmak için ellerinden geleni yaptılar. Çetelerin avukatlık görevini üstlendiler. Artık yağma yok, biz bu Meclise bir ilke ile geldik; yeter söz de karar da milletindir dedik. Millet iradesini hiç kimseye çiğnetmeyiz. CHP'ye oy vermiş kardeşlerime sesleniyorum: Eğer kendinize hizmetkar arıyorsanız o kadrolar burada ama efendi arıyorsanız onlar tankla topla yürüyecek olanlar, orada. Biz efendi değil, hizmetkarız'

En çok satan gazete bir vekile benim arkadaşımın gırtlağına sarıldığını söylüyor. Bizim arkadaşımız omzuna elini koymuş. Meğerse kalbi varmış, onu kurtarma durumuna geliyorlar. 

SOKAK DİRENİŞİNE UMUT BAĞLADILAR

Müdahaleden umudunu kesen CHP şu anda sokak direnişine umut bağladı. Ne diyor, sokağa diyor. Hiç olmazsa kış mevsiminde yapma bunu. CHP sokağa direnişe çağırarak terörden, tahrikten medet umuyor. Bu sorumsuzluktur, acziyettir. CHP seçmeninin bu çağrılara cevap vermeyeceği açıktır. Onlar şiddet çağrısı yapsın, komisyonlarda zorbalık yapsın biz milletten aldığımız güçle devam edeceğiz."

GEÇ UYANMANIN KIZGINLIĞI İÇİNDE ŞİDDETE BAŞVURDULAR

 Eğitim komisyonunda yaşanan kayganın ayrıntılarını anlatan Erdoğan, ana muhalefet partisine işte bu sözlerle yüklendi:

 "28 Şubat sürecinde demokrasi dışı unsurlar kesintisiz eğitim dayattılar. Pedagojik bir kaygıyla değil, ideolojik kaygıyla dayattılar. İmam hatiplerin önünü kesmek için bunu yaptılar. Biz bir mağduriyeti gideriyoruz. Yaralanmış vicdanları tedavi etmenin gayreti içindeyiz. Yoksul çocukların önünü açmanın gayreti içindeyiz. CHP ne yaparsa yapsın, milletin dediği olacaktır. Kime çağırırsa çağırsın Meclis görevini yerine getirecektir. CHP şiddetine, tahriklerine asla boyun eğmeyeceğiz. Azınlık olarak milli iradeye ipotek koyduğu dönemler kapanmıştır. CHP'nin bu ülkeyi 1940'la götürme sevdasına bu millet izin vermeyecektir. Komisyon ve alt komisyon yasa teklifini 91 saat 41 dakika görüştü. Kaç konuşma yapıldı. 342. AK Parti 22 konuşmayı yaptı. 30'unu CHP'li üyeler yaptı. 15'i de MHP'liler tarafından. Komisyon üyesi olmayan 104 vekil söz aldı. Bunlardan 4 tanesi AK Partili, 2'si MHP'li, 94 tanesi CHP'li. Kalbi olduğu söylenen 12 saat konuştu. İmam hatip okullarını açtırmayacağız demekten başka şey söylemediler. 

GEÇ UYANMANIN KIZGINLIĞI İÇİNDE ŞİDDETE BAŞVURDULAR

CHP Genel Başkanı vekillerine telefon mesajı göndererek komisyonu işgal etmeleri için talimat verdi. Pazar günü komisyonda yaşananlar CHP Genel Başkanı'nın gözü dönmüş vekillerinin eseridir. Talimat alan vekiller geç geldikleri için yer bulamadı, neden? Geç uyanmanın kızgınlığı içinde şiddete başvurdular."

UZLAŞMADAN ANLADIKLARI

CHP'de sesi çok çıkan üst düzey bir yöneticinin, savurduğunu bant tankının, Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Nabi Avcı'nın başının yanından geçtiğini belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

''Başına isabet edebilirdi. Bunu yapan kim? O da yine üst düzey yöneticilerden bir tanesi. Yapanlar CHP'li üyeler. CHP'nin demokrasiden anladığı, uzlaşmadan anladığı, kendi istediğini hükümete yaptırmak, hükümeti esir almaya çalışmaktır. Bu olayda bir kez daha görüyoruz ki mesele muhalefetin konuşup konuşmaması değil, mesele muhalefetin çoğunluğa dayatma işine girmesi, 'benim istediğim olmazsa yaptırtmam' demesidir. Bütün bu şiddet eylemlerine rağmen  teklif komisyonda görüşülmüş ve kabul edilmiştir.''

YANGINDA ÖLEN 11 İŞÇİ İÇİN NE DEDİ? İSRAİL VE SARKOZY'Yİ NEDEN ELEŞTİRDİ? SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iş kazalarını, meslek hastalıklarını minimuma indirmek, iş ve işçi güvenliğini en ideal şekilde sağlamak için çok daha kararlı önlemleri hayata geçireceklerini bildirdi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grubunda Esenyurt'ta bir inşaat şantiyesinde kalan işçilerin hayatını kaybetmesine ilişkin açıklamalarda bulundu.

İstanbul'da önceki gün milletçe herkesi hüzne boğan elim bir olayın yaşandığını ifade eden Erdoğan,Esenyurt'ta, bir inşaat şantiyesinde, işçilerin yatakhane olarak kullandığı çadırlardaki yangın sonucu 11 kişiyi kaybettiklerini anımsattı. Erdoğan, ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına, millete başsağlığı, sabır diledi.

Hiç kimsenin hayatının ucuz olmadığını ifade eden Erdoğan, ''Yoksulun, garibanın, işçinin, emekçinin, alınteriyle geçinen insanın hayatı hiç ama hiç ucuz değildir. Milyarlarca liralık yatırımlar yapanların, milyarlarca liralık karlar elde edenlerin, alınteriyle geçinen işçilerin güvenliğini bu kadar hiçe saymasını, onların hayatlarını bu kadar ucuz, değersiz görmelerini, asla kabul etmeyiz, edemeyiz. Yetim kalan çocukların, dul kalan hanımların, ay sonu üç kuruş harçlık bekleyen yavruların ahını yerde bırakmayız'' diye konuştu.

TEDBİRLERİ SIKILAŞTIRACAĞIZ

Erdoğan, Esenyurt'taki acı olayın, tüm boyutlarıyla aydınlığa kavuşturulmasının yakın takipçisi olduklarını bildirdi. Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, vali, emniyet müdürü, müfettişlerin, derhal, dün itibariyle harekete geçtiğini, olay yerinde ilk incelemelerini yaptığını anımsatarak, bu olayda sorumluluğu bulunanların, en kısa süre zarfında adalete teslim edileceğini kaydetti.

Olayların tekrar etmemesi, başka kayıpların yaşanmaması, başka işçilerin, emekçilerin hayatını kaybetmemesi için tedbirleri, teftişleri daha da sıklaştıracaklarını bildiren Erdoğan, ''Çalışma Bakanıma da dün akşam bu konuyla ilgili gerekli talimatları, yaptığımız bir toplantıda verdim. İş kazalarını, meslek hastalıklarını minimuma indirmek, iş ve işçi güvenliğini en ideal şekilde tesis etmek için çok daha kararlı tedbirleri hayata geçireceğiz'' dedi.

UTAN VERİCİ GELİŞME

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçim kazanma uğruna yabancı düşmanlığını, özellikle de İslamafobya'yı körüklemenin, çok büyük sorumsuzluk olduğunu belirterek, Sarkozy'e yüklendi: 

''Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy, 1915 olaylarını seçim malzemesi haline getirdiğinde, bunun ırkçı yaklaşım olduğunu, Fransa ve AB için son derece tehlikeli, ayrımcı girişim olduğunu ifade ettik. Fransa Anayasa Komisyonunu, tarihi bir hatayı düzeltmesinin ardından Sarkozy, daha tehlikeli, daha aleni saldırgan tavır izlemeye başladı. Fransa'da devlet başkanlığı seçimleri öncesinde, bizzat Devlet Başkanlığı tarafından ayrımcılık, yabancı düşmanlığı pervasızca tahrik ediliyor. Sarkozy'nin yabancı düşmanlığını, iç politika malzemesi yaparak, ülkesindeki yabancılara yönelik tehditkar açıklamaları, AB'nin evrensel değerlerini, temel ilkelerini hedef alan son derece tehlikeli açıklamalardır.

Gazze'de masum insanlar katledilirken, Afganistan'da her gün insanlar hayatını kaybederken, Suriye'de dünyanın ilgisizliğinden destek alan bir vahşet yaşanırken, Fransa'da eşzamanlı olarak yabancı düşmanlığı sergilenmesi, insanlık adına utanç, kaygı verici bir gelişmedir. Avrupa'nın bir çok ülkesinde ciddi bir tehdit haline gelen yabancı düşmanlığı, Fransa'da artık gizlenemez boyut kazanmıştır. Seçim kazanma uğruna yabancı düşmanlığını, özellikle de İslamafobya'yı körüklemek çok büyük sorumsuzluktur. Avrupalı liderlerin, Avrupa kurumlarının bu tehlikeli tırmanışı görmelerini, derhal tedbir almalarını özellikle bekliyor ve hatırlatıyoruz. Faşizmin bedelini çok ağır ödemiş Avrupa'nın, yeni ve yükselen faşizm dalgası karşısında susması, sessiz kalması, tarihi yanlış olacaktır. Avrupa'nın böyle bir yanlışa düşmeyeceğine, hem sınırları içindeki hem sınırları dışındaki halklarla arasındaki güven duygusunu zedelemeyeceğine inanıyoruz."

Son 5 gündür devam eden saldırılarda, şu ana kadar 23 Gazzeli'nin hayatını kaybettiğini anımsatan Erdoğan, hayatını kaybedenlerin arasında okul yolunda hedef alınan çocukların da bulunduğunu ifade etti.

Erdoğan, Afganistan'da bir Amerikan üssünde, Kuran-ı Kerim yakılmasıyla başlayan olayların, önceki gün 16 Afganlı'nın bir ABD askeri tarafından katledilmesiyle çok daha ciddi boyut kazandığını kaydederek, '' Gerek Afgan, gerek Gazzeli şehitlere Allah'tan rahmet diliyorum'' dedi.

Filistin'de 20. yüzyılın başından itibaren yavaş ama sistematik bir katliam yürütüldüğünü dile getiren Erdoğan, insanların, sadece öldürülmediğini, evlerinden, köylerinden, şehirlerinden, hatta ülkelerinden, kendi topraklarından sürüldüğünü, vatansız, yurtsuz, yuvasız yaşamaya mahkum edildiğini anlattı.

İSRAİL'E ÇAĞRI

Hayat hakkı elinden alınan nice insanın, kendi vatan topraklarında mezar hakkının bile bulunmadığına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu katliam, bu zulüm, dünyanın gözü önünde, dünyanın sessiz ve tepkisiz bakışları altında adım adım ilerliyor. Filistin ile birlikte Afganistan'da, Suriye'de insan hakları, insanlık onuru, insanlık vicdanı ayaklar altına alınıyor. Böyle bir manzaranın, gidişatın hakça, adil, sürdürülebilir olmadığını her fırsatta ifade ettik. Uluslararası kamuoyunun, uluslararası örgütlerin harekete geçmesi gerektiğini, bu zulümleri durdurmak, adaletsizliğe son vermek için samimi adımlar atmaları gerektiğini her fırsatta ifade ettik.

Dün de özel temsilci olarak, eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan buradaydı, kendisiyle uzun uzadıya bu konuları görüştük. Daha sonra Dışişleri Bakanım ile görüşmelere devam ettiler. İşlenen tüm bu cinayetlerin, dünyamızın, insanlığın geleceğine dair umutları da katlettiğini ifade ettik. Bütün uyarılarımıza, çağrılarımıza, bütün samimi tavsiyelerimize rağmen Ortadoğu'da kan akmaya, Ortadoğu'da çocuklar katledilmeye devam ediyor. Şimdi bir kere yaşanan bunca acıya rağmen, umudumuzu muhafaza etmeyi sürdüreceğiz. Bize düşen haksızlık karşısında boyun eğmeden, dik durmalıyız. Dik durmaya ve doğruları söylemeye devam edeceğiz. Bu katliamların durması, akan kanın, akan gözyaşının dinmesi için Türkiye olarak, her platformda, gerçekleri gür bir sesle dillendirmeye devam edeceğiz.

Buradan İsrail'e, Gazze'ye ve Filistin topraklarına yönelik insanlık dışı saldırılarına artık bir son vermeleri çağrısını yineliyorum. Özellikle İsrail halkına, soykırım mağduru bir millet olan İsrailli vatandaşlarına, Filistinlilere yönelik soykırım girişimlerine karşı çıkmaları, devletlerinin uyguladığı teröre, devlet terörüne dur demeleri çağrısında bulunuyorum. Gazzeli kardeşlerimize de dayanışma mesajlarımızı gönderiyorum. Her zaman yanlarında olan Türkiye'nin, bundan sonra da yanlarında olmaya devam edeceğini hatırlatmak istiyorum.''

MİLİTAN DEĞİL DİRENİŞÇİLER

Başbakan Erdoğan, bazı medya gruplarının, Gazzeli direnişçileri, militan olarak sunmalarını anlamakta zorlandığını dile getirdi. Erdoğan, Gazze'deki direnişçilerin, asla militan, terörist olmadığını, sadece topraklarının, haklarının korunması mücadelesini veren direnişçiler olduğunu ifade etti.

İslam coğrafyasında yaşanan bu acı olayların dalga dalga yayılarak, tüm Müslümanların vicdanında adalet duygusunu telafisi zor şekilde tahrip ettiğini vurgulayan Erdoğan, Medeniyetler İttifakı için harcadıkları çabanın, Filistin, Afganistan, diğer İslam, Afrika ülkelerinde, yoksul ülkelerde yaşanan elim hadiselerle boşa çıkarılmak istendiğini belirtti.

Erdoğan, kuzeyli ve batılı zenginlerin, güneyli ve doğulu yoksulların acılarına, mağduriyetlerine, maruz kaldıkları zulme karşı ilgisiliklerinin, nefret, çatışma, kin, öfke duygularını körüklediğini vurguladı.

SURİYE ÇALIŞMALARI HAKKINDA BİLGİ VERDİ. İSTİKLAL MARŞI'NDAN HANGİ KITAYI OKUDU? SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de akan ve kan ve gözyaşının durdurulması için uluslararası çabaları yoğun şekilde devam ettirdiklerini söyledi.

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, Suriye'deki gelişmelere değindi. Erdoğan, ''Suriye'de akan ve kan ve gözyaşının durdurulması için yürüttüğümüz uluslararası çabaları da yoğun bir şekilde devam ettiriyoruz'' dedi. 

BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan ile yaptığı görüşmede; kendisine konuyla ilgili tam destek verdiklerini, Suriye'de şiddete derhal son verilmesi, sivil halka insani erişim sağlanması, güvenlik güçlerinin şehir ve yerleşim merkezlerinden çekilmesi, siyasi geçiş sürecinin önünün açılması için tüm uluslararası toplumun ittifak içinde çalışması gerektiğini ifade ettiğini anlatan Erdoğan, Annan'ın misyonunun rejim tarafından suistimal edilmemesini özellikle vurguladıklarını söyledi.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!

İstanbul'da 2 Nisan'da düzenlenecek olan ''Suriye Halkının Dostları Grubu'nun ikinci toplantısının hazırlık çalışmalarını da yürüttüklerini belirten Erdoğan, bu amaçla Arap Ligi BM Grup bünyesindeki ülkeler ile diğer taraflarla istişareleri yoğun şekilde sürdürdüklerini anlattı.

Erdoğan, dün İstiklal Marşı'nın kabul edilişinin 91. yıldönümünü törenlerle kutladıklarını hatırlatarak ''1921 yılında TBMM tarafından Merhum Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı İstiklal Marşı ülkemizin milli marşımız olarak kabul edildi ve Meclis kürsüsünde okundu. 12 Mart 1921'den bugüne kadar merhum Mehmet Akif'in bu dizeler, istiklalimizin sembolü olduğu kadar milletimizin hissiyatını,  kahramanlığını, tarihi ve bugünüyle ihtişamını en iyi şekilde anlatan bir destan oldu. Merhum Ersoy'a böyle bir istiklal manifestosu kazandırdığı için milletçe bir kez daha minnet duygularımızı ifade ediyor, Allah ondan razı olsun, mekanı inşallah cennet olsun. İstiklal marşımızı kabul eden TBMM üyelerini de bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere bir kez daha rahmetle yad ediyorum'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Pazar günü 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 97. yıldönümünün kutlanacağını hatırlatarak, ''İstiklal Savaşımızın adeta girizgahı olan, tüm dünyanın hayranlığını kazanmış bu muhteşem kahramanlık destanını kanlarıyla yazan mehmetçiklerimizi buradan bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz. Aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun. Millet olarak bu  büyük destanı, kahramanlığı hiçbir zaman unutmayacağımızı, Çanakkale ruhunu, kahramanlığını milletçe gurur destanı olarak taşıyacağımızı tekrar etmek istiyorum'' dedi.

''Hem Çanakkale şehitlerinin hatırası hem İstiklal Marşı'nın kabul yıldönümü vesilesiyle'' İstiklal Marşı'ndan bir kıta okuyan Erdoğan, ''Teşkilatımızı, özelikle gençlerimizi 18 Mart'ta Çanakkale'de bekliyoruz. Her yıl olduğu gibi o Çanakkale ruhunu hep birlikte yaşayacağız, yaşatacağız ve gelecek kuşaklara da aktaracağız'' diye konuştu.

Günün Önemli Haberleri