Erdoğan'dan cemaate mesaj var!
Abone olBaşbakan Erdoğan, 'başörtüsü füruattır' diyen Fethullah Gülen'e göndermede bulundu.
*Şimdi bazıları da nedense rahatı görünce farklı bir
duruma düştüler. Biz böyle olsun istemezdik, ama bu da oldu
maalesef.
*Maalesef bu bedeli bu çileyi bu insanlara ödettiler. Biz
bu zulme hamdolsun son verdik. Tabi o zamanlarda başörtüye 'füruat'
(esas değil) diyenler de oldu. Onları da gördük, bunları da
yaşadık
*(Din kültürü, Siyer-i Nebi, Kur'an dersleri) Şimdi
dersleri okutma noktasında biz zorluk çekiyoruz. Ben şimdi diyorum
ki; bize hoca yetiştirin. Hoca bulamıyoruz.
*İmam hatip okullarının, meslek liselerinin kapılarındaki
kilitleri biz kaldırdık. Şimdi yeni yeni bazı kutsallar
üretiliyor"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İlim Yayma Vakfının 40.yıl programına
katıldı. Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde düzenlenen programa
Başbakan'ın yanı sıra Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen
Bağış, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve İlim Yayma Vakfı kurucuları ile
çok sayıda davetli katıldı. Konuşmasında İmam hatibe hazırlık
kursuna gittiği günleri anlatan Erdoğan ?İlim Yayma Cemiyeti'nin
Vefa'da şuanda yurdun olduğu yerdeki o ahşap binada İmam Hatip'e
hazırlık kurslarına gittiğim günleri hatırlıyorum. Ki orda bizden
önceki abilerimiz İmam Hatip okudular. Ama biz orada kursu aldık.
Ondan sonra da geldik Fatih Çarşamba'daki İmam Hatip'e başladık.
Orada okuduk. Orası İstanbul'un tek İmam Hatip okuluydu. Ama şimdi
bu sayılar her ilçeye yayılmış her ilçede oluşmuş vaziyette" diye
konuştu.
"DAMARLARIMIZDAN BİRİNİ KESTİLER, (İMAM HATİPLERİN) ORTA
KISMINI KAPATTILAR"
İmam Hatip'in önünün kesildiğini ifade eden Erdoğan, "Baktılar ki
yaşanan gelişme iyi değil bunun önünü kesmek lazım dediler. Önce
damarlarımızdan bir tanesini kestiler ve orta kısmı kapattılar. İşi
biliyorlardı. Diyorlardı ki 'Biz şurayı kesersek bu ülkede asıl
kendileri için son günlerde maalesef çok üzen konu ve dediler ki
biz bu işi çözeriz.' Ve bu adımı attılar" dedi. Erdoğan konuşmasına
şu sözlerle devam etti: "Adımı attılar ama tabi onların tuzakları
varsa, onların hesapları varsa o tuzakların üstünde o hesapların
üstünde Rabbimin de bir hesabı vardı ve bu hesap tecelli etti. Ve
olan oldu. Hamdolsun sabırlıydık. Ama birilerinin sabırsız olduğunu
şimdi iyi anlıyorum. Ama biz sabırlı olmaya mecburduk. Çünkü biz
şunu biliyorduk. İlahi mesaj bir anda gelebilirdi ama bir anda
gelmedi. İlahi mesaj 22 yılda geldi. Kuvvet kudret sahibi olan ona
bir anda gönderebilirdi. Bir anda göndermedi çünkü insanın ruhen
buna hazırlanması gerekiyordu. Bu hazırlık olmadığı sürece bu işin
kabulü de zordu. Mekke ve Medine hazırlandıktan sonra insanoğlu
fevç fevç buraya akın ediyordu. İşte bizim de buralardan mesajı
almamız gerekiyordu."
"BİZ BÖYLE OLSUN İSTEMEZDİK, BU DA OLDU MAALESEF"
İmam Hatip mezunu olarak istediği üniversitede eğitim göremediğini
ifade eden Erdoğan, "Çünkü bize yasaktı. Artık o döneme geldik. Ama
bu iş onları rahatsız etti. Bunu da başardılar. Sabır sabır derken
bir 28 Şubat oldu. O ara bu ülkeye çok şeyler kaybettirdi. Bunun
farkında olanlar var olmayanlar var. Bir nesil katledildi. Bu nesli
katledenlerin bu ülkeye ödettikleri bedelin altından kalkmaları
mümkün değil. Yolsuzluklar orda oldu, yoksulluklar orda arttı. Bu
yolsuzlukların çetelerin el ele vermek suretiyle bu ülkeyi
yönetmelerine fırsat hazırlayanlar onlar oldu. Şimdi bazıları da
nedense rahatı görünce farklı bir duruma düştüler. Biz böyle olsun
istemezdik, ama bu da oldu maalesef. Temenni ederim ki bunu da
anlarız" şeklinde konuştu.
"6 YAŞINDA ÇOCUK NEYİ TERCİH EDECEK?"
Ailelerin çocuklarını İmam Hatip okullarında okutabildiklerinin
altını çizen Erdoğan ?Şimdi Millet yavrusunu imam hatiplere
gönderiyor. Ne oldu gönderdi de, ne oldu bu ülkede bir şeyler mi
yıkıldı? Neyi kaybetti bu ülke? Bırakın nereye gönderecekse anne
baba yavrusunu oraya göndersin. Efendim çocuğun tercih etme hakkı?
Çocuk neyi tercih edecek? 6 yaşında çocuk neyi tercih edecek?
Bırakın bu işi anne babaya. Onun sorumlusu o. Sen misin sorumlusu?
Sana ne ya, bırak nereye gönderecekse göndersin. Sanki 9 ay 10 gün
karnında o taşımış. Sana ne ya? O anneye taktir yetkisi
vermiyorsun, o taktir yetkisini kendinde buluyorsun. Ondan sonra,
onun bütün imkanlarıyla anne baba emeğini verecek, sen de kalkıp
ona el atacaksın. Böyle bir hak olamaz" dedi.
"O ZAMANLARDA BAŞÖRTÜYE FÜRUAT DİYENLER DE
OLDU"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında Bezmialem Vakıf
Gureba hastanesinde tedavi gördüğü sürede psikiyatri servisinde
yatan ve başörtüsü sebebiyle üniversitede okuyamayan 2 genç kız ile
tanıştığını anlatan Erdoğan şöyle konuştu: "Bu ülkede benim
gördüğüm o kızlarımızdan çok daha ağır bunalım içerisine girenler
oldu. Bunların hesabını kim verecek. Bu ülkeye bu yakışıyor mu?
Maalesef bu bedeli bu çileyi bu insanlara ödettiler. Biz bu zulme
hamdolsun son verdik. Tabi o zamanlarda başörtüye 'füruat' diyenler
de oldu. Onları da gördük, bunları da yaşadık"
"HOCA YETİŞTİRİN, HOCA BULAMIYORUZ "
Seçmeli Din kültürü, Kuran'ı Kerim, Siyeri Nebi gibi dersleri
öğretmek üzere öğretmen bulamadıklarını vurgulayan Erdoğan ?Yeni
yeni bazı kutsallar üretiliyor, bu kutsalları üretenlere diyorum
ki, bunları bi kenara koyun da artık normal, düz orta liselerde
seçmeli Din kültürü dersi var Siyer-i Nebi var seçmeli Kur'an dersi
var. Bunlar kimin aklına gelirdi. Şimdi dersleri okutma noktasında
biz zorluk çekiyoruz. Ben şimdi diyorum ki; bize hoca yetiştirin.
Hoca bulamıyoruz" dedi.
"1940'LI YILLARDA KURAN ÖĞRENMEK VE ÖĞRETMEK SUÇLARIN EN
BÜYÜĞÜYDÜ"
1940'lı yıllarda Kuran-ı Kerim öğrenmek ve öğretmenin suçların en
büyüğü olduğunu söyleyen Erdoğan, "Çocukluğumuzda evlerimizin
basıldığını, babamızdan dedemizden de kursların basıldığını
öğrendik. Hocalar tutuklanır, öğrenciler korkutulur, anne babalar
tehdit edilirdi. Elifba kitaplarının adeta birer suç aleti gibi,
birer zararlı neşriyat gibi toplanıp el konulduğunu ben mecliste
birkaç kez anlattım. Şehirlerin ortasında kitaplar yığılır, toplu
halde yakılırdı. Bütün bu zulme ve tepkiye rağmen her ilçede köyde
yürekli insanlar çıkıyor, adeta başlarını bu yola koyuyor, Kuran
unutulmasın diye mağaralarda, kümeslerde kelle kucakta çocuklara
ilim öğretiyorlardı" dedi. Erdoğan sözlerine "Bu yürekli insanlar
olmasaydı alınlarında secde izi taşıyan genç nesillerimiz olmazdı"
diye devam etti.
"BİR KİŞİ GELİR TARİHİN AKIŞINI DEĞİŞTİRİR"
Erdoğan, "Cemiyet değil önemli olan keyfiyettir. Sayının çokluğu
değil, nitelik önemlidir. Muhteva önemlidir. Bir tek kişiye
ulaşırsınız, bir kişinin elinden tutarsınız, bir kişi emek sarf
eder, elmas gibi mücevher gibi işlersiniz, o bir tek kişi gelir
tarihin akışını değiştirir" dedi.
"SİZİ BİZ OKUTTUK, ARTIK BİZİM NEFERİMİZSİNİZ DEMEDİLER"
İmam Hatip yıllarında bazı arkadaşlarının haftalarca harçlık
alamadığını anlatan Erdoğan "Ayaklarına giyecek ayakkabı, üstlerine
giyecek bir ceket bir kravatları yoktu. Yatılı okulda, yurdumuzun
imkanları neyse onunla yetiniyorlardı. Ama işte o arkadaşların
imdadına o hayırseverlerimiz yetişiyordu. Çoğunun kim olduğunu ne
biz bildik ne o ihtiyaç sahibi arkadaşlarımız bildi. Kendilerini
hiç göstermediler. Sağ elleriyle verdiklerini sol elleri
hissetmedi. Verirken de hiçbir ayrım yapmadılar. Bu bizden şu
sizden diye bir ayrım yapmadılar. Bu doğuludur, bu batılıdır, bu
siyahtır, bu beyazdır, bu Türktür, bu Kürttür demediler. Verdik
karşılığını alırız demediler. Sizi biz okuttuk. Siz artık bizim
neferimizsiniz demediler. İnsana borsada işlem gören bir meta,
üzerini yatırım yapılabilir bir finans aracı olarak asla
bakmadılar. Buradan ne kazanırız hesabına girişmediler. İnanın o
hayırseverleri bir Allah biliyor. Bir de sadece kendileri" şeklinde
konuştu. Başbakan Erdoğan konuşmasının ardından İlim Yayma
Vakfı'nın kuruluşunda emeği geçenlere plaket verdi. İlim yayma
Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Yücel Çelikbilek de Başbakan'a
üzerinde ayet yazan bir tablo hediye etti.