Erdoğan'dan çarpıcı kupa sözleri
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın gündeminde Fenerbahçe-Galatasaray maçı sonrası yaşanan üzücü olaylar vardı.
Fenerahçe kongre üyesi olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şükrü
Saraçoğlu'nda yaşananlara isyan etti. Şampiyon Galatasaray'ı tebrik
eden Erdoğan, tepkisini "şampiyon takım kupasını soyunma
odasında alacak, böyle saçmalık olur mu? Kupanın stadın ortasında
mertçe verilmesi gerekir" sözleriyle dile getirdi.
Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Futbolda şiddet ve fanatizm tehlikesine dikkat çektiği konuşmasına kupa töreniyle ilgili sözleri damgasını vurdu:
"Ben Fenerbahçe taarftarı hatta kongre üyesiyim. Şimdi kendi
stadımızda Galatasaray berabere kalarak şampiyon oldu. Sen şimdi
bunu alkışlayacaksın, tebrik edeceksin. O akşam bizzat Terim'i
arayarak tebrik ettim. Albayrak'ı tebrik ettim. Aynı şekilde
Fenerbahçe Başkanvekili'ni aradım ve mevcut durumdan duyduğum
üzüntüyü anlattım. Eğer burada müşterek gayretin içine girmesek
yanlış olur. Şampiyon oluyor kupasını soyunma odasında vermek.
Böyle saçmalık olur mu? Işıkların
"YARABBİM BU NE HAL DEDİM"
Geride kalan sezonun fair playdan ziyade şiddet ile anıldığını belirten Erdoğan'ın hedefinde tribünde küfür eden bayanlar vardı:
"Kulüplerin yönetimleri, kulüplerin gerçekten samimi bu konularda oraya bir eğelence, adeta haftalık stresini atmaya gelen taraftarlarını tenzih ediyorum. Ama dünyada olduğu gibi ne yazık ki bizim içimize de holiganlar sirayet etmiş. Bu holiganlar ne yazık ki buraları adeta terör alanına çeviriyorlar. Bunlar bakıyorsunuz farklı yerlerdeki eylemleriyle de bunu gösteriyor. 'Şu kulüpde, bu kulüpte var' demiyorum, ne yazık ki büyük bir çoğunluğunda var. Herkesin, sporun, futbolun tüm taraftar ve aktörlerinin bu şiddeti, kötü tezahüratı... Hanım dediğim zaman farklı bakarım. Ama seyirciye kapalı, hanım ve çocuklara açık bir maçta bile bayanların nasıl küfrettiklerini görünce şahsen nevrim dönüyor. Bayanların futbolda özellikle tribünlere teşviki bile erkekleri yola getirsin, onların kötü tezahüratını önlesin diye yapıldı. Ama sadece bayanların olduğu futbol maçında ben bayanların o küfürlerini görünce hicap duydum. Yarabbi nedir bu hal? Böyle bir şey olabilir mi, böyle bir şey kabullenilebilir mi? Onun için ülkemin bu noktada hanımlarına sesleniyorum; lütfen bu çirkin alışkanlıklardan bir defa kendinizi arındırın. Bir başbakan olarak herhalde bu bizim sorumluluğumuzdur. Bu hatırlatmayı yapmamız gerekiyor. Ayrımcılığı, tahammülsüzlüğü dikkate almak, bunun için ne gerekiyorsa tüm yöneticilerle yapmak durumundayız."
PELE İÇİN 48 SAAT ATEŞKES
Futbolun gücünü 1967'de yaşanan bir olayla anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"1967'de Pele'yi seyredebilmek için Afrika'da bir savaşta taraflar 48 saat ateşkes ilan ediliyor. Savaşları durdurabilecek güçte olan futbolun bir savaş bir çatışma, bir ayrışma aracı olmaması için herkes üzerine düşeni samimiyetle yerine getirmelidir. Pele "Dünyada futbol oynayan her çocuk Pele gibi oynamak istiyor. Benim çok büyük sorumluluğum var. Onlara sadece nasıl iyi futbol oynanacağını değil, nasıl iyi bir insan olunacağını da göstermek zorundayım" diyor. Mesele bu."
Efsanevi Boksör Muhammed Ali'nin tarihe geçmiş ''Keşke insanlar beni sevdikleri kadar birbirlerini sevseler. Eminimi ki dünya o zaman çok farklı bir yer olur'' sözü söylediğini hatırlatan Erdoğan, spordaki futboldaki bu ruhu kendilerinin bugüne hep birlikte taşımaları gerektiğini anlattı. Futboldaki rekabetinin özellikle şehir takımları için ne kadar önemli olduğunu, şehirlerin gündemini nasıl şekillendirdiğini, kulüplerin ne kadar büyük kitleleri peşinden sürüklediğini de iyi bildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
ŞİDDETİN TEMELİ FANATİZMDİR
''Şu hususun herkesin dikkat etmesi gerekir; fanatizme varan her
hareket, her tarafgirlik büyük sorunlar üretir. Birliği değil
bölünmeyi, kardeşliği değil düşmanlığı besler. Fanatizm her alanda
büyük felaketler doğurur, telafisi mümkün olmayan sorunlar üretir.
Sporda şiddetin, tahammülsüzlüğün temeli fanatizmdir.
Sporseverlerden ricam; toplumsal dokuyu sarsacak, birlik ve
kardeşliğimizi zedeleyecek eğilimlere geçit
vermemeleridir.''