Erdoğan’dan BM’ye: Sen ne işe yararsın?
Abone olCumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin’deki saldırılarına sessiz kalan BM’ye sert eleştirilerde bulunarak,...
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in
Filistin’deki saldırılarına sessiz kalan BM’ye sert eleştirilerde
bulunarak, “BM bir defa bu işin bir numaralı sorumlusudur. Ben hep
soruyorum; BM sen ne işe yararsın? Ne için kuruldu BM. Dünya
barışını sağlamak için değil mi? Bunu temin için değil mi? Eğer
dünya barışını sağlamak için bu görevini yerine getiremiyorsa
kendini bir defa gözden geçirmesi lazım. BM’ye bakıyorsunuz zaten
orası 5 tane ülkenin iki dudağının arasında. Onlar ne derse o.
Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı sevilmez. Tabi sevilmez…
Doğruları söyleyen bu dünyada nerede sevildi ki? Ama biz doğruları
söylemeye devam edeceğiz” dedi.
Başbakan Erdoğan, Ankara’da mukim diplomatlara iftar daveti verdi.
AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı’nca parti genel merkezinde
düzenlenen ‘7. Geleneksel Büyükelçiler İftar Yemeği’ne çok sayıda
büyükelçinin yanı sıra İHA ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan
Yaşar, İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol ve basın yayın
kuruluşlarının temsilcileri de katıldı.
İftar davetinde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in
Filistin’e yaptığı saldırıları sert bir şekilde eleştirdi.
Büyükelçilere seslenen Erdoğan, Ramazan ayının dargınlıkların
unutulup, anlaşmazlıkların bir kenara bırakıldığı, aile ve
kardeşlik bağlarının güçlendiği, birlik ve beraberlik duygusunun en
geniş şekilde hissedildiği müstesna bir ay, müstesna bir dönem
olduğunu söyledi.
“SURİYE’DE 200 BİNDEN FAZLA MASUM İNSAN ÖLDÜ”
Son günlerde bu temennilerin gerçekleşmediğini gördüklerinin altını
çizen Başbakan Erdoğan, “Orta Afrika Cumhuriyeti’nden Myanmar’a
kadar birçok ülkede dinler arası bir çatışma tetiklenmeye
çalışılıyor. Suriye’de 200 binden fazla masumun canına mal olan bir
iç savaş dünyanın gözleri önünde tüm vahşetiyle sürüyor” dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye’de şu anda 1 milyon 150 bin Suriyeli
sığınmacının bulunduğuna dikkat çekti.
Irak’ın hızla Suriye’nin sürüklendiği şiddet sarmalının içine
çekildiğine vurgu yapan Erdoğan, “Filistin’e İsrail’in bu mübarek
ayda başlattığı operasyon ne yazık ki 8. gününe girdi ve orada da
200’e yakın insan hayatını kaybetti ve bin 700 sivil yaralandı.
Ortadoğu’da kimlik siyasetinin tüm çoğulcu hareketlerin üzerine
çıktığı bir dönemden geçiliyor. Din ve mezhep ayrımı toplumları
ayıran tehlikeli fay hatları olarak giderek derinleşiyor. Irak’ta
2006-2007 yıllarına benzer şiddetli mezhep çatışması yaşanmasından
endişe duyduğumuzu ifade etmek isterim. Biz Irak’ta mezhepsel
dayatmacı ve çatışmacı politikaların ülkeyi nasıl bir uçuruma
sürüklediğini muhataplarımıza anlatabilmek için yıllardır adeta
çırpınıyoruz. Maalesef ülkenin şu anda içinde bulunduğu durum bizim
endişelerimizi haklı çıkardı. Ülkenin anayasasında yer alan yetki
ve gelir paylaşımı ilkelerini özellikle dikkate almayan merkezi
hükümet bugün yaşananlarda büyük sorumluluk sahibidir. Irak’taki
kaos ortamı ülkemiz başta olmak üzere bölgeyi ve tüm dünyayı tehdit
eden aşırı unsurları adeta bir hayat alanı oluşturmak suretiyle
saklıyor, gizliyor” diye konuştu.
“TÜRKİYE BÖLGESİNDEKİ OLAYLARDAN DOĞRUDAN ETKİLENİYOR”
Irak’ta IŞİD adlı örgütün faaliyetlerinin bölgeyi olduğu kadar
Türkiye’yi de doğrudan ve dolaylı etkilediğinin altını çizen
Başbakan Erdoğan, Musul’da sadece Türkiye’nin diplomatik misyonu
bulunduğunu kaydetti. Türkiye’den başka Musul’da diplomatik misyon
bulunmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Bu misyon kuşatıldı. İçerideki
çalışanlarımız, konsolosumuz ve ailesi bir aydan fazladır
alıkonuluyor. Alıkonulan şoförlerimizi bölgeden almayı başardık ve
geçen akşam Şanlıurfa’da kendileriyle beraber oldum. Konsolosluk
çalışanlarımızın serbest bırakılması için de girişimlerimiz yoğun
şekilde devam ediyor. Irak ve Suriye’de din, mezhep ve etnik
ayrımcılığın üstüne çıkılarak halkların ülkeye aidiyet hislerini
güçlendirecek siyasi süreçlerin geliştirilmesi gerekiyor. Bölgenin
radikal unsurların mücadele alanı haline dönüşmesi ancak bu şekilde
engellenebilir. Türkiye’nin güvenlik ve istikrarı bölgede yaşanan
olumsuzluklardan doğrudan etkileniyor. Ancak sorunun daha da
büyümesi halinde bölge kaynaklı istikrar ve güvenlik tehdidinin tüm
dünyayı etkisi altına alması kaçınılmaz olacaktır. Batı başta olmak
üzere diğer devletlerden Suriye’ye ve Irak’a savaşmaya gelen
gençlerle ilgili öncelikle kendi ülkelerinde önlemler alınması
gerekiyor. Biz Suriye’ye geçerek radikal unsurlara katılmayı
planlayan üçüncü ülke vatandaşlarıyla ilgili büyük hassasiyet
gösteriyor bu noktada gereken önlemleri alıyoruz. Terör
örgütleriyle ilişkisi olduğu şüphelenilen veya yasadışı yollarla
ülkemize giriş yapan yabancıları belirliyor ve sınır dışı ediyoruz.
Ancak bu kişilerin kendi ülkelerin ve geliş güzergahlarındaki diğer
devletlerin bu konuda yeterli hassasiyeti göstermediğini de
üzülerek belirtmek istiyorum. Sadece hazırlanan listelerin bize
iletilmesi bu konuda gerçekçi ve yeterli bir çaba olmadığı gibi
böyle bir yaklaşım adilde değildir. Bu konuda tüm ülkelerin
sorumluluğu paylaşmasını ve ülkemizle etkin bir şekilde işbirliği
içine girmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
“IRAK HALKI ULUSLARARASI TOPLUMUN SURİYE’DE İŞLEDİĞİ GÜNAHIN
BEDELİNİ ÖDEMEKTEDİR”
“Şunu bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum; Irak halkı bugün
büyük ölçüde uluslararası toplumun Suriye’de işlediği günahın
bedelini ödemektedir” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle
devam etti:
“Kulaklarımızda halen Srebrenitsa’nın çığlıkları uğuldarken, Şam’a
birkaç kilometre uzaklıkta bulunan kamptaki çocukların abluka
altında açlıktan can vermeleri dahi Suriye’nin rejiminin üzerinde
gerekli baskının kurulmasına yetmedi. Suriye rejimi BM’nin kararını
hiçe sayarak ülkeye insani yardım ulaştırılmasını engellemeyi
sürdürüyor. Uluslararası toplumun Suriye rejimi üzerinde gerekli
baskıyı oluşturmak için süratli ve olumlu adımlar atması gerekiyor.
Gerçi bugün bazı gelişmelerin olduğunun haberini alıyoruz. Tabi
bizim için uygulama çok önemli. Aksi takdirde 21. yüzyılın en büyük
insanlık trajedisi giderek büyüyecek çok daha vahim bir hal
alacaktır. Ülkede krizin başlangıcından bu yana onda birini
çocukları oluşturduğu 200 binden fazla insan hayatını kaybetti. 6.5
milyon kişi ülke içinde yerlerinden edildi. Suriye’de acil ihtiyaç
duyanların sayısı 11 milyona ulaştı. Yaklaşık 1 milyon kadarı da az
önce ifade ettiğim gibi ülkemizde üç milyondan fazla Suriyeli de
diğer komşulara Lübnan gibi Ürdün gibi buralara sığındı.”
“TÜRKİYE’NİN SURİYELİ MİSAFİRLER İÇİN YAPTIĞI HARCAMA 3.5 MİLYAR
DOLARI GEÇTİ”
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin Suriyeli mülteciler için yaptığı
harcamaları da açıkladı. Türkiye’nin Suriyeli misafirler için
yaptığı harcamaların tutarının 3.5 milyar doları geçtiğini ifade
eden Başbakan Erdoğan, “Bizim komşuluk dayanışması içinde
sergilediğimiz ve insani bir duyarlılık olarak gördüğümüz bu tutumu
Suriye’nin diğer komşuları da ciddi ekonomik ve sosyal sonuçlarını
katlanmak suretiyle ortaya koyuyor. Bu noktada uluslararası
toplumdan gerekli desteği görmediğimiz üzülerek burada belirmek
isterim” dedi.
“ULUSLARARASI TOPLUMUN NE DENLİ DUYARSIZ OLDUĞUNUN BİR
GÖSTERGESİ”
BM’nin Suriye için bildirdiği insani yardım taleplerini yarısından
dahi azı için söz verilmesinin bu konuda uluslararası toplumun ne
denli duyarsız olduğunun göstergesi olduğunu söyleyen Başbakan
Erdoğan, “Libya da uluslararası toplumun ciddi destek sağlaması
gereken ülkelerden biri durumuna geldi. Güvenlik güçlerinin
kapasitelerinin geliştirilmesi başta olmak üzere, Libya’nın kendi
kendini yönetilmesini sağlayacak her çaba bu ülkenin geleceği için
hayati öneme sahiptir” diye konuştu.
“İSRAİL’İN TÜRKİYE İLE NORMALLEŞMESİ İÇİN ÜÇ ŞARTI YERİNE GETİRMESİ
GEREKİR”
Filistin meselesinin bölge istikrarı için önemli konuların başında
yer almaya devam ettiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, İsrail’in
Filistin’e yönelik saldırılarını sert bir dille eleştirdi.
Başbakan Erdoğan, İsrail’in, Gazze üzerindeki hukuksuz ambargosuna
devam ederken aynı zamanda yasadışı yerleşimleri sürdürerek iki
devletli çözümü pratikte imkansız hale getirdiğini kaydetti.
Filistinlilere insan onuruna yakışır bir hayat hakkı tanımayan bu
anlayışın bölgede barış umutlarının önündeki en büyük engel
olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu olumsuz iklim İsrail’in Gazze’ye yönelik toplu cezalandırma
mantığıyla bir haftadır sürdürdüğü saldırılar sebebiyle insani bir
drama dönüştü. Burada huzurlarınızda bir kez daha İsrail’e Gazze’ye
yönelik saldırılarını derhal durdurması çağrısını yapıyorum.
Bakınız Mavi Marmara olayı ile ilgili olarak normalleşme süreci ne
yazık ki tamamiyle ortadan kalkmıştı. Özür kabul edilmişti,
tazminatta anlaşma noktasına geldik ve Filistin’e ambargo çözüm
noktasına gelmişti ki bu olay patlak verdi. Şimdi böyle bir olay
karşısında İsrail ve Türkiye ilişkileri normalleşebilir mi? Bir
tarafta burada 400-500 bomba yağdıracaksınız ve burada dünya gözü
üzerinde barışı tehdit edeceksiniz, savunmasız insanları tehdit
edeceksiniz, öldüreceksiniz ve ondan sonara da İsrail-Türkiye
ilişkileri normalleşsin diyeceksiniz. Böyle bir şeyi kabullenmemiz
mümkün değil. Eğer İsrail Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmek
istiyorsa ortaya koyduğumuz üç şartın üçünün de yerine gelmesi
gerekir. Bu olmadığı sürece İsrail-Türkiye ilişkileri
normalleşemez. Bunu çok açık ve net söylemek zorundayım. Çünkü bu
bizim tarihi, insani, vicdani görevimizdir.”
“ORTADA DEZENFORMASYON VAR, YALAN VAR”
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına sessiz kalan dünya
devletlerine de seslenen Başbakan Erdoğan, “Bir taraftan dünyada
barış diyeceğiz, e güzel, e dünyada barış diyorsak, dostluk
diyorsak peki bu ölümler niye? Söylenen şey şu; Hamas roket attı.
Peki roket attı da kaç tane İsrailli öldü? Bu roketler o zaman
herhalde çöle gitti. Bu roketler herhalde sivil yerleşim alanlarına
atılmış olsa İsrail şu kadar kişi öldü diye bunu da açıklar. Bu da
yok. Ortada o zaman dezenformasyon var. Bir yalan politikası var ve
bütün bu politikalar karşısında batının duyarsızlığı var. Dünyanın
duyarsızlığı var. Ama öbür tarafta ekranlarda, kameraların
çekimlerini görüyoruz ve gördüğümüz şu ki çocuklar acımasızca
öldürülüyor, kadınlar öldürülüyor, insanlar öldürülüyor ve bunun
yanında 700’ü aşkın yaralı var. Bu insanlar bakın burası da çok acı
hastanelere götürülmek isteniyor şu anda benim bugün itibariyle
saat 19.00’da elime gelmiş kesin ajans rakamları var. Bakın çok
ilginç bin 400 yaralı, 194 ölü, bin 470 İsrail’in vurduğu hedef.
Yıkılan ev sayısı 660. Zarar gören ev 12 bin 600, vurulan cami 19,
yıkılan cami 4, zarar gören okul 33, zarar gören tıp merkezi 6… Kim
yapıyor bunları? İsrail. İsrail’in bu yaptıklarını acaba bizler
insan olarak hangi dinden olursak olalım neyle izah edeceğiz?”
dedi.
“BU İŞİN BİR NUMARALI SORUMLUSU BM’DİR”
BM’ye de yüklenen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“BM bir defa bu işin bir numaralı sorumlusudur. Ben hep soruyorum;
BM sen ne işe yararsın? Ne için kuruldu BM. Dünya barışını sağlamak
için değil mi? Bunu temin için değil mi? Eğer dünya barışını
sağlamak için bu görevini yerine getiremiyorsa kendini bir defa
şöyle bir çek etmesi lazım. Gözden geçirmesi lazım. BM’ye
bakıyorsunuz zaten orası 5 tane ülkenin iki dudağının arasında.
Onlar ne derse o. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı sevinmez. Tabi
sevilmez… Doğruları söyleyen bu dünyada nerede sevildi ki? Ama biz
doğruları söylemeye devam edeceğiz.”
İSRAİL VE SURİYE ÇAĞRILMADI
AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı’nca geleneksel olarak düzenlenen
iftara geçen yıl olduğu gibi bu yılda İsrail ve Suriye çağrılmadı.
AK Parti Genel Merkezi’ndeki iftara yaklaşık 290 kişi davet
edilirken, Mısır’ın da maslahatgüzarı seviyesinde çağrıldığı
öğrenildi.
Öte yandan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone’nin
görev süresinin dolması sebebiyle yerine ABD’nin Ankara
Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Jess Baily katıldı.
DİNİ CEMAAT LİDERLERİ DE KATILDI
AK Parti Genel Merkezi’ndeki geleneksel iftar yemeğine Türkiye’de
bulunan cemaat liderleri de katıldı. Bazı cemaat liderlerinin dini
kıyafetleri ile genel merkeze geldi. Yoğun ilgi gösterilen iftar
yemeğinde görevliler tek tek davetlilerle ilgilendi.
(İHA)