Erdoğan'dan Avrupa'ya terör sitemi
Abone olİspanya'daki "Medeniyetler İttifakı Projesi" açılışında bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan Avrupa'ya sitem etti: Benim terörüm iyi senin terörün kötü diye bir şey yok!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir dinin, hiçbir kültürün,
insanın insana düşman olmasına, şiddete ve teröre gerekçe olarak
takdim edilemeyeceğini, zira tohumu sevgi olanın, meyvesinin de
nefret olamayacağını söyledi. Kökü barış olanın, dallarının teröre
uzanamayacağına işaret eden Başbakan Erdoğan, ''Bizler, adına dünya
denilen şu insanlık bahçesini, farklı lezzetler ve farklı
renklerimizle zenginleştiren ağaçlar gibiyiz'' dedi. Başbakan
Erdoğan, Medeniyetler İttifakı Girişimi çerçevesinde oluşturulan
yüksek düzeyli grubun Palma de Mallorca'da yapılan ilk
toplantısının açılışında bir konuşma yaptı. Erdoğan, bu çalışmaları
desteklediklerini, 3 yıllık başbakanlığı döneminde katıldığı bütün
toplantılarda da ısrarla ''medeniyetler ittifakının
gerçekleştirilmesi gerektiğinin'' altını çizdiğini söyledi.
Medeniyetler arası çatışmanın, karşısına tüm insanlık olarak
çıkılması gerektiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Hep bunu
söyledik ve söylemeye devam edeceğiz'' dedi. ''HERKESİ VURUYOR''
Bunun, sadece sözde kalmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle
konuştu: ''Veya oturup konuşup dağılmak suretiyle gerçekten güzel
mekanlarda bu toplantıları yaparak, gayet güzel yemekleri yemek
suretiyle ondan sonra dağılmak, bu arzuladığımız neticeyi
getirmiyor. Netice almak için bir araya gelmek ve bunun gayet güzel
sekreteryasını da oluşturmak suretiyle, BM'de birçok komisyonlar
oluşturmak suretiyle, bu işi takibe almak, bu işi sürekli kılacak
neticeye kilitlenmiş hale getirecek adımları atmamız gerekir.
Samimi olmak gerekirse, ne yazık ki, bugüne kadar bu girişimlerin
çoğu, mevcut durumu tanımlamak ve diyalog ihtiyacına dikkati
çekmekle sınırlı kalmıştır. Bunun ötesine, bugüne kadar
geçilememiştir. Somut olarak yapılabileceklere dair, gerçekçi bir
yaklaşım ortaya konamamıştır. Olay şudur: ya savunmadır, ya
saldırıdır. İşte biz bu savunma anlayışından da, bu saldırı
anlayışından da bir an önce kurtulmak durumundayız. Objektif bir
bakışla durumu tespit edip dayanışma içinde, ittifak içinde bunu
çözmenin adımlarını atmamız gerekir. Sonuçta, kazanacak olan
insanlık olacaktır. Dünyanın değişik yerlerinde terör hepimizi
vuruyor. Terörün dini, dili, vatanı, ırkı, milleti yok. Ne zaman,
nerede, kimi, nasıl, niçin, vuracağı belli olmayan bir fenomen.
Bunu çözebilmek için bizim medeniyetler arası ittifakı
gerçekleştirmemiz gerekiyor. Nereden gelirse gelsin, terörü sadece
lanetlemek yetmiyor. Buna karşı adımlarımızı küresel ölçekte,
dayanışma ile atmamız gerekir. 'Benim teröristim iyi, senin ki
kötü' mantığı ile bir yere varamayız. Benimki iyi, seninki kötüden
öte, hepsi kötü... Ne gibi tedbirler alıyoruz, bu çok önemlidir.
Acaba ülkeler arası dayanışma devam ediyor mu? Buna baktığımız
zaman sağlıklı bir dayanışmanın da olmadığını görüyoruz. Hep
birlikte bunun adımlarını atmak mecburiyetindeyiz. Sizlerin
yapacağı çalışmanın farkı da buradadır.'' FARKLI KÜLTÜR VE DİNLER
Zapatero ile birlikte açılışını yaptıkları bu toplantının,
düşüncenin uygulamaya dönüşmesi yolunda atılmış ilk büyük adım
olacağını dile getiren Erdoğan, ''unutmayınız, dünyanın bugün
burada atılacak adıma şiddetle ihtiyacı bulunmaktadır'' dedi.
Katılımcılarla çok önemli bir sürecin ilk adımlarını atmaktan
duyduğu mutluluğu ifade ederek sözlerine devam eden Erdoğan, burada
iki gün boyunca yapılacak çalışmaların, barış ve istikrar içinde
daha iyi bir dünya hedefine doğru ortak yürüyüşün de ilk büyük
adımlarını teşkil edeceğini söyledi. Grup üyelerine, ''böylesine
önemli bir görevi üstlenmek ve engin birikimlerinizi bu ortak hedef
doğrultusunda insanlığın hizmetine sunmak hususunda gösterdiğiniz
çaba için hepinize şükranlarımı sunuyorum'' diyen Erdoğan, şöyle
konuştu: ''Bu vesileyle, bu yüksek düzeyli grubun kurulmasına
bizzat öncülük eden Sayın Kofi Annan'a da en içten teşekkürlerimi
iletmek isterim. Son dönemde, farklı kültür ve dinleri de içine
alan medeniyetler arası anlayış eksikliğinin, giderek derinleşen
bir hal aldığını üzülerek müşahede etmekteyiz. Buna bağlı şiddet
olaylarının küresel terör niteliğine bürünmesi de ayrı bir üzüntü
kaynağıdır. Bu duruma son vermek, diyaloğun geliştirilmesiyle, yani
medeniyetlerin ittifakıyla mümkün olacaktır. Bu konu üzerinde
düşünen herkesin de katılacağı gibi önümüzdeki tek yol budur. İşte
bu amaçla bugüne kadar bir çok girişim başlatılmıştır. Türkiye
olarak, bu çalışmaların hepsini destekliyor ve elimizden geldiğince
katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Ancak samimi olmak gerekirse; ne
yazık ki, bu girişimlerin çoğu, mevcut durumu tarif etmek ve
diyalog ihtiyacına dikkati çekmekle sınırlı kalmıştır. Bunun
ötesine bugüne kadar geçilememiştir. Somut olarak yapılabileceklere
dair stratejik ve gerçekçi bir yaklaşım ortaya konamamıştır. İşte
Medeniyetler İttifakı projesi çerçevesinde oluşturulan bu yüksek
düzeyli grubun, yani sizlerin yapacağı çalışmaların farkı da
kanaatimce buradadır. Değerli dostum Zapatero'yla birlikte
açılışını yapmaktan onur duyduğum bu toplantı, düşüncenin
uygulamaya dönüşmesi yolunda atılmış ilk büyük adım olacaktır.
Unutmayınız, dünyanın bugün burada atılacak adıma şiddetle ihtiyacı
bulunmaktadır. Bizlerden beklenen, karşı karşıya bulunduğumuz
problemin temel etkenlerini analitik bir şekilde inceleyerek,
çözümü konusunda müşterek ve gerçekçi tedbirleri ortaya
koymaktır.'' ''ÖTEKİ'' VEYA ''KARŞIT OLARAK GÖRMEK...''
Medeniyetler İttifakı projesinin uluslararası topluma sağlayacağı
en önemli katma değerin, bu doğrultuda hazırlanacak eylem planıyla
ortaya çıkacağına olan inancını dile getiren Erdoğan, bunu yaparken
önce, sorunun nereden kaynaklandığını ve insanların birbirlerini
''öteki'' veya ''karşıt'' olarak görmesine yol açan etkenlerin
neler olduğunu tespit etmek gerektiğini kaydetti. Çabaların sonuca
ulaşmasının, karşı karşıya bulunulan durumun doğru tespitiyle
mümkün olacağına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bunu
özellikle vurgulamak isterim. Bana göre cevap aramamız gereken iki
temel soru şudur: Din ve kültür farklılıkları; birbirinden kopuk,
birbirleriyle çatışan, birbirini dışlayan medeniyetlerin varlığını
mı gösterir? Yoksa bu farklılıklar; evrensel değerler tablosunu
zenginleştiren ortak insanlık medeniyetinin tamamlayıcı unsurları
mıdır? Bizim düşüncemiz şudur: Tarih boyunca bütün toplumlar kendi
kültürleri ve inançlarıyla, ortak insanlık medeniyetine özgün
katkılar yapmışlardır. Hangi dine, hangi kültürel anlayışa sahip
olursa olsun, bütün insanlar, benzer dürtü ve ideallerle şekillenen
bir medeniyet çizgisi izlemişlerdir. Bu inkar edilemez bir
gerçekliktir. Genel olarak bütün dinler ve kültürler, insanlığın
mutluluk, huzur, barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak amacına
matuftur. Dolayısıyla hiçbir din, hiç bir kültür; insanın insana
düşman olmasına, şiddete ve teröre gerekçe olarak takdim edilemez.
Zira tohumu sevgi olanın meyvesi nefret olamaz. Kökü barış olanın
dalları teröre uzanamaz. Bizler, adına dünya denilen şu insanlık
bahçesini, farklı lezzetler ve farklı renklerimizle zenginleştiren
ağaçlar gibiyiz. Sevgisiyle bütün insanlığı kucaklayan Mevlana, bu
gerçeği, farklı renklerin armonisiyle bezenmiş bir tabloya
benzeterek, şu sözlerle ifade etmektedir: 'Biz duvarda asılı duran
resimleriz. Bizi yapan, ressamın varlık şavkıdır.' Bugün burada
yapılması gereken, işte bu renk armonisini yansıtacak ahengi
yakalamak, ortak noktalarımızı görünür kılmaktır. Böylece
'Medeniyetler Çatışmasının' kaçınılmazlığına dair felaket
senaryolarına en etkin ve kuvvetli cevap verilmiş olacaktır.
Burada, insanlığın çatışarak yok oluşunu öngören benzer teorilere
karşı, ittifak içinde hareket edilmesini mümkün ve gerekli kılan
ortak bir zemin oluşturulacaktır. Bu itibarla, Yüksek Düzeyli
Grubun hazırlayacağı raporun sadece akademik düzeyde entelektüel
bir çalışma olmaması büyük önem taşımaktadır.'' ''KESKİN BİR
KAMPLAŞMA'' BM örgütüne 2006 yılı içinde sunulacak raporun pratik
ve uygulamaya dönük bir boyut taşımasının son derece önemli olacağı
kanaatini dile getiren Başbakan Erdoğan, bu doğrultuda, günümüz
şartlarının ve dinamiklerinin de incelenmesi, neticede hem
hükümetler hem de sivil toplumlar düzeyinde alınması gereken somut
tedbirlerin ortaya konulabilmesinin önem arz ettiğini belirtti.
Medeniyetler İttifakı projesinin gerçekleşmesinde sivil toplum
örgütlerinin çok hayati bir rol oynayacağına inandığını ifade eden
Erdoğan, bugün önyargılar ve kötü niyetli yönlendirmeler
neticesinde keskin bir kamplaşma içine girme eğilimi gösteren
toplumların, sadece yukarıdan aşağıya doğru bilgilendirme ve
aydınlatma kampanyalarıyla harekete geçirilmesinin mümkün
olmadığını söyledi. ''AYRIŞMA RİSKİ VE DIŞLAMA REFLEKSİ'' Sübjektif
medeniyet yorumlarına dayanan bu ayrışma riski ve dışlama
refleksine karşı ortak mücadele dinamiğinin, etkin bir sivil toplum
hareketiyle desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan,
şöyle devam etti: ''Bu itibarla, çalışmalarınızda sivil toplum
örgütlerinin katkılarına da özel bir önem göstereceğinizi ümit
ediyorum. Dünyamız zor bir dönemden geçmektedir. Halklarımız,
geleceğe güvenle bakabilmek için, sağlam vizyon ve stratejilere
ihtiyaç duymaktadır. Medeniyetler İttifakı, işte bu amaçla gündeme
getirilmiş son derece önemli bir girişimi temsil etmektedir.
Türkiye; AB ve İslam Konferansı Örgütü Ortak Forumu dahil olmak
üzere, bu yöndeki bir çok projeye öncülük etmiştir, Batı ve Doğu
medeniyetlerinin buluşma noktasındaki özel konumunu bu amaç
doğrultusunda kullanma kararlılığını her zaman ve zeminde
göstermiştir. Ben ve arkadaşlarım, öyle bir medeniyetin içindeyiz
ki, bunda insana bakış şöyledir: 'Yaradılanı hoş gör, Yaradan'dan
ötürü' diyen bir medeniyetin insanlarıyız. Barış içinde bir arada
yaşamanın en güzel örnekleriyle dolu bir ülkenin Başbakanı olarak,
Medeniyetler İttifakı girişiminin başarısına gönülden inandığımı ve
güvendiğimi belirtmek isterim.'' GÜÇLÜ BİR ORTAK ZEMİN ''Bu
girişimin başarısı, öncelikle sizlere ve ortaya koyacağınız yol
gösterici tutuma bağlıdır'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle
tamamladı: ''Burada oluşturulacak sağlam bir alt yapı ve güçlü bir
ortak zemin, üzerine inşa etmeyi hayal ettiğimiz ittifakın başarısı
için hayati önem taşımaktadır. Bu görevi en iyi şekilde yerine
getireceğinize inanıyor, Türkiye olarak ihtiyaç duyabileceğiniz her
türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu bir defa daha vurgulamak
istiyorum. Çerçevesi burada çizilecek olan eylem planına nihai
şeklinin verileceği son toplantıya Türkiye'de ev sahipliği yapacak
olmaktan duyduğum büyük heyecan ve gururu da ifade ediyor,
çalışmalarınızda başarılar diliyorum.''