Erdoğan'dan Avrupa Birliği'ne örtülü rest
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan Almanya'da düzenlenen Türk-Alman Kongresi'nde AB'ye esti gürledi...
İNTERNETHABER.COM- Almanya'da düzenlenen Türk-Alman
Ekonomi kongresinde konuşan Başbakan Erdoğan, Avrupa Birliği'ne
esti gürledi: Bizi istemiyorsanız açık söyleyin, birbirimize çalım
atmayalım, oyun oynamayalım...
Libya lideri Kaddafi'yle ilgili görüş bildirmediği için
eleştiri aldığını söyleyen Erdoğan şöyle konuştu: Biz kabile idare
etmiyoruz, koskoca millet idare ediyoruz...
Erdoğan'ın konuşmasından satır başlıkları şöyle:
KADDAFİ'YLE İLGİLİ NEDEN KONUŞMUYORSUN?
Bize soruyorlar, 'niçin siz Kaddafi hakkında bir şey
söylemiyorsunuz?' deniyor. Biz kabile idare etmiyoruz. Koskoca
millet idare ediyoruz. Benim orada 30 bin vatandaşın faturasını
nasıl ödeyeceğim. Kaldı ki, Trabzonlu Yunus Emremiz orada öldürdü.
Yunus Emre geri gelecek mi? Annesinin babasının göz yaşlarını kim
dindirecek? Ama biz Kaddafi'yle de görüştük muhaliflerle de
görüştük. Biz şu ana kadar 17 bine yakın vatandaşımızı tahliye
ettik. Bizim gönlümüz Libya tekrar bir olsun, beraber olsun, iri
olsun diri olsun fakat kardeşlik içinde olsun. Biz meselelere
çıkar odaklı bakmadık bakmayacağız. Bizim bakış açımız insan
odaklı, adalet, hak ve hukuk odaklı olmalıdır.
AVRUPA BİRLİĞİ KENDİSİNİ SORGULAMASI LAZIM
AB'nin Ortadoğu ve Libya'daki olaylarda kendisini sorgulaması
gerektiğinin altını çizen Erdoğan işadamlarına şöyle seslendi:
Avrupa Birliği yaşayan olaylar karşısındaki tavrını sorgulamak ve
öz eleştiri yapmak durumunda kalacaktır. AB evrensel değerler
üzerine inşa edilmiş bir birliktir. AB artık çelik birliği
değildir, Avrupa ekonomik topluluğu değildir. Ya nedir? Siyasi ve
sosyal bir birliktir. Yeryüzünün her köşesinde demokrasi, insan
hakları, özgürlükler yani evrensel değerleri savunmak durumundadır.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dasi son olaylarla birlikte AB'nin Türkiye
için önemi çok daha öne çıkmıştır. AB sağlıklı ilişkiler tesis
etmek için Türkiye terübesinden istifa etmelidir.
TÜRKİYE AVRUPA'NIN BİRÇOK ÜLKESİNDEN İYİ
Erdoğan, bugün Türk ekonomisininAvrupa ülkelerinin
pekçoğundan iyi bir durumda olduğunu öne sürerek konuşmasına şöyle
devam etti:
Türkiye son 8 yılda yaptığı köklü reformlarla ve aldığı tedbirlerle
ekonomik krize karşı direnç sergilerken en yüksek büyüme sürecine
girdi. 2010 yılında Türk ekonomisinin yaklaşık yüzde 8 civarında
büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Türkiye Avrupa'nın birçok ülkesinden
çok daha iyi durumdadır. Mastrich kriterlerini yakalamış
durumdayız. Keza enflasyon düşme eğilimini sürdürüyor. Türkiye
iktidarımız döneminde enflasyonla mücadelede başarı sağlamıştır.
Enflasyon rakamları Avrupa ortalamalarına çok yaklaştı. Hedefimiz
bilgiye dayalı, ileri teknoloji üreten, kaliteli mal ve hizmet
üreten bir standarta yaklaşmak...
ALMAN YATIRIMCILAR TÜRKİYE'YE YATIRIM YAPMALI
Konuşmasında Alman yatırımcılara seslenen Erdoğan şu çağrıyı
yaptı:
Cumhuriyetimizn 100. yılını kutlayacağımız 2023 yılında dünyanın
ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyoruz. Hükümet olarak
görevimiz özel sektörümüzün daha fazla üretmesini ve küresel
rekabet gücünün arttırılmasını sağlayacak uygun şartların temin
edilmesidir. Son yıllarda çalışmalarımızın sonucunu da almaya
başladık. Küresel kriz sebebiyle birçok ülkede yaşanan ciddi
daralmaya rağmen ülkeye doğrudan yatırım girişi hızlanmış
bulunmaktadır. Özellikle Alman dostlarımızı Türkiye'de daha çok
yatırım yapmaya davet ediyoruz. AB içinde Türkiye'nin üyeliğini en
fazla desteklemesi gereken bir ülke olarak Almanya'yı görüyoruz.
Almanya'nın ülkemizle sahip olduğu geleneksel dostluğu bu alanda
göstermesini istiyoruz. Almanya'nın bu alanda sergileyeceği tutum
diğer ülkelere de örnek teşkil edecektir. Türkiye'nin AB'ye neler
katacağını, neler kazanacağını en iyi şekilde Almanya
anlatacaktır.
ALMANYA'DAKİ İŞADAMLARIMIZDAN BEKLENTİLİYİZ
Alman işadamlarına yaptığı çağrıyı sürdüren Başbakan Erdoğan şu
ifadeleri kullandı:
Bizim sadece Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarımızın sayısı dahi
bugün birçok Avrupa ülkelerinin nüfusundan daha fazla. AB ile
Gümrük Birliği'ni 15 yılı aşkın bir süredir başarıyla yürütüyoruz.
AB üyesi olmadan kimse Gümrük Birliği üyesi olmuyor. Ama Türkiye
olmuyor. Fakat hala kapıda bekletilen yine Türkiye. Ticaret
politikasını aşamalı olarak AB'nin ticaret politikasına uyumlu hale
getiriyoruz. AB'nin tercihli gümrük rejimlerini süratle
benimsiyoruz. Zaman zaman yaşanan sıkıntılarına rağmen AB'nin
üçüncü ülkelerle tesis ettiği anlaşmalara paralel serbest ticaret
yapıyoruz. Bizim Almanya'dan beklentilerimiz varolandan çok fazla.
Almanya'daki iş adamlarından destek bekliyoruz. Almanya'ya ve
Avrupa kamuoyuna Türkiye'yi en iyi anlatacak kesim hiç şüphesiz
sizlersiniz. Alman işadamı dostlarımızın bu noktadaki desteklerini
devam ettirmelerini özellikle rica ediyorum.
SON DERECE ELVERİŞLİ BİR COĞRAFYAYA SAHİBİZ
Almanya ülkemizin bir numaralı ticaret ortağıdır. En fazla ticaret
yaptığımız ülkedir. Bugün 70 bin Türk işletmesi Almanya'da
bulunuyor. Ülkemizde 4 binden fazla Alman firması faaliyet
gösteriyor. Sayı bakımdan Türkiye'de en çok şirketi bulunan ülke
Almanya. Burası da anlamlı. Türkiye'de faaliyet gösteren Alman
firmaları çeşitli fiyat avantajları ve teşviklerden yararlanarak
karlarını arttırıyorlar ticaret hayatına katkı sağlıyorlar. Türkiye
bugün 74 milyona ulaşan genç ve dinamik nüfusu, açık ve liberal
ekonomisi, rekabetçi endüstrisi ve 3 kıtanın ortasında yer alan son
derece elverişli coğrafyasıyla yatırımcılar için yeni fırsatlar
sunuyorlar.
TÜRKİYE'YE GELEN 6 TURİSTİN BİRİ ALMAN
VATANDAŞI
Bölgemizde enerji ve çevre sektörlerinde önemli yatırım fırsatları
bulunuyor. Alman yatırımcıların ülkemizdeki ve bölgemizdeki
elverişli yatırım ortamından daha fazla istifade etmelerini diliyor
bu noktada bizim de özel sektörümüzün de her türlü kolaylığı
sağlayacağımızı bilmenizi istiyorum.
Ülkemizi ziyaret eden her 6 turistten biri Alman vatandaşı.
Ülkemizde ikamet eden on binlerce Alman vatandaşı bulunuyor. Turist
sayısını ve turizm gelirini arttıran Türkiye daha fazla Almanya
vatandaşını ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyacaktır. Şu anda
ekranları başında bizi izleyen değerli Alman dostlarımıza bir şeyi
duyurmak istiyorum.
KİM DEMİŞ TÜRKİYE'DE İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ YOK DİYE?
Başbakan Erdoğan konuşmasında Türkiye'deki inanç özgürlüğüne
değinerek bazı örnekler verdi. Erdoğan şöyle konuştu:
Türkiye'de inanç hürriyetinin kısıtlı olduğunu, inanç hürriyetine
saygı duyulmadığına yönelik bazı propagandalar yapılıyor. Bunlar
bizi ciddi manada üzüyor. Bakınız ben burada somut örnekler
vereceğim, yapılmış olanı konuşacağım. Türkiye'de biliyorsunuz
patrikhane vardır. Bu patrikhanede patrik Saint Sinod Meclisi'nin
üyeleriyle seçilir. Bu meclisin üyeleri Türkiye vatandaşı olması
gerekir. Son seçim Türkiye vatandaşlarının üyelerinin oylarıyla
oluşmuyordu. Patrik seçimi yaptılar ama meşru değildi.
YUNANİSTAN BATI TRAKYA'DA ÇİFTE STANDART
UYGULUYOR
Erdoğan'ın konuşmasından çarpıcı
ayrıntıları okumak için ikinci sayfaya
geçiniz...
Yunanistan'ın Batı Trakya'da yaşayan Türk cemaate çifte standart
uyguladığını belirten Erdoğan bu konudaki tepkisini şu sözlerle
dile getirdi:
Ben bunu Yunanistan Başbakanı Karamanlis'e söyledim. Gelsinler,
müracaat etsinler vatandaş olsunlar ondan sonra seçimi yapsınlar. O
dönem olmadı. Sonra Papandreu döneminde durumu kendilerine
anlattım. Sayın Bartholomeos'a da durumu anlattım. Lozan'a uygunluk
olmasını istedim. Daha sonra müracaatlarını yaptılar ve Türkiye
vatandaşı yaptık. Onlara meşruiyet kazandırdık. Ancak aynı şeyin
karşılığını Batı Trakya'da alamadık. Batı Trakya'da seçilmiş olan
müftüleri hala Yunanistan tanımıyor. Kendisi atamaya kalkıyor.
Böyle bir şey olabilir mi? Onları memur gibi atıyorlar. Bana söz
verdikleri halde yapamadılar. Takip ediyoruz. Yetimhane sorunu var.
Sayın Bartholomeos'la birlikte yetimhaneyi gittik gezdik. Çökmek
üzerinde devasa ama İstanbul'un en güzel yerinde olan bir bina, her
an çökebilir
SÜMELA MANASTIRI VE AKDAMAR'DA İBADETE İZİN
VERDİK
Trabzon'daki Sümela Manastırı ve Van Akdamar'da bulunan Ermeni
kilisesisin ibadete açtıklarını belirten Erdoğan devamla şunları
söyledi:
Yasal süreci bitirdiğimiz anda burayı size teslim edeceğiz dedim.
Yasal süreci bitince yetimhaneyi kendilerine teslim ettik. Şu anda
yetimhane Rum Patrikhanesi'nde. Almanlar'ın bana sürekli söylediği
bir konu vardı. Tarsus'ta bir kiliselerin olduğunu ve yılda bir
kere gelip ayin yapmak istediklerini söylediler. Ben Kültür Turizm
Bakanıma talimatımı verdim gelip şimdi ayinlerini yapmaya
başladılar. Çıksın birisi hayır desin. Dördüncüsü Trabzon bizim
önemli bir vilayetimizdir. Bu vilayetimizde Sümela Manastırı
vardır.
Bu manastırda on yıllardır ayin yapılmazdı. Patrikhane bizden orada
ayin yapma talebinde bulundu. Birçok istihbaratımız 'aman bunu
yaptırmayalım' dediler. Ama biz 'hayır arkadaş yapılacak' dedik.
Kendilerine müsaade ettik ve ayinlerini yaptılar. Van Gölü'nde
Akdamar Ermeni Ortodoks kilisesi var. Burası yıkılmak üzereydi ve
biz bunu devletin kendi kasasından restorasyonu yaptırdık. Burada
da ayinlerini yaptırdık.
AK Parti iktidarında kimse inanç özgürlüğü konusunda bize bir şey
diyemez çünkü bunun en büyük garantisi budur. Bizim laiklik
anlayışımız içerisinde hangi inanç grubu olursa olsun devletin
güvencesi altındadır. Biz kalktık bütün imar planlarında eskiden
cami yazardı. Camiyi imar planlarından çıkardık onun yerine mabet
yazdık. Bunları biz yaptık. Nasıl oluyor da hala kalkıp Türkiye'de
inanç hürriyet noktasından sıkıntı var deniyor anlamak mümkün
değil.
AVRUPA BİRLİĞİ BİZİ ÜYELİĞE İSTEMİYORSA
SÖYLESİN!
Konuşmasının son bölümünde Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine
ayıran Erdoğan sitem etmekten geri durmadı:
Almanya'nın vatandaşlarımıza uyguladığı vize rejimine de şöyle bir
dokunmak istiyorum. Bu birçok sosyal sorunun yanında ticareti ve
ekonomik işbirliğini ciddi olarak etkilediğini vurgulamak
istiyorum. Aslında bunu AB geneli için söylüyorum. AB'nin burada
bize karşı çok ciddi bir yanlışı var.
Brezilya'ya, Paraguay'a, Uruguay'a vize muafiyeti veren AB bize
niye vize muafiyeti sağlıyor? Bu ülkenin AB'yle ne ortaklığı var. O
zaman benim aklıma başka şey geliyor. O zaman AB medeniyet değil
bir hristiyan kulübü olduğu aklıma geliyor. Benim gizli gündemim
yok. AB bizi istemiyorsa 'istemiyoruz' desin. Birbirimize çalım
atmayalım, oynamayalım. Maç başlamış maçın ortasında bunlar kural
koyuyorlar. Penaltı kuralları değişti diyorlar. Yahu maç başlamış,
böyle şey olur mu?
KIBRIS'TA VERİLEN SÖZLERİ YERİNE GETİRMEDİLER
Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı:
Hani nerede ahde vefa? Tabii biz burada Almanya'dan çok şeyler
bekliyoruz. Geçen hafta sayın Sarkozy'ede bunları söyledim. Siz
Kıbrıs'ı üye alıyorsunuz. Kıbrıs diye bir ülke yok ki! Güney Kıbrıs
var Kuzey Kıbrıs var. Sen orada sıkılmadan bayrağa Kıbrıs adasının
resmini koyuyorsun. Kıbrıs adası senin değil ki! Annan Planı'nında
Kuzey Türk devleti aşağıdaki de Rum devleti diye geçer. Annan Planı
buydu, ama ne oldu referanduma götürüldü. Bize o zaman şu söylendi.
Kuzey'i Türk devleti ikna ederseniz dendi. Biz de o zaman 'Siz
Güney'i ikna edebilir misiniz?' deyince 'çalışacağız' dediler.
Kuzey'den 'evet' çıktı, güneyden 'hayır' çıktı. Hala bize
zulmediyorlar. Sayın Schörder o süreci iyi biliyor. Orada Türkler'e
yapılanları çok açık ve net ifade ediyor. Ben siyaseti dürüstlük
olarak algılıyorum. Siyaset dürüst temellere dayanmıyorsa, ülkeler
er veya geç o bedeli öderler. Ben Almanya'nın bu adımlarının
atmasının ilişkilerimizin mükemmel seyrine yaraşacaktır diye
düşünüyorum. Aradaki sorunlar aşıldıkça, yapay engeller kalktıkça
Türkiye ile Almanya'nın bugünkünden çok fazla işbirliği
geliştireceğine inanıyorum.