Erdoğandan Aşk-ı Memnu cevabı
Abone olErdoğan TEKEL işçileri ile köprüleri attı. CHP lideri Baykal'a da "bir kez olsun hukuku savun" diye çıkıştı..
Başbakan Erdoğan'ın gündeminde darbe senaryoları ve TEKEL
işçilerinin eylemi vardı. Baykal'ı darbe sonrası iktidar hesapları
yapmakla suçladı.
Darbe iddialarını ciddiye almayan Baykal'ın "masal bunlar geri zekalıların bile inanmayacağı şeyler, aşkı memnu dizisi" dediğini hatırlatarak "Sayın Baykal karanlık hesaplar sanmaki senin önünü açar. Bir kez olsun demokrasiyi savun, sivil siyaseti, hukuku savun adeleti savun" diye konuştu.
BAYKAL ÖNCE CHP'Lİ BELEDİYELERDEN KOVULANLARIN SORUNLARINI ÇÖZSÜN
Tekel işçilerine de seslenen Erdoğan, "3 milyon işsizin vebali var. Asgari ücretlinin vebali var. O maaşa çalışacak milyonlarca işsiz var" dedi.
Şu anda eylem yapan Tekel işçilerinin CHP ve MHP iktidarları
dönemindeki politikalar nedeniyle işsiz kaldığını kendilerinin de
iyi niyet göstergesi olarak 4-C kapsamına almak için harekete
geçtiklerini söyledi..
Baykal'ın işçileri kullandığını savunan Erdoğan, "Sayın Baykal sen önce senin partine bağlı belediyelerde hiçbir hak tanınmadan tasfiye edilenlerin durumuna bak, önce onların sorunlarını çöz" diye konuştu.
AKPM BAŞKANI TÜRK BAŞKANIN KUYUSUNU KAZDILAR
Darbe senaryoları için de konuşan Erdoğan, kurumlar arasında uyum olduğunu ancak yanlış yapanın da hoş görülemeyeceğini açıkladı.
AKPM'ye (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi) seçilen Türk
milletvekili için CHP ve MHP'nin aleyhte çalıştığına sözlerine
ekledi.. Erdoğan partisini grup toplantısında şunları söyledi:
BAYKAL'IN TAVRI TARİHE KARA LEKE OLARAK
KAZINACAK
''Gerek 'Ergenekon' davası konusunda, gerek darbe iddiaları
konusunda, Sayın Baykal'ın kullandığı şu tanımlamaları affınıza
sığınarak burada hatırlatmak isterim; 'skandal, fiyasko,
safsata, tuzak, pusu, intikam operasyonu, Cumhuriyet ile
hesaplaşma, abuk subuk işler, deli saçması, masal bunlar, geri
zekalıların bile inanmayacağı şeyler, Aşk-ı Memnu dizisi...' Bu
sıfatlar ve tanımlamalar niçin kullanılıyor? Çete iddiaları niçin
kullanılıyor? Yargıda olan bir dava için kullanılıyor, darbe
iddiaları için kullanılıyor. Biliyorsunuz, bununla da kalmadı, çok
daha ileri gitti ve çetelerin avukatı olduğunu ilan
etti.
KATİLLE AYNI SAFTA
Arkadaşları gidip mahkemede avukatların sıralarında duruşma izledi. Danıştaya saldıran, orada cinayet işleyen saldırganın savunulduğu tarafta, CHP'nin ne işi var? Her fırsatta 'Atatürk'ün Partisiyiz' diye övünüyorlar. Madem öyle, Atatürk'ün partisini o sıralara taşımaya ne hakkınız var? Evet, Türkiye tarihi bir dönüm noktasında bulunuyor ve hiç kuşkunuz olmasın, tarih kimin, nerede durduğunu, neyi savunduğunu ve hangi tarafı tuttuğunu da mutlaka kaydedecektir.
AK Parti hiç bir zaman mağdur rolü oynamamıştır. Miletin başını
öne eğmemiş eğtirmemişir. Dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz dedik.
Biz millete karşı sorumluyuz.
SAYIN BAYKAL BİR KEZ OLSUN HUKUKU SAVUN
Ortada karanlık iddialar, çirkin kirli senaryolar var. Türkiye tek
yürek halinde bu meseleyi konuşurken anamuhalefet partisinin her
zaman yaptığı gibi meselenin üzerine örtmeye çalıştığına, meseleyi
farklı yerlere çekmeye çalıştığına da ibretle şahit oluyoruz. Sanki
demokrasinin tarafı değilmiş gibi, sanki sivil siyasetin tarafı
değilmiş gibi, sanki hukukun tarafı değilmiş gibi perdeleme
yapmaya, çarpıtma yapmaya devam ediyor. Sayın Baykal, bu planların,
bu iddiaların tek hedefi, AK Parti iktidarı değildir. Bunun altını
çiziyorum; Türk demokrasisidir, sivil siyasettir, milli
iradedir.
SANMAKİ SENİN ÖNÜNÜ AÇARLAR SAYIN BAYKAL
AK Parti'yi gözden düşürecek, devre dışı bırakacak karanlık hesaplar, sanma ki seneni önün açar, seni iktidara taşır. Bırak bu tür ucuz hesaplar yapmayı da bir kez olsun demokrasiyi, hukuku, sivil siyaseti savun. Sayın Baykal, bir kez olsun adaleti savun, halkın hakkını, hukukunu savun. Maalesef bunu medya içinde yapanlar da var.
BAYKAL İŞARET FİŞEĞİNİ YAKIYOR
Bakıyorsunuz Sayın Baykal işaret fişeğini yakıyor, hemen arkasına onun vagonları durumunda olanlar var, takılıp duruyorlar. Hemen anında... Ertesi gün bakıyorsunuz aynı istikamette yazıp çizmeye başlıyorlar. Meselenin tartışılıyor, konuşuluyor olmasından rahatsızlık duyanlar var tabii... Konuyu farklı noktalara taşımak isteyenler var. Onların tam tersi uçta yer alıp, Hükümeti yine söylüyorum, gaza getirmeye çalışanlar var
KURUMLARI ÇATIŞTIRMAK İSTEYENLER VAR
Yani devletin kurumlarını gaza getirmeye, bizim devletin kurumlarıyla çatışma içine girmemizi arzu edenler var. Yani biz Silahlı Kuvvetlerimiz ile şöyle bir güleryüzlü olarak oturup konuştuğumuzda, 'Aa, burada bir şey var.' Polisimizle şöyle oturup dertleştiğimizde, aynı sofrada bir yemeği paylaştığımızda 'Hayırdır ya, bir gelişme mi var? Böyle olmaması lazım' gibi yaklaşımlar var. Bunları anlamak mümkün değil. Niye rahatsız oluyorsunuz? Bu ülkenin bütün kurumları bir ve beraber.
SIRTIMIZDA YUMURTA KÜFESİ TAŞIYORUZ
Bu ülke demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak daha ileri seviyelere ulaşmayı, yaklaşmayı amaç edinmemeli mi? Bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Ama biz onlar kadar sorumsuz davranamayız. Çünkü biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz. Hassas olmak, sağduyulu olmak, serinkanlı davranmak durumundayız. Milletimizin kazanımlarını, ülkemizin selametini hassas bir şekilde korumak, gözetmek durumundayız. Bizim hassasiyetimizi; AK Parti'nin iktidarını sürdürmekle izah etmek, son derece yanlış olur. Bizim hassasiyetimiz, milli iradenin, demokrasinin, hukukun kurumsallaşmasına, sistemin çağdaş standartlarına ulaşmasına yöneliktir. Bu bir koltuk kavgası değildir, bu bir demokrasi ve hukuk mücadelesidir, bu kişisel bir ikbal mücadelesi değildir. Bu, Türkiye'yi aydınlık geleceğe ulaştırma, Türk milletinin hak ve hukukunu geliştirme mücadelesidir. Biz aynı hassasiyeti, aynı soğukkanlılığı siyaset alanlarında görmek istiyoruz. ''
KÖŞE YAZARLARI
'Neden bugün, neden şimdi, neden 7 yıl beklediniz?' diye
soranlara da diyorum ki Türkiye, bu demokratik olgunluğa ancak
bugün ulaşmıştır. Şartlar bugün oluşmuştur, buraya kolay gelmedik.
Onun için bugün bu konuları ele alıyoruz. Ama bunu yazan ve
çizenlere de ayrıca söylüyorum; 10 yıl öncesine bir gidelim,
bakalım, 10 yıl öncesinde köşende böyle yazı yazabiliyor muydun?
Var mıydı böyle bir şey? 'Ferman buyurdunuz efendim' diyordunuz. O
günlerinizi çok iyi biliyoruz.
1992-2003 ARASI 14 BİN İŞÇİ İŞLERİNDEN
ÇIKARILDI
Ankara'da ''TEKEL işçilerinin bir kısmının'' 6 haftadır eylem yaptığını belirten Başbakan Erdoğan, 1992-2003 yılları arasında 14 bin işçinin özelleştirmeler nedeniyle kıdem, ihbar ve iş kaybı tazminatlarının ödenerek işlerinden çıkarıldıklarını anımsattı.
İYİ NİYET GÖSTERGESİ 4C
2004 yılında işçi sendikalarıyla yaptıkları müzakerelerin ardından,
işçi sendikalarının talebi doğrultusunda, onlarla birlikte
çalışarak 4-C uygulamasını başlatıklarını hatırlatan Erdoğan,
''Onlarla birlikte başlattığımız bu süreci şimdi aynı
sendikalar inkar ediyor. '4-C'nin gündemden çıkarılması lazım, 4-C
kölelik anlayışıdır' diyorlar, aynı kişiler. Bu nasıl bir
dürüstlük? İşe ciddiyetle yaklaşmamız lazım. Biz
'özelleştirmelerden dolayı kimse işinden olmayacak. Hatta bizden
önce işini kaybetmiş olan 14 bin işçiyi de 4-C kapsamına alacağız'
dedik ve aldık Bu iktidar mı işçiye karşı?'' diye sordu.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şu anda TEKEL'de, bakın çalışan demiyorum, istihdam edilen işçi
sayısı 10 bin 850 kişidir. Biz bu arkadaşlarımıza her ay yaklaşık
40 milyon TL ödüyoruz. Sendikalarla görüşmemiz oldu. Dediler ki
'bir altı ay bize müsaade. Bu altı ayı atlatalım ondan sonra
problem yok.' Gerek Türk-İş Başkanı, Gerek Tek Gıda-İş Başkanı,
gerek bir başka sendikacı arkadaşımız ve Maliye Bakanı Kemal bey,
birlikte oturup konuştuk; 'bakın, bunları artık kapatıyoruz. Bundan
sonra artık böyle bir süreci devam ettirmemiz mümkün değil...'
Bu olay, bir özelleştirme olayı değildir. Bu
özelleştirmenin dışında elimizde kalmış olan tütün yaprak
depolarının tamamen tasfiyesi, kapatılması olayıdır. Özelleştirme
başka bir olaydır, buraların kapatılması başka bir olaydır. Yani
biz, 2 yıldır bu işçi kardeşlerimize, buralar çalışmadığı halde,
bir kaç yer hariç, oralar da tütün yaprak işlemesi devam ediyor,
hatta Haziran'a kadar da Diyarbakır, Manisa gibi illerimizde, hatta
İzmir dahil olmak üzre bu süreç devam edecek. Belki
oralarda 500-600 kişi Haziran'a kadar bunu devam ettirecekler. Ama
diğerlerinde bu işi bitirdik, kapattık. Kapatılan bir iş yerinde
sadece ihbar, kıdem tazminatını verirsiniz, işi bitirirsiniz. İş
hukukunda, çalışma hayatında böyledir. Bunu sendikalar da gayet iyi
bilir. Zaten bizimle de konuşurken 'böyle mi arkadaş, böyle...' Ama
biz, 'burada da iyi niyet göstergesiyle bu kardeşlerimizi yine 4-C
kapsamına alalım, bu rakamları ödeyelim' dedik.''
''DÜRÜST KULLANMAK ZORUNDAYIZ''
4-C'lilerin ücretlerinde yapılan iyileştirmeleri anlatan Başbakan
Erdoğan, 4-C'lilerin sosyal güvenlik ve özlük haklarının
korunacağını, sağlık noktasında en ufak bir mahrumiyetin söz konusu
olmadığını kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi:
AJİTE EDİLİYOR
''Şimdi ne diyorlar? Yazılı ve görsel medyaya sesleniyorum; ülkem,
milletim adına kendilerine teessüf ediyorum, dürüst davranmadıkları
için. Biz emanetçiyiz. Biz, bu milletin, tüyü bitmemiş yetimin
parasının emanetçisiyiz. Bunu dürüst kullanmak zorundayız.
Dedikleri şu: Günlerdir aç, susuz, bir simidi paylaşarak
yiyorlar... Olay, ajite ediliyor. İşte fırınlardan, bakkallarda
ekmekler geliyor, ekmekleri alıyoruz, paylaşıyoruz, o şekilde
yiyoruz. Eğer onlar TEKEL işçisiyse dün itibariyle hepsinin maaşı
takır takır ödenmiştir. Ayrıca, dün saat 15.00 itibariyle
de kıdem ve ihbar tazminatları hepsinin hesabına yatmıştır.
Asgarisi 20 bin liradan, azamisi 80 bin küsüre kadar tutan,
ortalamada 40 bin lira olmak üzere kendilerine kıdem ve ihbar
tazminatı hesaplarına yatmıştır. Nasıl oluyor da bu bir simidi
paylaşarak yiyorlar? Nasıl oluyor da bir ekmeği paylaşarak
yiyorsun? Hala maaşını alan insan durumundasın.
ŞUBAT SONUNA KADAR SÜRE
Şimdi biz bir ay daha kendilerine şu hakkı tanıyoruz; Şubat sonuna
kadar 10 bin küsür TEKEL işçisi müracaat etmek suretiyle 4-C'den
istifade edecektir. İlköğretim mezunlarını 772 lira, lise mezunları
856 lira, üniversite mezunları da 938 olmak üzere maaşlarını
alacaktır. Ha bundan sonra artış olacak mı? Tabii olacak.
Ama biz bu defa ne yaptık? Geçen hafta Perşembe günü kendileriyle
görüştük. Bakan arkadaşlarım yanımdaydı. Baktık ki orada sadece bir
kıdem tazminatı noktasında sıkıntıları var, bir iki konu daha
söylediler. Dedim ki 'bakın şimdi biz kıdem tazminatlarının devamı
noktasında eğer yasal bir mani yoksa bunun üzerinde arkadaşlarım
çalışsın. Ama yasal mani varsa, biz şu anda kıdem ve ihbar
tazminatlarınızı vereceğiz ama yeni bir süreci başlattığımız için
yeni süreci kıdem tazminatı alacak şekilde düzenleyeceğiz.' Bunu da
artı olarak şimdi ayrıca getiriyoruz. Allah, Allah... Dün geldiler
şimdi tekrar 'istemezük, biz bunu da kabul etmiyoruz.' Kusura
bakmayın. Biz yapılması gerekenin azamisini, fazlasıyla
yaptık.''
SEN ÖNCE PARTİNE BAĞLI BELEDİYELERE BAK
Bizim bu kadar yapıcı yaklaşımızı karşısında bu ajitasyonlar
nedir. Bakıyorsunuz, oraya giden kim, sayın Baykal. Sayın Baykal
sen önce senin partine bağlı belediyelerde hiçbir hak tanınmadan
tasfiye edilenlerin durumuna bak, önce onların sorunlarını çöz.
Bunların üzerinden yani Türk-İş'in önünde birikmiş olan 300-500
tane işçi ki bunların yanına gelen birçok uç kuruluşlar hiç alakası
olmayan Öğretmen Olamayanlar Birliği, nedemek Öğretmen Olamayanlar
Birliği ya? Böyle şey mi olur ya. Türkiye'de bazı şeyler cidden
komikleşmeye başladı. Üniversiteyi bitiren herkes iş buluyor diye
birşey yok ki...
BU ÜLKE YOL GEÇEN HANI DEĞİLDİR
Hazinemizdeki her kuruş milletin bize emanetidir. Şu anda yapılan
eylem yasal değildir. Biz demokratik davranışı ay sonuna kadar
sabrediyoruz. Yasal olan adım neyse biz atacağız. Kusura
bakmasımlar bu ülke yol geçen hanı değildir bu ülkenin sahipleri
var,
AKPM BAŞKANI TÜRK MİLLETVEKİLİ ALEYHİNE ÇALIŞAN CHP VE MHP'Lİ VEKİL KİM?
[PAGE]
SENDİKALAR İNKAR EDİYOR
TEKEL işçilerinin bir kısmı eylem yapıyorlar. Bazı
hususların açık açık bilinmesi gerekiyor. Tam 14 bin işçi
özelleştirmeler nedeniyle işlerinden çıkarıldı. 92-2003 yılında
oldu.. İşçi sendikalarla birlikte 2004 yılında 4 -C uygulamasını
başlattık şimdi aynı sendikalar inkar ediyor. Bu nasıl dürüstlük
ya.. İşlerini kaybetmesinler diye 4-C'yi çıkardık. Sendikalarla 2
yıl önce görüştük. Altı ay süre istediler. Bakın bu olay
özelleştirme olayı değildir. Elimizde kalan tütün yaprak
depolarının tasfiyesi olayıdır. İhbar tazminatını ve kıdem
tazminatını verirsiniz.
Peki yapmak istediğiniz ne? İyi niyet göstergesi ile bu kardeşleri 4-C kapsamına alalım. ilköğretim mezunlarının maaşları 658 liradan 772 liraya, lise mezunlarının maaşları 739 liradan 856 liraya, yükseköğretim mezunlarının maaşları ise ise 820 liradan 938 liraya yükseltildi. Özlük hakları korunacak dedik. Şimdi ne diyorlar? Biz emanetçisiyiz. Dürüst kullanmak zorundayız.
BAYKAL SAĞCI POPULİST SÖYLEM İÇİNDE
Baykal'ın söylemi sağcı popülist söylemine denk düşen bir
siyasettir. Belli kesime mavi boncuklar dağıtan anlayış 3 Kasım'da
tarihe karışmıştır. 158 bini kadrolu 70 bini sözleşmeli olmak üzere
228 bin öğretmenin atamasını bu iktidar gerçekleştirmiştir. En
fazla personeli MEB'e verdik. Bu yıl 40 öğretmen kadrolu alımı
yapıyoruz.
ROMAN VE ALEVİ AÇILIMI
Bu konuda sözü ve önerisi olan herkesle konuşuldu, konuşuluyor. Örneğin, devlet ilk kez Alevi vatandaşlarımızla bu boyutta, ciddiyette biraraya geldi. Onların taleplerine kulak verdi. Şimdi bu 7 çalıştay rapor halinde şahsıma sunulacak, biz de buna göre üzerinde değerlendirmelerimizi yapıp, yol haritamızı belirleyeceğiz. Kısa vadede neler yaparız, orta vadede neler yaparız, uzun vadede neler yaparız? Aynı şekilde Roman vatandaşlarımızın sorunları... Onlarla birlikte de çalışmalar yapıldı, yapılıyor. Orada da ilginç gelişmeler var. Bu ülkede eğer kimin sorunları daha fazladır diye düşünürseniz... Sorun itibariyle bu ülkede etnik unsurlar içerisinde en büyük soruna sahip olan kitle Romanlardır. Bunu da içim, ciddi manada burkularak söylüyorum. Bugüne kadar gelenler bunları arayıp buldu mu? Bize tavsiye edenler ne diyor biliyor musunuz? 'Ya nereden çıkardınız bu işi, ülkenin başına yeni bir dert mi saracaksınız' diyor.
HER BİREYLE UĞRAŞACAKSIN
Eğer bu ülkeyi yöneteceksen, her bireyle uğraşacaksın, her
birinin sorununu dinleyeceksin. 'Bununla ilgilenirim, bununla
ilgilenmem' diyemezsin. O da benim vatandaşım, o da benim kardeşim,
tabi ilgileneceğim. Onu da kendim, ülkem için zenginlik olarak
görüyorum. Bunu da en güzel şekilde değerlendireceğiz, kaçamayız.
Zira biz 'yaratılanı yaratandan ötürü seven bir anlayışla'
bu yola koyulduk, tabii ki seveceğiz. Burada bir ayırıma gidemeyiz.
Tek başına Türkiye'nin bu seviyelere gelmiş olması, bu zemine
kavuşmuş olması çok büyük umutlar taşıyor. Türkiye'de bu zemini
tesis eden, inşa eden AK Parti olmuştur. Tüm engellemelere,
tehditlere rağmen AK Parti, Türkiye'yi buralara taşımıştır. Daha
iyisini de yapabiliriz. Allah'ın izniyle, milletimizin
desteği ve hayır duasıyla çok daha iyisini yapacağız. Somut
adımlarla süreci destekleyeceğiz. Türkiye'nin tıkandığı her
noktayı, takıldığı her engeli, Türkiye'yi yavaşlatan her yükü
bertaraf ederek, aydınlık yarınları birlikte inşa edeceğiz. Bu,
bizim sorumluluğumuz, hem de tarihi sorumluluğumuz. Bu sorumluluğu
hakkıyla yerine getireceğiz
BAYKAL HERKESİ KURTARDI
Japon kredi derecelendirme notu BB-'den BB artı'ya çevirdi. Ocak
ayı ihracat rakamlarında umut verici bir gelişmeye şahit olduk. Bir
önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12 orarında artış kaydetti.
CHP Genel Başkanı sayın Baykal geçen hafta çıktı partisinin
grup toplantısında işçiyi, memuru, yoksulu, çiftçiyi, işsiz
öğretmeni, 4-C'liyi herkesi maşallah biranda kurtardı. Bir
kere sayın Baykal'ın toplumun bu kesimlerini hatırlamış olmasından
çok büyük memnuniyet duyduğumu burada belirtmek isterim. bu da bir
ilerlemedir. Nihayet bu Türkiye'nin gerçek gündemine dönüş
sinyalidir. İşçinin, memurun, ataması yapılmayan
öğretmenin, yoksulun, emeklinin sorunlarını sayın Baykal maşallah
bir kalemde çözüyor. Sırtında yumurta küfesi yok. Daha evli de
değil bekar. 20 bin öğretmenin atamasını yapıyor. Her aileden bir
kişiyi iş sahibi yapıyor. 4-C'yi kaldırıyor. Formülün ne, formül
yok...
HANİ MİLLİYETÇİYDİNİZ?
AKPM'nin (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ) başına bir
Türk'ün getirilmesi bizim dönemimizde gerçekleşti. Üzüntüyle ifade
etmek istiyorum ki uluslararası alanda muhalefet partilelerinin
gösteridiği tavır içler acısıdır. Muhalefet bırakın
mutluluğu paylaşmayı Çavuşoğlu aleyhine verilen önergeye CHP'yi
Birgen Keleş destek veriyor. Tuğrul Türkeş de oylamaya katılmıyor.
Hani milliyetçiydiniz hani ülkesi seviyordunuz? Bu ne kindir
ya.
MUHALEFETİN ÇAPI
Bu nasıl bir yaklaşım tarzıdr. Dünya liderleri bizi kutlarken
muhalefetten kimse bizi aramadı. Muhalefetin çapı vizyonu
kaldırmasa da biz Türkiye'nin menfaatlerini artırmaya devam
edeceğiz
DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN
MHP'nin Çalışma bakanı hakkında verdiği gensoru önergesi bugün
görüşülecek. Hen alanda devrim niteliğinde adımlar attık. Şimdi MHP
gensoru vererek kendi dönemleri ile AK Parti dönemi arasımdaki
farkı göstermek için fırsat vermiştir. Bir şey çıkacağından değil
dostlar alışverişte görsün. Bunlar sırtlanda yumurta küfesi
olmadığını için atıp tutuyorlar.