Erdoğan'dan AP'nin Türkiye raporuna çok sert cevap!
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 24. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan AP'ninTürkiye raporuna çok sert sözlerle cevap verdi.
ANKARA'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 24. Muhtarlar
Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önemli
açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın gündeminde AP'nin Türkiye raporu
ve dokunulmazlıklar vardı.
AP'nin Türkiye raporu hakkında çok sert ifadeler kullanan Erdoğan;
'Bu raporun ve kararın sadece iki başlığını anladım gerisini siz zaten tahmin edersiniz. Kararın 17. maddesinde güya çevreci hassasiyetler bahanesiyle Türkiye'nin mega projelerinden kaygı duyulduğu ifade ediliyor. Size bu kaygı bir yerlerden tanıdık geldi mi? Bana geldi. Bu talep bizim önümüzde gezi olayları sırasında da getirilmişti. Aynı şekilde 17-25 Aralık hedeflerinden biri de mega projeleri geliştiren iş adamlarıydı. Savunma sanayi projelerimizi engellemek için çıkartmadık zorluk bırakmadılar. Şimdi de aynı şifreyle AP'nin Türkiye raporunda karşılaşıyoruz. Türkiye 2023 hedeflerinden vazgeçmeyecektir bunu böyle bilesiniz.' dedi.
"CİBİLİYETLERİNİN GEREĞİNİ YAPIYORLAR"
Akkuyu Nükleer Santrali'nin durdurulması çağrısı. AB üyelerinin
temsilcilerinden oluşan bir parlamento. Başkanları da garip garip
açıklamalar yapmışlardır. Avrupa'da faaliyet gösteren 135 nükleer
santrali ne yapacağız. Dünyada faal olan 444 nükleer
santrali ne yapacağız. İnşa edilmekte olan 62 santral için aynı
çağrının yapıldığını duyan var mı? O zaman Türkiye'deki santralle
ilgili bu kaygı nereden geliyor? Bu kaygının sebebi Türkiye'nin
enerji bağımlılığından duyulan kaygı yatıyor olmasın? Rapora
bakıyorsunuz, Kıbrıs ve Ege'deki sorunlarla ilgili aynı sakat
yaklaşım. Güneydoğu'daki olaylarla ilgili yine yalan
yanlış bahaneler. Biz bunları çok iyi biliriz. Bunlar cibiliyetinin
gereğini yapıyorlar. Hele bir de raporun 1915 olayları var ki tam
evlere şenlik. Ülkemizin ne kadar hasmı varsa gönüllerindeki ve
kafasındakileri rapora dökmüşler. Bu raporun hiçbir bağlayıcılığı
olmadığını biliyoruz. Arkadaşlar kendilerine iade ettiler.
Türkiye'nin raporu geçen yıl olduğu gibi geri iade etmesi gayet
normaldir.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları...
10 bine yakın muhtarımızı Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde ağırlamış oluyoruz. İnşallah 52 bine yakın muhtarımızın tamamıyla burada buluşmuş olacağız. Bunlar rahatsızlıklarını dışa vururken herhenagi bir ölçüleri olmadığı için işi muhtarlarımıza hakarete kadar vardırabiliyor. Güya bir mizah dergisi muhtarlarımızı aşağılayan bir karikatür yayınlamıştı. Bu dergi kapaktan özür dilemek zorunda kaldı. Sizler bu densizlere hadlerini bildirmek zorunda olmasanız yaptıkları yanına kar kalmıştı. Sizin birliğiniz hiçbir şeyle mukayese olmaz.
MÜSLÜMANLARIN KOORDİNE OLMASI LAZIM
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dönem başkanlığını devraldık. Bu
önemli zirvenin temasını adalet ve barış için birlik ve dayanışma
olarak belirledik.
56 üyeli İİT'nin 25 ülke devlet ve hükümet düzeyinde
katıldı. Gerek zirve toplantılarında, gerek zirve öncesi ve sonrası
görüşmelerinde ısrarla birlik ve dayanışmanın önemine vurgu yaptık.
Zulüm etrafında birleşenler sadece zalimlerdir. İnsanoğlu hep
adalet ve barışın arayışı içinde olmuştur. Bu günümüzde de devam
ediyor.
Biz hep hayrı anlatacak, emredecek, kötüden de men edeceğiz.
Dünyada yaşanan sıkıntıları göze aldığımızda bu teşkilata çok
önemli görevler düştüğünü görüyoruz. Dünyada 1,7 milyar
Müslüman var. Bunların koordine olması lazım. Bir ümmet bilinci
içinde geleceğe yürümesi lazım. Teşkilatın
kurumsallaşması, faaliyet alanının genişlemesi için çalışacağız.
Teşkilatı adına ve misyonuna yakışır bir konuma getirmek istiyoruz.
Müslümanların adının terör, sefalet, cehaletle değil;
medeniyetimizin parlak günlerinde olduğu gibi insanlığa hizmetle
anılması en büyük temennimizdir.
Birincisi Mezhepçiliktir. İslam dünyası
içinde öyle bir virüs haline geldi ki, bu yayılma adeta bir din
gibi algılanmaya başladı. Bizim bu noktada dinimiz İslam'dır,
İslam'ın içinde böyle bir ayrımcılık olamaz. Buna sıcak da
bakamayız. Bize sorduklarında Müslümanım deriz ve gereğini yerine
getiririz. Mezhepçilik ayrımcılık olacaksa vay bu toplumun
haline.
İkincisi ırkçılıktır. Bizde Romanmış, Boşnakmış,
Lazmış, Çerkezmiş, Türkmüş, Kürtmüş bizde böyle bir şey yok.
Üçüncüsü de terördür. Geldiğimiz nokta ortada. Çok
kayıplar verdik. 40 bini aşkın insanımız 35 yıldır terörün kurbanı
oldu. Önce demokratik açılım dedik, milli birlik kardeşlik ve çözüm
süreci dedik olmadı. Hepsi bir yana, çözüm sürecini de buzdolabına
koyduk. Şimdi operasyonlar dönemi. Bu dönemde bu iş bitecek. Çünkü
bu milletin huzuruna kimsenin kast etmeye hakkı yoktur. Sonuna
kadar üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Askerimizle, polisimizle
dayanışma içinde bu işi sürdüreceğiz. Bu işi başaramazsak yazıklar
olsun. Bu işi başaracağız. Bu milletin huzuruna kimsenin kast
etmeye hakkı yoktur, kimsenin bir şeyler elde etmeye de hakkı
yoktur.
"TERÖR ÖRGÜTÜ MAHVOLDUK, BİTTİK, NEREYE KAÇACAĞIZ
DİYORLAR"
Yaşanan bu terör olayları terör örgütünün şehir merkezlerinde
uygulamaya çalıştığı eylem stratejisi yok olmuştur. Battık,
mahvolduk, bittik diyorlar, nereye kaçacağız diyorlar.
Bunların en önemli sebebi, bölge halkının tercihinin bölünmekten
yana değil milletimizin devletimizin tek parça kalmasından yana
olmasıdır. Terör örgütünün amacını bölge halkı çok iyi görmüştür.
Tüm güvenlik güçlerimiz gerçekten fedakarca bir mücadele ile terör
örgütüyle mücadele etmiştir.
ASIL HEDEFİN BİZİ KAZIMAK OLDUĞUNUN
FARKINDAYIZ"
Türkiye'nin bugünkü sınırları bizim son sınırlarımızdır.
100 yıl önce 5 milyon kilometrekareydi. Bunun ancak 780 bin
kilometresini muhafaza edebildik. Asıl hedefin bizi kazımak
olduğunun farkındayız. Hiç kimse kusura bakmasın artık o devir
geride kaldı. Biz hem devletimizin fiziki sınırlarına sahip
çıkacağız, hem de gönül sınırlarımızı açık tutacağız.
DOKUNULMAZLIK TARTIŞMASI
TBMM'de dokunulmazlık konusunda sağlanan uzlaşmayı takdirle karşılıyorum. HDP bırakın Türkiye partisi olmayı, benim vatandaşlarımın hepsine düşmanlık etmek için kurulmuş bir parti niteliğindedir. Bayraktan, ezandan, camiden, İstiklal Marşı'ndan, vatandaşımızın kılık kıyafetinden rahatsız olan bir parti bu ülkenin partisi olamaz. Nitekim dünyanın neresine gittikysek, milletimize husumet besleyen herkesin bunları desteklediklerini gördük. Şimdi paralel yapı da bunları safına katılmış durumda. ABD'de Ermenileri, PKK'lıları, Paralel devleti ve HDP'lileri bize karşı eylem yaparken gördüm.