Erdoğan'dan Alevi vatandaşlara sürpriz
Abone olBaşbakan Erdoğan, Kuzey Afrika gezisini takip eden gazetecilerle biraraya geldi ve gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Üçünçü köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilmesine
karşı çıkan Alevilere seslenen Erdoğan, "Nevşehir Üniversitesi için
Hacı Bektaş-ı Veli, Tunceli Üniversitesi için Pir Sultan Abdal
isminin verilmesi üzerinde durabiliriz." dedi.
Mevcut Gezi Parkı'nın tamamını yok etmeyeceklerinin söyleyen Erdoğan, Topçu Kışlası'nın yapılacağını bir kez açıkladı. Diktatör eleştirilerine Erdoğan, "Ben vatandaşımın hizmetkarıyım, efendisi değilim" şeklinde cevap verdi.
Tunus'ta sabah kahvaltısında yazarlarla biraya gelen Erdoğan, 10
günü geride bırakan Gezi Parkı eylemeleriyle ilgili sorulara cevap
verdi. Milliyet yazarı Nagehan Alçı, Erdoğan'ın açıklamalarını
köşesine taşıdı. Başbakan’ın verdiği mesajlar şöyle:
CAZİBE MERKEZİ OLACAK
“Mevcut Gezi Parkı’nın tamamını yok etmeyeceğiz. Topçu Kışlası’nı,
Selimiye Kışlası gibi kullanacak halimiz yok. İstiyoruz ki
zenginlik katan işlevi olsun. Bir AVM ifadesi geçince bu İstinye
Park, Kanyon gibi anlaşıldı. İstanbul’un ciddi bir şehir müzesi
yok. Turistler için cazibe merkezi olacak bir müze. Burada
kitapevleri, geleneksel hat, tezhip, halı satan dükkanlar
olabilir.”
OPERAYA UYGUN SALON
AKM hakkında yıkım kararı var. Yıkım kararı olduğu için işlevi
olmayan bir merkez. Ben bu haliyle AKM’yi Taksim’e
yakıştıramıyorum. Mimarlarıyla görüştüm, muvafakat ettiler. Burada
dev bir opera binası yapalım. Cemal Reşit Rey, Lütfi Kırdar ses
kalitesi ve sahnesi ile operaya uygun değil. Dün Bülent Bey
görüştü. AKM yıkılmamalı, Topçu Kışlası yapılmamalı, biber gazı
yasaklanmalı, vali ve emniyet müdürleri görevden alınmalı...
Talepler bunlar. Böyle bir talep olabilir mi? Referandum
istemiyorlar. Çünkü doğacak neticeyi görüyorlar. Bu taleplere
Bülent (Arınç) Bey gerekli cevabı verdi.
İSTİHBARAT ELİMİZDE
Bu süreç içerisinde bu talepleri yapanların durumuyla bu talebin
dışında kalanların ayrışmasını yapmak durumundayız. Ağaçların
sökülmemesi talebini samimi olarak yapanlar dışında bu olayları
teşvik eden DHKP-C’den İşçi Partisi’ne kadar bunların tohumlamasını
yapan gruplar var, istihbarat elimizde mevcut. Madem olay Gezi
Parkı’dır bununla ilgisi olmayan iller neden buna dahil oldu? Niçin
İzmir, Ankara veya özellikle Hatay? Gezi Parkı bahane, gerisi
şahane mantığıyla yürütülen bir süreç. Peki, bunların çevreci yanı
varsa soruyorum: Ceylan Otel, Koç ve Sabancı üniversiteleri orman
arazilerine yapılmış. O zaman bunlar neredeydi? Ben Koç
Üniversitesi’ne karşı belediye başkanı iken adeta savaş verdim ve
hapse girdiğim zaman yanımda kimseyi bulamadım. Gökkafes’e karşı da
büyük savaş verdim.
HEDEF ERDOĞAN'I YIPRATMAK
Kimse bana çevrecilik dersi vermesin. Bunları yapanlar, AK Parti ve
AK Partili Başbakan Tayyip Erdoğan. Acaba biz AK Parti ve Tayyip
Erdoğan’ı bu yolla yıpratabilir miyiz diye düşünüyorlar. Benim
vatandaşımla bir problemim yok. AK Parti için değil, 76 milyon için
yapıyoruz.
BAŞBAKANLIK'A SALDIRIYORLAR
Twitter ve sosyal medyadan yalan yanlış haberler üretmek suretiyle
kampanya yapıyorlar. Türkiye adına bir dertleri yok. Dün (önceki
akşam) akşam Miraç Kandili. Sağ olsunlar Miraç Kandili’nde
Dolmabahçe’de kandil simidi dağıtmışlar. Ama bir gece önce
Dolmabahçe Camii’ne ayakkabıyla girerek içeride her türlü ahlaki
olmayan şeyi yapıyorlar. Bizim âdetimizde, bizim kültürümüzde
camilere böyle bir saldırı olabilir mi? Çarşı grubu diye bir grup
var. Bu grup geliyor Başbakanlık ofisine saldırıyor. Diyorlar ki
polis çekilsin. Polis nasıl çekilsin? Polis Başbakanlık Ofisi’ni
korumayacak mı? Aynı şekilde Ankara’da da Başbakanlığa, il
merkezimize yürüdüler. Polis bunları korumayacak mı?
ABD'DE 17 KİŞİ ÖLDÜ
Başbakan’a polisin ilk günkü orantısız müdahalesini ve hükümetin
yaptığı özeleştiriyi soruyoruz. Bunun üzerine, “Bir kitle var ve
hiçbir şeyi dinlemeden geliyor. Bizden herhangi bir miting alanı mı
veya toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu ile alakalı bir şey mi
istendi? Öyle olsa, demokratik taleplere canımız feda. Biber gazı
olayındaki aşırılıkları eleştirdik. Ama dünyada biber gazının yasak
olduğu hiçbir gelişmiş ülke yoktur. Bırakın sadece biber gazı
kullanmayı Amerika’da Wall Street olaylarında 17 kişi öldü. Aynı
şey İngiltere, Almanya ve Fransa’da oldu. Biber gazını fevkalade
bir hal olmadıktan sonra asla kullanmayacaksınız. Su kullanın, bu
tür dağıtma işlemlerini yapın diye söyledik. Buna daha sonra büyük
ölçüde uydular“ diye yanıtlıyor.
PEKİ YA PROVOKATÖRLER?
“Sadece içeride değil dışarıda da bunun uzantıları var. İki üç ay
öncesinden benzer haberleri alıyorduk. Ama biz çevre ve yeşil
bahane edilerek bu adımın atılacağını düşünmüyorduk. Çünkü en
başarılı olduğumuz alan çevrecilik. Başka bir yerden olabilir diye
düşünüyorduk.
Bakın Hatay’da cenaze oldu. Attıkları tweetlerde kurşunlanarak
öldürüldü, dediler. Kurşunlanarak öldürme gibi bir olay yok. Faili
aranıyor. Tespit edilince kim olduğu ortaya çıkacak. Orada 50 bin
kişi toplanıyor. Sıkıntı olmadan cenazeden sonra dağılıyor. Ama 2
bin kişi... Nusayri Mahallesi, karşısında Sünni Mahallesi var.
Sünni Mahallesi’ne saldırmak için tahrik ediyor. Polis orada işini
yapıyor. Polisimizin yanlışı vardır, eyvallah. Ama güvenlik
güçlerimiz üzerine düşeni yapmasın mı? Orada bir mezhep kavgası mı
çıksın?”
DİKTATÖR CEVABI
“Ne yaptık? Kimi astık, kimi kestik? Dönemim içinde 7 seçim
yaşadık. Üç genel, iki yerel seçim, iki referandum yaptık. İsteyen
istediği kadar parti kuruyor. Üstüne üstlük darbe girişimleri
yaşadık. Partimize açılan kapatma davasındaki tabloyu biliyorsunuz.
Ama biz sabrettik, kitlemizi sokaklara dökmedik. Yargı içinde
mücadelemizi verdik. Sonra yapılan seçimde yine oylarımızı
artırdık. Demokrasiye inandıklarını söyleyenler samimi değiller.
Azınlığın burada çoğunluğa tahakkümü var. Böyle bir şey karşısında
tavırsız kalacak olursak yüzde 50 AK Parti’ye oy verenler sen benim
oyuma sahip çıkmadın hesabını yarın bana sorar. Bizim verdiğimiz
hizmetlerde ayrımcılık var mı?”
HİZMETKARIM EFENDİ DEĞİL
Ben iki yazımda da belirttim, Başbakan’ın yeni bir balkon konuşması
yapması yönünde ciddi bir talep var. Haliyle bu soruyu
yöneltiyorum. Şöyle diyor: “Balkon konuşmasına benzer bir konuşmayı
buraya gelmeden önce havaalanında yaptım. Bu işlere karışmamış olan
kardeşlerim bu oyuna gelmesin. Birliğimizi beraberliğimizi bozmak
isteyenlere karşı bu oyunu bozsunlar. Bunları söyledik. Benzeri
şeyleri hep söylüyorum. ‘Ben vatandaşımın hizmetkarıyım, efendisi
değilim’ diyorum.”
ALEVİ HASSASİYETİ
Benim için toplantının en olumlu mesajlarından biri
Alevilerle ilgili. Tunceli’deki üniversiteye Pir Sultan
Abdal, Nevşehir’dekine Hacı Bektaş-ı Veli ismini verseniz? Yavuz
Sultan Selim hassasiyetinden sonra böyle bir adım çok birleştirici
olmaz mı diye sorunca “Yavuz ismi Alevi vatandaşlarımıza yönelik
asla değil. Pir Sultan Abdal ve Hacı Bektaş-ı Veli isimlerini
elbette değerlendirebiliriz. Ben Yavuz’u diğer padişahlardan ayrı
bir yere koyarım. Çok önemli bulurum” diye yanıtlıyor. Alkol
düzenlemesi ile ilgili ise kararlılığı sürüyor. “Dünyadaki
uygulamalara baktık. Üstelik bizden önceki iktidarlar döneminde
düzenlenen anayasa maddesi var. Onlar bu maddeyi işletmemişler. Biz
anayasada olduğu için bu düzenlemeyi yapıyoruz. Din de emrediyorsa
ben ne yapayım.”
Konu 3. Köprü’nün ismine geliyor. “Bizim ağzımızdan ne çıkarsa
çıksın, bunu birileri bir yerlere çekecektir. Ben Osmanlı
padişahları içerisinde Yavuz Sultan Selim’i çok farklı yere
yerleştiren bir insanım. 8 yıla neleri sığdırdığı ortadadır.
Mekke’nin fethi, kutsal emanetler... Dirayetli olmanın yanında
haksızlığa tahammül edemeyen bir insandı... Şah İsmail’le
aralarında geçen meselelerin nedenleri var. Yavuz olayına böyle
baktık. Bu, asla Alevi vatandaşlarımıza yönelik bir tavır değildir”
diyor ve ekliyor:
“Nevşehir Üniversitesi için Hacı Bektaş-ı Veli, Tunceli
Üniversitesi için Pir Sultan Abdal isminin verilmesi üzerinde
durabiliriz. Ancak şunu da hatırlayalım ki arkadaşları Hacı Bektaş
Veli’yi anma törenlerine gönderdiğimde dayak yemeden oradan zor
çıkardık.”
ALKOL TARTIŞMASI CEVABI
“Anayasa’nın 58. maddesini biz düzenlemedik, daha öncekiler yaptı
ama işletmediler. Oysa Avrupa’dan Amerika’ya kadar çeşitli
kısıtlamalar var. Biz de bu konuyla ilgili bir adım atalım istedik.
Anayasaya göre alkol, kumar, uyuşturucu... Tüm bunlara karşı devlet
gerekli tedbirleri alır diyor. Yani amir bir hüküm var. Bizim bunun
adımını atmamız lazımdı. Mesela alkolden devleti çektik. Şimdi
kumardan da çekiyoruz devleti. Piyango, toto, at yarışı... Bütün
bunların devlet eliyle yapılmasını ortadan kaldıracağız. Bunlardan
koruma, bizim görevimiz olmalı diye inanıyorum. Toplumun kahir
ekseriyeti de bunu savunuyor, istiyor. Saat 22.00’den sonra alkol
satışıyla ilgili düzenleme trafikteki sıkıntıyla ilgiliydi. Trafik
kazaları yoğun şekilde bu saatler arasında. Karayollarından alkol
satışını kaldırdık. Alkollü araç kullanmanın cezai müeyyidesini
artırmak lazım.
YASA VE DİNLE BAĞDAŞIYOR
“Dayandırdıkları yer din. Dinin toplumun iyiliği, sağlığı için
birçok hükümleri vardır. Bu hükümler içerisine insanın kötülüğünü
isteyen hiçbir şey yoktur. Din emrediyor diye idareci buna uygun
bunu yapıyorsa, kötülük mü yapmış oluyor? Bunu kimse Hıristiyan ve
Musevi dünyası için söylemiyor. Bunu yüzde 99’u Müslüman denilen
ülkemde söylüyorlar. Faizi niye kimse düşürüyorsunuz demiyor. Şimdi
düşürüyoruz diye dinin hükmünü yerine getiriyorlar diyorlar mı?
Çünkü işlerine geliyor. Bu düzenleme anayasadan geliyor ama dinimle
de bağdaşıyor.”