Erdoğan'dan AK Parti'lilere veda konuşması!
Abone olBaşbakan Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Danışman Meclisi'nde partililere hitap ediyor.
İNTERNETHABER.COM
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti’nin İl
Danışma Meclisi Toplantısına katıldı. Erdoğan gündemi
değerlendirdiği konuşmasında partililere hitap ediyor.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
İSTANBUL TÜRKİYE'NİN
ÖZETİDİR
AK Parti olarak tüm Türkiye'de dokuz kişilik sandık kurullarını
topluyoruz.
Demokrasi, sandıkta başlar ve sandıkta tecelli eder. Her zaman
ifade ediyorum; sandık namustur. Bir siyası parti sandıklara sahip
çıkamıyorsa sandıkları gözetim altında tutamıyorsa vatandaşın
verdiği oyun sandıkta kaybolmasına, çalınmasına göz yumuyorsa o
siyasi parti daha en baştan kaybetmiştir. Demokrasi sandıkta başlar
ve sandıkta tecelli eder. Bir siyasi parti sandıkta oylarının
çalınmasına göz yumuyorsa o parti en başından kaybetmiştir.
Kesinlikle 3+3+3 9 kişilik sandık yönetimlerini İstanbulumuzun
tamamında gerçekleştirmeye mecburuz.
Seçim yapılmadan biz seçimin neticesini görmeliyiz.
12 yılda 8 seçimde başarı göstermemizde sandıklara sahip çıkıyor
olmamızın büyük etkisi var.
Biz seçimden seçime çalışan bir parti olmadık, olmayacağız.
İstanbul, Türkiye'nin özetidir.
Zihniyet inkılabı bugün tam manasıyla anlaşılamayabilir. Gençler
Türkiye'nin nereden nereye geldiğini göremeyebilir.
Biz 12 yıl boyunca kendimiz için, kendi iktidarımızı güçlendirmek
için değil. 230'u aşklın insan, 2010 referandumu sayesinde dışarı
çıktı.
Bu ülkenin huzuru için çalışan bir partiyiz. Onlar huzursuzluk için
çalışanlar.
AİHM lehlerinde bile karar verseydi, yine dışarı çıkamazlar.
Biz bu çıkanlardan teşekkür beklemiyoruz, hukuk mücadelesini kimin
verdiği ortaya çıktı.
Hafta içi Avusturya ve Fransa’daki vatandaşlarımızla hasret giderdik.
AVUSTURYA'DA
MAALESEF...
Avusturya’da maalesef bize 10 bin kişilik bir spor salonu tahsis
edildi. Ama dışarıda da vatandaşlarımız vardı. Konuşmanın ardından
dışarıdaki vatandaşlarımıza da hitap ettik.
Adeta aşıkla maşukun bir aya gelmesi gibi bir tabloyu orada
gerçekleştirdik.
Daha sonra Avusturya Dışişleri Bakanı’nı da kabul ettik ve oradaki
vatandaşlarımızın sorunlarını da konuştuk.
Fransa’da Sayın Hollande ile görüştük.
BİZ ONLARDAN TEŞEKKÜR
BEKLEMİYORUZ
230’u aşkın insan Anayas Mahkemsi’nin kararıyla dışarı çıktı değil
mi. CHP MHP bakıyorsunuz havaya girmiş. 2010 referandumundan yüzde
58 ile sandıklardan bu çıkmasaydı bunlar çıkabilecek miydi.
2010’da 'hayır' diyenler şu anda 'evet' oylarının neticesini
aldılar.
Bu ne demek. Biz işte bu ülkenin huzuru için çalışan partiyiz.
'Hayır' dediler her türlü şeyi yaptılar.
AİHM’e gitseydiler oradan böyle bir netice alabilirler miydi.
Hayır. AİHM lehlerinde bir netice verse bile biz Türkiye olarak
belli bir bedel verirdik ve içeride kalmaya devam ederlerdi.
Biz onlardan teşekkür bile beklemiyoruz. Sadece bu ülkede kimin
demokrasi mücadelesi verdiğini bilsinler yeter.
Mevcut siyasi iktidarın 2010 referandumunda halkı ile bütünleşerek
aldığı yüzde 58 oyu neden görmüyorsunuz.
Bu zemini hazırlayan Ak Parti iktidarı. Yoksa orada kalmaya devam
edecektin.
Son bir yıl içinde yaşananları teşkilatımızdaki herkesin tekrar tekrar düşünmesi lazım.
FRANSA'DA SORDUM, SİZDE
POLİS...
Fransa’da sordum: sizde polis molotofla kaldırım taşıyla saldırılır
mı dedim. Hayır dediler.
Bizde değil polise vatandaşa Molotof kaldırım taşı atılıyor bir
bakıyorsunuz yargının bir kapısından giriliyor bir kapısından
çıkılıyor.
Polisimiz orantısız güç kullanıyor diye yansıtıldı. Hepsinin
çekimleri var elimizde bunları da teşhir edeceğiz hangi ülkede
neler yapılıyor.
Bu ülkede ne taşla sopayla molotofla iktidar arama gayretinde
olanlar bunu bulamayacaksınız. Bu ülkede iktidarın yoluş andıktan
geçer.
EĞER SANDIĞI KABUL ETMİYORSANIZ SİSİ
DEMOKRASİSİ OLUR
Televizyonlarda çıkıp konuşan kendilerine okumuş yazmış diyen
bazıları da çıkıp sandık her şey değildir diyor Demokraside her şey
sandıktır. Eğer siz sandığı kabul etmiyorsanız sizin demokrasiniz
Sisi’nin demokrasisi olur.
Biz şu anda demokrasinin mücadelesini en iyi veren ülkeyiz.
17 ve 25 Aralık’ta Ak Parti iktidarından kurtulmak istediler.
Bizleri yargılamak istediler. Türkiye’nin tüm kazanımlarını yok
edeceklerdi.
Dış politikada Türkiye’nin gücünü yok edeceklerdi.
İç siyaseti yeniden dizayn edecek yeni vesayet sistemi kuracaklar
darbeler dönemini yeniden açacaklardı.
8 YIL SABRETTİK
O eski karanlık umutsuz Türkiye’yi yeniden dirilteceklerdi.
Çok ağır bir tehdit atlattık. Şimdi yeni Türkiye adımlarını
güçlenerek yeniden atıyor.
Biz çok sabrettik. Yaklaşık 8 yıl sabrettik. Ama ne yazık ki bu
sabır karşı tarafta anlaşılamadı. Ve karşı taraf bu sabrı Allah’ın
bir lütfudur ki anlayamadığı gibi terse düştü.
Bunlar bunu 17 Aralık’ta değil de daha sonra yapsaydı olay daha
farklı bir boyuta gidebilirdi.
Ama diyoruz ya hesapların üzerinde daha büyük bir hesap var.
Yargıya gereken şikayetlerde bulunduk. Biz yine sabırlıyız çünkü
belli şeylerin oluşması gerekiyor.
Unutulması mümkün olmayan iğrenç saldırılar yapıldı.
Türkiye’de bir başbakanın ofisi dinlenecek. Bütün belgeler
toplanacak ve ilgili mercilere aktaracak. Hale bakın hepsi
dışarıda.
PARALELE YA DA YARGIYA
SESLENİYORUM
Ben paralele yada değil yargıya sesleniyorum: bütün belgeler
ortadayken suç aletleri ortadayken yapanlar ortadayken neymiş adli
kontrolle serbest bırakıyormuş.
Benim itirazım var. Siz başbakanın dinlenmesini bu kadar normal
karşılıyorsanız soruyorum sizin yatak odanızı dinleyenlere karşı
tavrınız ne olacak acaba.
Yargı mensupları için –hiçbir şey geçerli değil ama onun dışında
cumhurbaşkanı dinlenirse dinlenebilir... olabilir. Temenni ederim
ki kısa süre sonra sizler de aynı şekilde dinlenmezsiniz.
Bu gidiş hayra alamet bir gidiş değil. Ben bundan sonra da
itirazlarıma devam edeceğiz. Çünkü bu öyle kolay geçilecek bir iş
değil.
Başbakan’a taşa atılır söylenen şu “siyasetçisin ağır hakaretlere
eleştirile katlanacaksın.” Hakaret demiyorlar ağır eleştiri
diyorlar. Biz eski, Türkiye’den kurtulmak istiyoruz derdimiz
bu.
CHP GENEL MÜDÜRÜ BAYKAL KASETİ İÇİN
BANA ÇOK ÇİRKİN İFTİRA ATTI
CHP genel Müdürü bir kanala çıktı Deniz Baykal ile ilgili
görüntülere ilişkin bana çok çirkin bir iftira attı.
Siz bu görüntüleri ne zaman nerede izlediniz diye soruyorlar cevap
yok. Pensilvanya örgütü talimat vermiş sonra da mikrofon
uzatmış.
Bu genel müdür de utanmadan çıkıp bu iftirayı atıyor. Bilgisayardan
gizlice çekilmiş bir görüntü bir de hışırtıdan başka bir şey
olmayan bir ses kaydı verdiler git konuş dediler.
PENSİLVANYA EMREDEN CHP GENEL MÜDÜRÜ
YAPAR
Pensilvanya emreder CHP genel müdürü yapar. Kendisi kasetle geldi
ya oradan bir kuyruk acısı var. İnsanda edep olsa böyle bir yalan
atmaz.
Pensilvanya’nın da CHP genel müdürünün de nasıl bir halka sahip
olduklarının kanıtı bu örnektir.
CHP seçmeni 30 Mart’ta bu genel müdüre git mesajı verdi zaten. Ama mesele ar damarı meselesi.
CHP'NİN İZZETİ AYAKLAR ALTINA
ALINIYOR
91 yıllık CHP döneminde en kötü en kimliksiz dönem bu genel müdürün
döneminde oldu. CHP eskiden de seçim kaybediyordu ama bu genel
müdürün döneminde CHP’nin izzeti de ayaklar altına alınıyor.
Aileme bu kadar pervasızca saldırdılar ki bunlar içinde küfürler
var. Başbakanlık ofisinin önündeki duvarlara küfürler yazdılar. Bu
kadar alçaldılar. Siyaset böyle yapılmaz.
Eğer düşünceniz varsa meydanal4rda konuşursunuz sandıktan
neticesini beklersiniz. Ama bunlar da yok.
Şimdi kalkmış ikisi de Türkiye’nin cumhurbaşkanında aranan
vasıfları anlatıyorlar. Ya sizden daha güzel vasıflara sahip olan
olabilir mi.
BİZDE BÖYLE VASIFLAR YOK BÖYLE BİR
KİŞİYİ BULDUK
Bu ne demek “bizde böyle vasıflar yok. Böyle bir kişiyi
bulduk.”
Bu ülkede kimin cumhurbaşkanı seçileceğinin vasıflarını en güzel
millet belirler millet.
Akşam başka sabah başka konuşandan bu ülkede lider olmaz. Sadece AK
Parti’ye saldırmadılar Halkbank üzerinden MİT tırları üzerinden bu
ülkenin bağımsızlığına saldırdılar.
ARAMIZA SIZMIŞ TUZLUKLAR AİT OLDUKLARI
YERE GİTTİLER
Pensilvanya tıynetinin gereğini yaptı, CHP MHP zihniyetleri
gereğini yaptılar yapmaya devam ediyorlar. Bir kısım medya
alçaklığın tarihi yazdılar. Ak parti içinden de nankörlüğün
gereğini yaptılar. Aramıza tuzluklar sızmış ama onlar da ait
oldukları bataklığa gittiler.
Bazıları ısrarla taraf olmaktan kaçtılar. Haksızlık karşısında
tarafsız olan kişi aslında tarafını seçmiştir. Bir gün o zulme
kendilerinin de maruz kalacağını unutmasın.
Zor zamanlar kritik süreçler bir turnusol kağıdıdır. Son bir
yıldaki zor süreçte dostu ve düşmanı birbirinden çok daha net
şekilde ayırt etme fırsatımız oldu.
İster halkamız içinde ister dışında olsun herkesi çok daha iyi
tartma fırsatımız oldu.
Kimin susarak ihaneti onayladığını gördük.
Yine bir teste giriyoruz. Kimin dava peşinde olduğunu kimin koltuk
peşinde olduğunu yakından göreceğiz.
Ben şuna inanıyorum bu camia içinde kendi kişisel hırslarını bu
davanın önüne geçireceğine.
ADAYIMIZ KİM OLURSA OLSUN ÖNEMLİ OLAN
AK PARTİ'NİN GELECEĞİ
Cumhurbaşkanı adayımız kim olursa olsun kaygılanacağımız en son şey
AK Parti’nin geleceğidir.
AK Parti şahıslarla değil ilkelerle sınırları belli politikalarla
ve en önemlisi dava şuuruyla var olan bir partidir.
Partinin başına Ahmet gelmiş, Mehmet gelmiş bunu tartışmasını
yapmak davaya ihanettir.
Bizler şahısların peşinde mi gidiyoruz. Bugün Tayyip Erdoğan var.
Bir an sonraya garantim var mı.
Allah korusun eyvallah da, nice insanlar görüyoruz eve bir telefon
alıyoruz eve giderken kalp krizinden ölmüş.
O dava devam ettiği sürece siz o arkadaşımız o liderinize saygıyı
göstermiş olursunuz.
Eğer sahiplenmiyorsa kusura bakmayın orada başka tezgahlar var
demektir.
Kim diyorsa ki “ben olmazsam dava olmaz” o büyük bir kibrin
içindedir.
Biz bu tartışmalara kesinlikle prim vermeyecek bir kadroyuz. Sadece
şu salonda bile görev verildiğinde canından vazgeçmek pahasına o
görevi yerine getirecek yüzlerce arkadaşımız var.