Erdoğan'dan ABD'ye uyarı!
Abone olABD'Ye "Hassasiyetimizi gözönünde bulundurun" diyen Erdoğan, "Millet ne isterse onu yaparız" dedi.
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye olarak
arabayı atların önünde koşturmaya hiç niyetli değiliz. Daha atlar
yola çıkmadan kimse bizden arabayı yola koymamızı beklememelidir"
dedi. Erdoğan, 18 Şubat ile ilgili kimseye verilmiş bir taahhütleri
olmadığını, taahhütleri ve verilmiş sözleri olması durumunda Kurban
Bayramı'nın böyle geçmeyeceğinin bilinmesi gerektiğini ifade etti.
Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, herkesin Kurban
Bayramı'nı tebrik ederek, gelecek bayramlara daha güvenli, daha
sakin, daha bahtiyar ve daha güler yüzlü kavuşma dileğinde bulundu.
"Bugün 18 Şubat 2003. Bütün dünyanın ezberlediği ve bütün
Türkiye'nin hafızasına kazınan tarih" diyen Erdoğan, "Bu tarih
savaş değil, barış isteyen bütün dünya halklarının vicdanlarının
odaklandığı bir tarih. Bugün sadece iç gelişmelerle ve hükümetin
çalışmalarıyla sınırlı bir konuşma yapabilir ve 18 Şubat 2003'e
endekslenen gelişmeleri kendi tabi akışına bırakarak, gelişmeler
somut bir neticeye varıncaya kadar bu kounda hiç konuşmayabilirdim.
Ama bu ne tabiatıma ne de AK Parti olarak hayata geçirmeye
çalıştığımız siyaset anlayışına uygun olurdu. Ortada herkesi
ilgilendiren bir mesele varsa ve bunun bizim açımızdan birinci
muhatabı hükümet ve dolayısıyla AK Parti ise bu konudaki
gelişmeleri tüm açıklığıyla halkımızla paylaşmak gerektiğine
inanıyorum" ifadelerini kullandı. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer bugün bütün İslam dünyası ile beraber ülkemiz bu bayramı
savaş ortamında geçirmediyse, bunda 58. Cumhuriyet Hükümeti'nin, AK
Parti iktirdarının önemli bir katkısı olmuştur. Savaşsız çözüm için
emeği geçen herkese milletim adına şükranlarımız arz ediyorum.
Bizler ait olduğumuz düşünce ve inanç ikliminde hayatın korunmasını
kabul ederiz. Bunun için hukukun evrensel ilkelerine bağlı olmayı
her şeyden çok önemseriz. Bütün çabamız insanlığın saadeti,
mutluluğu ve esenliği içindir. Umarım bütün ülkemiz ve halklar için
idrak ettiğimiz bayram onarıcı tamir edici ve moral verici
olmuştur. 18 Şubat tarihi komşumuz Irak'a ABD'nin muhtemel bir
müdahalesi veTürkiye'nin böyle bir müdahale anında nerede duracağı
ile ilgili olarak üzerinde çok durulan bir tarih. Son tarih olduğu
söylendi. Ama bugün 18 Şubat olmasına rağmen Türk askerlerinin
yurtdışına gönderilmesi ve Türkiye'ye yabancı asker girmesine dair
tezkere TBMM'ye getirilmiş değildir. Demek ki, hiçbir şey önceden
kurulmuş bir saat gibi mekanik işlememektedir. Zaten bu yüzden
demokrasi dili bu yüzden incedir, hassastır. Bizim için asıl önemli
olan belirli tarihler ve noktasal zeminler değil, gelişmelerin
şekli ve vardığı yerdir. Türk devlet geleneğinde ne yapacağını,
neden yapacağını, nasıl yapacağını, ne zaman yapacağını enine
boyuna düşünmeden hareket etmek yoktur. Biz de her şeyi, her
ihtimali enine boyuna düşünüyoruz. Düşünmeye de devam edeceğiz.
Bütün ihtimalleri de Türkiye'nin bugününü, dününü, yarınını
hesaplayarak yapıyoruz. Çünkü tartıştığımız, yaşadığımız süreç
sıradışı bir olay yepyeni bir durumdur. Tarihi günler yaşamaktayız.
Yine hepiniz biliniz ki tarihe karşı büyük bir sorumlulukla
yüzyüzesiniz. Dünyada pek az parlamento savaşın ve barışın anlamını
TBMM kadar bilebilir. Bu Meclis bir savaşı barışa dönüştürmenin en
güzel örneklerini vermiş bir Meclis'tir. Bu Meclis'in tarihi
tecrübelereninin sadece bize değil, dünyaya da yol gösrereceğini
tahmin ediyorum". Önümüzdeki günlerde Türkiye için, bölge için ve
dünya için tarihin akışını değiştirenen gelişmeler olabileceğine
dikkat çeken Erdoğan, "Önünüzde iki seçenek var. Ya sürecin dışında
kalacak bütün kalabalıklar gibi tarihin dışında kalacaksınız ya da
tarihin bizzat şekillenmesinde metnin yazılmasına aktif rol
oynayacaksınız. Burada ve her şartta önceliğimizin Türkiye olduğunu
hatırlarız. Populizm süphesiz en tehlikeli unsurdur duyguları ise
bize aittir. Düşüncelerimizden bağımsız değiliz. Şüphesiz
hiçbirimiz popülizme teslim olmayacağız. Gelecek onyılları
yüzyılları düşünmeye mecburuz. Devlet sorumluluğnunu ağırlığı da bu
noktada olacaktır. Vekil ya da bakan olmanın sorumluluğu da en çok
bu aşamada önemlidir. Aklı selim ile tribünlere mesaj vermenin
önemi de bu noktada ortaya çıkmaktadır. Aklı başında hiç kimse
savaş istemez, isteyemez. Hele biz asla savaştan yana olamayız. Bir
savaşın başlatıcısı, tetikleyicisi olamayız. Bize düşen savaşı
engellemek, barışı sürekli ve daim kılmaktır. Hükümetimizin ve
bütün diğer kuurmlarımızın bugüne kadar yaptığı da budur. Ancak
bizim bütün çabalarımıza ve iyi niyetimize rağmen yanıbaşımızda bir
hareket söz konusuysa, komşuda yangın çıkmışsa, kimse bu duruma
bigane kalamaz. Öncelikle yangının bizim evimize sıçramamasını,
sonra da komşumuzdaki yangının biran önce söndürülmesinin hesabını
yapmalı" diye konuştu. "Kimse bir büyük trajediden çıkar elde
etmeyi ummasın" uyarısında bulunan Erdoğan, "Bizler büyük devlet
geleneğinde bu anlayış içinde olmadık ve hiçbir zaman olmayacağız.
Komşumuz Irak'ın da meydana gelecek olası bir savaşta zarar
görmemesi için çaba sarfediyoruz. En azından bizim niyetimiz budur.
Kesinlikle sıcak bir çatışmamanın içine girmek istemiyoruz. Biz
istiyoruz ve onun için çaba sarfediyoruz ki ne bizim askerlerimiz
tek bir kurşun sıksın, ne de bizim askerimize karşı tek bir
müdahale olsun. Hiçbir şekilde 18 Şubat tarihine ilişkin bizim tek
taraflı olarak bir sözümüz ve taahhüdümüz olmamıştır. Kimi
çevrelerde ve özellikle muhalefet partilerince ima edildiği gibi ne
benim ne Sayın Başbakan'ın ne de başka bir yetkilinin hiç kimseye
tek taraflı bir sözü taahhüdü olmamıştır olamaz. Her şeyin kendi
gerçeğimize uygun olarak yürümesi için müzakerelerde azami gayret
gösterilmiştir, gösterilmektedir. Türkiye olarak arabayı atların
önünde koşturmaya hiç niyetli değiliz. Daha atlar yola çıkmadan
kimse bizden arabayı yola koymamızı beklememelidir" şeklinde
konuştu. Erdoğan, Türk halkına anlatamayacakları hiçbir gelişmeye
'evet' demelerinin mümkün olmadığını ifade etti. "Bizim bazı sözler
ve taahhütler verdiğimizi öne sürenler var" diye konuşan Erdoğan,
bu iddiaları ortaya atanların bunu ispatlaması gerektiğini aksi
halde tarihe ve halka hesap vereceklerini kaydetti. Bu iddiaları
ortaya atanları, iddialarını ispatlamaya davet eden Erdoğan, "Eğer
verilmiş bir söz olsaydı bu bayram böyle geçmezdi" dedi. ABD'nin,
Türkiye'nin stratejik ortağı olduğunu ancak birlikte hareket
edilecekse Türkiye'nin varlığının ve desteğinin ABD için bir anlam
ifade etmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan şunları söyledi:
"Öyleyse ABD de bizim hassasiyetlerimizi gözönünde bulundurmalı ve
taleplerimizi iyi niyetle karşılamalıdır. Aksi takdirde ortaklık ve
dostluk sürekli bir tarafın özveride bulunması şekline dönüşür ki
bu kabul edilebilir birşey değildir. Amerikalı dostlarımız daha
önce liman ve havaalanlarının bakım ve geliştirilmesi ile ilgili
tezkerenin Meclis'ten geçmesini, Türkiye'nin geri dönülmez bir yola
girdiği şeklinde yorumlamalalıdır. Kaldı ki TBMM'nin iradesinin
Türkiye'yi temsil ettiğini bütün dünya bilir". Türkiye'nin bir
kabile devleti olmadığını vurgulayan Erdoğan, Türkiye ile Irak'ın
ortak bir tarihe ve kadere sahip olduğuna da işaret etti.
Türkiye'nin atacağı her adımı, bütün bu gerçekler ışığında tarihin
imbiğinden geçireceğini kaydeden Erdoğan, gelecek dünya tasavvuruna
uygun bir biçimde adım atmak mecburiyetinde olduklarını söyledi. Bu
süreçte AK Parti iktidarının bir şans olduğunu ifade eden Erdoğan,
bu davada Türkiye'nin herzamankinden daha fazla bölge siyasetinde
aktif rol oynadığını belirtti. Kimsenin kendilerinden, Türkiye'nin
geçici sıkıntı ve darboğazına endekslenmiş bir karar ve tutum
beklememesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan şöyle dedi: "Hiçkimse
Türkiye'nin arızi ve konjonktürel şartlarından sonuç çıkarma peşine
düşerek Türkiye'nin dününü, bugoününü ve yarınını bu arızi
sıkıntılar nedeniyle ipotek altına sokacağımızı bizden beklemesin.
Vereceğimiz her kararın içeriği de zamanlaması da millete
ayarlıdır. Burada memlekeni saat ayarı işler". Erdoğan, dün yapılan
AB Zirve toplantısının kapanış bildirgesinde 'Türkiye'nin Irak'ın
komşuları ve Mısır ile birlikte yürüttüğü insiyatifi destekliyoruz'
şeklinde ifade yer aldığını hatırlatarak, Türkiye'nin barış
girişimlerini görmezden gelenlere bu cümlenin bir şeyler
anlatacağını vurguladı. MERSİNLİ VATANDAŞTAN 'BELEDİYE BAŞKANI'
İSYANI Öte yandan, AK Parti Grup Toplantısının başında, Erdoğan'ın
konuşma yapmak üzere kürsüye geldiği sırada dinleyici localarında
oturan bir vatandaş ayağa kalkarak, 'Ben Mersinden geliyorum. Katil
olmak istemiyorum. Allah aşkına şu belediye başkanını görevden
alın" diye bağırdı. Mersin'in Mut ilçesinden geldiği öğrenilen
vatandaşa herhangi bir tepki gösterilmedi.