Erdoğan'a yönelik suikast iddiası!
Abone olAdana'da yasadışı dinlemelerle ilgili kendini savunan istihbaratçı, Erdoğan'a yönelik suikastla ilgili bir kişiyi yakaladıklarını söyledi.
Adana'da aralarında hakim ve savcıların da olduğu
kişilerin cep telefonlarının yasadışı dinlendiği iddiasıyla
yürütülen soruşturmada 9 polis hakkında 47'şer yıl hapis cezası
istemiyle hazırlanan iddianame 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul
edildi. 17 Aralık sonrası yeri değiştirilen bir istihbaratçı bu
dinlemeler sayesinde Erdoğan'a yönelik suikastle ilgili bir kişinin
yakalandığını söyledi, dinlemelerin yasal olduğunu
savundu.
Bir ulusal gazetenin geçen 18 Mart tarihli sayısında
yayınlanan yasa dışı dinleme iddialarıyla ilgili Adana Cumhuriyet
Savcısı Şükrü Uçkan ve Adana 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı
Süleyman Köse, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda
bulundu. Şükrü Uçkan, kendisinin 'Fırat Yalçıntekin' kimliğiyle
Adana 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nden alınan, Süleyman Köse ise
'Tunahan İnan' kimliğiyle Adana 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nden
alınan dinleme kararıyla cep telefonlarının yasa dışı dinlendiğini
öne sürerek, şikayetçi oldu.
Bunun üzerine yürütülen soruşturmada 8 Nisan'da 9 polis memuru
gözaltına alındı. Sorgularının ardından adliyeye sevk edilen
polislerden 8'i tutuklandı. Bu karara yapılan itirazlar sonunda,
tutuklu polisler 6 gün sonra tahliye edildi.
SAVCI 107 KİŞİNİN DİNLENDİĞİNİ SAPTADI
Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ali Doğan, 'cebir, tehdit
kullanarak zorla haraç almak , silahla adam yaralamak, çek senet
tahsilatı yapmak gibi haksız ekonomik çıkar sağlamak üzere örgüt
kurduğu ve yönettiği' iddiasıyla mahkeme kararıyla yapılan telefon
dinlemelerinin yasadışı olduğuna dair Cumhuriyet Savcısı Şükrü
Uçkan ve 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Süleyman Köse'nin
şikayetlerini soruşturdu. Yapılan soruşturmada şikayetçilerin yanı
sıra aralarında başka hakim, savcı ve polislerin de olduğu 107
kişinin telefonlarının dinlendiğini saptadı.
POLİSLER SUÇLAMALARI REDDETTİ
Başsavcı Vekili Ali Doğan, suç tarihinde İstihbarat Şube
Müdürü İsmail Bilgin, Şube Müdür Yardımcıları Ertuğrul Yetkin ve
Aytaç Akyol ile polis memurları Fevzi Mert, Ramazan Kasap, Abdullah
Karaca, Ahmet Senal, Hasan Serçe, Mehtap Avcu ifadeleri aldı. Zanlı
polisler, haklarındaki suçlamaları kabul etmeyip, dinleme
yaptıkları kişilerin hakim veya savcı olduğunu bilmediklerini
savundu.
SAVCI TUTUKLAMA İSTEDİ
42 sayfalık iddianame hazırlayan Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Ali Doğan, dinlemelerin sahte isimler ve suç uydurmak suretiyle
bilerek, isteyerek ve sistemli şekilde yapıldığını öne sürüp,
konuyla ilgili hakim kararı olmasına rağmen eylemi suç olmaktan
çıkarmadığını iddia etti.
Ali Doğan, iddianamesinde şikayetçilerin yanı sıra Cumhuriyet
Savcıları A.G., Y.K., C.T. ve H.Ö. ile Hakim K.V.'nin de benzer
şekilde telefonlarının dinlendiğini, aynı yöntemlerle 102 kişinin
dinlenmesiyle ilgili de soruşturmaların halen devam ettiği
bilgisine yer verdi.
Savcı Doğan, çok sayıda hakim, savcı ve kamu görevlisini
sistemli şekilde yasa dışı dinlemekle suçladığı 9 polisin delilleri
karartma ihtimali olduğunu öne sürüp, tutuklanmalarını
istedi.
'SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK'
İddianamenin kabul edilmesinin ardından açıklama yapan eski
Adana İl Emniyet Müdür Yardımcısı İsmail Bilgin'in avukatı İsa
Ayanoğlu, "Bu soruşturmanın usulü, esasından daha fazla konuşulur
hale geldi. İddianamenin kabulu kararı verilmeden önce, iddianame
düzenlenir düzenlenmez belli basın yayın organlarında iddianame
metni, içeriğinden alınmış cümlelerin verildiğini gördük. Biz buna
ilişkin suç duyurusunda bulunduk" dedi.
İDDİANAMEDE 'PARALEL' YOK
Yasal olarak soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmiş
olmasının suç olduğunu vurgulayan Avukat İsa Ayanoğlu, şunları
kaydetti:
"İddianameyi bize bile vermeyen iddia makamının nasıl oluyor
da, belli basın yayın organlarına bunu nasıl verdiğini sormak
istiyoruz. İddinamede, soruşturma aşamasında müvekkillere sorulan
sorulardan daha farklı bir suçlama yok. 'Resmi belgede sahtecilik',
'Suç uydurma', 'İftira' ve 'Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek'
gibi suçlamalar var. Buna ilişkin biz zaten savunmamızı yaptık.
Kamuoyunda soruşturmanın başladığı günden itibaren, hatta öncesinde
dahi, 'Paralel yapıya operasyon', 'Paralel örgüt çökertildi',
'Paralel örgütün inlerine girildi' gibi haberler verildi. Şimdi ben
onlara soruyorum. Bu iddianamenin neresinde 'paralel' ifadesi
geçiyor, neresinde örgüt suçlaması var, neresinde casusluk
suçlaması var? Hadi bunu söylesinler. 'Paralel, paralel, paralel'
diye bağırıp duranlar buna cevap versin. Bırakın delili,
iddianamede yok bunlar. Müvekkillerim yurt genelinde bir örgüt
varmış, bunun mensuplarıymış gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Oysa
müvekkiller hakkında böyle bir suçlama dahi yok. Böyle bir suçlama
yokken nasıl oluyor da, 'Paralel örgüte operasyon' diye haber
yapılabilir, ya da en yetkili ağızlar tarafından bunlar nasıl
dillendirilebilir? Müvekkilerimin bize göre sadece 'resmi belgede
sahtecilik' suçlamasıyla ilgili olarak, değerlendirilebilecek bir
yargılaması var, diğer yönden bir suç yok. Zaten sahtecilik
suçlamasıyla ilgili de ortada bir suç yok"
BAŞBAKAN'A SUİKAST ÖNLENDİ
Yasadışı dinlemeler ile ilgili ifadeleri alınan polislerin,
'suç önlemek' amacıyla dinleme yaptıklarını ileri süren polislerin
ifadeleri de iddanameye girdi. Adana İstihbarat Şube Müdür
Yardımcılığı'nı yürütürken, Trabzon Emniyet Müdürlüğü kadrosuna
atanan Aytaç Akyol, ifadesinde "Ben Adana'da 2004 yılından 2012
yılına kadar görev yaptım. Görev yaptığım bu dönemde, Adana Emniyet
Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevim teknik, bilgi işlem
(tekob) işlemlerinde görev almaktı. Görev yaptıgım bu dönem
içerisinde Başbakanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik
suikast iddiasıyla ilgili gözaltına alınan A.Ö. isimli terör örgütü
üyesi sahsın yakalanması, ayrıca adliye, valilik ve emniyet
müdürlüğü gibi kamu binalarını hedef alan bombalı eylemlerin
yapılması ile ilgili yaklaşık 7-8 kişinin canlı bomba eylemleri
öncesinde yakalanmış olmaları tamamen önleme amaçlı dinlemelerden
elde edilen bilgiler çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Bütün
bunlar göz önüne alındığında biz kurum olarak önleme dinlemelerinin
gerekliliğine, faydasına inandığımız için evrakın sürümcemede
kalmaması amacıyla bazen de detayları kontrol etmeden evrakları
imzaladığımız olmuştur. Kastımız asla söz konusu olmaz. Öncelikle
bana isnad edilen suçların hiçbirisini kabul etmiyorum" diye
kendini savundu.