Yiğit'in yaptığı bir gazetecilik
başarısıdır!
Bir değil...
İki kez, görüştü Erdoğan'la...
Ama...
Görüşme başarısını gölgeledi.
Çünkü...
Soru sormak yerine...
Yalakalık yaptı!
***
Dedi ki:
-Dışarıdan gelsem sizi solcu sanırım.
Dedi ki:
-12 Eylül'ün acısını ben de çektim.
Ve başladı anlatmaya:
-Babamı göremedim uzun süre. Arkadaşlarım babalarını üç sene
göremedi.
Ekledi sonra:
-Ne diyorsunuz bu duruma?
Ne desin Başbakan?
-Sen her şeyi anlattın Yiğidim!
***
AP milletvekiliymiş babası...
Acı çekmiş!
Arkadaşları da...
Şöyle deseydi mesela:
-Biz o acıları çektik. Aynı acıyı bugün meslektaşlarımız
çekiyor.
Mustafa Balbay'ı, Tuncay Özkan'ı sorsaydı sonra.
Her iki gazetecinin çocuklarının dramını anlatsaydı.
12 Eylül'de yaşanan acıların son bulmasını isteyen Erdoğan'dan
bugün yaşanan acıların devam edip etmeyeceğini sorsaydı...
Yiğit'lik yapmış olmaz mıydı?
***
Olurdu...
Ama...
Yiğit'lik de bir yere kadar.
Hem eğileceksin.
Hem büküleceksin...
Hem de...
Bu tarz sorular soracaksın...
Bu mümkün mü?