Erdoğan'a Soma uyarısı: Bir bakarsın...
Abone olSoma'da yaşanan maden faciasını bugünkü köşesine taşıyan Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca'dan hükümete uyarılar...
Soma'daki maden faciası sonrası
yaşananları bugünkü köşesine taşıyan Habertürk si yazarı , hükümeti
'sorumlulukları konusunda' sert dille
uyardı.
"Kimse kusura bakmasın, bu kadar büyük bir facianın tek sorumlusu
sadece işletme olamaz" diyen Karaca, "Yerel seçimlerde %
45'lik bir zaferle çıkması, AK Parti'nin siyasi çizgisini ve
Erdoğan'ı büyütürken aynı zamanda çok büyük sorumluluklar da
yükledi. Bu sorumluluklar muhaliflerin arsızlığı, uluslararası
muarızların kirli planları gibi gerçekler nazara verilerek yok
sayılamaz" dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'e istifa çağrısı
yapan Karaca, Başbakan Erdoğan'ı da uyardı:
"Tamam, o meşruiyet çatısı kolay çökmez, ama bu gidişle
öylesine kalabalıklaşır ki, Başbakan bir bakar, kendisi dışarıda
kalmış..."
Nihal Bengisu Karaca'nın 'Meşruiyet çatısı o kadar geniş mi?'
başlıklı bugünkü yazısından çarpıcı bölümler:
"... Birbirimize dua etmek, büyük bir aile olmanın ilk
basamağıdır. Ama yeterli değil. Bir kere yüzlerce hayatın
kaybedildiği böylesi elim bir konu, "Siyaseti bulaştırmayın, dua
edin, kader bu" diyerek karşılanamaz.
Ortada bir maden sahibi var. Çıkıp açık açık "Madende yaşam
odası yoklu, zorunlu da değil" diyor. Başından beri olayı
trafodaki patlamaya yıkmaya çalışarak ihmalden ziyade "beklenmeyen
kaza" olasılığını parlatmaya çalışıyor. CNN Türk'ün bir ekran yüzü
tarafından neredeyse "mağdur" ilan ediliyor. Bütün oklar madeni
işleten Soma Grup'un patronu Alp Gürkan'ı gösterirken, birileri
ısrarla 2013'ün ortalarından beri sürdürdükleri nakaratı dolaşıma
sokarak linç azmiyle Başbakan'ın üzerine yürüyor, yürüme olasılığı
olan kitleleri kızıştırıyor.
Soma Grup hiç kuşku yok ki ilgili madenin işletmecisi olarak hesap
verecek, bedel ödeyecek.
Ancak kimse kusura bakmasın, bu kadar büyük bir facianın tek
sorumlusu sadece işletme olamaz.
Bu ülkede madenlerin sahibi devlettir, işletenin nasıl işlettiğini
denetlemesi gerekirken, Meclis'e getirilen ve Soma hakkında veriler
içeren önerge, devlete hükümet eden partinin vekillerince
reddedilmiştir.
Soma Grup patronunu eleştirdiğinizde ilk küfredenin sosyalistler
olmasına "Delilik bu" deyip geçmek işin kolay
tarafı.
Evet bir buçuk yıldır yapılan bütün haksız tezviratlarla ilmek
ilmek dokunan Erdoğan karşıtlığı, ideolojileri bile
zehirledi. O kadar zehirlendiler ki gerçek muarızlarının neo
liberal politikalar, vahşi kapitalizm ve patronlar olduğunu unutmuş
durumdalar.
İkinci bir neden daha var ama. Ne olursa olsun, ne yaşanırsa
yaşansın siyasetin hesap vermeyeceği, Erdoğan'a olan inancın ve
sevginin hükümetin tüm kusurlarını bir şal gibi örteceği, o çatı
altına sığınan kimsenin bedel ödemeyeceği korkusunun giderek
yayılması. Hükümetin Gezi olaylarını atlatması, paralel
yapıyla girişilen bitimsiz düellodan yerel seçimlerde % 45'lik bir
zaferle çıkması, AK Parti'nin siyasi çizgisini ve Erdoğan'ı
büyütürken aynı zamanda çok büyük sorumluluklar da yükledi. Bu
sorumluluklar muhaliflerin arsızlığı, uluslararası muarızların
kirli planları gibi gerçekler nazara verilerek yok sayılamaz.
Ziıa askeri ve paralel vesayetlerle girişilen mücadeleden başarıyla
çıkmanın sonucudur bu başarı. Varlığını siyaset kavramının
meşruiyetine borçludur.
BAKANA İSTİFA ÇAĞRISI
Meşruiyetini siyasetten almak demek, hesap sorulabilir olmak
demek. Hayatını kaybeden 300 kadar işçiden Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı'nın da sorumlu olduğunun kabul edilmesi demek.
Suçtan bahsetmiyor olmamın nedeni, suç olmasa bile salt
sorumluluğun dahi istifa müessesesini çalıştırmak için yeterli
olduğu gerçeğine dayanıyor.
O halde Faruk Çelik neden istifa etmiyor?
Hükümet askeri vesayetle baş etti. Paralel vesayete karşı da dik
durdu, organize saldırıları gerçekleştirenlerin niyetini gören
toplum, hataları olsa bile partisinin yanında durdu.
Bu, AK Parti'nin siyasi çizgisinin doğru, liderinin ise bu milletin
canına, ırzına, malına göz dikmeyeceğine duyulan inancın
ifadesiydi.
Ancak 30 Mart gecesi kötü bir şey oldu.
Haklarındaki iddialar kanıtlanmamış bile olsa, kusurlu oldukları
yolunda az çok bir kanaat oluşmuş olan bazı bakanlar, emrivaki ile
de olsa o balkona çıktılar ve halkı selamladılar.
Erdoğan'ın meşruiyet şemsiyesi altına girerek sorumluluktan
kaçabilecekleri ve zaferleri paylaşabileceklerini gösterdiler.
ERDOĞAN BİR BAKAR...
Ben, Erdoğan'ın küresel zalimlere, adaletsiz düzenlere meydan
okuyan tavrında büyük bir potansiyel görüyorum, bu ülke ve içinde
olduğumuz coğrafya açısından eşitlikçi ve doğru bir büyüme ve
kalkınma hedefine sahip olduğuna inanıyorum.
Ama "halkın sevdiği lider", "bu ülkenin dokusuna, hakikatine değen
sahih siyaset çizgisi" ve bunlardan kaynaklanan meşruiyet çatısının
böyle her şeyi; sorumlu bakanı, adam tekmeleyen müşaviri ve pek çok
şeyi içine alması; hatalar, ihmaller için koruma kalkanı teşkil
eder hale gelmesi, itiraf edelim ürkütücü.
Tamam, o meşruiyet çatısı kolay çökmez, ama bu gidişle öylesine
kalabalıklaşır ki, Başbakan bir bakar, kendisi dışarıda
kalmış...