Erdoğana övgü yağmuru
Abone olAlmanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble'den Başbakan Erdoğan'a övgü yağmuru..
Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'deki modernleşme yolunda çok başarılı
olduğunu söyledi. Schaeuble, ''Süddeutsche Zeitung'' gazetesinde
''Bay Erdoğan bize karşı çalışmıyor'' başlığıyla yayınlanan
röportajında, ''Sizin için Erdoğan bir İslamcı mı?'' şeklindeki
soruya karşılık, şunları söyledi:
''Geçmiş yıllarda bu yönde bir şüphe vardı. Benim intibam, onun
(Erdoğan) özgürlükçü demokrasinin temel düzenine tümüyle inandığı
yönünde. Kız öğrenciler için başörtü yasağının kaldırılmasıyla
ilgili tartışmalara bir bakın. Ben kendisine bunun Almanya'da bir
sorun olmadığını söyledim. Önemli olan öğretmenlerin başörtüsüyle
gelmemesi. Türkiye de aynen böyle bir karar aldı. Bu
anlamda 'İslamcı' sözcüğünün de yanlış yerde kullanıldığına
inanıyorum. O inançlı bir Müslüman ve buna büyük saygı
duyuyorum.''
Kendisi gibi Hristiyan bir insanın neden böyle muhafazakar
bir partiyi bu kadar ''göklere çıkarttığının'' sorulması üzerine de
Schaeuble, ''Göklere çıkartmıyorum. Sadece iyi bakıyorum. Türkiye,
buradaki birçok insanın düşündüğünün aksine çok daha gelişmiş ve
modern bir ülke. Sadece bu ülkede karşılaştığımız Türk
insanlarından yola çıkarak bir değerlendirme yaparsak, yanılmış
oluruz. Erdoğan, modernleşme yolunda çok başarılı''
dedi.
Başbakan Erdoğan'ın ''Asimilasyon insanlık suçudur'' şeklindeki
sözlerini nasıl karşıladığı şeklindeki bir soruya karşılık da
Schaeuble, ''Almanca manasıyla Erdoğan sadece 'zorunlu asimilasyon'
ifadesini kullansaydı bunun bir anlamı olurdu. Almanya'da gerçekten
de böyle bir şey söz konusu değil. Bu nedenle bu cümle bize yönelik
değil ve bizi bu kadar öfkelendirmemeli'' diye konuştu. Schaeuble,
''Şimdi yeni bir dostunuz mu var?'' şeklindeki soru üzerine,
''Hayır, ancak burada önemli olan Türk medyasının sorumsuzca
yayınlarından dolayı çelişkilere düşen vatandaşlarına Alman
makamlarına güvenebileceklerini söylemesidir.
Böylece gerginliğin azaltılmasına büyük katkı sağladı'' dedi.
Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Erwin Huber'in,
Türkiye'yle AB üyelik müzakerelerinin kesilmesini yeniden talep
etmesiyle ilgili olarak ne düşündüğü şeklindeki bir soruya
karşılık, şunları söyledi:
''Biz her zaman uyumun, Türkiye'nin AB üyeliğinden bağımsız olarak
gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledik. Bunlar birbirine
karıştırılmamalı. Ayrıca Erdoğan'ın, Ludwigshafen kentinde
insanları nasıl sakinleştirdiğini görmek lazım. Bu bizlere çok
yardımcı oldu.
KölnArena'da da vatandaşlarına hitap etmek istemesi demokrasimizin
açıklığıyla bağdaşmaktadır. Bu beni sinirlendirmez.'' Almanya'da
Türkçe ders verilmesi konusunda görüşünün sorulması üzerine
Schaeuble, ''Burada çok açık olmak lazım. Almanya'da sadece Almanca
konuşabildiğiniz takdirde bir şansınız olur. Bu ülkede Almanca
yabancı dil olarak konuşulamaz. Türkçe ikinci dil olabilir''
dedi.
ÇİFTE VATANDAŞLIK
''Türklere, çifte vatandaşlık gibi daha fazla haklar vermek ister
miydiniz?'' şeklindeki bir soruyu da Schaeuble, şöyle yanıtladı:
''Bu, uyuma karşı olacağı için yanlış olurdu. Erdoğan bu konuda
farklı bir görüşe sahip olsa da. Bu tartışmadan öğrendiğimiz tek
şey bu konudaki 'hayır'ın doğru olduğuydu. Burada çocuklarıyla
birlikte sürekli olarak yaşayan insanların üzerinden bu zor kararı
alamayız. Türk olarak mı kalmak istiyorlar, yoksa Alman mı olmak
istiyorlar. Buna karar vermeliler.''
Schaeuble, ''Erdoğan, Köln'de bir himayeci gibi kutlandı.
Almanya'daki Türklerin böyle bir koruyucu güce ihtiyaçları var
mı?'' şeklindeki bir soru üzerine de, ''Hayır, Almanya,
vatandaşlarını koruyan bir hukuk devletidir. Bundan da İçişleri
Bakanı sorumludur. Ve o da bu görevi o kadar ciddiye alıyor ki, ne
Türkiye Başbakanı, ne de başka biri bu konuda endişeye
kapılmamalı'' dedi.
''Türkiye Başbakanı, Almanya'da ülkeyi birlikte mi yönetmek
istiyor?'' şeklindeki bir soruya karşılık, ''Alman hükümeti içinde
bir görev almak için başvuruda bulunmak isteyeceğini sanmıyorum.
Kendi görevinden memnun görünüyor. Ciddi konuşmak gerekirse,
Ludwigshafen faciasından sonra yanındaydım. Kendisine, aynı şekilde
üzgün olduğumuzu söyledim. O bunu anladı. Şikayetçi olmak için bir
nedenim yok'' şeklinde yanıt verdi.
Schaeuble, ''Ludwigshafen'e Türk uzmanların gelmesine izin
verdiniz. Türkiye'de bir Alman misyoner öldürüldüğünde siz kimseyi
göndermediniz. Neden?'' şeklindeki bir soru üzerine de,
''Soruşturmaların ciddiyeti konusunda şüphe duymak için hiçbir
neden yok. Misyonerlere yönelik cinayetler bir Almana değil,
Hristiyanlara karşıydı. Bu yeteri kadar üzücü, ancak biz dünyadaki
Hristiyanların koruyucu gücü değiliz'' dedi.
Almanya'daki İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) derneğinin uyuma
katkı sağlamadığı şeklinde bir yorum yapılması üzerine de
Schaeuble, şunları söyledi: ''Milli Görüş bir sorun. Ancak
Türkiye'nin bununla çok daha büyük sorunları var. Biz bunu hafife
almıyoruz, bu nedenle Anayasayı Koruma Dairesi bunu izlemeli.
Ancak Milli Görüş içinde herkes aynı değil. Bu nedenle İslam
Konferansı'na, bu dernekle temas içinde olan kişiler de
katılabilir. Bizim bu konuda başarılı bir sloganımız var:
Yakınlaşmayla değişim sağlamak.'' Hangi partiyi seçerlerse
seçsinler Almanya'da yaşayan Türklere önem verdiğini de ifade eden
Schaeuble, suç işleyen yabancı gençlerin sayısının Alman gençlerine
göre daha fazla olmasının da, yabancı olmalarından değil, topluma
daha kötü uyum sağlamış olmalarından kaynaklandığını sözlerine
ekledi.