Erdoğan'a kötü 'kalpli kraliçe' benzetmesi
Abone olZaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, 'Pamuk Prenses' hikâyesindeki kötü kalpli kraliçeye benzetti.
İNTERNETHABER.COM
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sert eleştirilerle hedef alan Zaman
gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, bugünkü yazısında deyim
yerindeyse Erdoğan'a demediğini bırakmadı.
Erdoğan'ın TÜSİAD'da yaptığı konuşmada 'şımarık-küçük bir çocuk
gibi tepindiğini' öne süren Mümtaz'er Türköne, Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ı, 'Pamuk Prenses' hikâyesindeki kötü kalpli kraliçeye
benzetti.
"Cumhurbaşkanı'nın her sabah kalktığında aynaya bakıp
sorduğu soru bu olmalı: Ayna ayna, söyle bana; benden daha güçlüsü
var mı?" ifadeleriyle yazısına başlayan Mümtaz'er Türköne,
yazısının sonunda ise bu soruya, "Ayna ayna söyle bana muhabbetinin
artmasını otoritenin aşınması olarak görebilirsiniz. Gücünden emin
olan, bu soruyu sormaz ve güç gösterisinde bulunmaz" yanıtını
verdi.
Mümtaz'er Türköne'nin 'Ayna ayna, söyle bana...' başlıklı
bugünkü yazısı şöyle:
AYNADAN GELEN YANIT ERDOĞAN'I MUTLU
ETTİ
Cumhurbaşkanı'nın her sabah kalktığında aynaya bakıp sorduğu soru
bu olmalı: "Ayna ayna, söyle bana; benden daha güçlüsü var
mı?
Zamanımızın aynası kameralar ve gazete sayfaları. Kitlelerin
karşısına çıkan veya küçük bir salonda kameraların eşliğinde seçkin
bir gruba hitap eden politikacı, içinden bu soruyu mutlaka geçirir.
Hafta içi TÜSİAD toplantısında Erdoğan, Türkiye'nin büyük sermaye
patronlarına bu soruyu sordu. Aynadan gelen ürkek ve çekingen
karşılığı salondakiler, Cumhurbaşkanı'nı ayakta alkışlayarak vermiş
oldular. Erdoğan hırpaladığı, örselediği aynadan aldığı bu cevaptan
muhtemelen mutlu olmuştur.
Karşısında oturanlara ayar çeken, fırçalayan bir büyük patronu, en
iyi patronlar anlar. Emrinizdekilerin sizden çekinmesi lâzım; bu
yüzden arada bir bahane bulup karşınıza alacak ve iliğini
boşaltacaksınız. Patronun kim olduğunu güzelce hatırlatmış ve
işleri yoluna koymuş olacaksınız. Nezaket eşit düzeydekilere
göredir; emrinizdekine kaba davranmak gerekir.
TÜSİAD ERDOĞAN'LA DALGA
GEÇTİ
Peki bu cevabı, yani TÜSİAD üyelerinin ayaktaki alkışını gücün
gerçekten Erdoğan'da olduğu şeklinde yorumlamak doğru mu? Galiba
tam tersi doğru. Sermaye sahipleri hem birbirleriyle hem de Erdoğan
ile dalga geçiyorlar. Müteşebbis, her şeyin maliyetini hesaplayan
adamdır. Bu alkışların hiçbir maliyeti yok. Ekonomik dengelerden
endişe duyan sermaye sahiplerinin, sıfır maliyetle durumu
geçiştirmeleri, bir güç gösterisine direnerek gereksiz bir politik
tartışmanın tarafı olmaktan daha mantıklı değil mi? Büyük
sermayenin ne düşündüğünü merak edenlerin TÜSİAD başkanının zehir
zemberek sözlerine kulak kesilmesi lâzım.
TÜSİAD başkanı "Sayın Cumhurbaşkanım" nezaketiyle, karşısında
oturan Erdoğan'ın gözlerinin içine bakarak onun gerçek gücünü
borçlu olduğu ve hâmiliğini üstlendiği rant sektörünü, sanayi
sektörünün sözcüsü sıfatıyla eleştirebildi mi? Bu kadarıyla
yetinmeyenlerin Erdoğan'ın aynaya sorduğu sorunun cevabını asıl
dışarıda, başka bir tartışmada aramaları ve bulmaları mümkün.
ERDOĞAN BANK ASYA'YI BATIRMA
OPERASYONUNDAN SONUÇ ALAMADI
Gerçek cevap açık veya üstü kapalı Bank Asya tartışması
üzerinden zaten verildi. Güç kimin elinde? Kimin dediği oluyor?
Erdoğan aylardır emrindeki bütün devlet ve medya gücünü seferber
ederek sürdürdüğü Bank Asya'yı batırma operasyonundan sonuç
alamadı. En son TÜSİAD toplantısında savaşa doğrudan kendi
komutasındaki muhafız alayını sokar gibi en son gücünü sürdü.
Karizmasını, bütün kariyerini, ağırlığını, itibarını koyarak son
bir teşebbüste bulundu. Demek ki cephanesi tükendi.
ŞIMARIK ÇOCUK GİBİ
TEPİNDİ
Nihayetinde "ben 'battı' diyorsam batmıştır" edasındaki
şımarık-küçük bir çocuk gibi tepindi. Takipçilerini, sevenlerini,
haleflerini ve ona mahkum olanları "ya ben ya Bank Asya" ikilemine
soktu. Bir tür güç denemesi, "ayna ayna söyle bana" muhabbetiydi
bu. Sonuç: Halefleri -Başbakan ve Ekonomi Bakanı- "kararı sen
keyfince veremezsin, hukuk kuralları çerçevesinde BDDK verir"
cevabını vermiş oldular ve hâlâ o noktada duruyorlar. Kararı
verecek olan BDDK'nın başkanı ise -ki o makamı Erdoğan'a borçlu
idi- izin alıp, sırra kadem bastı. BDDK Başkanı koskoca
Cumhurbaşkanı'nın "kapatmazsa BDDK sorumlu olur" tehdidine, havlu
atıp "kanunsuzluğun bu kadarına alet olamam" karşılığını vermiş
oldu.
GÜCÜNDEN EMİN OLAN BUNU
SORMAZ
Erdoğan'ın ayna ile diyaloğu çok fena gidiyor. Çok erken başlamış bir kavga devletin zirvesindeki güç dengesini yeniden oluşturuyor. Kavganın tek taraflı olduğunu, Erdoğan'ın halefleriyle değil, aynada kendisiyle kavga ettiğini unutmayalım. Türkiye, hem ısınan bölge coğrafyasıyla, hem de rant sektörünün iliklerine kadar sömürdüğü ekonomisi ile kırılgan durumda. Bu kırılgan yapının Erdoğan'ın "paralel yapı fantezileri"ni ve Gülen Hareketi'ne karşı aylardır alenen yürüttüğü savaşı taşıması çok zor. IŞİD'e karşı Türkiye'nin uluslararası alanda sefer edebileceği etkili gücü Hizmet Hareketi'nin ellerinde. Erdoğan'ın kin ve nefret dünyasından gelen Bank Asya'yı batırma lüksünü ekonominin taşıması imkânsız. Sorumluluk sahibi olanlar mecburen bu sorumsuzluğu telafi ediyorlar.
"Ayna ayna söyle bana" muhabbetinin artmasını otoritenin aşınması olarak görebilirsiniz. Gücünden emin olan, bu soruyu sormaz ve güç gösterisinde bulunmaz.