Erdoğan'a Köşk yolu açıldı!
Abone olCumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili tasarı Anayasa Komisyonu'nda kabul edildi. Bu durumda adaylık için istifa şartı olmayacak.
Anayasa Komisyonu’ndan geçen maddeye göre Başbakan
istifa etmeden cumhurbaşkanlığı için aday
olabilecek.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin usul ve
esasları düzenleyen ''Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu
Tasarısı''nın görüşmeleri Anayasa Komisyonu’nda alt
komisyon raporu üzerinden yürütülüyor.
Komisyondan geçen maddeye göre Başbakan istifa etmeden
cumhurbaşkanlığı için aday olabilecek.
Tasarı üzerinde görüşlerini açıklayan Tayfun İçli,
tasarıyı eleştirerek, ''Bu elbise, bu çocuğa olmuyor'' dedi.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, ''E-muhtıraya tepki
göstereceğinize, e-muhtıra faili İstanbul'da geziyor. Ona tepki
gösterin, onu yargılayın'' dedi.
Tasarının ''başkanlık sistemine'' yönelik bir düzenleme olduğunu
savunan Bal, ''Kırgızistan'dan ders alın'' dedi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, tasarının, ''mevcut kaotik
sistemi daha da içinden çıkılmaz hale getireceğini'' savundu.
Demokrasi ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği (Demokrat
Yargı) Eşbaşkanı ve Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can'ın
tartışılan açıklamalarını eleştiren Kart, ''Başbakan Erdoğan'ın
önünü açmak adına bu tasarıda ısrarlı olmayı doğru bulmuyorum''
dedi.
AK Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna ise ''Fulya
Kantarcıoğlu, Seyfi Oktay'ın telefon konuşmaları hukuka müdahale
değil mi?'' diye sordu.
'SİSTEM KİLİTLENİR'
BDP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani, tasarının ''sistemin
kilitlenmesine neden olacağını'' ileri sürdü.
AK Parti Kilis Milletvekili Hasan Kara da ''367 kararı alındığında
yapılan telefon konuşmaları ortaya çıksa kim bilir neler çıkar''
dedi.
Kart'ın ''Bildiğiniz şeyler var galiba'' sözüne Kara, ''Benim
bildiğim bir şey yok, sizin irtibatınız var'' karşılığını
verdi.
İsa Gök, Kara'nın ''incir çekirdeğini doldurmayan'' konuşma
yaptığını söylemesi üzerine iki milletvekili arasında kısa süreli
tartışma yaşandı.
Kara, ''Ankara'nın labirentlerinde değil, Anadolu'nun tozlu
yollarında çözümü arayın'' dedi.
MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, ya Cumhurbaşkanının yine
parlamento tarafından seçilmesini ya da Cumhurbaşkanının
yetkilerinin kısılması gerektiğini ifade etti.
AK Parti Adana Milletvekili Fatoş Gürkan, Bal'ın ''Kırgızistan
benzetmesinin'' doğru olmadığını söyledi.
Bal da ''Kırgızistan örneği doğru. Bir ülkede denge ve denetim
mekanizmaları bozulursa o ülkenin gideceği yer diktadır.
Kırgızistan'da da kontrolsüz güç yaratılmıştır'' diye konuştu.
KUVVETLER AYRILIĞI İLKESİ
Daha sonra Adalet
Bakanı Ergin, açıklamalarda bulundu.
''AK Parti döneminde uzlaşma olmadan Anayasa değişikliklerinin
yapıldığı'' yönünde eleştirilerin olduğunu anımsatan Ergin, 2007
seçimlerinin ardından dönemin Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın
TBMM'de yeni bir Anayasa için uzlaşma komisyonu kurulmasını
istediğini ancak anamuhalefet partisinin bu komisyona üye
vermediğini anlattı.
Son seçimde her iki seçmenden birinin oyunu almış bir siyasi
partinin grubuna bu şekilde yaklaşan siyasi partinin AK Parti
grubunu ''uzlaşmazlıkla'' itham etmesinin doğru olmadığını ifade
eden Ergin, ''Türkiye'de yargı bağımsızlığı, yargıya yönelik
eleştiriler, yargı kararlarına saygı duyulmasına ilişkin temenniler
bizim de katıldığımız hususlar'' dedi. Ergin, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Yasama, yürütme ve yargı erklerinin ne şekilde çalışacağına
ilişkin düzenlemeler Anayasa'mızın 7,8 ve 9. maddelerinde yer
alıyor. Anayasa'mızın başlangıç hükümlerine baktığımızda da
kuvvetler ayrılığının devlet organları arasında bir üstünlük
sıralaması anlamına gelmediği, belli yetki ve görevlerin
kullanılmasından ibaret, bununla sınırlı medeni bir iş birliği, iş
bölümü olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu
ilkesi zikredilmiş.
Yasama, yürütme, yargı erklerinin hiçbiri bir diğerinin amiri
konumunda değildir, bir diğeri ötekinin üstünde değildir. Bu
anlamda, evet yargıya saygı duyacağız, yargının Anayasal sınırlar
içerisinde çalışmalarından hiçbir suretle ona engel olmadan,
Anayasa'nın getirdiği sınırlamaları ihlal etmeden bu süreci sabırla
izleyeceğiz ama aynı saygıyı, duyarlığı parlamentonun da yürütmenin
de bekleme hakkı Anayasa'mıza göre.''
'KONTROLSÜZ GÜÇ YASAMA, YARGI VE YÜRÜTME İÇİN
TEHDİTTİR'
Anayasanın 148. maddesinin yasama denetimini
düzenleyen hükümler taşıdığını anımsatan Ergin, ''Orada, kanunların
şekil bakımından denetlenmesi son oylamanın öngörülen çoğunlukla
yapılıp yapılmadığı, Anayasa değişikliklerinde ise teklif ve oylama
çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup
uyulmadığı hususları ile sınırlıdır'' dedi.
Yürütme, yasama ve yargının çalışma alanları ve Anayasa'da
çizildiğini belirten Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sayın Bal, kontrolsüz güce atıf yaptı. Ben de katılıyorum.
Kontrolsüz güç, yasama organı için de yürütme için de tehdittir,
yargı için de tehdittir.
Anayasal kurumların kendilerine Anayasa'da çizilmiş sınırların
dışına çıkma tehdidi karşısında alınabilecek tedbirler nelerdir?
Bunu parlamento yaparsa, Anayasa yargısı denetliyor. Ayrıca
parlamentoyu denetleyen birden çok organ var. Yürütme yaparsa yine
parlamento ve yargı denetliyor. Ama verdiğiniz örneklerde yargının
yapmış olduğu Anayasa'daki sınırları aşan, yetkisini aşan
uygulamalarını nasıl engelleyeceğiz. Bir parlamento diktatoryasına
karşı çıkalım, yürütme diktatoryasına karşı çıkalım ama bu ülkenin
hakimler devleti olmasına da karşı çıkalım. Juristokrasinin egemen
olmasına da karşı çıkalım. Buranın hukuk devleti olması, Anayasal
sınırlar içerisinde erklerin kendi çalışmasını yapmasını sağlayacak
adımları atalım, tedbirleri alalım.
Bunu yapmak için yapılması gereken şey; bizim yapmış olduğumuz
Anayasa değişikliği sınırlı bir miktarda maddeyi içeriyor. Bu
anayasanın bir bütün olarak değerlendirilmesi daha sağlıklı
olacaktır. Yetki aşan olaylara hep birlike karşı durmamaz
lazım.''