Erdoğana kapıyı gösterdi!
Abone olCHP Grubunda konuşan Baykal, Başbakan Erdoğan'a kapıyı gösterdi..
Başbakan Erdoğan'ın AKP Grup toplantısında yaptığı konuşmanın
ardından CHP Grubunda konuşan Baykal, Erdoğan'a kapıyı
gösterdi:
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, vakıflar ve özel öğretim kurumları
ile ilgili düzenlemelerle Türkiye'nin bir postmodern sömürge ülkesi
haline dönüştürülmeye çalışıldığını, ancak buna izin
vermeyeceklerini vurgularken, "Türkiye yabancılara medyasını açtı,
bankaları açtı, şimdi vakıfları açıyoruz. Özel öğretim kurumları
tasarısıyla eğitimi açıyoruz. Ne oluyor? Bütün bunları yapacaksınız
sonra da gideceksiniz Antalya'da, Söğüt'te demir döverek milliyetçi
olduğunuzu göstereceksiniz, gülünçtür, gülünç" diye konuştu.
Deniz Baykal partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçen
hafta TBMM'nin AB Uyum Paketi'nde yeralan tasarı ve teklifleri
görüşmek üzere toplandığını anımsatırken, Sayıştay Yasa
Teklifi'nden örnek vererek, "Sayıştay üyelerinin kim olacağı
konusunu hükümetin taktirine bırakınca mı AB normlarına uygun
olmaktadır" dedi. Baykal, bu teklifin yasalaşması durumunda
Sayıştay'ın tarafsızlığına ve bağımsızlığına inanmak olanağı
kalmayacağını dile getirdi.
Baykal, yine geçen hafta Vakıflar ve özel öğretim kurumları yasa
tasarılarının tartışıldığını anımsatırken, bu iki tasarının
Türkiye'de azınlıklar sorununun gündeme gelmesine neden olduğuna
işaret etti. Bugün Lozan'a göre azınlık konumunda bulunan insanlar
Türkiye'de ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduklarını ve bu
kimlikleriyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sahip olduğu
bütün haklara sahip olduklarını anlatan Baykal, şöyle konuştu:
"Hatta bazı imtiyazlara sahiptirler, güya Batı Trakya'daki Türk
azınlığın da böyle imtiyazları vardır. Buradaki mesele azınlık
düşmanlığı falan değil. Burada hepimiz vatandaş olarak, birey
olarak anayasının gösterdiği bütün haklara sahibiz. Ama
azınlıkların ayrı bir cemaat hukuku, kimliği var. Mesele nedir?
Mesele burada şudur; 'Bu hukukun giderek daha yaygınlaştığını, daha
geliştiğini, daha güçlendirip Türkiye'nin tüm kesimlerine şamil bir
anlayışa doğru geliştirelim mi, geliştirmeyelim mi?'
Yunanistan'da azınlık olmanın anlamı bambaşka, orada mülkiyet
alamazsın. Taşınmaz mal almak mümkün değil, Batı Trakya'daki Yunan
vatandaşı ikinci sınıf vatandaştır, hukuken de böyledir. Orada Türk
de diyemezsiniz. Eğitim sorunu istediği okula gidecek böyle bir şey
yok, okul açacak böyle bir şey yok. Yunan vatandaşı için 9 yıl
mecburi eğitim, Türk azınlığı için 6 yıl. Üstelik kötü öğretmenler,
kötü okullar, yetersiz eğitim.
Son günlerde tartışılan konu bu değil. Bir cemaat hukukuna ayrıca
sahip olma durumunu geliştirelim mi, geliştirmeyelim mi? Azınlık
cemaatine bir hükmi şahsiyet kazandırarak, bireysel hak ve özgürlük
talebinin ötesinde bir azınlık cemaati olmayı, ayrı bir hükmi
şahsiyetle takviye ederek, giderek o hükmi şahsiyete siyasal ve
uluslararası nitelikte kimlik kazandırma sürecini destekleyelim mi
desteklemeyelim mi? Vakıflar Yasa Tasarısı ile bu hükümet sadece
geçmiş vakıfların mülkiyet problemlerine çözüm getirmekle kalmıyor.
Aynı zamanda yepyeni bir vakıf anlayışını da Türkiye'ye getirip
dayatıyor. Buna göre, yabancılar da Türkiye'de vakıf kurabilir.
Sınırsız mülk sahibi olabilir. Dışyarıdan yardım alabilecek,
ticaret yapabilecek, şube ve temsilcilik açabilirsiniz Türkiye'nin
her yerinde. Vakıflar hiç bir şekilde vergi vermeyecek. Dünyanın
neresinde böyle bir vakıflar yasası var. Ne yaptığının farkında mı
bu hükümet? Sadece bir kaç bin azınlık problemi değil, bambaşka bir
şey. Cemaat vakfı kurmak mümkün olabiliyor. Türkiye yabancılara
medyasını açtı, bankaları açtı, şimdi vakıfları açıyoruz. Özel
öğretim kurumları tasarısıyla eğitimi açıyoruz. Ne oluyor? Bütün
bunları yapacaksınız sonra da gideceksiniz Antalya'da, Söğüt'te
demir döverek milliyetçi olduğunuzu göstereceksiniz, gülünçtür,
gülünç. Bunlar çok tehlikeli işler yapıyorlar, işin şakaya gelir
yanı yok. Bu Türkiye'ye yönelik bir tuzaktır, Türkiye'ye tuzak
kurulmuştur."
Baykal, AKP iktidara geldiğinde karşılıklılık ilkesinin kemirilmeye
başlandığını, şimdi yasa ile 'Biz Lozan'ın karşılıklılık ilkesini
bırakıyoruz' deme noktasına gelindiğini kaydederken, "Türkiye bir
postmodern sömürge ülkesi haline dönüştürülemez, buna göz göre göre
izin veremeyiz" dedi.
Özür mözür dilemiyoruz kardeşim, iftihar ediyoruz kimliğimizle
Baykal, TCK'nın 301"inci maddesinin benzeri düzenlemelerin İtalya,
Almanya, Avusturya, İspanya ve Hollanda ceza yasaları ile Fransız
Basın Yasası'nda yeraldığına işaret ederken şöyle dedi:
"(Bu uygulanıyor mu?) diye soruyorlar. Uygulanıyor ki orada yazılı
duruyor. Oralarda mahkum olan var mı? Türkiye'de var mı? Peki bu
durumu İtalyan aydınları, yazarları, çizerleri İtalyan ulusuna
saygı göstermeyi içlerini sindirmiş olmalarındandır diye niye izah
etmiyorsunuz. Neredeyse Türk olduğumuz için özür dilememiz
istenecek. Özür mözür dilemiyoruz kardeşim, iftahar ediyoruz
kimliğimizle."
Pazarlamacılık Başkaban'ın işi
Baykal, Başbakan Erdoğan'ın 301"inci maddenin değiştirilmesi
karşılığında CHP'nin dokunulmazlıkların kaldırılmasını gündeme
getirdiği yolundaki eleştirilerini anımsatırken, şunları
kaydetti:
"Neyi pazarlıyoruz. Diyeceği pazarlıkçı tavır. Tabi bu takdiri
ilahi. Bu lafı başbakanın ağzına verdi ve o başbakan ki 'Kıbrıs'ı
pazarlarım, Türkiye'yi pazarlarım' diye iftahar etmişti. Biz
pazarlamacılık yapmıyoruz, o senin işin. Siyasette herkes, herkese
her şeyi söyleyebilir ama senin herkese söyleyemeyeceğin bir şey
var. O da başkalarına pazarlamacı demen,. Hele hiç bir zaman CHP'ye
söyleyemeyeceğin bir şey var o da CHP'nin pazarlamacılık yapmaktır.
O senin işindir, senin kültüründür."
Başka kapıya
Baykal, gereken sayısal çoğunluğu olmasına karşın Başbakan
Erdoğan'ın 301. Madde değişikliğini yapmak için yanına destek
olacak birilerini aradığını kaydederken, "Başka kapıya. CHP'den bu
konuda sana destek olacak kimse yok" dedi.