Erdoğana ihanet suçlaması
Abone olMHP lideri Devlet Bahçeli Meclis'te grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Erdoğan'ı ihanetle suçladı ve ıslak imzaya değindi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup
toplantısında gündemi değerlendirdi. Gündeminde açılım vardı ve
yine sert konuştu. Erdoğan'ı ihanetle suçladı ve 'zemzemle zehiri
karıştırıyor' dedi. Konunun Meclis'te tartışılmasını
beklediklerini, Erdoğan'ın gerçek yüzününorada çıkacağını söyledi
ve tam açılım tartışmaları esnasında ıslak imzanın çıkmasının
ilginç olduğunu da sözlerine ekledi.
BİN YILLIK KARDEŞLİK BOZULMAK İSTENİYOR
İşte Bahçeli'nin açıklamasından satırbaşları:
Cumhuriyetimizin ilanı üzerinden 86 yıl geçtiği bugünlerde, sancılı
bir süreç ülkemizin yine karşısındadır. Büyük bir inanç şuur ile
girişilen İstiklal mücadelesinin mükafatı olan cumhuriyetimizin
temel değerleri bugün tehlike altındadır.
Milletimizin bin yıllık kardeşliği bozulmak istenmektedir.
İkinci bir dilin resmiyete sokulması
planlanmaktadır. Dağdaki canileri affetmenin yolları
aranmaktadır. Başbakan Erdoğan bin yılda ağır bedeller ödeyerek
bugünlere ulaşmış Türk milletini kabileler haline getirmek
istemektedir.
ERDOĞAN ZEMZEM İLE ZEHRİ KARIŞTIRIYOR
MHP GRUBUNDA MASKELİ KADIN |
Bahçeli konuşurken onu izlemeye gelen bir kadın da dikkatleri çekti. Grupta maskeli bir kadın oturuyordu. Kadının domuz gribi önlemi olarak maske taktığı sanılıyor. |
Kapanmamış tarihi hesaplar yeniden açılmakta, Türk milletine
karşı ahlaksızca meydan okunmaktadır. Türkiye’de, bir yandan
teröristler alkışlar arasında dağdan inmektedir, öte yandan
milletimiz öfkeyle ayağa kalkmaktadır.
Bir yandan teröristle pazarlık edilmektedir, diğer yandan aziz
şehitlerimizin yaraları bir kez daha kanatılmaktadır. Bir tarafta
Başbakan bu rezaleti umut verici bulmaktadır, diğer tarafta
gazilerimiz gözyaşı dökmektedir. Bugünümüzü borçlu olduğumuz,
gazilerimiz şehitlerimiz incitilmektedir. Başbakan Erdoğan, zemzem
ile zehri karıştırmaya çalışmaktadır.
HÜKÜMET CANİYE KUCAKLAYICI, GAZİLERE ZORBA
Hükümetin memurlarınca terörist kucaklanırken, ruhları yaralanmış
insanlara gösterilmemiştir. Hükümet canilere kucaklayıcı, gazilere
zorbadır.
Bu leke Başbakan’ın alnına silinmemek üzere çalınmıştır.
Tarih asla affetmeyecek, bu kara leke asla
çıkmayacaktır.
'Biz sizin kardeşiniz değiliz, sizin kardeşiniz dağdan inenlerdir'
diyen öfkeli kahramanlar hepimizin yüreğini derinden
dağlamıştır.
En acılı günlerinde bile vatan sağ olsun diyenler bugün öfke
duymaktadır.
Hatırlatmak isterim ki hunhar saldırılarda meydana gelen
kayıplarımız sadece güvenlik güçlerimizden oluşmamaktadır. Zor
şartlar altında öğrencileri için çırpınırken, hayatını kaybeden
yüzlerce öğretmenimizin hesabını kim verecektir?
HESABINI KİM VERECEK?
Cemaate vaaz eden sayısız din görevlilerinin katledilmesinin
hesabını kim verecektir?
Maden ocaklarında inşaat sahalarında katledilen mühendislerimizin
işçilerimizin hesabını kim verecektir?
Ateşe verdiği evlerde dükkanlarda ölen kadınların çocukların
hesabını kim verecektir?
Kardeşim dediği insanlara sağlık vermekten başka, fedakar
hemşireleri doktorları öldürenlerin hesabını kim verecektir?
Dağdakiler suçsuz, gelenler suçsuz, kalanlar suçsuz ise bunca yılın
ağır kayıplarını nasıl helal edecektir?
Bu mücadelede bugüne kadar başrol oynayan, akıl veren kurumlar ve
zevat bunun vebalini nasıl ödeyecektir?
Biz asla kan ve intikam peşinde değiliz. Ama yapılanlar ceza mı
kalacaktır? Teröristler törenlerle karşılanacaksa yıllardır verilen
mücadele nerede kalacaktır
PKK'YA AKP VAAD ETTİ
PKK’nın silahla elde edeceği hedef kalmamıştır. Tamamı AKP
kadrolarınca vadelenmiştir. Pişmanlık duymalarını gerektirecek, bir
nebze olsun utandıracak, bir hükümet üstünlüğü de söz konusu
değil.
KÜSTAH ZİHNİYETİ TERBİYEYE DAVET EDİYORUM
Anaların gözyaşları Türkiye’yi bölerek mi dinecektir?
Anaların gözyaşları şehitlere hakaretlerle mi dinecektir?
Teröristlerin elindeki paçavrayı indiremeyen hükümet, şehit
ailelerinin ellerindeki al bayrağı indirerek mi anaların
gözyaşlarını dindirecektir?
Küstah zihniyeti terbiyeye davet ediyorum.
Bizler varlığımızı milletimize borçlu olduğumuza inanan
siyasetçileriz. Aziz milletimiz muhterem aileleri ve evlatlarımız
üzerlerindeki haklarını helal etsinler. Bilinsin ki bu yaşanan
hıyanet milletimizin hissiyatı değiliz.
Emin olunuz ki tüten her ocakta anılarınız yaşatılmaktadır.
Bugünümüzü borçlu olduğumuz evlatlarınızı unutmamız mümkün
değildir.
Türk milleti yaşadıkça hepsinin aziz hatıraları sonsuza kadar
yüreklerimizde yaşayacaktır.
ŞEHİT VURULUNCA DEĞİL UNUTULUNCA ÖLÜR
Biz biliyoruz ki şehit vurulunca değil unutulunca ölür. Asla
unutmayacağız, mücadelelerini asla unutturtmayacağız.
Bunun hesabını bu ihaneti yaşatanlardan da mutlaka
soracağız.
Türkiye’nin milli birliğini yıkmak için Başbakan Erdoğan PKK
açılımında dönüşü olmayan bir yola girmiştir. Türkiye’ye çok
tehlikeli sonuçları olacak toplumsal çatışma ortamına sürüklemeye
kararlı olduğu görülmektedir.
Kandil’deki bir grup teröristin Türkiye’ye getirilmesi bu
yolculuğun ilk bölümüdür.
Beklenen ikinci adım ise konunun TBMM’nin önüne getirilmesi
olacaktır. Bu konunun, cumhuriyetimizin kurucusunun ölüm yıl
dönümünde görülecek olması da ilginçtir.
Bugüne kadar adını dahi koymaktan korktuğu takma isimlerle
pazarlamaya çalıştığı bu yıkım projesi hakkında neler söyleyeceğini
Türk milleti merak etmektedir.
MHP MECLİS'TEKİ TOPLANTIYI BEKLİYOR
Gelinen bugünkü noktada siyasi sahtekarlık yapmak imkanı
kalmamıştır. MHP Başbakan’ın gerçek yüzünün bütünüyle açığa çıkması
açısından, Meclis’te yaşanacak tarihi hesaplaşmayı
beklemektedir.
Türkiye’nin ne bölgesinde ne de dünyanın her hangi bir yerindeki
sorunlarına bağımsız karar verme imkanı kalmamıştır.
Özellikle küresel projelerin taşeronluğunu yapan Başbakan Erdoğan,
kendisiyle birlikte ülkemizi de karanlığa sürüklemiştir.
AKP bölgesel güç, yumuşak güç gibi tanımlarla avunurken, Türkiye
bütün geleceğini dünyaya yön veren vahşi projelerin emellerine
alkış tutmaktadır.
Kendi kararlarını kendisi veren bir devletin, bugün yarın ve
gelecekte yapacakları bellidir. Elbette ki dünya bizden ibaret,
değişimin kontrolü de bizim elimizde değildir. ancak bu da
stratejik vizyonların parametresinde yer almaktadır.
Bugün Irak’ta yaşanan sosyal siyasal ekonomik gelişmelerin
tamamının Irak’lıların kararıyla olmamıştır. Bölgenin dünyanın
enerji geleceği açısından önemi ortadadır.
ABD’nin 1996 yılında sözde Saddam’ın zulmünden korumak için
Türkiye üzerinden Guam Adası'nda götürüldüğü 2500 peşmergeyi
hatırlatmak isterim.
2003 yılında ise ABD’nin müdahalesiyle Irak tam bir kan gölüne
dönmüş, ülkede üçe bölünmenin bütün şartları oluşmuştur.
Geçtiğimiz günlerde, şimdilik ayakta durmaya çalışan Irak
devletiyle yapılmış çok sayıda anlaşmanın bu ülkeyi ayakta tutmak
için bir önemi yoktur.
PKK AFFININ EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ BARZANİ
Gelişmeler, bu anlaşmaların Kuzey Irak yönetimiyle devam edeceği
görülmektedir. ABD’nin 2011’e kadar Irak’tan çekilmesiyle,
Başbakan’ın yıl sonuna kadar bitirmeye çalıştığı açılımla
bağlantısı olduğu bellidir.
Türkmenlerin varlığı ve geleceği ise ileride yutulacak sözler
verilmiştir.
Bu kapsamda yapılan en büyük hata Barzani’yle başlatılan
müzakereler olmuştur.
Irak’ın kuzeyini Türkiye’ye karşı terör üssü olarak
kullanan Barzani’dir. PKK affının en büyük destekçisi
Barzani’dir. Siyasi af karşısında teröristlerle arabulucu
da Barzani’dir. Yıkım projesinin Irak acentası olan da Barzani’dir.
Türkmenleri imha etmeye çalışan da Barzani’dir. ERbil lobisinin
bilirkişisi de Barzani’dir. Senelerce teröristlerin saldırılarının
arkasındaki mihrakta Barzani’nin ta kendisidir.
AKP hükümeti bu Barzani’yi muhatap almıştır. Atılan adım Barzani’ye
meşruiyet desteği sağlanmıştır. AKP’nin dışişleri bakanı kanlı
terörün en büyük temsilcisi Barzani’yi temize çıkarmaya
çalışmıştır.
Türkiye’ye her vesilede dil uzatan Barzani’yi hasretle kucaklayan
Türkiye Cumhuriyeti’nin Bakanı, AKP hükümetinin teröre karşı eksik
kalan fotoğrafını tamamlamış
Ortaya çıkan gerçek şudur. Türkiye milli duruşunu Irak’a kabul
ettirmek, terörü önlemek, Türkmenlere sahip çıkmak karşısında
caydırıcı bir politika izleyememiştir.
Başbakan Erdoğan ve hükümetlerinin, sıkıştıkları yerlerde
kamuoyunun kafasını karıştırmak için gösterdiği maharet hepimizin
malumudur.
Yapay meydan okumalar, sanal düşmen yaratarak destek istemek,
inançları mazeret yaparak vicdanları tahrip etme bu hükümetin
karakteri olmuştur.
'ISLAK İMZA' TARTIŞMALARININ BAŞLAMASI İLGİ
ÇEKİCİDİR
Hükümetin PKK açılımın bütün lobi çalışmalarına rağmen, tepki
topladığı bir esnada “ıslak imza” tartışmalarının başlaması ilgi
çekicidir.
Son günlerde üzerinde tartışılan konunun en hassas tarafı AKP’nin
yarattığı güvensizliğin devletin kurumlarına dayanmış
olmasıdır.
Kimlerin servis ettiği bilinmeyen, gerçek mi sahte mi
olduğu netleşmemiş belgelere yapılan yorumlar sağlıklı
değildir.
Suçlamalara muhatap olan kurumun TSK olması da ayrıca bir
hassasiyet gerektirmektedir.
Ancak bu konu hakkındaki düşüncelerimizi net ifadelerle
vurgulamakta yarar görüyorum. Türkiye bugün iyi yönetilmemektedir,
milletimiz açlıkla çaresizlikle yüz yüzedir. Cumhuriyetimizin
yapısı tahrip edilmektedir. Bunlar AKP’nin karşımıza çıkardığı
gerçeklerdir. Acilen çözülmesine de ihtiyaç vardır. Gecikme
bunalımı artırmaktadır.
Milletimiz iki ayrı genel seçimde bu partiye iktidar görevi
verilmiştir, saygı duyulmalıdır. Bu itibarla hala devam ettiği
anlaşılan, siyasete müdahale heveslerini asla kabul edemeyiz. 40
yıl içinde olgunlaştırdığımız siyasetimizi de yetersiz olsa bile
Türk siyasetini dayatmalara teslim edemeyiz.