Erdoğan'a hakaret üstüne hakaret
Abone olCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşuyor...
İNTERNETHABER- Haftasonu TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda
çıkan kavga bugün iktidarın da anamuhalefetin de
gündemindeydi.
Komisyonda yaşanan kavgadan CHP'li vekilleri sorumlu tutan Başbakan Erdoğan, önce CHP'li vekilleri 'gözü dönmüşlükle' suçladı sonra da Kılıçdaroğlu'nu hedef alarak, "Hangi dilden anlıyorsanız o dilden konuşuruz" dedi.
Erdoğan'ın bu sözlerine CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun yanıtı aynı sertlikte oldu.
Geçen haftalarda hükümete defalarca "uzlaşma" çağrısı yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Benim anladığım dilden söz edersen çok sevinirim. Ben demokrasi diyorum, insan hakları diyorum. Sen hangi dilden söz ediyorsun! Orman da mı yetiştin sen? Keşke benim dilimden konuşsan" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında öne çıkan bölümler şöyle:
YERE DÜŞENİ TEKMELEDİLER
"Geçen hafta eğitimcilerle toplantı yaptık. Toplantıya katılan bir profesör şunu söyledi:
'Ben eğitim bilgimi aktarırken, mevcut yasa hakkında olumsuz görüş bildirirsem bunun bedelini ödeyecek miyim bilmiyorum.'
Bir sivil toplum kuruluşu çıkıp görüş bildirdi, hem başbakan hem de bakanları linç girişimine başladı, bir hapse atmadıkları kaldı. Tüm bunlar olurken, bir de TBMM'de CHP'li vekilleri, zorbalıkla tekmelediler, yerlerde sürüklediler.
Bu topraklarda yere düşene tekme atılmaz, yere düşen kaldırılır. Onların inançları müslümanlığın engin hoşgörüsüyle bağdaşmıyor. Bir kadına nasıl tekme atarsınız siz? Sayın Başbakan tek bir laf etmedi. İnsanda biraz utanma, ar, haya olur. Bu kez vekilleriyle geldiler, daha önce de danışmanlarıyla gelmişlerdi. Kiminle gelirseniz gelin, CHP'yi susturamazsınız!
ORMAN KANUNU
Orman Kanunu'nun geçerli olduğu bir TBMM olabilir mi? Ben şimdi o kaygıları dile getiren hocaya ne diyim? Korkma! Bu ülkede hukukun üstünlüğü var mı diyeyim. Bu ülkede vekil dövülüyorsa sokaktaki vatandaş haydi haydi dövülür.
MİLLET SİZE NİYE OY VERDİ?
Bir milletvekili nasıl susturulur? Milletin düşüncesini dile getirir milletvekili. Millet size muhalefeti susturun, tekmeleyin diye mi oy verdi? Oturun adam gibi çalışın diye oy verdi.
Buradan aydın geçinenlere sesleniyorum:
'CHP muhalefet yapmıyor' diyorlar. Bir daha bunu söylerken, tekmelenen arkadaşlarımızın durumuna bir bakıp vicdanınıza bu soruyu bir daha sorun. Biz gerekirse, yanarız, tekmeleniriz ama bedeli öder bu yola da devam ederiz.
TEK BİR KELİME ETMEDİN!
Bu kadar önemli bir konunun basit bir teklifle parlementoya gelmesi konusunda Başbakan Erdoğan nasıl bir tek kelime etmez. Neden Bakanlar Kurulu'na getirmediklerini açıklamadı? Hangi bakan bunun altına imza atmayacaktı ki böyle bir yola başvurdunuz?
BAKANLAR KURULU'NA ÇAĞRI
Bakanlar Kurulu'na sesleniyorum:
8 yıllık kesintisiz eğitimin bu ülkeye ne zararı olmuş? Bir tek rapor çıkarın bu sistemi değiştirelim. Çocuk işçilikte, çocuk yaşta evlilikte azalma var. Ailelerin sistemle sorunu yok. Sorun Recep Tayyip Erdoğan'ın kafasında. Çağdışı kafalar bunu anlamaz zaten.
BÜLENT ARINÇ'A FENA YÜKLENDİ
Sayın Bülent Arınç konuşmuş komisyondaki linç girişimiyle ilgili. Demişki sayın Arınç:
'AK Parti'liler gelir, sıraları doldurur, konuşma sırasını alır.'
Sayın Arınç arada bir vicdanının sesini dinleyip, doğru bildiklerini söylüyor. Hakkını verelim. Ama burada bir sorun var.
Sayın Arınç'a buradan sormak istiyorum:
Size bu bilgiyi kim verdi?
BÜYÜK YALAN
Doğru AKP'liler gelip sıraları doldurdular, hatta ayakta kaldılar CHP'liler içeri bile giremedi. Ama konuşma sıralarını aldıkları büyük yalan! Keşke konuşsalardı da biz de birşeyler öğrenseydik. Konuşmak için teklifi bilmeleri lazım. Ama birşey bildikleri yok. Geçtim bunu zaten 1 tek kişi konuşmak için söz istemedi.
Pazar günü kravatsız bir şekilde Meclis'e geldiler. 150 kişi için yemek siparişleri verildi.
Bülent Arınç'a söylüyorum:
Kuldan utanmıyorsak Allah'tan korkalım. Yalan söylemeyelim. Gelip söz almışlar! Yok öyle bir şey! Git de tutanaklara bak. Onlar CHP'lileri darp için geldiler. Nasıl anlamazsın!
ÇAĞDIŞISIN!
Sayın Recep Tayyip Erdoğan esip gürlemiş. Söyler misiniz? Biz hangi milletvekili yere yatırıp tekmeledik. Çağdışı düşünüyorsun, geri kafalısın sen. Biz konuşma özgürlüğünden söz ediyoruz. Hangi vekile yumruk attık. Hangisine konuşma dedik.
Hangi dilden söz ediyorsun. Ormanda mı yetişsin sen? Orman Kanunu uyguluyorsun.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI HIRSIZ
Milli Eğitim Bakanı da konuşmuş. '1 hafta boyunca onların orada oturmaları meşru muydu?' demiş. Hırsızlıkla, intihalle beslenen bir adamın kafasında demokrasi olur mu? Olmaz!
Bir vekilin en önemli hakkı söz hakkı alıp konuşmaktır. Bu adam bir de üniversite hocası. Nasıl öğrenciler yetiştirdi çok merak ediyorum. Bu kafalar ülkeyi yönetiyor işte.
KEŞKE BENİM DİLİMDEN KONUŞSAN
Bir kere insanın parlementoya saygısı olsa yasama organına talimat verilmez, yargıya talimat verilmez. Beyefedi oturmuş 'pazar günü çıkacak!' diye talimat vermiş. Siz de buna demokrasi diyeceksiniz. Türkiye post-modern diktatörün oyuncağı haline döndü.
Lüften! Benim anlayacağın dilden söz edersen çok sevinirim. Ben demokrasi diyorum. İnsan hakları diyorum. Keşke benim dilimden konuşsan.
Birbirimizin dünyaları, dünyaya bakışımız, insan haklarına bakışımız farklı. O nedenle aynı dilden konuşmuyoruz. Ben haftalardır akıl ve izan çizgisine davet ediyorum. Ama sen kaba kuvveti meşru göstermeye çalışıyorsun.
Uzlaşalım diyorum
Hayır! Ben bildiğimi okurum diyor.
RUH SAĞLIĞI TARTIŞMASI YENİDEN
Ben uzlaşma çağrısı yaparken, bir dostum bana dedi ki:
'Kendisiyle bile barışık olmayan bir adamdan nasıl uzlaşma istersin.'
Doğru söylüyor. Kendisiyle, işçiyle, akademisyeniyle, dokturuyla, çiftçisiyle kavgalı bir adam. Devamlı kavga sözüyle yola çıkan bir adamdan uzlaşma beklenir mi? Nasıl bir ruh halidir bu. Böyle bir insanın ruh halini araştırın arkadaşlar. Kendisiyle ülkesiyle barışık olmayan bir vakayla karşı karşıyayız.
TETİKÇİLERE SESLENİYORUM
Post modern diktatörlere tetikçilik yapanlar da küçük insanlardır. O insanlar da tarih önünde sorumludurlar. Onlar torunlarına verecek yanıt bulamayacaklar. Bir başbakan yanlış yaparken alkış tutarsanız bunun vebali size de aittir.
20 DAKİKADA YEMEK BİLE PİŞMEZ
20 dakikada yemek bile pişmez, siz kanun çıkarıyorsunuz. Bazıları ellerini kaldırmayı da bilmiyor. Birileri uyarıyor. 'Elinizi kaldırın' diye.
Bu tabloyu benimseyen tek bir kişi var. O da Recep Tayyip Erdoğan.
BASINI DIŞARI ÇIKARIP LİNÇ YAPACAKLARDI
Basın mensuplarına da diyorlar ki 'burayı terk edin'.
Konuşmaya değil, orman kanunu uygulamaya geldiler çünkü. Basın çıksın biz de rahat rahat linç yapalım diyorlar.
Kapalı kapılar ardında ne kadar uğraşırsanız uğraşın 21. yüzyılda herkes her şeyi bilir. Üstünü kapatamazsınız. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın. Gerçekleri dünyanın elinden kurtaramazsınız.