Erdoğan'a en yakın yakın isim itiraf etti
Abone olErdoğan'ın en yakınındaki isimlerden biri olan Yalçın Akdoğan, daha önce Yasin Doğan mahlası ile yazdığı Star gazetesinde artık kendi gerçek kimliği ile yazmaya başladı.
Başbakan Erdoğan'ın en
yakınındaki isimlerden biri olan Yalçın Akdoğan,
daha önce Yasin Doğan mahlası ile yazdığı Star
gazetesinde artık kendi gerçek kimliği ile yazmaya başladı.
Bugün İtidal ve adalet başlıklı yazıya imza atan
Siyaset Bilimi Doçenti ve İletişim Fakültesi Mezunu, Ankara
Milletvekili Akdoğan MİT yöneticilerinin ifadeye çağığrılmaları
sürecinden de bahsettiği yazısında satıraralarında ilginç
mesajlar verdi...
"... hükümet-cemaat kavgası şeklinde formüle edilen kriz
imalatını bu çerçevede eleştirmek ve aklı selim çağrıları
yapmak da doğru ve gereklidir. Çünkü olmayan bir 'kavga'
başlatmak fitneye zemin hazırlamaktır.
YANLIŞLAR ZİNCİRİNİN PEŞİNE TAKILMAMAK
GEREKİR
Ilımlılık, ölçülülük, serinkanlılık anlamına gelen 'itidal' kavramı gibi, bir iş yaparken acele etmemek, yapılacak işin önünü-sonunu düşünmek anlamına gelen 'teenni' kavramı da bugün için hatırlanması gereken kavramlardır. Her eleştiriyi 'fitne' olarak yaftalamak ne kadar yanlışsa, iyi niyetli sağduyu çağrılarını 'saflık' olarak küçümsemek de yanlıştır. Birileri işin önünü arkasını düşünmeden veya bir kısım manipülasyonlarla yanlışlar zincirini başlatabilirler, bunun peşine takılmak basiretli bir davranış olamaz. Bir delikten iki defa sokulmamak gibi her oltaya kafa uzatmamak da anlamlıdır.
Akıl tutulması yaşanan zamanlarda, his ve duygular akla baskın gelmeye başlar. Akıl ve mantık sınırlarını zorlayan olaylar karşısında hissi davranmak başka mantıksızlıklara sebep olur. Devlet sorumluluğu ise kaçınılmaz şekilde "sakin güç" olmayı gerektirir. Bireysel ve kişisel olanı bir kenara bırakıp toplumsal menfaate odaklanmak, umumi faydayı beraberinde getirir.
YANLIŞI GÖRMEK, ALGILAMAK, KABUL ETMEK,
DÜZELTMEK...
Akıl tutulmasının en büyük zararı, ani çıkışlar veya
anlık değerlendirmelerle güven zedelenmesine sebep olacak işler
yapmaktır. Güven, toplumu ve kurumları bir arada tutan en
önemli tutkaldır. Güvenin buharlaşması dağılma, sertleşme ve
kutuplaşma alameti olur. Yanlışı görmek ve algılamak, yanlışı
yanlış olarak kabul etmek ve yanlışı düzeltmek için mücadele
vermek... Bunların hepsi muhasebeyi, özeleştiriyi, peşin
fikirlilikten kurtulmayı gerektirir.
Başbakanımız Erdoğan en son grup konuşmasında oy kazanmak için değil gönüller kazanmak için çalıştıklarını vurguladı "İhlas ve muhabbet, her türlü oyunu bozar, azim ve kararlılık her türlü tezgahı boşa çıkarır" dedi.
GÜLEN HOCAEFENDİ'NİN GÜZEL TAVSİYESİ
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin de his-akıl dengesini gözeten güzel bir tavsiyesi vardır: "His ve heyecan, dini gönüllere duyurma ve yapılan saldırılar karşısında da onu müdafaa adına gerekli ve çok önemli bir dinamiktir. Fakat bu dinamik, mutlaka, ilim, akl-ı selim, mantık, muhakeme, meşveret, ortak akıl ve ortak düşünceyle tadil edilmeli; tadil edilip faydalı ve verimli hâle getirilmelidir". Sapla samanın karıştığı, manipülasyon ve provokasyonların kol gezdiği bir atmosferde Hocaefendinin şu sözüne kulak vermek yerinde olur: "Bir insan sadece heyecanla hareket ederse, çevresini kırıp döker, insanlarda nefret hissi uyandırır ve neticede karşısında saldırgan ve tahripkâr bir cephe oluşturur. Evet, his ve heyecan, akıl ve mantığa test ettirilmez, akıl ve mantığın belirleyeceği kanallar içinde değerlendirilmez ve ona göre salıverilmezse, o his ve heyecan bir seylâpa dönüşür ve çevresine faydadan daha çok zarar getirir".
PEYGAMBERİMİZ NE GÜZL SÖYLEMİŞ
Sözün özü, açık fikirli ve eleştirel olalım, kendimizi ve etrafımızda olanları muhasebeden geçirelim, sorgulamadan kaçınmayalım. Ama iyi niyeti, aklı selim ve sağduyuyu elden bırakmayalım ki, fitne ateşini körükleyenlerin amaçlarına hizmet etmiş olmayalım. Peygamber efendimiz ne güzel söylemiş: "Fitne uykudadır. Fitneyi uyandırana Allah lanet etsin".