Erdoğan yargılanırken cemaat ne yapar? Şok soru
Abone olMümtazer Türköne, Erdoğan'a "Yargılanırken yanında kim olur?" diye sordu. Cemaat mi yoksa darbeciler mi?
Zaman si yazarı
Mümtazer Türköne "Erdoğan’ın dostları ve düşmanları" başlıklı
yazısında Erdoğan'ı bu defa tahliyeler üzerinden vurdu ve yine
Yüce Divanla korkutarak "Yargılandığında yanında darbeciler olmaz
cemaat olur" demeye getirdi.
Türköne'ye göre Erdoğan darbecilerin ittifak ağına
teslim olmuş durumda. Darbecileri de "yeni dostları" olarak gören
Türköne can alıcı soruyu sorarak cumhurbaşkanlığı adaylığı için
" Sizce Erdoğan’ın yeni dostlarının desteği buna yeter mi?
"dedi.
DARBECİLERİN AĞINA TESLİM OLDU
Erdoğan’ın çözemeyeceği bir açmazı var; çünkü birbirine ters iki
farklı cephede varoluş savaşı veriyor. Yolsuzluk soruşturmalarının
yıkımını durdurmak için devleti dönüştürmek yeni ittifaklarla
kendisini koruyacak bir düzeni tesis etmek zorunda. Eski
darbecilerden, kendi çıkarından başkasını gözetmeden bürokratik
kliklere kadar içine alanı tüketen ittifaklar ağına teslim oluyor.
Buradaki savaşı kazandığı zaman öbür alandaki savaşı baştan
kaybediyor; çünkü halk nezdindeki itibarı, öbür alandaki yeni
fotoğrafı ile çelişiyor. 17 Aralık’tan sonra karşımızda yepyeni bir
AK Parti var.
ERDOĞAN DÜŞMAN
OLUŞTURUYOR
AK Parti’nin insicamlı kalemlerinden Taha Özhan’ın şu iddiası, Erdoğan’ı kilitleyen kördüğümün ifadesi aslında: “...Erdoğan...Gülen Grubu’nu ‘dost-düşman’ dünyasında olması gereken yere koyarak güçlenmekte ve ikna edici olmaktadır.” (Star, 6 Mart 2014) Bu ifade basit bir iddia değil; arkasında teorik bir çözümleme ve önünde de kararlaştırılmış bir stratejinin açıklaması duruyor. Siyasal teori alanında genç kuşağı çok derinden etkileyen Carl Schmitt’in “dost-düşman” merkezli tanımı arka planı gösteriyor. Bu yaklaşıma göre siyasî birlik, bir düşman tanımlaması üzerine inşa edilir. Yani siyasî varoluş, bir düşmanın varlığına dayanmaktadır. Dostlar, zaten aynı düşmana sahip oldukları için dost olmuşlardır. O zaman siyasette neticeye ulaşmak için bütün dikkatinizi ve enerjinizi düşman oluşturmaya vermeniz yeterlidir. Düşman seçiminiz isabetli ise, yeteri kadar dost, yani siyasî müttefik yanı başınızda belirecektir. Bu yaklaşım Erdoğan’ın kalıplaşmış siyaset tarzı değil mi?
Özel Yetkili Mahkemeler'in kaldırılması ve tutukluluk süresinin 5 yıla indirilmesi kararı sonrası darbecilikle ve terör suçundan yargılanan pek çok isim tahliye edildi. İşte o isimler... |
ERDOĞAN YARGILANIRKEN ONA KİM SAHİP
ÇIKAR?
Bu teoriye dayanarak oluşturulan stratejinin en temel
varsayımlarından biri hatalı. Bir siyasî partinin, son seçimde
kendisine oy vermiş sivil bir seçmen kitlesini
“düşman” ilan etmesi ve seçim kampanyasını bu
düşman algısı üzerine dayandırması hatalı bir
“dost-düşman” algısıdır. Düşman yanlış. Ama asıl
varsayım hatası, ilan ettikleri düşmanın rekabet ettikleri siyasî
alanın dışında yer alması.
Sivil bir düşman, ikiyüzlü dostlar dışında müttefikler sağlamaz.
Diyelim ki hukuk işlemeye başladı, Erdoğan ve şerikleri Yüce
Divan’da yargılanıyor. Yargılanırken onların hak ve hukukuna
Türkiye’de kim sahip çıkar? Bugün müttefik olarak yanına aldıkları
darbeciler mi; yoksa bu bataklıktan kurtulmak için düşman ilan
ettikleri Cemaat mi?
ERDOĞAN'IN YENİ DOSTLARININ DESTEĞİ YETER
Mİ?
Erdoğan önceki gün Urfa’daki mitingde Cemaat mensuplarının “Artık AK Parti’den başka kime oy verirseniz verin, yeter ki AK Parti’ye oy vermeyin” mesajını yaydıklarını söylüyor. Eleştirdiği bu mesajın neresinde tuhaflık var? Tuhaflık onca hakaretten sonra bu mesajın eleştirilmesinde değil mi? Aslında bu propagandanın arkasında bile, 17 Aralık’tan sonra yeninden tanımlanan dost ve düşman algısı duruyor.
Demokrasinin tutarlı bir mantığı vardır. 30 Mart, Erdoğan’ın
Çankaya’ya çıkıp çıkamayacağını belirleyecek. Sizce Erdoğan’ın yeni
dostlarının desteği buna yeter mi? Öyleyse?
ABDULLAH GÜL'DEN TAHLİYELERE TEPKİ
(TIKLA)