Erdoğan ve Schröder ortaklığı
Abone olTürkiye'nin enerjide kendine yeterli bir ülke olmadığını belirten Erdoğan 'ülkemiz enerjide dışa bağımlıdır' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin enerji alanında
kendine yeterli bir ülke olmadığını ve temel enerji kaynakları
bakımından dışa bağımlı olduğunu kaydetti. Alman şirketleri ''STEAG
AG'' ve ''RWE POWER AG'' tarafından yaptırılan ''İsken-Sugözü
Enerji Santrali'', Başbakan Erdoğan ve Almanya Başbakanı Gerhard
Schröder'in katıldığı törenle açıldı. Erdoğan, törende yaptığı
konuşmada, Schröder ile birlikte Türkiye'nin en büyük termik
santrali Sugözü Enerji Santrali'nin açılışını yapmanın mutluluğunu
ve kıvancını yaşadığını söyledi. Erdoğan, Türk-Alman işbirliğinin
önde gelen örneklerinden birini teşkil eden ve yap-işlet proje
finansmanı modeliyle gerçekleştirilen bu santralin 1980'li
yıllardan itibaren Türkiye'de büyük bir hızla artmaya başlayan
Alman yatırımlarında ulaşılan önemli ve sevindirici bir aşamayı
teşkil ettiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, 1980-2002 yılları
arasında Türkiye'deki Alman yatırımlarının miktarının toplam 4.33
milyar dolar olduğu dikkate alındığında bu santral sayesinde
sağlanan yaklaşık 1.5 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye
yatırımının anlamının daha iyi anlaşılacağını vurguladı. Erdoğan,
şöyle konuştu: ''Ülkemiz, enerji alanında ne yazık ki kendine
yeterli bir ülke değildir ve temel enerji kaynakları bakımından
dışa bağımlıdır. Enerji tüketimimiz yılda yüzde 7-8 oranında bir
artış göstermektedir. Halihazırda yerli enerji üretimi toplam
enerji talebinin yalnız yüzde 35'ini karşılamaktadır. Ülke içi arz
kaynakları üzerinde gerekli çalışmaların yapılmaması halinde,
üretim imkanlarının çok üzerinde seyredecek talep nedeniyle dışa
bağımlılık oranı 2020 yılında yüzde 78'e yükselebilir. Bu itibarla,
enerji politikamızda temel önceliğimiz, enerji arzı güvenliğinin
sağlanması ve enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesidir.
Hükümetimiz bu konudaki çalışmaları kararlı bir şekilde
sürdürmektedir.'' ''TÜRKİYE, ENERJİDE AKTİF ROL ÜSTLENDİ'' Başbakan
Erdoğan, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Hazar havzası
petrol ve gaz kaynaklarının yoğun bir ilginin odağı olduğunu
belirtti. Erdoğan, Türkiye'nin enerji alanındaki ihtiyaçları ve
bölgesel ekonomik büyümeye verdiği önem çerçevesinde, başta Hazar
bölgesi olmak üzere eski Sovyetler Birliği coğrafyasında bulunan
enerji rezervlerinin geliştirilmesinde ve alternatif güzergahlara
yönelik çalışmalarda aktif rol üstlendiğini bildirdi. Erdoğan,
Türkiye'nin bölge ülkeleriyle tarihi ve kültürel bağları bulunan ve
dünyanın hidro-karbon rezervlerinin yaklaşık dörtte üçünü elinde
bulunduran ve bu nedenle jeostratejik açıdan son derece önemli bir
konuma sahip olan bölgelerin kavşağında yer aldığını dile
getirerek, ''Ülkemizin enerji zengini Hazar ve Ortadoğu
bölgeleriyle Avrupa arasında bir köprü teşkil etmesi, ayrıca kendi
ihtiyaçlarını da farklı kaynaklardan karşılaması hedeflenmiştir''
dedi. Türkiye'nin artık yalnızca enerji tüketen bir ülke konumunda
olmadığını, yaşama geçirdiği olduğu projeleriyle bölge ve dünya
enerjisi diplomasisinde yerini aldığını ifade eden Erdoğan,
dünyanın belli başlı enerji tasarılarından biri haline gelen
Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının fiziki yapımının her bir
ülkede de devam ettiğini bildirdi. Erdoğan, Hazar petrolünü
taşıyacak ilk tankerin 2005 yılında Ceyhan'dan yükleneceğini ifade
ederek, ''Ceyhan terminalinin Avrupa'nın önde gelen petrol
merkezlerinden biri olmaya aday olduğunu şimdiden
müjdeleyebilirim'' diye konuştu. HAZAR-ORTADOĞU DOĞALGAZI Başbakan
Erdoğan, Türkiye'nin Yunanistan'la imzaladığı doğalgaz anlaşması
ile Bulgaristan-Romanya-Macaristan güzergahı üzerinden Avusturya ve
diğer Avrupa pazarlarına doğalgaz naklini öngören ve hazırlık
çalışmaları devam eden doğalgaz boru hattı projesinin Hazar ve
Ortadoğu kaynaklı doğalgazın Avrupa'ya ulaştırılması hedefinde
kilit role sahip olacağını kaydetti. Bu projelerin Türkiye'nin
olduğu kadar Avrupa Birliği'nin (AB) enerji güvenliği açısından da
büyük önem taşıdığını dile getiren Erdoğan, AB Komisyonu'nun
Türkiye'nin bu rolüne önem atfettiğini ve projelerin fizibilite
çalışmalarına finansman sağladığını söyledi. Erdoğan, şöyle devam
etti: ''Elektrik ağımızın Avrupa elektrik şebekesiyle bağlantısının
gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar da AB komisyonu ile
işbirliği halinde devam etmektedir. Görüldüğü gibi stratejik
nitelikteki enerji işbirliğimiz Türkiye-AB ilişkileri açısından
yeni ufuklar açmakta, Türkiye'nin AB yolunda attığı kararlı
adımları destekleyen bir nitelik taşımaktadır. Bu bağlamda AB'nin
önde gelen ülkelerinden Almanya'nın Türkiye ile ilgili enerji
projelerine vermekte olduğu desteğin artarak devam edeceğini ümit
ediyoruz.'' Türk ekonomisinin dünya piyasalarında rekabet edebilir
bir üretim atılımına geçebilmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın
desteklenmesinin, güvenilir, verimli, temiz, sürekli ve ucuz
elektrik sağlanmasına bağlı olduğunu anlatan Erdoğan, ''Bu santral,
bu hedefimize ulaşmada önemli bir araç niteliğindedir. Santral 1210
MW net kurulu gücü ve 9 milyar KWH üretimi ile ülke elektrik
ihtiyacının yüzde 7'sini karşılayacak kapasiteye sahiptir'' diye
konuştu. Konuşmaların ardından, Başbakan Erdoğan ve Almanya
Başbakanı Schröder, karşılıklı olarak birbirlerine plaket
verdiler.