Erdoğan ve Dinçer tarihe geçecek!
Abone olEğitimciler Sendikası bir açıklamayla dershanelerin kapatılmasına destek verdi.
Ömer Dinçer'in ve Başbakanın adlarının tarihe altın harflerle
yazılacağını kaydeden Eğitimciler Sendikası'nın açıklaması
şöyle:
TÜRKİYE RAHAT BİR NEFES ALACAK
Başbakan Erdoğan'ın “Dershaneler önümüzdeki yıl kapanacak
durumu uygun olanlar özel okula dönüştürülecek” sözleriyle
milyonlarca aileyi yakından ilgilendiren dershanesiz yeni eğitim
sistemi geliştirilmiş 4+4+4 modeliyle gerçekleştiriliyor.
Yenilenmiş 4+4+4 modeliyle hayata geçecek olan dershanesiz SBS'siz eğitim sistemi Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in alacağı birtakım radikal kararları, ‘liseler arası farkı ortadan kaldıran, olgunluk sınavı getiren ve mesleki eğitimi teşvik eden, özel okulculuğu destekleyen, üniversiteler arası kalite farkını gideren ve tek aşamalı randevulu sınav uygulaması'nı öngörüyor.
Ortalama 10 milyar dolarlık dev bir sektörü oluşturan Türkiye
genelindeki yaklaşık kayıtlı 4 bin dershanede 1 milyon 219 bin
öğrenci ve 50 bin civarında personel bulunuyor. Kaçak dershanelerin
sayısının ise daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
Dershanelerin, okullardaki eğitimin yetersizliğinden ve yanlış eğitim politikaları nedeniyle hayatiyetini devam ettirdiğini söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Eğitim sistemimize parazitlenmiş bir sorun olan dershanelerin ve akabinde sınavcı eğitim sisteminin son bulması yönünde irade koyan Sayın Başbakanı destekliyoruz. Eğitimde devrim niteliğinde önemli reformları cesurca gerçekleştiren Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'i bu iradenin gerçekleşmesi ve “dershaneci, sınavcı ve ezberci” eğitim sistemine son verilmesi hususunda büyük bir şans olarak görüyoruz” dedi.
ERDOĞAN VE DİNÇER'İN İSMİ EĞİTİM TARİHİNE ALTIN HARFLERLE YAZILIR
Veli ve öğrencileri canından bezdiren dershane dayatmasının asıl nedenini, ‘sınavlara endeksli, ezberci eğitim sistemi başta olmak üzere eğitim sistemimizde fırsat eşitliğini, alan seçme özgürlüğünü ve esnekliği ve tabi ki standart kaliteyi yakalayamamış olmamızdır' sözleriyle değerlendiren DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Fatih projesi ve içi doldurulmuş 4+4+4 modeli yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK tarafından yapılacak radikal reformlarla eğitim sistemindeki YGS ve SBS gibi sınavlara endeksli eğitim anlayışının ve dershane çarpıklığının sona ermesi pek ala mümkündür. Eğitim sisteminin iki büyük açmazı olan ‘dershane ve sınav' sorununu çözme iradesinden geri atmaması durumunda Başbakan Erdoğan'ın ve Bakan Dinçer'in isimlerinin Türk eğitim tarihine ve Türk halkının gönlüne altın harflerle yazılacağına inanıyorum” dedi.
DERSHANELER OKULUN ÖNÜNE GEÇMİŞTİ
“Dershane düşmanlığı yapmıyoruz ve bütün dershaneler kapatılsın demiyoruz. Bütün gelişmiş ülkelerde dershane olgusu var. Fakat daha çok rehberlik, destekleyicilik ve tamamlayıcılık misyonunu yerine getiriyorlar” şeklinde konuşan Avcı, şunları söyledi;
"Ülkemizde ilk ve orta öğretimin son sınıflarında okuyan 2 milyona yakın öğrencinin büyük bölümü YGS, LYS ve SBS sınavlarına hazırlanmak için sınavlara 3 ay kala sahte doktor raporu alarak okul sıralarını boşaltıyor. Hasta raporu alan öğrenciler okula gitmiyor ama dershaneye gidebiliyor. Yani eğitim sistemimizde dershaneler okulların önüne geçti ve birinci öncelik aldılar. Burada amacımız, dershaneleri zorunlu ve mecburi kurumlar haline getiren sistemde reformlar yaparak, okulları tekrar birinci öncelik haline getirmek olmalıdır."
Tekrar ifade etmek isterim ki; amaç dershaneleri kaldırmak değil, toplumun algısındaki “dershaneye gitmeden sınavı kazanmak mümkün değil” ve “çocuğumu dershaneye göndermezsem anne-babalık vazifemi yerine getirmemiş olurum” algısını yıkacak eğitim politikaları üretmek ve bu sayede dershane baskısına, sömürüsüne, zorunluluğuna son vermektir.
DERSHANELERİN KAPATILMASI; EŞİTLİKÇİ, NİTELİKLİ VE PARASIZ EĞİTİM DEMEKTİR
Bu sayede; eğitimde fırsat eşitliğini, niteliği, özgürlükçü bir sistemi sağlayabilmiş ve bilimsel, demokratik bir eğitim sistemini temellendirmiş oluruz.
Bugün sınava giren 10 öğrencinin 8'i dershaneye, etüde, özel derse devam ediyor. Aslında dershaneci, sınavcı eğitim sistemi fırsat eşitliğini bozuyor. Bugün veliler 2 ila 25 bin TL arasında para vererek çocuklarını dershaneye gönderiyor. Çünkü dershaneler bedava değil ve ne kadar çok para verirseniz o kadar çok ders veren ve nitelikleri olan dershanelere gidebiliyorsunuz. Eğitim sistemi dershane mecburiyetini ortadan kaldırırsa ve okulları ve okullarda verilecek olan yetiştirme kurslarını tesis edebilirse yoksul aile çocukları lehine bir düzenleme gerçekleşmiş olur.
ÜNİVERSİTELERİN HEM SAYISI HEM DE KALİTESİ YÜKSELTİLMELİDİR
Üniversitelerimizin hem sayısını hem de kalitesini yükseltmeliyiz. Türkiye eğitim hizmetlerinin sunumu konusunda da bölgesel bir güç olmalıdır ki atılan adımlarda bir ölçüde böyledir. Bugün yalnızca Amerika'da yalnızca 1500 profesörümüz olduğunu okudum ve kim bilir daha kaç akademisyenimiz ve eğitimcimiz var bilemiyoruz. Daha başka hangi ülkelerde ne kadar beyin göçüyle gitmiş bilim adamımız, akademisyenimiz var kim bilir? Türkiye değil kendi bilim adamlarını, akademisyenlerini ve hocalarını, tersine beyin göçü başlatacak eğitim politikalarını planlamalıdır. Türkiye değil kendi çocuk ve gençlerine bölge ülkelerin gençlerinin de eğitim alanında çekim merkezi haline gelmelidir. Bu mümkündür. Türkiye yeniden büyük Türkiye olacaksa büyük hayaller ekip kader biçmeye mecbur ve mahkûmdur.
BAŞARILI YOKSUL AİLE ÇOCUKLARI ÖZEL OKULLA ÖDÜLLENDİRİLEBİLİR
Öğrencileri dershanelere mahkûm etmek yerine merkezi okullarda hafta sonları kurslar düzenlenebilir. Okullar arası başarı farklılıkları ve eşitsizlikler milimize edilerek birkaç türde standartlaştırılmış lise türüne geçilerek ve bu liselerde Anadolu Lisesi öğretim programı uygulanabilir. Dershane sahiplerinin ve çalışan personelin mağduriyetinin engellenmesi adına, atanamayan öğretmenleri devlet okullarına dönüştürmesi uygun görülen dershanelerde ve özel okullarda değerlendirmenin planlaması yapılmalıdır. Sosyo-ekonomik dezavantajlı çocukların ücretsiz kitap uygulamasında olduğu gibi tüm eğitim masrafları devlet tarafından karşılanmalı ve bu düzlemde özel okulculuk teşvik edilerek başarılı yoksul ailelerin çocukları özel okullarda okutulabilir. Lise müfredatları, yükseköğretim programları ile paralelleştirilmeli ve lise mezuniyetleri olgunluk sınavı maharetiyle düzenlenebilir.