Erdoğan ve Demirtaş’ın çıkışları ne anlama geliyor?
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” sözleriyle başlayan ve HDP lideri Selahattin Demirtaş'ın verdiği karşılıklar Nevruz öncesinde siyasi tansiyonu oldukça yükselttiği gözleniyor. Sinan Onuş bu 'sert çıkışların' ne anlama geldiğini araştırdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” sözlerinin Nevruz öncesinde siyasi tansiyonu oldukça yükselttiği gözleniyor.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın açıklamalarıyla yeni bir boyut kazanan tartışmada karşılıklı söz düellosu ise devam ediyor.
Siyasi kulislerde Erdoğan’ın tam da Nevruz öncesinde, bu
açıklamaları neden yaptığı yoğun olarak tartışılıyor.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) her ne kadar “ittifak düşünmüyoruz” dese de Ankara kulislerinde MHP, Büyük Birlik Partisi (BBP) ve Saadet Partisi’nin (SP) konuşulmaya devam eden olası bir ittifakının da AKP’ye oy kaybettireceği, bunun da Erdoğan’ın başkanlık hedefini engelleyeceği yorumları yapılıyor.
Bu nedenle de “Başkanlık sistemi için 400 milletvekili isteyen” Erdoğan’ın çıkışı, çözüm süreciyle birlikte özellikle milliyetçi oyların yoğun olduğu Orta Anadolu seçmenine yönelik mesaj olarak değerlendiriliyor.
‘Pazarlık partisi değiliz’
Tüm bunların yanında Erdoğan’ın “başkanlık” hedefinin önündeki en büyük engel olarak HDP’nin barajı aşarak 40-60 milletvekiliyle parlamentoya gelme ihtimali gösteriliyor.
Diğer yandan aldığı oy oranı nedeniyle daha önceki seçimlere bağımsız adaylarla giren HDP’nin parti olarak girme kararı, “Çözüm süreci için başkanlık sistemi de dahil AKP’yle pazarlık yapıldı” iddialarını gündeme taşımıştı.
Bu iddialar özellikle HDP tarafından her fırsatta yalanlansa da konuşulmaya devam ediyor. Bu iddiaların HDP’ye oy verecek tabanda da rahatsızlık yarattığı biliniyor.
HDP lideri Demirtaş’ın 17 Mart Salı günü partisinin grup toplantısı konuşmasına, “Biz pazarlık partisi değiliz” diyerek başlaması ve “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, HDP var oldukça, HDP’liler bu topraklarda nefes aldığı müddetçe sen Başkan olamayacaksın. Sayın Recep Tayyip Erdoğan seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız” ifadeleriyle sonlandırması bir anlamda bu iddiaları net olarak “yalanlama” olarak değerlendiriliyor.
Herkes kendi tabanına mı sesleniyor?
Hürriyet Daily News Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin de CHP ve MHP’nin “Erdoğan’ın süper başkanlık yetkileri talebine” karşı tavrının bilindiğini, HDP’nin ise “Kürt diyaloğu” nedeniyle “diğer muhalefet partileri tarafından neredeyse koalisyon ortağı suçlamalarına maruz kaldığını” anımsatıyor.
Yetkin, Demirtaş’ın sözlerinin buna “açıklık getirdiğini” belirtiyor ve “Seçimlere doğru da bir tavır kesinleştirmiş oldu. HDP’nin önünde yüzde 10 diye adaletsiz bir eşik var ve kendi tabanını korumak ve genişletmek derdinde” diyor.
Yetkin, Erdoğan’ın sözlerini de “Daha çok AKP tabanını korumaya yönelik” olarak değerlendiriyor ve bunun ötesindeki yorumların ise “spekülasyon” olacağını aktarıyor.
Kürt seçmeni küstürür mü?
Kamuoyu araştırma şirketi KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır da AKP’nin bir tek bu seçim değil, önceki iki seçimde de benzer çıkışlarının olduğunu aktarıyor.
AKP’nin Mart 2014’teki mahalli seçimlerde Türk bayraklı reklam filmini hatırlatan Ağırdır, AKP’nin, oylarını genel olarak milliyetçi seçmenin oylarıyla artıracağını varsaydığını ve öyle bir strateji kurduğunu belirtiyor.
‘Çözüm süreci ilerlerken Erdoğan’ın kullandığı bu dil, kendisine oy verecek Kürt seçmeni küstürmez mi?’ şeklindeki soruya Ağırdır, “Çok küstürmediğini görüyoruz” diyerek yanıt veriyor.
AKP’ye oy veren Kürt seçmenin “hayata etnik değil, dini kimliği üzerinden baktığını” ifadeden eden Ağırdır, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Geçmişte Adalet Partisi, bugün AKP’de gördüğümüz Kürtler meseleye, düzene muhalefet ya da Kürt kimliği üzerinden değil, düzene yakın durmak ve Müslüman kimliği üzerinden tercihte bulunuyor. O yüzden o söylemin onlara ters gelmesi mümkün değil.”